IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet odaları

Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 17 Ocak 2024, 05:45   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Trabzon Sürmene Tarihi Geçmişi




MÖ 8. yüzyılda Milet kolonicileri önce Sinop, sonrasında da Trabzon'a yerleşmeye (M.Ö. 756) başlayarak Kolhis halkları olarak tanımlanan yerli halkla ticaret yapmaya başlamışlardı. Trabzon’da yerleşimin daha eski dönemlere kadar uzandığı düşünülse de en azından Miletli kolonicilerin yerleşmesiyle bölgeden yazılı kaynaklarla haberdar olunmaya başlanmıştır. Sürmene adıyla bilinen yerinde bu tarihlerden sonra koloniciler ile yerli halkın ticaret içinde bulundukları bir pazar yeri olarak kurulmuş olması muhtemeldir. Doğu Karadeniz MÖ 6. yüzyıl başlarında Pers topraklarına katılsa da koloniciler imtiyazlı haklara sahip olarak ticaretlerini sürdürebildiler. Herodot, Pers İmparatoru I. Serhas'ın günümüz Yunanistan topraklarına yaptığı sefer esnasında ordusunda yer alanlar arasında Trabzon bölgesinden Tiberenler, Makronlar ve Mosinikler gibi yerel halklardan olduğu bilgisini vermektedir. Ksenofon'un MÖ 4. yüzyılda kaleme aldığı Anabasis adlı eserinde de Trabzon'un doğusunda yaşayan yerel halklardan birisi olarak Makronlar'dan bahsetmiştir ki bunların Zanlar'ı oluşturan Lazlar ve Megrellerin ataları oldukları genel kabul görmektedir. Bir süre Mitridatis adlı bir Pers soylusu tarafından kurulan Pontus Krallığı (MÖ 281-66) topraklarında kalan Sürmene, sonrasında Roma topraklarına katıldı. Kısa süreli el değiştirmelerden sonra MÖ 63 yılında Trabzon bölgesi kesin olarak Roma idaresine girmiş oldu.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Tarih boyunca Sürmene adı, birbirine yakın birkaç yerleşim yeri için kullanılmıştır. Roma ve Bizans döneminde MS 3. yüzyıldan itibaren Sourmania/Susurmena/Sousourmena olarak bilinen yerleşimin adı zamanla Sürmene’ye evrilmiştir. Bu nedenle de günümüz Araklı ve Köprübaşı ilçelerinin tarihi 20. yüzyıl ortalarına kadar Sürmene tarihiyle iç içedir. Roma valisi Arrianus'un MS 131/132 yılında yazdığı Periplus Ponti Euxini adlı eserinde İssiporto (Hyssiporto) Limanı olarak bahsettiği yer, günümüz Araklı Limanını tarif etmektedir. MÖ 6. yüzyılda yaşamış antik dönem coğrafyacısı Pseudo-Skylaks'ın Rize ve Trabzon arasında bulunduğundan bahsettiği Psaron Limanının da bu liman olması kuvvetle muhtemeldir. Limana ismini veren İsso/Hyssos Nehri de günümüzde Karadere olarak adlandırılmaktadır. Bu dönemde Roma İmparatorluğu'nun doğu sınırında olması nedeniyle Karadere'nin Karadeniz'e mansapladığı yerdeki limanı kontrol eden kalede bir Roma garnizonu (Hyssus Lejyonu) bulunmaktaydı. Limanı kontrol eden bu garnizonun, Canayer platosunda bulunan kale (Günümüz Araklı ilçesi Buzluca mahallesi sınırlarında) ya da Araklı Burnunda bulunan kale olduğu düşünülmektedir. Bazı görüşlere göre ise limanda bulunan kale, Caneyer kalesinin sahildeki uzantısı şeklinde bir parçasını oluşturmaktaydı. O dönemde günümüz Gümüşhane ilinin Sadak köyünde bulunan Satala Lejyonu ile bu limanın Karadere güzergâhı boyunca kara bağlantısı bulunuyordu ki bu sayede Trabzon'un iç bölgelere bağlantısı da sağlanabiliyordu. İç bölgelerin Karadeniz'e bağlantısında askerî açıdan önemli bir rol oynayan liman, buradaki kervan yolu sayesinde ticari açıdan da büyük öneme sahipti.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


2. yüzyıldan itibaren Trabzon bölgesinde yaşayan yerli halk Hristiyanlaşmaya başlamış, I. Konstantin tarafından Hristiyanlık imparatorluğun resmi dini ilan edilmesiyle de Trabzon'da piskoposluk kurulmuştu. Bu sayede Trabzon bölgesinde bulunan Sürmene'de de yerli halk hızlı bir şekilde Hristiyanlaşarak ileriki yıllarda Rum olarak adlandırılacak Hristiyan topluluğunu oluşturmuştur. İlk olarak Araklı limanındaki yeri için bahsedilen Sürmene isminin ilerleyen yıllarda biraz daha yukarılardaki Canayer platosunda askeri üs amacıyla kurulan kale ve yerleşimi için kullanıldığı görülmektedir. Bununda Bizans ile Sasaniler arasında 541-562 yılları arasında gerçekleşen Lazika Savaşı esnasında limanı, kervan yolunu ve diğer kaleleri gören stratejik konumu nedeniyle olduğu düşünülmektedir. Bizans ve sonrasında Trabzon İmparatorluğu döneminde yerleşim “Sourmania” adıyla askeri ve idari bölge olan Sürmene Bandonu'nun merkezi konumundaydı. Limanı ve kervan yolu üzerinde olması dolayısıyla önemli bir konumda olan Sürmene, 1458 yılında Halanik'de (günümüzde Sürmene Zeytinli Mahallesi) önemli bir pazar yeri olarak yeniden kurulmuştur.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Akkoyunlu Devleti hükümdarı Uzun Hasan'ın 1458 yılında Trabzon İmparatorluğu IV. İoannis'in kızı Despina Hatun ile 1457/58 yılında evlendiğinde kendisine çeyiz (Drahoma) olarak verilen araziler arasında Sürmene Bandonunda yer alan ve manastır mülkü olan Zeytinli köyü de bulunmaktaydı. İlerleyen yıllarda Gemora (Yomra) Bandonu'nun lağvedilip Sürmene Bandonuna bağlandığı göz önünde bulundurulduğunda, söz konusu pazar yeri önemli bir pozisyonda olduğu anlaşılmaktadır.



Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


1461 yılında Hersekzade Ahmet Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu, Karadere Vadisinin yukarısından sahile inerek kaleyi ele geçirmiş ve böylece Sürmene yerleşimi Osmanlı hakimiyetine girmişti. Trabzon'un da aynı yıl içerisinde Osmanlı topraklarına katılmasıyla yerleşimde yeni kurulan Trabzon sancağının bir nahiyesi (Osmanlıca: ﺳﻮرﻣﻨﻪ Sürmene) oldu. 1486 yılı tahririnde Sürmene'de devlet görevlisi-asker hariç Müslüman nüfus bulunmamaktaydı. Bununla birlikte sürgün ya da kendi isteğiyle olmak üzere 1486 yılında 26, 1515 yılında da 9 hanenin Sürmene nahiyesine yerleştirildiği görülmektedir. Ayrıca Sürmene’den de Hristiyan 10 hanenin Giresun'a, 4 hanenin de Tirebolu'ya göç ettirildikleri de kayıtlarda belirtilmektedir. Yerleşimdeki Müslüman ve Hristiyan göçleri ilerleyen yıllarda da süre gelmiştir. Örneğin 1554 yılı tahririnde yazılan bilgiye göre Sürmene nahiyesi Müslümanlarından 2 bekar ile 7 hane, Hristiyanlardan da 1 bekar ile 1 hane Canca'ya (Gümüşhane) göç etmiştir.



Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.



387 Numaralı Muhâsebe-i Vilâyet-i Karaman ve Rûm Defteri'ndeki kayıtlara göre 1520 yılında Sürmene nahiyesinin; Aho, Araklı, Halanik, Hamandos, Hara, İpoforya, İvyan, Kahora, Koloynasa-civara, Mahnovi, Mahora, Makavla, Manahos, Manhano, Misohor, Samayeri, Yarakar, Zaniki, Zaroha, Zavendika, Zavlı, Zavzaka ve Zeraniki olmak üzere 23 köyü ile 2 mezrası bulunmaktaydı. Bu tarihte Sürmene nahiyesinde 124'ü Müslüman, 2.390'ı Hristiyan olmak üzere toplam 2.514 hane bulunmakta ve 2.737 nefer (yetişkin erkek) yaşamaktaydı. Bu tarihteki hane sayısı ve erkek nüfustan hareketle yapılan tahminle Sürmene nahiyesinde 13.478 kişi (290'ı Müslüman) yaşamakta olup Müslümanların oranı da %2,15 civarındaydı. 1554 yılı kayıtlarında Sürmene nahiyesinde 23 köy sayısı aynı kalırken, mezra sayısı 18 olmuştu. 1583 yılı tahririne göre ise Sürmene nahiyesi 54 köy ile 22 mezradan oluşmaktaydı. Bu dönemde Sürmene nahiyesi genelinde tahminen 16.817 kişi (2.702'si Müslüman) yaşamakta olup Müslümanların toplam nüfus içerisindeki oranı %16 civarındadır. 1583 tahririnde köy ve mezra sayısının artmasıyla tarıma açılan toprakların artmasının yanı sıra arazinin parçalanması da söz konusudur. Bu nedenle 1583 tahririnde Müslüman ahalide çok az toprağı olan anlamında gelen Bennak hane sayısı da 423 gibi oldukça yüksek rakama ulaşmıştır.



Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


16. yüzyılın ilk yarısına kadar İslamlaşma yavaş olmakla birlikte aynı yüzyılın ikinci yarısından itibaren Müslüman nüfusta önemli artış yaşandığı görülmektedir. 18. yüzyıl başlarından itibaren Müslüman göçleri ile yerleşik Hristiyanlar'dan bir kısmının İslam'a geçmesi ya da dışarıya göç etmesiyle yerleşimde Müslüman nüfus baskın konuma geçmeye başlamıştır. Sürmene nahiyesinin merkezini oluşturan, o dönemde çarşının/pazarın kurulduğu Halanik'te (Zeytinli) ise 1486, 1515 ve 1520 yılı kayıtlarına göre hiç Müslüman bulunmazken, 1583 tahririne göre tahmini 118 olan Müslüman nüfusu Halanik'teki toplam nüfusun %10'u kadardı. 17. yüzyıl ortalarından itibaren bölgede çeşitli eşkıyalık faaliyetleri düzensizlik oluşturmakla birlikte, 18. yüzyıl ortalarından itibaren Osmanlı merkezi idaresinin zayıflamasıyla Sürmene'nin de içerisinde olduğu bölgede derebeyleri ile ağalar güçlenmeye başlamıştır. 19. yüzyıl başlarından itibaren ayanlardan Tuzcuoğlu Memiş Ağa'nın başlattığı isyana Sürmene ağası Deli Ahmet Ağa'da katılmış olup bu isyan güçlükle de olsa 1819 yılında bastırılabilmiştir.

20. yüzyıl başlarında az sayıdaki Ermeni nüfusun bir kısmı Rusya topraklarına göç ederken kalanları da 1915 tehcirinde zorunlu göçe tabi tutuldu. Osmanlı belgelerine göre 1915 başından itibaren Sürmene'den az sayıda Ermeni nakilleri görülmekle birlikte, 1 Temmuz 1915 tarihli belgeye göre yerleşimdeki 290 Ermeni'nin daha Trabzon limanından başka yerlere nakledildiği belirtilmektedir ki bu sayı geçmiş yıllarda yapılan tahminler dikkate alındığında Sürmene kazasında yaşayan Ermeniler'in tamamıdır. I. Dünya Savaşı sırasında Sürmene’deki liman 30 Aralık 1915'te Rus donanması tarafından bombalandı. Yerleşim merkezi 30 Mart 1916'da da Ruslar tarafından ele geçirildi. Ruslar gelmeden önce, çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan Müslüman nüfusun önemli kısmı batıya doğru göç etmek zorunda kaldı. 1917'de Rusya'da yaşanan Bolşevik İhtilali nedeniyle Rus ordusunda karışıklıklar baş göstermeye başlaması üzerine 18 Aralık 1918'de Osmanlı ile Erzincan Mütarekesi imzalanmış ve Rus güçleri geri çekilmeye başlamıştır. Sürmene 25/26 Şubat'ta Osmanlı ordularınca geri alındı.

Cumhuriyet döneminde gerçekleşen 1927 yılı nüfus sayımına göre merkezde 3 203, kırsalda ise 54 379 olmak üzere toplam ilçe genelinde 57 582 kişi yaşamaktaydı. O dönemde ilçe 1.115 km² yüz ölçüme sahipti. 1940 yılında merkez nüfusu 2 968 olup, köylerde ise 67 896 kişi yaşamaktaydı. Buna göre ilçenin toplam nüfusu 70 864 kişiden oluşuyordu. Sürmene, 5 Temmuz 1929 yılında başlayan aşırı yağışlar sonucu Manahoz Deresi vadisi boyunca oluşan sel ve heyelanlar nedeniyle oldukça büyük hasara uğramıştır. Yaşanan afette Sürmene çarşısı ile Aksu, Ormanseven ve Çifteköprü köyleri başta olmak üzere çok sayıda köy de hasarlanmıştır. Afet sonucu evsiz kalmalar ve yiyecek sıkıntısı gibi nedenlerle Sürmene'den ilk planda 193 haneden 989 nüfusun Maçka ve köylerine yerleştirildiği sonrasında da Bayburt ve yine Maçka taraflarına iskanların yaşandığı görülmüştür.

1932 yılına gelindiğinde tarım arazilerinin yetersizliğinden kaynaklanan geçim sıkıntısı nedeniyle Sürmene'den 140 ev halkı Van ve dolaylarında iskan edilirken, 1946 yılında bu defa Sürmene'den Gökçeada'ya bazı ailelerin iskan edildiği görülmektedir.[30] 1953 yılına gelindiğinde Araklı ilçesinin kurulmasıyla çok sayıda köyde Sürmene'den ayrılarak yeni kurulan bu ilçeye bağlandı. 1990 yılında da Köprübaşı ilçesinin kurulmasıyla bazı köyleri de bu yeni kurulan ilçeye bağlandı.


Sürmene'de tarihi yapı olarak, ilki 1698 yılında inşa edilen ve kitabesinde "Sahibul hayrat ve hasenat, sahib ve mâlik İbrahim Paşa sene 1110 (h.)" yazılı Çavuşlu Cami, kaynaklar derlendiğinde Sürmene'nin ilk camisi olma özelliği taşır. Dirlik köyünde Timiou Stavrou kilisesi adıyla 1891 yılında inşa edilen ve daha sonra camiye çevrilen yapı bulunmaktadır. Yeniay mahallesinin Baştımar (Kastel) köyünde, 1856'da Hacı Yakupoğlu Memiş Ağa tarafından yaptırılmış konak ile 18. yüzyılda inşa edildiği düşünülen Yakup Ağa Konağı 2000'li yıllarda restore edilerek turizm için kullanılmaktadır. Yine 1895 yılında Efendizade Mehmet Ağanın oğlu Hüseyin Ağa tarafından dedesi Haşim ağa adına Gültepe mahallesinde yaptırılan Haşimağa Konağı da turizm amacıyla kullanılmaktadır. Gültepe mahallesinde üç adet tarihi cami bulunmaktadır. Birisi Yukarı Kefeli muhitinde 1867 yılından hemen önce yapılan cami olup, uzun yıllardır kullanılmamaktadır. İkincisi mahallenin içinde, mezarlığındaki mezar taşlarından 18. yüzyıl veya öncesi öncesinde inşa edildiği düşünülen Merkez Cami ile Aşağı Kefeli muhitinde 1890-99 yılı arasında inşa edildiği düşünülen camidir.
Sürmeneliler:

Sürmene bütün Karadeniz kentleri gibi yoğun bir şekilde göç hareketlerine sahne olmuştur. Bugün için Sürmene de yaşayan Sürmenelilerden daha fazlası başta İstanbul, Zonguldak ve Samsun olmak üzere Türkiye'nin ve dünyanın dört bir yanına yayılmıştır. Bu göç hareketleri sonrası bazı kişiler yaptıkları işlerde isim yapmıştır. Aşağıda bunlardan bir kısmı yer almaktadır. Ancak bu kişilerin Sürmenelilikle değil yaptıkları işlerle iyi veya kötü isim yaptıklarını unutmamak gerek. Ünlü tarihçi Xenophon, "On Binler" adlı eserinde Sürmene ve Sürmenelilerden bahsetmiştir.


tr.wikipedia.org'dan alıntıdır.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Trabzon Akçaabat Tarihi Geçmişi SpinoZi İl ve İlçelerimizin Tarihçesi 2 17 Ocak 2024 14:42
Trabzon Of Tarihi Geçmişi SpinoZi İl ve İlçelerimizin Tarihçesi 1 17 Ocak 2024 14:05
Trabzon Arsin Tarihi Geçmişi SpinoZi İl ve İlçelerimizin Tarihçesi 0 17 Ocak 2024 04:52
Trabzon Araklı Tarihi Geçmişi SpinoZi İl ve İlçelerimizin Tarihçesi 0 17 Ocak 2024 04:49
Trabzon Ortahisar Tarihi Geçmişi SpinoZi İl ve İlçelerimizin Tarihçesi 0 17 Ocak 2024 04:44