Çevrimdışı

Merhaba uzun zaman oldu değil mi? Yüreğimizi tozlu rafların arasında unuttuğumuz şu günlerde onu oradan çıkaracak ve bizi bize tanıtacak güzel bir kitapla geldim karşınıza. Herşeyi sorguladığımız çağlarda hepimiz illa ki kendimizi de neden dünyaya geldiğimizi de ne amaçla yaşadığımızı da sorgulamışızdır. Kendinizi bu kitapta bulabilirsiniz diyemem çünkü bu kitap yalnızca yaşama amacını bulan bir kişinin hayatını anlatıyor. Ama kendinizi bulmanın yolunu bu kitapta öğrenebilirsiniz diyebilirim.


Ütopia’ yı okuyordum fakat bazı kitaplar bazen beni daha sonra okumalısın diye fısıldıyor insanın kulağına. Elbette bu alenen bir sesle olmuyor veya bir hisle de olmak zorunda değil. Bazen yaşamın sizi sürüklediği olaylar yanlış kitaba başlamış olduğunuzu gösterir size. Bende tam olarak böyle bir olayla karşılaştım. İşte o sebeple bu kitap karşıma çıktı tam yerinin ve zamanının kitabı oldu benim için. Doğru zaman doğru kitap..

Simyacı; kendi hayat hazinesini bulan bir gencin hikayesi.

“Kendi yüreğini dinle. Yüreğin her şeyi bilir, çünkü evrenin ruhundan gelmektedir ve bir gün oraya geri dönecektir.”

Okuduğunuza pişman olmayacağınız güzel bir kitap.. Kendi hazinenizi bulmaya hazır olduğunuzda başlamalısınız.

Not; hiç adetim olmasa da kitaptan bir söz paylaştım aslınd bi çok söz paylaşmak istiyordum ama parmaklarımı anca bu kadar frenleyebildim..

 

Çevrimdışı

Merhaba bugün size iki güzel kitap önereceğim.

Doğru zaman doğru kitap bizim mottomuz mu olsa?



İslâm tarihi ve islâm için mukaddes mekanların kitapları her müslüman tarafından okunmalı. Okunmalı çünkü diğer din mensupları kesinlikle okuyup özellikle oralara saldırmaktan çekinmiyor. Hal böyleyken biz neden kendi değerlerimizi tek tek öğrenip onu korumaktan aciz kalıyoruz?

Sevgili dostlarım, bugün Kudüse olan âşkımı yazmadan geçemeyeceğim. Zira kalbimde vuku bulan his Ayasofya’ya koşup Kudüs hakkında şiirler yazıp onun kulağına fısıldamak. Kim bilmez ki Ayasofya’nın kudüse olan aşkını?




Ahhh, sen bir hazinesin Kudüs.. Sokakların güzergâhıyla sana çıkan tüm yollarına duyduğum sürûr dolu hayranlığımsın.. Sevgilim kudüs, sen ki kalbimin üzerine serilmiş ipekten bir tülsün! Rüzgârın kımıldatsın hatrımı. Ah her köşesine kalbimden bir iz mimlediğim...



Zeytin ağaçları semâya bir dal uzatıp, beklerken o müjdeyi.. Ah şu gözlerimi kalbime rapteden! Âşk değilse ne?

Sevgilim Kudüs sinende dirileyim sakla beni.. Gaibe olmaya talibim ey sevgilim.. Hakikatin aşkı için kanat çırpmaya..

Çırpacak kanadım bile kalmasa ne gam!



Bir Emevi eserin olan ismi Mescid-i aksa olarak telaffuz edilen, kubbesi dış cepheden kurşunî renkli camii.. Mukaddes bir mühür gibi müminleri birliğe davet eden bu kubbeyi sadece seyr ile iktifâ edemezsiniz.

Not; Kudüs’te hangi sokakta yürürseniz yürüyün sokaklar Mescid-i Aksaya çıkar..

 

Çevrimdışı

Merhaba vicdani bir sancı içinde yazıyorum bu kitabın yorumunu. Hayatımda bir ilki bugün yaşadım. Yanlış anlamanın ne denli zararlı olduğunu bir kez daha anlamış bulundum. Hiç bir zaman kin, nefret, sinir, hırs duygularına yenik düşmedim hayatımda. Bu “yok artık” dedirtebilir bi çoğunuza ama şükür ki bende böyle. Bilen bilir sakin ve düşünceli bir yapım olduğunu. Sinirlenmem gereken anlarda bile kendimi teskin edip sakinleştiririm. İçsel duygum yüzünden karşıya işkence etmek yerine yutkunur da yutkunurum. Ailecek sakinizdir aslında biz. Benim ailemde şu kişi çok sinirlidir bi sinirlenirse onun yanında durulmaz dediğim hiç kimse yoktur. Çocukluğumdan bu yana hocam olan Babam beni bu yönde çok güzel terbiye etti. Baba mirasıdır başkasının kırık kalbinin parçalayıcısı olmamak, üzüntüsünün ardında ki kişi olmamak.. Biz huzuru yastığımıza rahat yatmak biliriz. Bugünü hiç yaşamamış olmayı tercih ederdim ama yaşadım.. Gelin görün ki bugün beni yine kitap okumaya itti her zaman olduğu gibi. Lâkin doğru zamanın kitabını okudum diyemem, misafirlerim gider gitmez kısa kitaplardan birini seçtim aldım ve okudum.. iyi ki de okumuşum. Gel gelelim bayıla bayıla okuduğum kitaba..


Bilinmeyen bir kadının mektubu; 1920li yılların ilk yarısında ele alınmış bir kitap. Kitapta ki kadın kahramanımızın ismi belli değil. Hayatı boyunca sevdiği adam için kaleme aldığı mektupta kullanılan tek hitap “ Sana, beni asla tanımamış olan sana..” Kadın platonik aşk yaşamaya razıdır. Bu hikâyede taraflar yok sadece bir taraf vardır ki o da bilinmeyen kadındır..

Bu kadar kısa bir kitaba bu kadar duygu yüklemeyi başarmak çok şaşırtıcı.. İnsan psikolojisinde eşine pek rastlanmayan bir yolculuğa çıkmak isteyenler için hem kısa hem de çok etkileyici bu kitap tavsiye listemdedir.

Not; galiba kitaptan ufak notlar vermeyi adet edinmeye başladım ama böyle daha güzel olduğunu düşünüyorum nedense.

Not2; uzun kitaplardan sıkılan kişiler için çok güzel bir kitap muhakkak okumalısınız.

 

Çevrimdışı

Merhaba

Benm Kitap serüvenim çocukken başladı. Daha konuşmayı bilmiyorken elime kitap tutuşturup onunla oynamamı isterlermiş öyle de olmuş. İncitmeden çevirmeyi, kitaba değer vermeyi, koklamayı taa çocukken öğrenmişim. Diş etlerim kaşınıp diş çıkarmaya başladığımda bir fare gibi kitap kemirmişim. Eğlencem de kitapmış, öğretmenim de. Kitap benim hayatım, ben kitabın hiç bir şeyi olmasam da. Okuduğum kitaplar sayesinde hayal etmeyi sevdim ben. Görmek hafif kaldı hayallerimin yanında. Okumak her açıdan ufkunuzu açar dostlarım. Bir roman olmasa da bir gazete, dergi hiç olmadı bir duvar yazısı okuyun. Zamanla sizde gelişen şeyleri farkedeceksiniz o an farketmeseniz dahi. Hadi gelin tanıtacağım kitaba dönelim artık..

Duman ve Kemiğin kızı; ilk sayfalarından seveceğinizi hissedebileceğiniz bir kitap. Konusu ve akıcılığı sizleri cezbedecektir eminim çünkü bende öyle oldu. Kitabı okurken öylesine büyülendim ki kendimi herşeyden herkesten soyutladım. Bu seriye bir yer ayırmalısınız hayatınızda ben ikinci kitabı hemen alacağım..

-ikisi de mutlu hikayeler değil..
+biliyorum. Mutlu sonla biten bir efsaneye ihtyacımız var. Hadi kendi efsanemizi yaratalım..

Not; Bu serinin ilk kitabı. Her an başka gizemle karşılaşıyorsunuz ve bölümleri ard arda bitiriyorsunuz. Kitap elinizden düşmeyecek diyebilirim. Şimdilik hoşçakalın..

 

Çevrimdışı

Merhaba yine bir Stefan Zweig kitabıyla karşınızdayım. Alışkanlık haline getirdiğim giriş bölümüne kendi ruh halimden kesitler eklemeyeceğim bugün. Sizi sıkmadan direk kitabı tanıtıp çekileceğim.

Psikoloji klasiği olarak en sevdiklerimden olmayı başardı Stefan Zweig. Kısa kitaplarına bir çok duyguyu ve düşünceyi hem sığdırıp hem de okurlarına benimsetmesi, sevdirmesi taktire şayan. Normal şartlarda bahsetmişimdir kısa kitaplar beni asla doyurmadığı için okumayı tercih etmezdim ama Stefan tabularımı yıkmayı başardı. Eğer klasik okumaya yeni başlıyorsanız bu kitabı muhakkak edinmelisiniz. Stefanın güçlü kalemi ve hikayelerindeki akıcılık sizi büyüleyecek. Eh tabi psikolojik anlamda yoğurulup kıvama geldiğiniz için de diğer kitaplarını hemen edinmek isteyeceksiniz. Bu güzel kitap diğer paylaştıklarımda dahil tavsiye listemdedir.

“Bize hiçbir şey yapmadılar -sadece bizi en mutlak anlamda ki hiçliğin içerisine yerleştirdiler, çünkü bilindiği gibi dünya da hiçbir şey insan ruhu üzerinde hiçlik kadar ağır bir baskı uygulayamaz.”

Not; Kitaptan bir söz paylaşmasam olmaz artık yeni alışkanlığım bu ne de olsa değil mi?

Not2; Hoşçakalın

 

Çevrimdışı

Üstümde ki güzel anlatım, 1000. mesajin. Hayirli olsun:)

__________________

 

Çevrimdışı

Merhaba uzun bir aradan sonra işte yine ben ve yeni önerim!

Havalar sizin oralarda nasıl bilmiyorum ama dün Istanbul’da bazıları denize girdi.. çok mu sıcak? -hayır. Fakat öyle aman aman bir soğukta yok gündüzleri. Kar bekliyorduk aslına bakarsanız ama ne yazık ki yağmadı. Kardan adam yapma ve kar topu oynama hayallerimi yine rafa kaldırdım. Umuyorum bir sabah penceremin önü gökyüzünün bana gönderdiği tertemiz umutlarla dolar.

Şimdi gelelim önereceğim kitaba.

Kitabın ismi baş kahraman hakkında fikir veriyor gibi olsa da kitabı okuduktan sonra bunun bir vaad olduğunu düşünüyorsunuz. Bence yazar bir taşla iki kuş vurmuş. Çünkü gerçekten okuyan herkesin seveceğini düşündüm kitap bittikten sonra. Fakat kitap yetişkinler için ibaresiyle satışa sunulmuş. Elbette ki kitabın içeriğinde cinsellik veya argo olduğu için konulan bir ibare değil. Psikolojik işkence ve uyuşturucu kısmı erişkenlik gerektiren bölüm.

Bu kitap Aşık olmak, zulmetmek veya zulüm görmek ile ilgili algılarınızı kurcalayıp yeniden düşünmenizi sağlayacak ve varolan düşüncelerinizi tartmanıza vesile olacak. Ben kitap bittikten sonra bana göre aşk nedir diye kendi kendimi sorguladım.. Eminim her okuyan da aynı düşüncelere kapılacaktır. Kitabın içinde sinir bozucu çok yer olsa da baş kahraman Demir’in zekası sizi hayrete düşürecek.

Not; Yorgunluğumdan ötürü doğru düzgün kitabı tanıtamadığımı düşünüyorum belki ilerleyen günlerde tekrar bir açıklama yazma gereksinimi duyabilirim çünkü bu kitap bunu hak ediyor.
Not2; Her ne kadar kolostrofobim olsa da bunalmadan okudum ve çok sevdim. Okurken benzer örnekleri de geldi aklıma “Kafesteki Kadın” gibi.. Muhakkak okuyun şiddetle tavsiyemdir.

 

Çevrimdışı

İnsanın okudukça aa bu kadarcık mıydı ya? diye mırıldanası geliyor.
Kalemine sağlık gerçekten.
Sen yaz biz okuyalım olur mu? bence olur ^.^

__________________

 

Çevrimdışı

“Seni seviyorum, çünkü bütün evren sana ulaşmam için işbirliği yaptı.”
Bak Toprak senin gibi bir kitapsever var burada ne güzel kitaplar okumuş bizlerle paylaşmış.. Çok güzel kitap tavsiyeleri, not alıyorum bunları Toprakla okuyup eşlik edeceğiz @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] ya

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

 

Çevrimdışı

Merhaba����

Bugün nasıl bir İstanbul günü bizi bekliyor hiç bilmiyorum ama içimde tarif edemediğim ve nedenini de bilemediğim bir mutlulukla uyandım. Genelde bunun aksini herkes yaşamıştır değil mi? Nedensiz mutsuzluk, hiç bir şeyden tad almama, hiç bir mekana sığamama ve tarifsiz bir huzursuzluk. Daha sık yaşanır olumsuz olan her şey. Sahi içim huzurdan çok darlık çekiyor olmasaydı bi kıymeti kalır mıydı şuan ki mutluluğumun? Kalmazdı elbette. Sıradan bir günmüş gibi hissederdim. Her kötü günün içinde iyi bir şeyler muhakkak vardır yeter ki farketmesini bil derler ya hani büyüklerimiz, her şey zıddı ile kaimdir. Bu bilgiyi aklımızın bir köşesinde turmayı başarabilirsek bence hiç bir şekilde derin yaralar almayız.

Bu küçük dertlesmeden sonra neden uzun zamandır kitap tavsiyesi veremediğimden bahsetmek istiyorum.
Ben bi çoğunuzun en ufak ayrıntısına kadar bildiği bu forumm hakkında hiç bir teknik bilgiye sahip değilim ne yazık ki. Şu ufak mesaj kutucuğundan yorum oluşturmak bile benim için büyük işkence. Ama son zamanlarda daha alıştığımı söyleyebilirim. Resim paylaşmanın püf noktasını da öğrendikten sonra inşallah tekrar kitap önermeye devam edeceğim.
Bence forumu çözüp web üzerinden kullanabilenler hacker olmalı. �� tebrik ediyorum gerçekten.

Şimdilik hoşçakalın sevgili arkadaşlarım. En kısa sürede kitap tavsiyeleri ile tekrar bu başlığı şereflendireceğimden emin olabilirsiniz.

Not; her başlıkta dipnot olarak tapatalk açılsın yazıp burada yazmamak olmaz
Not2; tapatalk açılsın artık. ��