IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  reklamver

Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 09 Ocak 2011, 06:24   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Hacı Bayram Veli Kimdir?. (Haci Bayram-ı Veli Hz.) Hakkında Bilgiler..





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Hacı Bayram Veli Kimdir?.
(Haci Bayram-ı Veli Hz.) Hakkında Bilgiler..


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


HACI BAYRAM-ı Veli 1352 – 1429 Türk mutasavvıf ve şair.


Asıl ismi, Numan bin Ahmed, lakabı “Hacı Bayram”dır. 1352 (H. 753) tarihinde Ankara’nın Çubuk Çayı üzerinde Zülfadl (Sol-fasol) köyünde doğdu. Hacı Bayram-ı Veli, 14. ve 15. yüzyıllarda Anadolu’da yetişti. Eserlerini Türkçe olarak yazarak Türkçe kulanımını Anadolu’da önemli şekilde etkiledi.
Sultan Murad Han verdiği ünlü bir fermanda, Hacı Bayram-ı Veli’nin talebelerinin, yalnız ilim ile meşgul olmaları için, onların vergi ve askerlikten muaf tutulduğu bildirmiştir.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u feth edeceğini II. Mehmed’in babası II. Murad’a bildirdiği rivayet olunur.

Bir gün medreseye birisi gelerek; “İsmim Şüca-i Karamani’dir. Hocam Hamideddin-i Veli’nin selamı var. Sizi Kayseri’ye davet ediyor. Bu vazife ile huzurunuza geldim.” dedi. O da, Hamidüddin ismini duyunca; “Baş üstüne, bu davete icabet lazımdır. Hemen gidelim.” diyerek müderrisliği bıraktı. Birlikte Kayseri’ye yöneldiler ve Somuncu Baba diye bilinen Hamideddin-i Veli ile Kurban Bayramında buluştular. O zaman Hamideddin-i Veli; “İki bayramı birden kutluyoruz!” buyurdu ve ona Bayram lakabını verdi. Talebeliğe kabul etti. Din ve fen ilimlerinde yüksek derecelere kavuşturdu.
Hacı Bayram-ı Veli, hocasının vefatından sonra Ankara’ya gelerek doğduğu köye yerleşti. Yeniden talebe yetiştirmekle meşgul oldu. Sohbetleriyle hasta kalplere şifa dağıttı. Talebelerini daha çok sanata ve ziraate sevk ederdi. Kendisi de geçimini ziraatle sağlardı. Açtığı ilim ve irfan ocağına, devrinin meşhur alimleri, hak aşıkları akın etti. Damadı Eşrefoğlu Rumi, Şeyh Akbıyık, Bıçakçı Ömer Sekini, Göynüklü Uzun Selahaddin, Edirne ve Bursa ziyaretlerinde talebeliğe kabul ettiği Yazıcızade Ahmed (Bican) ve Mehmed (Bican) kardeşler ile Fatih Sultan Mehmed Hanın hocası Akşemseddin bunların en meşhurlarıdır.

Fatih’in babası Sultan İkinci Murad Han, Hacı Bayram-ı Veli’yi Edirne’ye davet edip, ilim ve manevi derecesini anlayınca, fevkalade hürmet göstermiş, Eski Cami’de vazettirmiş, tekrar Ankara’ya uğurlamıştır.
Sultan İkinci Murad Han kendisinden nasihat isteyince; İmam-ı Azam’ın, talebesi Ebu Yusuf’a yaptığı uzun nasihatı yaptı:
“Tebean içinde herkesin yerini tanıyıp bil; ileri gelenlere ikramda bulun. İlim sahiplerine hürmet et. Yaşlılara saygı, gençlere sevgi göster. Halka yaklaş, fasıklardan uzaklaş, iyilerle düşüp kalk. Kimseyi küçümseyip hafife alma. İnsanlığında kusur etme. Sırrını kimseye açma.

İyice yakınlık peyda etmedikçe kimsenin arkadaşlığına güvenme. Cimri ve alçak kimselerle ahbablık kurma. Kötü olduğunu bildiğin hiçbir şeye ülfet etme. Bir şeye hemen muhalefet etme. Sana bir şey sorulursa ona herkesin bildiği şekilde cevap ver.

Seni ziyarete gelenlere faydalanmaları için ilimden bir şey öğret ve herkes öğrettiğin şeyi belleyip tatbik etsin. Onlara umumi şeyleri öğret, ince meseleleri açma. Herkese itimad ver, ahbablık kur.
Zira dostluk, ilme devamı sağlar. Bazan da onlara yemek ikram et. İhtiyaçlarını temin et.

Onların değer ve itibarlarını iyi tanı ve kusurlarını görme. Halka yumuşak muamele et. Müsamaha göster. Hiçbir şeye karşı bıkkınlık gösterme, onlardan biri imişsin gibi davran.”

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Hacı Bayram-ı Veli, ömrünün sonuna kadar İslamiyeti yaymak için çalıştı. 1429 (H. 833) tarihinde Ankara’da vefat etti. Türbesi kendi ismiyle anılan Hacı Bayram Camii’ne bitişik olup, ziyaret mahallidir. Vefatından sonra Bayramiyye yolunu talebelerinden Akşemsettin ve Bıçakçı Ömer Efendi devam ettirdiler.

Hacı Bayram-ı Veli, Yunus Emre tarzında şiirler söylemiştir. Şiirlerinde “Bayrami” mahlasını kullanmıştır.

Hacı Bayram-ı Veli’nin güzel adetlerinden biri de tekkesinde sürekli bir kazan kaynatmasıdır ki bu adet kök olarak Orta Asya tasavvuf geleneğine, Hoca Ahmet Yesevi’ye dayanır.

Tekkesindeki bu kazanda sürekli gece gündüz burçak çorbası kaynar; gelen geçen, zengin fakir, büyük küçük, kadın erkek herkes içerdi.
Hacı Bayram Camii tekkesinde hergün sabah ve yatsıdan sonra zikir meclisleri kurulur, öğle namazından önce ve sonra başta müridler olmak üzere her gruptan insana tefsir, fıkıh, hadis, kelam hatta felsefi ağırlıklı tasavvuf dersleri verilirdi. Bu şekilde toplumun eğitimi de gerçekleştiriliyordu.

Hacı Bayram-ı Velî’den Nasihatler
Hiddet ve kin, hakîkatleri gören gözleri kör eder. Öfke, iyi düşünmeyi daraltır, yanıltır.
Hiçbir günâhı küçümsemeyin, çok çalışın. Boş gezenler, zengin bile olsa, arkadaşları şeytan, kalbleri şeytanın konağı olur.
İnsanların fitnesinden kurtulmak istiyorsanız, çarşı ve pazarlarda sık sık bulunmayınız
Dünyâ gamından, nefsin sıkıştırmasından hafifleyip kurtulmak istiyorsanız, kabristanları sık sık ziyâret ediniz.
Ayıp ve kusurlarını gördüğünüz arkadaşlarınızın, komşularınızın, sırlarını ifşâ etmeyiniz.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Çünkü gördüğünüz bu sırlar, size emânettir. Emânete hiyânet ise, çirkin bir harekettir. Emaneti koruyunuz.
Hacı Bayram-ı Veli’nin Sosyal ve Kültürel Hayattaki Rolü
Hacı Bayram-ı Veli herşeyden önce bilim ve tasavvufu birleştirmeyi başarmış bir sufidir. İslamiyeti ilmi açıdan ele alarak iyice anlamış, önce profesör olarak medresede öğrenci yetiştirmiş sonrada tasavvuf hayatına adımını atmıştır. Tasavvuf felsefesi bakımından kendinden öncekilere göre bir yenilik getirmemiştir. Ancak mutasavvıf olarak dünyayı red ve terk yerine, onu imara yönelmiş etrafındakileri de teşvik etmiştir. Hacı Bayram-ı Veli’nin bu yanı devrine göre çok ileri görüşü simgeler. Hacı Bayram-ı Veli’nin etrafında okuma yazma bilmeyenler ve o devrin her çeşit meslek gruplarından insanlar bulunduğu gibi başta Akşemseddin olmak üzere Germiyanoğlu Şeyhi, Eşrefoğlu Rumi, Ahmed Bican, Yazıcıoğlu Muhammed gibi bilim adamları da bulunuyordu. Bu kadar farklı kültür gruplarını aynı potada eritmesi de büyük bir başarıdır.
Müridlerini el emeği ile geçinmeye yani toprağı işlemeye ve el sanatlarına yönlendirmiştir. Kısacası herkese çalışma tavsiyesinde bulunmuş kendisi de buğday, arpa, burçak yetiştirerek onlara yaşayan örnek olmuştur. Bu şekilde müridlerini toprağa bağlı yaşamaya teşvik ederek Anadolu’ya Orta Asya’dan gelen Türk göçerlerin yerleşik hayata geçmesini sağlamış, Anadolu’da kalıcı Türk birliğinin sağlanmasında ve Osmanlı Devleti’nin medeniyet yolunda aşama kaydetmesinde önemli rol oynamıştır. Hacı Bayram-ı Veli’nin koyduğu imece usulü, yani hasadı bütün köylülerin katılımı ile ortaklaşa toplama yöntemi bugün bile hala Anadolu’da uygulanmaktadır. Anadolu’da ondan başka aynı etkiyi sağlamış bir mutasavvıf gösterilemez.
Hacı Bayram-ı Veli’ye göre toplum iki ana kesime ayrılır: Zenginler ve yoksullar. Bu iki grubun arasında köprü kurulması ve yoksulların sosyo ekonomik güvenliğinin sağlanması görevini yaşadığı dönemde Hacı Bayram-ı Veli gerçekleştirmiştir. Mübarek aylarda müridleriyle beraber Ankara’nın ticari merkezlerinde dolaşır, dükkân sahiplerinden isteyenler zekat ve sadakalarını dervişlerin taşıdığı büyük bir torba içine atarlardı. Bu paralar bir yardım sandığında toplanır kimsesiz yaşlılara, dul bayanlara, öksüzlere, evlenemeyecek kadar fakir genç kızlara ve erkeklere, kitap alamayacak kadar fakir öğrencilere kısacası tüm ihtiyaç sahiplerine dağıtılırdı. Görüldüğü gibi günümüzün Kızılay, Çocuk Esirgeme Kurumu, Bağkur gibi sosyal yardımlaşma organizasyonlarının temeli bundan beş buçuk asır önce Hacı Bayram-ı Veli tarafından atılmıştır.

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Hacı Bayram Camii tekkesinde hergün sabah ve yatsıdan sonra zikir meclisleri kurulur, öğle namazından önce ve sonra başta müridler olmak üzere her gruptan insana tefsir, fıkıh, hadis, kelam hatta felsefi ağırlıklı tasavvuf dersleri verilirdi. Bu şekilde toplumun eğitimi de gerçekleştiriliyordu.

Hacı Bayram-ı Veli Anadolu’da dil ve kültür birliğinin sağlanması için Türkçe eserler yazılmasında Leme’at ve Gülşen-i Raz gibi eserlerin Türkçeleştirilmesinde etkili olmuş kendisi de halkın anlayacağı dilden, Ahmet Yesevi geleneğine uygun olarak şiirler yazmıştır.

Devrinde Arapça ve Farsça eser vermek revaçta iken, Hacı Bayram-ı Veli’nin halk ile diyalog kurabileceği Türkçe’yi tercih etmesi belli bir misyona delalet eder. Bu misyon Anadolu’da dil birliğinin sağlanması ve Türk kültürürün hakim olmasıdır.

Türkçecilik akımı müridlerini de etkilemiş, bu sufiler özellikle Türkçe eserler vermişlerdir. Yazıcıoğlu Muhammed, Ahmet Bican, Eşrefoğlu Rumi gibi öğrencilerinin Envaru-l Aşıkin, Muhammediye, Müzekki’n Nüfus gibi eserleri Anadolu’da yıllarca kolaylıkla okunmuştur halkın elinden düşmemiştir.

Hacı Bayram-ı Veli Camii Çilehanesi
Bayramilik’te manevi olgunluğu elde etmek üzere kırk gün süre ile insanlardan ayrılıp küçük bir çile odasında kalıp Allah’ı düşünmek, ona ibadet etmek, onun isimlerini anmak, susmak, az yemek, az içmek gibi uygulamalar büyük önem arzeder. Burda amaç zihnin Allah düşüncesi üzerinde yoğunlaşma yeteneği elde etmesidir.

Bu uygulamanın temelinde Peygamber Muhammed’in peygamberlik gelmeden önce Hira mağarasında bir süre insanlardan uzak kalması, yine onun Ramazan ayının son on gününde itikafa çekilmesi vardır.
Çilehanenin biri caminin doğu kapısına açılan ancak şimdi ızgara ile kapatılan, diğeri ise son cemaat yerinin doğu köşesinde olmak üzere iki asıl girişi vardır. Ayrıca caminin içinden de merdivenli bir girişi bulunmaktadır. Günümüzde girişler son cemaat yerinden yapılmaktadır.

Çilehanenin bulunduğu alan cami gibi dikdörtgen planlıdır. Ancak bu dikdörtgen düzgün kenarlı değildir. Taş duvarlar, beyaz badanalı ve sadedir. Süsleme yapılmamıştır. Her iki girişten merdivenle, harimin yaklaşık 1/10 büyüklüğündeki düzgün olmayan bir dikdörtgen şeklindeki odaya inilir. Bu odanın batısında, yarı büyüklüğünde ikinci bir oda daha vardır. Bu odalardan ilki çeşitli amaçlarla kullanılabilecek bir giriş, diğeri abdest odasıdır. Günümüzde bu odalar ibadet amaçlı kullanılmaktadır.

Çilehanenin çile odaları ilk odaya açılan düzgün olmayan bir koridor boyu sıralanmışlardır. Bunlar dört tanedir. En sondaki çile odası mihrabın altına oldukça yakındır. Düzgün olmayan kare planlı bu odaların havalandırma bacaları vardır. Bu odaları Hacı Bayram-ı Veli ve öğrencileri Akşemseddin, Şeyh Eşrefoğlu Rumi ile tarikat üyeleri kullanmışlardır.
Hacı Bayram-ı Veli’den Bir Şiir örneği....

Kaynak:[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Türbenin Kapısı
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Türbelerin kapatılma kararı çıktıktan sonra, her yere olduğu gibi Hacı Bayram-ı Velî hazretlerinin türbesine de kilit vurulmuştu. Fakat sabahleyin türbenin önünden geçenler kilidi kırılmış, kapıyı da ardına kadar açık gördüler. Olayın birkaç defâ tekerrür etmesi üzerine ilgililerden biri;

"Böyle şey olmaz, bu kapıyı elbette bir açan var." demiş.

Sonra bunun için iki polis vazifelendirmiş ve;

"Sabaha kadar bekleyin, gözetleyin. Şu kapıyı kim açıyorsa, hemen yakalayın." iye de emir vermişti.

Polisler raldıkları bu emir gereğince, hazret-i Şeyh'in türbesi önünde sabah ezânı okununcaya kadar beklemişler. Sabah vakti âniden kilidin çıkardığı "Çat" sesi ile irkilmişler. İşte o zaman açılan kapıdan Hacı Bayram-ı Velî hazretlerinin tebessüm ederek kendilerine baktığını görmüşler. Türbebyi bekleyen polislerden biri şaşkınlıktan düşüp bayılırken, diğerinin dili tutulmuş. Bu olaydan sonra bir daha hiç kimse kapıda nöbet tutmaya cesâret edememiştir.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Hacı Bayram-ı Velî'nin talebelerine nassîhatlerinden.
  • İnsanların fitnesinden kurtulmak istiyorsanız, çarşı ve pazarlarda sık sık bulunmayınız.
  • Hiddet ve kin, hakîkatleri gören gözleri kör eder. Öfke, iyi düşünmeyi daraltır, yanıltır.
  • Allahü teâlâya isyân yolunda, hiçbir kimseye yardım etmeyiniz.
  • Küçük çocukları seviniz, başlarını okşayınız. Onları sevindiriniz ki, Peygamber efendimizin emrini yerine getirmiş olasınız.
  • Çarşıda ve câmi avlusunda bir şey yemeyiniz. Yol ortasında durmayınız. Ticâret erbâbının dükkânlarında uzun müddet oturmayınız.
  • Hiçbir günâhı küçümsemeyin, çok çalışın. Boş gezenler, zengin bile olsa, arkadaşları şeytan, kalbleri şeytanın konağı olur.
  • Helâlinden kazanıp, ondan fakırlere cömertçe veriniz.
  • Ölümü çok hatırlayınız. Ölüm gelmeden hesâbınızı yapınız. Tövbe ediniz ki, affa kavuşasınız.
  • Dünyâ gamından, nefsin sıkıştırmasından hafifleyip kurtulmak istiyorsanız, kabristanları sık sık ziyâret ediniz.
  • Ayıp ve kusurlarını gördüğünüz arkadaşlarınızın, komşularınızın, sırlarını ifşâ etmeyiniz. Çünkü gördüğünüz bu sırlar, size emânettir. Emânete hiyânet ise, çirkin bir harekettir.
  • Âlim ve velîlerin kabirlerini ziyâret ediniz. Zîrâ o büyükler, kendilerini ziyâret edenlere şefâat ederler.
Hacı Bayram-ı Velî hazretleri, Âşık Yûnus'la aynı asırda yaşamış ve onun söylediği gibi şiirler söylemiştir. Tasavvuf yolunda nefsi tanımanın ve itâat altına almanın şart olduğunu bildiren Hacı Bayram-ı Velî hazretleri bu hususta şu şiiri söylemiştir:

ALABİLİRSEN AL

Hacı Bayram-ı Velî'nin doğduğu Zülfadl (Sol-Fasol) köyünden bir genç askere çağrılmıştı. Yetim olan bu temiz genç, babasından kalma birkaç altınını, annesinden kalan hâtıra bilezik ve küpleri emânet edecek bir kimse bulamadı. Hepsini küçük bir çekmeceye koyup, Hacı Bayram-ı Velî'nin türbesine getirdi. Türbeyi ziyâret edip;

"Yâ hazret-i Hacı Bayram-ı Velî! Beni vatanî vazifemi yapmak için çağırdılar. Annemden ve babamdan kalma şu hâtıralraı emânet edecek bir kimse bulamadım. Bu küçük çğekmeceyi zâtı âlinize emânet bırakıyorum. Eğer askerden dönersem, gelir alırım. Şâyet dönemezsem, istediğiniz bir kimseye verebilirsiniz!" diye münâcaat etti. Sonra çekmececyi sandukanın kenarına koyarak ayrıldı.

Aradan yıllar geçti. Gencin askerliği bitti ve emânetini almak üzere Hacı Bayram-ı Velî'ye geldi. Ziyâretini yapıktan sonra, çekmeceyi koyduğu yerde buldu. Hiç dokunulmamıştı. Orada türbeyi bekleyen türbedâra; "Bu çekmece benimdir. Askere gitmeden önce emânet bırakmıştım. Şimdi alıyorum." dedi.


Türbedâr;
"Tabi, alabilirsen al. Çünkü ben, bir defâsında bu çekmecenin yerini değiştirmek istedim. Fakat bütün uğraşmalarıma rağmen yerinden bile oynatamadım. Bunda bir hikmet olduğunu düşünerek, bir daha elimi bile sürmedim."

Genç, çekmecenin yanına gelip, Hacı Bayram-ı Velî'ye teşekkür etti ve emânetini alarak köyüne döndü.


Sultan Murad Han'a Nasihati


Hacı Bayram-ı Velî hazretleri Edirne'den ayrılırken kendisinden nasihat isteyen Sultan Murâd Hana şöyle dedi:

  • Tebean içinde herkesin yerini tanı, ileri gelenlere ikrâmda bulun.
  • İlim sâhiplerine hürmet et.
  • Yaşlılara saygı, gençlere sevgi göster.
  • Halka yaklaş fâsıklardan uzaklaş, iyilerle düşüp kalk.
  • Hiç kimseyi küçümseme ve hafife alma.
  • İnsanlığında kusûr etme,
  • Sırrını hiç kimseye açma,
  • İyice yakınlık peydâ etmedikçe, kimsenin arkadaşlığına güvenme.
  • Cimri ve alçak insanlarla ahbablık kurma.
  • Kötü olduğunu bildiğin hiçbir şeye ülfet etme.
  • Seninle başkaları arasında bir toplantı akdedilir veya insanlarla aranızda bâzı meseleler görüşülürse, yâhut onlar bu meselelerde senin bildiğin hilafını iddiâ ederlerse, onlara hemen muhâlefet etme. Sana bir şey sorulursa, ona herkesin bildiği şekilde cevap ver. Sonra bu meselede şu veya bu şekilde görüş ve delillerin de bulunduğunu söyle. Senin bu türlü açıklamalarını dinleyen halk, hem senin değerini, hem de başka türlü düşünenlerin değerini tanımış olur. Sana bu görüş kimindir? diye sorarlarsa, fakîhlerin bir kısmınındır, de. Onlar, verdiği cevâbı benimserler ve onu sürekli olarak yaparlarsa, senin kadrini daha iyi bilir ve mevkiine daha çok hürmet ederler.
  • Seni ziyârete gelenlere ilimden bir şey öğret, böylece faydalansınlar. Herkes, öğrettiğin şeyi belleyip tatbik etsin. Onlara umûmî şeyleri öğret, ince meseleleri açma. Onlara güven ver, ahbablık kur. Zîrâ dostluk, ilme devâmı sağlar. Bâzan da onlara yemek ikrâm et. İhtiyaçlarını temin et. Onların değer ve îtibârlarını iyi tanı ve kusurlarını görme.
  • Halka yumuşak muâmele et, müsâmaha göster.
  • Hiçbir kimesye karşı bıkkınlık gösterme, onlardan biri imişsin gibi davran."
1) Şakâyık-ı Nu'mâniyye Tercümesi; s.77

2) Nefehât-ül-üns; s.684

3) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; (49. Baskı) s. 1080

4) Rehber Ansiklopedisi; c.7, s.7

5) Menâkıb-ı Hacı Bayram-ı Velî

6) Tâc-üt-Tevârih; c.2, s.428

7) Osmanlı Müellifleri; c.1, s.56
8) Menâkıb-ı Melâmiyye-i Şûttariyye; s. 5-7
9) Silsile-i Celvetî; s.75
10) Tıbyânü'l-Vesâil; c.1, s.174
11) Sefînetü'l-Evliyâ; c.2, s.256
12) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.12, s.39

Kaynak: Alıntılar


Konu Sevda tarafından (09 Ekim 2012 Saat 14:04 ) değiştirilmiştir.
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver
Cevapla

Etiketler
bayram, bayramı, bilgiler, evliya, filmi, haci, hacı, hakkında, hasat, hz, kimdir, veli, video


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Aşkın Yolculuğu: Hacı Bayram-ı Veli oyuncuları ve karakterleri aSk Yerli Diziler 1 10 Şubat 2022 22:41
Hacı Bayram-ı Veli Şiirleri, Eserleri.. Sevda İslamiyet 0 09 Ekim 2012 13:53
Hacı Bayram Veli Hz. Nasihatleri Sevda İslam Alimleri 0 07 Ocak 2012 08:50
Hacı Bayram-ı Veli Sır İslamiyet 0 11 Nisan 2010 10:13