28 Ağustos 2008, 02:51 | #11 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Mesih Deccal 134- İbni Ebi Ha0226tim, Abdullah Bin Amr radıyallahu anhuma tarikinden rivayet ediyor; "Cinler ve insanlar on kısımdır. Dokuz kısmı Ye'cüc ve Me'cüc, kalan kısmı ise diğer insanlar teşkil eder"168 135- Doğrusu, delil olan sahih hadislerde onların sayısı varid olmamıştır. Ancak bu konuda varid olan rivayetler, şüphesiz onların sayılarının ve evlatlarının çok sayıda olacağını doğrulamaktadır. Abdullah aBin Amr Bin e As radıyallahu anhuma'nın Nebi Sallallahu aleyhi ve sellem'den rivayetinde; "Ye'cüc ve Me'cüc'den her biri bin evladını bırakmadıkça ölmez"169 [Nuaym Bin Lammad (s.363)] 136- İmran Bin Hasyn radıyallahu anh hadisi; 2Muhammed (Sallallahu aleyhi ve sellem)'in nefsi elinde olana yemin olsun ki şüphesiz sizler öyle iki halk grubu ile olacaksınız ki, onlar her neyin içine girseler mutlaka onu çoğaltacak olan Ye'cüc ve Me'cüc'dür."170 İbni Kesir der ki; "Yani onlar ancak kalabalık oluşları sebebiyle galip gelirler. Bu gösteriyor ki; onlar insanlardan kat kat fazladırlar."171 Sonra dedi ki; "Onlar sayılarını ancak onları yaratan (Allah)'ın bildiği ümmetlerdir."172 137- Ebu Said el Hudri radıyallahu anh hadisi; "Allah Teala kıyamet günü buyurur ki; "Ey Adem!" "Buyur Ey Rabbim! Hayır Senin elindendir."der. Allah Buyurur ki; "Kalk, zürriyetinden cehenneme girecek olanları gönder." Der ki; "Ya Rab! Cehenneme girecek olanlar ne kadardır?" buyurur ki; "Her bin kişiden dokuzyüzdoksandokuzudur. Binde biri Cennetliktir." Rasulullah Sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; "İşte o gün genç ihtiyarlaşır, her hamile kadın çocuğunu düşürür, insanları, sarhoş olmadıkları halde sarhoş görürsün. Fakat bu sadece Allah'ın azabının şiddetli oluşundandır." (Bkz. Hac suresi 2.ayet) Dediler ki; "Ya Rasulullah! Her bin kişiden dokuzyüzdoksan dokuzu ateşe mi girecek? O kalan bir kişi kimdir?" Buyurdu ki; "Müjdeleniniz! Bin kişiden biri sizden, diğerleri Ye'cü ve Me'cüc'den olacaktır. Nefsim elinde ola Allah'a yemin olsun ki; Şüphesiz Ben, sizlerin cennet ehlinin dörtte birini teşkil edeceğinizi umuyorum." Biz tekbir getirdik. Buyurdu ki; "Ümid ederim ki, sizler cennet ehlinin yarısını teşkil edersiniz" Yine tekbir getirdik. Bunun üzerine buyurdu ki: "İnsanlar içinde sizler, beyaz öküzün üzerindeki siyah kıl veya siyah öküzün üzerindeki beyaz kıl gibisiniz."173 Hafız ibni Hacer, Fethul Bari'de der ki; "Bu hadis işaret ediyor ki; bu ümmet, onların çokluğuna nisbetle binde biridir." ZÜRRİYETLERİ 138- Huzeyfe Bin El Yaman radıyallahu anh'ın Nebi Sallallahu aleyhi ve sellem'den rivayet ettiği hadiste buyuruldu ki; "Ye'cüc bir ümmettir. Me'cüc bir ümmettir. Her ümmet dörtyüzbin kişidir. Onlardan her biri, sulbünden bin silahlı erkek görmedikçe ölmez"174 Bu hadis zayıftır. Ancak İbni Hacer der ki; "Bazı sahih hadislerden Şahidi vardır. İbni Hibban, İbni Mes'ud radıyallahu anh'den rivayet ediyor. 139- "Şüphesiz Ye'cüc ve Me'cüc'den en az zürriyet bırakan, onlardan bin evlat bırakanıdır."175 140- Hakim ve ibni Merduveyh, Abdullah Bin Amr Radıyallahu anh tarikinden rivayet ediyorlar; "Ye'cüc ve Me'cüc Adem oğullarındandır. Onların arkasında üç ümmet vardır. Onlardan her biri zürriyetinden bin evlat bırakmadıkça ölmezler."176 141- Abd Bin Humeyd aynı rivayeti sahih senedle Abdullah Bin Selam radıyallahu anh'den tahric etmiştir.177 ONLAR ADEM EVLADINDAN MIDIR? Evet, onlar Adem oğullarındandır. Bu sahih hadislerle sabittir; 142- Ebu Said el Hudri Radıyallahu anh hadisi; "Allah Teala, kıyamet günü buyurur ki; "Ey Adem! Zürriyetinden cehenneme gönderecekleri çıkar." Nitekim bu hadis-i şerif uzun metni ile daha önce geçmişti. İbni Hacer der ki; "Bu hadis onların Adem Aleyhisselam'ın zürriyetinden olduğuna işaret etmekte ve aksini iddia edenlerin sözünü reddetmektedir."178 143- Taberani'nin Mu'cemul Kebir ve Evsat'ta, Abdullah Bin Amr radıyallahu anhuma'dan rivayet ettiği hadisi şerifte buyurulur ki; "Şüphesiz Ye'cüc ve Me'cüc Adem evladındandır. Eğer onlar insanlar üzerine gönderilseler, onların hayatlarını fesada uğratırlar.179 144- Hakim'in, Müstedrek'te İbni Amr R.A.'dan rivayeti, bunu doğrulamaktadır; "Şüphesiz Ye'cüc ve Me'cüc Adem evladındandır."180 İbni Kesir der ki; "Onların Adem evladından oluşu hakkında aykırı bir görüş bilmiyoruz. (yukarıda geçen) Ebu Said R.A. hadsi bunu kesinleştirmektedir. Müsneddeki hadis-i şerifte buyurulr ki; 145- "Müjdelenin! İçinizden öyle iki ümmet vardır ki, neyin içinde bulunsalar muhakkak onu kalabalıklaştırırlar"181 Yani kalabalığını çoğaltırlar ve bu gösteriyor ki; Onlar sayıca insanlardan kat kat fazladırlar. Sonra, Onlar Nuh Aleyhisselam'ın evladındandırlar. Şüphesiz Allah Teala, yeryüzü halkına beddua etmesi esnasında Nuh Aleyhisselam'a icabet etmiş, Nuh Aleyhisselam şöyle dua etmiştir; "Rabbim! Yeryüzünde hiçbir inkarcı bırakma!" (Nuh, 26) Allah Teala buyurdu ki; "Ama Biz, Nuh'u ve gemide bulunanları kurtardık" (Ankebut, 15) "Ancak Biz, Onun soyunu sürekli kıldık" (Safat, 77) Vallahu a'lem.182 146- Müsned'de Semura Radıyallahu anh'ten merfuan rivayette buyurulur ki; "Nuh Aleyhisselam'ın üç evladı vardır; Sâm, Arabların babası, Hâm, Sudanlıların ve Yafes'te; Türklerin babasıdır"183 Bu rivayet hakkında Hamit ve Zehebi sahih demişler, İbni Hacer zayıf saymıştır. Bazı alimler dediler ki; Onlar Yafes'in -ki o Türkleri atasıdır- neslindendir. Türklere bu ismin verilmesinin sebebi; Zülkarneyn meşhur seddi inşa ettiği zaman Ye'cüc ve Me'cüc seddin arkasına sığındılar. Ancak bir kısımları seddin bu tarafında kaldılar. Bu kalan kısım, öte yana geçenler gibi bozguncu değildirler. Bu yüzden onlar seddin bu tarafında bırakıldılar. Kendilerine ilişilmedi ve terkedilmiş anlamına gelen "Türk" adı verildi.184 TÜRKLER ONLARDAN MIDIR? 147- Katade radıyallahu anh dedi ki; "Ye'cüc ve Me'cüc yirmi iki kabileden ibarettir. Onların yirmi birini Zülkarneyn (A.S.) sedde hapsetmiştir. Diğer kabile ise saldırı esnasında kaybolan ve seddin arkasında kalan Türklerdir."185 148- İbni Merduveyh, Süddî tarikinden rivayet ediyor; "Türkler, Ye'cüc ve Me'cüc'ün seriyyelerinden bir seriyyedir. Bir sefere çıktıkları esnada, Zülkarneyn geldi ve seddi bina etti. Türkler'de seddin dışında kaldılar."186 149- Derim ki; Rasulullah Sallallahu aleyhi ve sellem, Ye'cüc ve Me'cücü vasfederken, onların vasfı şöyle geçmiştir; "Geniş yüzlü, küçük gözlü, kumral saçlıdırlar. Her tepeden boşanıp gelirler, yüzleri de kaplı kalkan gibidir."187 150- Sıhhati üzerinde ittifak edilen, Ye’cüc ve Me’cüc’ün sıfatlarını bulduğumuz, daha önce geçen Ebu Hureyre radıyallahu anh hadisinde Türkler vasfedilirken buyrulur ki; “Küçük gözlü,kızıl suratlı, küçük burunlu, yüzleri deri kaplı kalkan gibi olan Türklerle harb etmenize kadar kıyamet kopmaz.”188 151- Vehb Bin Münebbih radıyallahu anh hadisi; "Türkler, Ye'cüc ve Me'cüc ile amca oğludurlar. Zülkarneyn seddi bina ettiği sırada Ye'cüc ve Me'cücden bazıları gayboldular ve seddin arkasında terkedildiler. Kavimlerinin yanına da giremedikleri için (terkedilmiş manasına gelen) Türk (kelimesi) ile isimlendirildiler".189 İbni Kesir der ki; "Ye'cü ve Me'cüc; Türklerden iki taifedir"190 ONLARIN BABA BİR KARDEŞİMİZ Mİ? İbni Kesir der ki; "Onlar Adem A.S.'ın zürriyetindendir." Sonra dedi ki; "Ve onlar Havva aleyhisselam'dandır. Bazıları dediler ki191; "Onlar Havva'dan değil Adem'dedirler. Adem aleyhisselam ihtilam olmuş, Menisi toprağa karışmış ve Allah Teala, Ye'cüc ve Me'cüc'ü bu karışımdan yaratmıştır. Böylece bir babadan kardeşimiz olurlar." İbni Keri der ki; "Bu zayıf bir kavildir. Bu konuda layık olan; aklî ve naklî delili olmadıkça bunlara itimadın caiz olmamasıdır. Bu Ehl-i Kitabın kendi aralarında konuşup uydurdukları bir hikaye olabilir. Bundan dolayı bu kavil inkar edilir, aslı yoktur. Ka'bul Ahbar dışında Selef'ten birisi bu rivayetten bahsetmemiştir. Merfu hadis, onun sözünü reddeder; şüphesiz onlar Nuh aleyhisselam'ın evladındandır. Dolayısı ile Nuh aleyhisselam'da Havva zürriyetindendir."192 ONLARIN EŞKALİ, GARİP SIPATLARI Onların eşkalleri ve sıfatları hakkında garip ve acip hadisler, haberler rivayet olunmuştur. İşte onlardan bazıları; 152- Ertat Bin Münzir Radıyallahu anh'den; "Ye'cüc ve Me'cüc üç sınıftır; bir sınıf Erz ağacı uzunluğunda, bir sınıfı uzunluğu ve genişliği bir olan kare gibidir. Onlar daha şiddetlidir. Üçüncü sınıfı da; bir kulağını döşek gibi yayar, diğerini yorgan gibi örtünür."193 153- Huzeyfe Radıyallahu anh'ın rivayet ettiği merfu hadis; "Rasulullah Sallallahu aleyhi ve sellem'e Ye'cüc ve Me'cüc'den soruldu. Buyurdu ki; "Olar üç sınıftırlar: Onlardan bir sınıf Erz (ağaçı) gibidirler." Dedim ki; "Erz nedir?" Buyurdu ki; "Şam'da yetişen, Semada yüzyirmi zira uzunluğunda olan bir ağaçtır. İşte onara ne dağ dayanır, ne demir... Onların ikinci sınıfı; kulağının birisini döşek gibi yayar, diğerini yorgan edinir. Fil, vahşi hayvan, deve, domuz ne görseler onu yerler. Hatta içlerinden biri ölünce onu da yerler."194 Bu hadis zayıftır. Kurtubi dedi ki; "Şüphesiz onların yeryüzünün bütün haşaratını, yılanları, akrepleri ve Allah'ın yeryüzündeki ruh taşıyan bütün mahlukatını yiyecekleri rivayet edilmiştir. Bir yıl içerisinde olar gibi çoğalan bir şey yoktur. Güvercinler gibi sürü oluştururlar, köpekler gibi ulurlar, karşılaştıkları yerde hayvanlar gibi çiftleşirler... Onlardan boynuzlu, kuyruklu çıkıntılı sivri dişli olanlar vardır ve çiğ etleri yerler”195 154- İbni Ebi Hatim'in Ka'bul Ahbar'dan rivayetinde demiştir ki; "Onlar üç sınıftır; cesetleri büyük ağaçlar gibi olanlar, dört zira boyunda ve dört zira eninde olanlar ve kulaklarının yorgan ve döşek edinenler. Kadınlarının meşimelerini yerler."196 155- İbni Ebi Hatim ve Hakim, Ebul Cevza'dan oda İbni Abbas radıyallahu anhum'den rivayet ediyorlar; "Ye'cüc ve Me'cü'ün birer karış olanları, ikişer karış olanları vardır ve en uzunları da üç karış olanlarıdır."197 156- Kurtibi, Ali Bin Ebi Talib radıyallahu anh'den naklediliyor; "Olardan bir sınıfı bir karış uzunluğundandır. Onların pençeleri ve aslan gibi dişleri vardır. Güvercin sürüsü gibi toplanırlar. Hayvanlar gibi çiftleşirler, kurt gibi ulurlar. Tüyleri, onları soğuktan e sıcaktın korur. Kulaklarından biri büyük olup onun içinde kışı geçiriler. Diğer kulakları ise sırf deri olup onun içinde yazı geçirirler."198 Onların uzunlukları konusunda, çok uzun hurma ağacı gibi yani çok yüksek oldukları, hakir şeyler gibi çok kısa oldukları gibi muhtelif eşkalleri olduğu iddia edilmiştir.199 157- İbni Cerir et Taberi Tefsirinde Vehb Bin Münebbih'den, onların sıfatlarındaki acayiplik hakkında uzun bir haber rivayet ediyor; "Onlardan erkek ve dişilerden birinin uzunluğu, bizden orta boylu bir adamın yarısı kadardır. Bizim elimizdeki tırnaklar yerine onlarda pençe vardır. Azıları ve dişleri Aslanın azıları ve dişleri gibidir. Deve çenesi gibi çeneleri vardır ve kuvvetlidir. Onların yeme esnasındaki hareketleri geçiş getiren bir deve veya kuvvetli bir atın bir şeyi kıtır kıtır yemesi gibi işitirsiniz. Vücutları çok tüylü olup önü arkası bilinmez. Sıcaktan ve soğuktan onunla korunurlar. Her birinin iki büyük kulağı vardır ki birinin içi ve dışı tüysüz, diğerinin ise içi ve dışı tüylüdür. Onu bürünseler vücutlarını kaplar genişliktedir. Birisini döşek, diğerini yorgan edinirler ve birisinde yazı, diğerinde kışı geçirirler... İlh."200 Bu rivayet uzundur ve nekaret vardır. Bazıları uzun ve bazıları kısa olarak vasf edilmişlerdir. Bu rivayet acip ve garipdir.201 |
|
28 Ağustos 2008, 02:51 | #12 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Mesih Deccal İbni Kesir der ki; "Doğru olanı, onlar Adem oğullarındandır ve şekilleri, sıfatları Ademoğlulları gibidir. Nitekim Nebi Sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; 158- "Şüphesiz Allah Teala, Adem aleyhisselam'ı altmış zira boyunda yarattı. Sonra Mahlukat şu ana kadar (vücutça) eksilmeye devam ederler."202 İşte bu, bu konuda ayırıcı bir özelliktir. Onlar tıpkı kendi cinslerinin oğulları Türkler gibi insanlara benzerler; çekik gözlü, küçük burunlu, kızıl tüylü, onların şekilleri ve renkleri üzerindedirler. Kim onların hurma ağacı gibi uzun olduğunu iddia ederse, hakkında bilgisi olmadığı şeyi yüklenmiş demektir ve delilsiz konuşmaktadır."203 İşte bu çok doğru bir söz... Vallahu a'lem. ZÜLKARNEYN'İN SEDDİ Allah Teala buyurur ki; "Dediler ki; "Ey Zülkarneyn! Ye'cüc ile Me'cüc bu yerde fesad çıkarıyorlar. Onun için bizimle beraber onar arasında bir sed yapman şartıyla sana vergi versek olmaz mı?" Zülkarneyn; "Rabbimin bana erdiği imkan daha hayırlıdır. Haydi siz bana bedenî kuvvetle yardım edin de sizinle onların arasına bir sur yapayım. Bana demir parçaları getirin. Dağların iki ucu denkleştiği vakit körükleyin" dedi. Nihayet demiri ateş haline getirdiği vakit; "Getirin ba, üzerine erimiş bakır dökeyim." Dedi. Artık bu suru ne aşabilirler, ne delebilirler. (Zülkarneyn); "Bu sur, Rabbim'den bir rahmettir. Rabbim'in va'di geldiği vakit onu dümdüz edecektir. Rabbim'in va'di haktır" dedi. O (çıkacakları) gün, onarı birbirinin içinde dalgalanır halde bırakırız. Sur'a üfürülür. Artık hepsini toplamışız da toplanmışızdır." (Kehf; 94-99) NEBİ SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEM'E SEDDİ ANLATAN KİŞİ 159- Buhari çezm sigasıyla, Muallak olarak rivayet ediyor; "Birisi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e; "Seddi gördüm" dedi. Buyurdular ki; "Nasıl gördün onu?" dedi ki; "süslenmiş bir aba gibi gördüm." Buyurdu ki; "Onu görmüşsün."204 Anlattığına göre Halife Vasık, bazı adamlarını techizatlı bir ordu ve bir mektubu ile sedde komşu olan beldelerdeki hükümdarlara ulaştırmaları, sed hakkında keşifler yapmaları, Zülkarneyn'in onu nasıl yaptığına bakıp haber getirmeleri için göndermişti. Vasık'ın adamları döndüğü zaman onu anlatırlar, beldelerden beldelere, sultanlardan sultanlara gezdiklerini, sonunda bakırdan ve demirden yapılmış binaya ulaştıklarını söylediler. Orada büyük bir kapı olduğunu ve üzerinde de büyük bir asma kilit takılı olduğunu, gerçekten yüksek, sağlam bir yapı olduğunu, artan ker***lerin ve aletlerin oradaki bir burcun içinde bulunduğunu, o eşyaların orada bugüne dek muhafaza edildiğini ive sınırdaki ülke hükümdarlarının muhafızlarını orada nöbet tuttuklarını, seddin, yeryüzünün kuzeydoğusunda bulunduğun ve o beldelerin gerçekten geniş olduğunu, erişilmez yükseklikte olduğunu, yeryüzünün doğusundan kuzeyine doğru dağları kapsadığını, dönerlerken iki seneden fazla gözlerinden kaybolmadığını, gözüktüğünü anlattılar."205 Halife Vasık rüyasında Zülkarneyn seddinin fethedildiğini görünce elçisi Sellam et-Tercüman'ı, bir mektup ile beraber seddin bulunduğu bölgenin hükümdarına göndermişti. Ayrıca ona bin katır yükü erzakta gönderdi. Ye'cüc ve Me'cüc zamandan beri harab olan şehirlere ulaştılar. Sonra sedd'e yakın bir kaleye vardılar ve orada Arabca ile Farsca bilen, Kur'an ezberleyen, mektebleri ve Mescidleri olan bir kavim buldular. Onların bu hallerine şaşırıp nereden geldiklerini sordular. Onlar da Emiril-Mü'minin Vasık tarafından gönderildiklerini anlattılar ancak onu tam olarak tarif edemediler. Sonra kaygan ve üzerinde yeşillik bulunmayan bir dağa vardılar. Orada bakır içine gömülmüş demir ker***lerden yapılmış olan seddi gördüler. Gerçekten yüksekti. Gözler onun sonunu göremiyordu. Demirden balkonları vardı. Ortasında iki katanlı ve ikisi de kilitli büyük bir kapı vardı. Kanatların her biri yüz zira genişliğinde, uzunlu yüz zira ve derinliği de beş zira idi. Üzerinde yedi zirâ uzunluğunda, bir kulaç kalınlığında bir asma kilit vardı. Burası, asma kilidin yanında bekleyen nöbetçilerle korunuyordu. Ve nöbetçiler her gün değişiyordu. Bundan sora rahatsız edici, yüksek bir sessin şöyle dediğini duyarlar. "Şu kapının gerisinde nöbetçi ve muhafızlar vardır." O kapının yakınında iki büyük kale vardı ki, kalelerin arasında tatlı bir su pınarı vardı. Kalelerden birinde hala yapıların kalıntıları, kelepçeler, demir ker***ler ve diğer eşyalar vardı. Bir ker***in uzunluğu bir buçuk zirâ, eni de bir buçuk zirâ idi. Kalınlığı ise bir karış kadar idi. Anlatıldığına göre; o beldelerin ahalisine Ye'cüc ve Me'cüc'den herhangi bir kimseyi görüp görmedikleri sorulmuş, onlarda bir gün balkonların üzerinde bazı şahıslar gördüklerini, ancak rüzgar esince o şahısların kendiliklerinden yere düştüklerin, onlardan birinin boyunun bir yaka yarım karış kadar olduğunu söylemişler. Allahu a'lem.206 SED BUGÜN MEVCUD MUDUR? Evet, şüphesiz sed, yüksek bir dağda, yüksek burçları ile iki yüksek duvar gibi olan iki dağın arasında -ki ismi Daryal'dır- mevcuttur. Curciya Cumhuriyetindeki İslami haritalarda ve Rus haritalarında resmi vardır. Kur'an'da da vasfedildiği gibi kesme demir ve eriyik bakırdan yapılmıştır. Onun duvarları demir ile bakır karışımı (tunçtan) yapılmış olup Kukaz dağında207 mevcuttur. Daryal denilen dağlık mıntıkadadır. Onu görmek isteyenler için dimdik ayaktadır... Karadeniz'den, Kazvin denizine uzanan -ki uzunlukları 120 km.dir- bir dağ vardır. O dağ aniden yükselmiş, Daryal seddinde, duvarları saf demirden ve saf bakırdan karışım ker***lerden yapılmadır.208 YE'CÜC VE ME'CÜC'ÜN İNSANLARA HURUCUNUN HATİMESİ 160- Ebu Hureyre radıyallahu anh hadisinde merfuan, buyurulur ki; "Ye'cüc ve Me'cüc her gün seddi kazarlar. Gedikten güneş ışınlarını gördüklerinde amirleri; "Haydi artık dönün, yarın kazarsınız" der. Ertesi gün oraya geldiklerinde seddin eskisinden daha sağlam olduğunu görürler. Nihayet vadeleri dolup da Allah Teala onları insanların üzerine göndermek istediğinde yine kazarlar. Gedikten güneş ışıklarını gördüklerinde amirleri der ki; "Haydi artık dönün, inşallah yarın kazarsınız" - Bu defa inşallah kelimesini kullanır- Ertesi gün oraya geldiklerinde kazdıkları yeri, bıraktıkları gibi bulurlar kazmaya başlarlar ve insanlar üzerine huruc ederler.209 İbnül Arabi el Malikî der ki; "Bu hadiste üç işaret vardır; Allah onları seddin dibini gece gündüz devamlı kazmaktan men etmiştir. İkincisi; Bir merdiven ile veya başka bir aletle seddi tırmanmaları için Allah onlara herhangi bir ilham vermemiştir. Üçüncüsü; tayin edilmiş vakit gelinceye kadar onlara "İnşallah" dedirtmeyecektir." İbni Hacer dedi ki; "Şüphesiz onlar arasında sanatkarlar, Allah'ın varlığına inanan ve İnşallah deyip işi Allah'ın dilemesine havale etmesini bilenler, yöneticiler ve üstlerine itaat eden raiyye vardır. Muhtemeldir ki; İnşallah kelimesini, manasını bilmeden amirleri telaffuz etmiş olabilir ve onun bereketiyle maksat hasıl olur."210 161- Nitekim Abd Bin Humeyd Kab'ül Ahbar tarikinden Ebu Hureyre R.A. hadisinin benzerini rivayet etmiştir; "Vakti gelince bazılarının dilinde; "inşallah yarın geliriz de bundan kurtuluruz." Sözü vaki olacaktır."211 SONLARI Daha önce takdim etmiştik; Deccal'in ve ordusunun fitnesinin sonuna ermesinden sonra, Allah Teala, İsa aleyhisselam'a Ye'cüc ve Me'cüc'ün insanlar üzerine huruc edeceklerini vahyedecek, O'na, onlardan korunmasını emredecektir. 162- Ebu Said el Hudri radıyallahu anh hadisinde, devamı şöyle anlatır; "Kalelerde korunan veya Medne'ye sığınmayan kimse kalmaz. (Ye'cüc ve Me'cüc'ün) sözcüleri der ki; "Yeryüzü ehlinin işini bitirdik. Sıra sema ehline geldi!.." Sonra onlardan biri mızrağını sallayıp göğe fırlatır. İmtihan için mızrak onlara |
|
28 Ağustos 2008, 02:52 | #13 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Mesih Deccal kana bulanmış olarak geri döner."212 [Bkz. Nuaym Bin Hammad Fiten (s.359)] İSA (A.S.) SIKINTIYI KALDIRMASI İÇİN ALLAH'A DUA EDİYOR: 163- Nevvas bin Sem'an radıyallahu anh hadisinde, Efendimiz Sallallahu aleyhi ve sellem buyurur ki; "... Bunun üzerine Allah'ın peygamberi İsa (A.S.) ve ashabı Allah Teala'ya dua ederler de, Allah Teala Ye'cüc ve Me'cüc üzerine nezaf (denilen kurtcukları) boyunlarına musallat kılar. Hepsi tek bir kişi ölmüş gibi ölürler."213 164- Ebu Said radıyallahu anh rivayetinde, Rasulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem buyurur ki; "Allah Teala, çekirgenin boynundan çıkan kurtçuğa benzer bir kurtçuk (cinsini) boyunlarına musallat ve hepsi ölmüş olarak sabahlarlar. Onlardan çıt çıkmaz, sesleri duyulmaz. Müslümanlar; "Şu düşmanın ne yaptığına gidip bakmak için kendini bize feda edecek yok mu?" derler. Adamın biri sevabını Allah'tan bekleyerek, kendini ölüme adayıp ortaya çıkar, Ye'cüc ve Me'cüc'ün bulunduğu yere iner ve hepsinin birbiri üzerine yığılmış vaziyette öldüklerini görür ve der ki; "Ey Müslümanlar! Size Müjdeler olsun! Allah Teala düşmanların hakkından geldi."214 165- Nevvas Radıyallahu anh hadisinde; "Sonra İsa aleyhisselam ve ashabı yeryüzüne inerler ve yeryüzünde onların cesetlerinin kokusunun ulaşmadığı bir kırışlık bir yer bulamazlar" 166- Ebu Said R.A. hadisinde; "Şehirlerinden ve kalelerinden dışarı çıkarlar. Koyunlarını meraya salarlar. Koyunlarının yedikleri şey sadece Ye'cüc ve Me'cüc'ün etleri olacaktır. Böylece davarları merada yedikleri ottan daha fazla semizleyecektir." 167- Nevvas R.A. hadsinde; "İsa aleyhisselam ve ashabı tekrara Allah'a dua ederler. Bunun üzerine Allah Teala Ye'cüc ve Me'cüc'ün üzerine buhtî develerinin boyunları kadar olan kuşları salar. Bu kuşlar onarı alıp Allah'ın dilediği yerlere atarlar." 168- İbni Mes'ud radıyllahu anh hadisinde, Nebi Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem buyuruyor ki; "allah Azze ve Celle yağmur indirir ve onların cesetlerini (bu yağmur ile) sürükleyip denize atar... işte bu zaman olunca, kıyametin kopması insanların hamile kadının doğum sancısının ne zaman tutacağının bilinmediği gibi, gece mi, gündüz mü olacağının bilinmeyeceğini, Rabbim bana bildirdi."215 [Nuaym Bin Hammad (s.362)] MÜSLÜMANLARIN GANİMETLERİ 169- Nevvas Bin Sem'an radıyallahu anh, Rasulullah Sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem'in şöyl ebuyurduğunu söyledi; "Müslümanlar, Ye'cüc ve Me'cüc'ün oklarını, harp aletlerini yedi sene yakacak olarak kullanacaklar."216 Bu hadis, Ye'cüc ve Me'cüc'ün sayılarının ve silahlarının ne kadar olduğunu gösteriyor. Allah'ın izniyle Müslümanlar onlardan istifade edecektir. Alemlerin Rabbine hamd-ü senalar olsun, O'nun Rasulü Efendimiz Muhammed'e, Ehl-i Beytine, ashabına ve O'nu sevenlere kıyamet gününe kadar salat ve selamlar olsun. Tercemenin bitiş tarihi: 13.09.2003 ÇUBUKABAD Seyfullah Seyfeddin. BİBLİYOGRAFYA (Tahkikte istifade edilen kayaklar) 1- Kur'an-ı Kerim 2- El Camiu lil Ahkam - Kurtubi 3- Camiul Beyan - Taberi 4- Tefsiru Kur'anil Azim - İbni Kesir 5- Muvatta - Malik Bin Enes 6- Sahihu Buhari ve Şerhi Fethul Bari - İbni Hacer El Aksalani 7- Sahihu Müslim ve Şerhi El Mihnac - Muhyiddi Nevevi 8- Sahihu İbni Huzeyme 9- Sahihu ibni Hibban (ve Mevariduz Zaman - Heysemî) 10- Müstedrek - Ebu Abdullah Hakim ve Zeylinde Telhisu Zehebi 11- Muhtare - Ziya ul Makdisi 12- Silsiletus Sahiha - Nasruddin Elbani 13- Süneni Ebu Davud Sicatani ve Şerhi Avnul Ma'bud 14- Süneni Tirmizi ve şerhi Tuhfetul Ahfezi - Ebu Bekr İbnül Arabi 15- Süneni Nesai ve Sindî Haşiyesi, Suyuti Şerhi Zehrur Ruba 16- Süneni ibni Mace ve Haydar Hatiboğlu şerhi, Fahrul Hasan Dehlevi Şerli 17- Süneni Darimi ve Abdullah Aydınla Şerhi 18- Süneni Beyhali 19- Musannef - İbni Ebi Şeybe 20- Musannef - Abdurrezzak Bin Hemmam es San'ani 21- Müsned - Ahmed Bin Hanbel 22 - Müsned - Bezzar ve Zevaidi; Keşful Estar - Heysemi 23- Müsned - Ebu Ya'la ve Zevaidi; Maksadu Âli - Heysemi 24- Müsnedül Firdevs - Şehridar Bin Şereveyh ed Deylemi 25- Mu'cemil Kebir, Evsat ve Sagir - Taberani 26- Şuabul İman - Beyhaki 27- Amelül Yevme vel Leyle - Nesai 28- Kitabuz Zühd ve Rekaik - Abdullah Bin Mübarek 29- Kitabul Fiten - Nuaym Bin Hammad 30- Hilyetul Evliya - Ebu Nuaym İsbehani 31- Mecmauz Zevaid - Nusreddin Heysemi 32- Cem'ül Fevaid - Süleyman Rudani (Tercemesi) 33- Ramuzül Ehadis - Ahmed Ziyaeddin Gümüşhanevi 34- Metalibu Aliye - İbni Hacer el Askalani (Tercemesi) 35- İthafus Sadetil Mahere - Busayri 36- Mişkatul Mesabih - Tebrizi 37- Kenzul Ummal - Aliyul Muttaki el Hindi 38- Camius Sagir - Suyuti ve Şerhi Fuzul Kadir - Münavî 39- El Havi Lil Fetavi - Suyuti 40- En Nazmul Mütenasir - Kettani 41- El Kavlul Muhtasar - İbni Hacer el Heytemi (Tercemesi) 42- Et-Tezkira - Kurtubi 43- Mutasarı Tezkiratul Kurtubi - Abdulvehhab Şa'rani (Tercemesi) 44- El Bidaye - İbni Kesir 45- En-Nihaye Fil Fiten ve Melahim - İbni Kesir 46- El İşaa Li Eşratissaa - Muhammed Bin Rasul el Berzenci (Tercemesi) 47- Mecmuul Fetava - İbni Teymiye el Hararni 48- Lisanul Arab - İbni Manzur 49- Mücemul Vesit 50- Zâdul Grebail Mübeşşirin Fi Şerhi Hadis-i Erbain - Seyfullah Seyfeddin 51- Kitabul Fiten - Ebu Abdullah Nuaym Bin Hammad el Mervezî 52- Fethul Kebir - Nebhanî 53- Fethul Vehhab - Gımarî (Kudaî'nin Müsnedi Şihab'ının tahricidir.) 54- Silsiletüd Daife - Nasıruddin Elbani |
|
Etiketler |
deccal, mesih |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Radyo - RitimFM: Dj DeCCaL Dj DeCCaL iLe KaLpTeN KuLaĞa EzGiLeR... şuan online ! | İpek- | Yayındaki DJ'ler | 2 | 23 Aralık 2021 20:32 |
DECCAL | Kaf_Dağı | İslamiyet | 0 | 04 Mart 2016 11:09 |
Deccal ne demektir. | Seyra | Dini Sözlük | 0 | 17 Eylül 2014 13:09 |
Deccal da gelecektir | Ecrin | Genel İslami Konular | 0 | 11 Temmuz 2013 19:35 |