20 Mart 2009, 01:34 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Müslümanların Durumu Tüm bu uyarılara, "dininizi ikmal ettim" ikazlarına/uyarılarına rağmen; dört halife döneminden itibaren akın akın bu din'e giren topluluklar, çoğunlukla sadece "şehadet getirerek" ama bu dinin muallimlerinin harplerde şehid olmaları neticesi sayılarının azlığı sebebiyle tevhid'in gerçeğini kavramadan eski dinlerinden getirdikleri ne kadar islam dışılık varsa beraberlerinde getirdiler. Önceleri farkedilmemesine rağmen bozuk fikirler zamanla tevhidi anlayışta yaralar açmaya başladı. Çeşitli görüş ayrılıkları onulmaz/tamir edilemez yaralar açarak fırkalaşmalara (sünni-alevi, zahiri-batıni vs. gibi), müslümanların birbirlerini öldürmelerine varan kavga ve ihtilaflara sebep oldu. Ümmet işte bu durum içerisindeyken, toplumdaki bunalım ve bunun sebep olduğu bıkkınlık/ümitsizlik veren hal, bazılarının Hint ve Yunan felsefelerinden gelen mistik anlayışların etkisiyle de toplumdan uzaklaşmalarına, kendi başlarına inzivaya çekilmelerine sebep oldu. Zamanla, siyasi rejimlerin/iktidarların da hoşuna giden bu hal teşvik edildi. Daha sonraları bu ekol ‘Tasavvuf’ adıyla müslümanların gündeminde yer almaya başladı hicri 2-3. yüzyıllarda. Tasavvuf, kelime ve kavram olarak ne Kur'an'ın andığı ne de sünnette izine rastlanmayan ve tamamen ana ilke ve kavramlarıyla İslam dışından taşınan, İslam'a karıştırılmış bir yaşayıştır. Tasavvufun bir alt sınıfı olan Tarikat adabı/şartları, isimleri meşhur olmuş şeyhlerce yazdıkları kitaplarında belirlenmiştir. Tarikat'ın ana esaslarından olan rabıta ve zikir Mehmed Zaid Kotku'nun "Tasavvufi Ahlak" isimli kitabında Abdulhakim Arvasi'den naklen şöyle anlatılıyor özetle: "Rabıta, salikin şeyh ile hemhal olması, onun ahlakı ile ahlaklanması, yani şeyh'de yok olmasıdır. rabıta üç kısımdır: l- Pirin suretini sadece hayalinde tasarlamak, 2- Pirin suretini kalbinde tasavvur etmek, 3- Kendini, şeyh kılığına bürümek ve onda yok olmaktır. Şeyh Abdulhakim Arvasi'ye göre şeyh öldükten sonra, dirisinden daha fazla rabıtaya cevap vermektedir. Çünkü şeyhin ruhaniyeti zaman ve mekanla kayıtlı değildir. Muhammed b. Abdullah Hani/Sühreverdi de müridlerin adabı bahsinde "zamanımızda evla olan evlilikten kaçınmaktır" demiş ayrıca mürit için şart olan işleri şöyle sıralamıştır. a) Kalbinde, şeyhin fiillerine itiraz olmamalıdır. Aklına yatmayanı te'vil etmelidir. Hatırına gelenleri şeyhine anlatmalıdır. c) Şeyhin sözleri ile amel etmeli ve gönülden teslim olmalıdır. d) Şeyhin elinde, yıkayıcı önüne konan ölü gibi olmalıdır. e) Mürid, her işini şeyhe danışarak yapmalıdır. Oğul-kız evlendirmek, yolculuğa çıkmak gibi. Bu yaşayış şekli (tasavvuf) her ne kadar içinde islami motifler taşısa da, zamanla tevhidi anlayışı farklı yorumlamaları neticesi ayrı bir din hüviyetine büründü. İleri gelenlerinin yazmış oldukları kitaplarında İslam ahlakına uymayan davranışlar(1) açıkça anlatılarak, İslami kavramlar te'vil yoluyla (2) tamamen farklı anlamlarda kullanılmaya başlandı. Alıntı | |
|
Etiketler |
durumu, muslumanlarin, müslümanların |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
İlk Müslümanların Adları | Violent | İslamiyet | 0 | 06 Şubat 2014 21:18 |
Kur’an ve Müslümanların Durumu | Rhytia | Kuran-ı Kerim | 0 | 14 Haziran 2012 22:57 |
Müslümanların Allah'ı | InTheDarK | İslamiyet | 2 | 05 Nisan 2012 05:20 |
Müslümanların En İyi 10 İcadı | Lady | Merak Ettikleriniz | 3 | 21 Nisan 2010 21:36 |
Hz. Ebû Bekir Müslümanların Safında | BaRoN | Genel İslami Konular | 0 | 28 Aralık 2008 17:06 |