26 Ocak 2017, 14:04 | #161 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Mutlusuzluk. Alışabilirsin, bunu gerçekten yapabilirsin.
__________________ Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir. |
|
26 Ocak 2017, 18:15 | #162 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Mutlusuzluk. ...ahh o gece yolculukları
__________________ Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir. |
|
27 Ocak 2017, 00:07 | #163 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Mutlusuzluk. Kendime bile itiraf edemediğim bir özlemim var içimde.
__________________ Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir. |
|
28 Ocak 2017, 00:10 | #164 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Mutlusuzluk. "Yoruldu kadın.
__________________ Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir. |
|
28 Ocak 2017, 01:04 | #165 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Mutlusuzluk. Öyle büyük ki öfkem..
__________________ Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir. |
|
30 Ocak 2017, 20:43 | #166 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Mutlusuzluk. O günden sonra kuracak güzel bir cümlem olmadı hiç Dünya için. Rüyalarım tüller ve silahlardan bu yana sisli. Kıvrılıp giden dalgın bir yol, yolda eski bir taş, Limanda bağlı bir tekne, yosunlu bir halat gibi durdum. Uzağımda açık denizdi o yürüdü gitti. Ben kıyıda ıssız bir ev, ince boğazda gıcırdayan tahta iskele, İskelede bir lastik, az ilerde turuncu bir şamandıra, İçimde kuzeyden bir hatıra aksiyle durgun suya vurdum. Bir siyah beyaz kare içinde, hepsi hepsi bir hatıra işte Bıraktın, unuttum, unutuldum. Seni kırdığım yerden beni de kırdılar, Ben hiçbir cümleyle ağlayamam artık seni.
__________________ bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek! |
|
30 Ocak 2017, 21:36 | #167 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Mutlusuzluk. ölüm düşüncesi izliyor beni. gece gündüz kendimi öldürmeyi düşünüyorum. bunun … belli bir nedeni yok. yaşansa da olur, yaşanmasa da. bir kaygı yalnız. beni, kendimi öldürmeye iten bir kaygı. karanlık bir gecenin geç vaktinde kalkıyorum. herkes her geceki uykusunu uyuyor. ev soğuk. çok sessiz davranmaya özen gösteriyorum. günlerdir biriktirdiğim ilaçları avuç avuç yutuyorum. kusmamak için üstüne reçelli ekmek yiyiyorum. genç bir kızım. ölü gövdemin güzel görünmesi için gün boyu hazırlık yapıyorum. sanki güzel bir ölü gövdeyle öç almak istediğim insanlar var. karşı çıkmak istediğim evler, koltuklar, halılar, müzikler, öğretmenler var. karşı çıkmak istediğim kurallar var. bir haykırış! küçük dünyanız sizin olsun. bir haykırış! sessizce yatağa dönüyorum. ölümü ve yokluğu üzerine uzun süre düşünmeye zaman kalmıyor. şimdi gözümün önündeki görüntüler renkli kırları andırıyor. korkacak birşey yok. kırlarda koşuyorum. sanki bir deniz kentinde yaşamıyorum. hep kırlar. esintiyle birlikte eğilen otlar arasında bir başımayım. birazdan ölüm beni alacak.
__________________ bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek! |
|
30 Ocak 2017, 23:55 | #168 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Mutlusuzluk. elim ayağım epeydir kimin kime ne anlattığını bilmiyorum adında hem ekmek hem gül geçen kimseyi görmedim tanımıyorum ben biraz yavaş günde beş defa hiçbir şey yapmayan biri ben biraz en üzgün baharatlara fena meyilli mümkünse haşhaş yoksa benzeri sözcüklerle de kırabilirim kalbimi diyelim zencefil diyelim hatmi elim ayağım başımdan geçenle aklımdan geçenin karıştığı bu masal aşk her şeyi daha yavaş yapmaktır diye diye yürüdüğüm bir sokak kalbinde tef ve delik kalbinde dünya lekesi taşıyan bir çocuk resmi demişti madem günde beş vakit kalkıp sana baktım madem dünyanın bu kadar sabahını ben uyandım ben uyudum bu kadar uykusunu diledim dünyaya fena inanmış bir yüzüm olsun kendimi seninle öldüreceğim dediğim feci bir kalbim bir elim bir ayağım ağzıma doldurduğum rüzgarla üfleyeceğim sözlerim diyelim fena diyelim feci elim ayağım artık nereye ne götürdüğümü bilmediğim bu sapakta sesini burada bırakıp giden şeylere baharat diyen o aktar dedi tamam olmak küfür tamam etmek hâşâ bir ömür ağrıma gitse de dünyadan oluşmuş harfler yarım dalgın ve kusurlu geldim ben buraya günde beş defa hiçbir şey yapmamaktansa kalıp sana baktım kalıp sana bakmak oldu dünya baharatları tek tek zamanın bizi nasıl terlettiğini tane tane dünyaya inanmış bir yüzü üzgün üzgün anlattım sana dedim belki de bir yere üzgün üzgün bakmaktır dünya dağlarına yedi çarşılarına bir kez kar yağan doğu durup beklemenin durup beklemekle devam ettiği günler uyanınca da süren rüyalardan geldim ben buraya diyelim fesleğen vardı durup fesleğen çalıştım buralarda diyelim fesleğen çalışmış kadar yoruldum ben dünyada bil dedim ilk kez ekmek ve gül geçecek yanımızdan ilk kez ekmek ve gül geçecek adımızda yalvarırım beni dünyaya bulaştırma elim ayağım ilkin ruhunu ve duvarını duayla koruyan bir evde karıştı aklım karıştı kalbim doğu dağlarını yedi diyen ninem her baktığını görmesin diye su içirdi kız kardeşlerime rüzgar yedirdi her bildiğini demesin diye işte ona hep bir çukurdan baktım hep yutkundum ninem ve dünya demeden önce dağlarını yiyen doğunun adıyla bakışsız bu yüzü seçtim kendime dedim belki de bir yutkunma yeriydi hayat o avlu o dam o çocukluk dedim belki de bir yutkunma yeriydi dünya elim ayağım yani kalbi yutkunmakla dolu kız kardeşlerim bu nasıl mümkün saçlarından başladılar konuşmaya dedim değil mi ki simsiyah yaşımdayım değil mi ki ekmeğimi yüzümün teri içinde yedim ben de gitmeliyim artık o en fena bitkilere çağırdığım haşhaş gittiğim hatmi olduğum zencefil aslında hep bir odun sarsınlar onu içeyim dedim kendi kendime duvarımızda dua dualarda büyülü o nine elim ayağım taşıma düşman beğendirmekle geçirdiğim o günlerde ben iyiyim de kalbim delik ben iyiyim de burası doğu ben iyiyim de çevrem kötü diye tarif edildiğim her yerde bu farz dedim bu farz bu kesmediğim şeyleri uzatıyorum sanmanızdaki uzun kusur bu kalbinizin kenarındaki yavaşlık cümlelerimi yarım beni duman eden her neyse onun adına bu nasıl mümkün ki önce gözlerimden başladım ben konuşmaya akşamını gördüm dünyanın merak kuşku ve bekleme yerlerini hayatın beni tahtaya çıkardığı bir sabah kırıldı dünya soğuktur diye yazdığım o kalem o ayna gördüm nereye gitsem ben dik gölgem kamburdu bu dünyada elim ayağım sen gittin yağmurun sürdü sonra denediğim taş çarşıları oldu dünyanın sabır bitkileri kırk uykusunu uyuduğum doğu kırk yolunu yürüdüğüm sokak hayat hep tuhaf bir yapışkanlıkla kaldı boynumda dedim kırk sesle yıkansam da gitmez kalbimden sesin ben dik gölgem kambur bu leke başka
__________________ bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek! |
|
31 Ocak 2017, 00:34 | #169 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Mutlusuzluk. Kiminin dikenleri vardır, Katlanamaz üstüne. Hep dikine durur Delmemek için gövdesini. Kiminin yoktur bir tek kemiği, Doğrulamaz ayaklarının üstünde. Ona göre varsa yoksa kendisi, Dürülüdür ütülü bir mendil gibi. Ben eğilmem gündüz ama, Geceleri kanatırım kendimi. Ben bir söz söylediğim zaman, Kendine küçük bir pıtrak edinir. Çok sürmez, anlar başına geleceği, Çarşılarda, pazarda ondan selam kesilir. Ben birini sevdiğim zaman, Göğünü durmadan genişletir. Ama herkes rahattır kozasının içinde, O sevgi artık kimsesizdir. Ölsem ayıptır, sussam tehlikeli; Çok sevmeli öyleyse , çok söylemeli...
__________________ bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek! |
|
31 Ocak 2017, 23:07 | #170 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Mutlusuzluk. Geriye bakarak yanıtlıyoruz birbirimizi Bir destek aranır bir güç alırcasına Dönerek ikide bir anıların ülkesine.. Alnımızı gererek konuşuyoruz, kaşlarımızı Bir ince eğimle siper edip bakışlarımıza Çok iyi bildiğimiz bir duyguyu - O biraz yenilgiye biraz ezikliğe benzer Ortak yaşadığımız sızım sızım - Saklamaya çalışıyoruz birbirimizden. Uzun uzun susuyoruz sözün kıyılarında Hangi kapıyı aralasak bir uzaklık esiyor Hiçbir düşünceyi sonuna dek götüremiyoruz. - Böyle belirlenmiş sınırlar içinde Bir iç denetimle, bir dış denetimle Konuşmasak da eski tadını yitirdi - Düşler kuruyoruz yeniden gelecek üzerine Kaldırıp kirpiklerimizi ayak uçlarımızdan Dağlara bakıyoruz, ufuklara, bulutlara - Ah, o insan yüreğinin değişmeyen tutkusu - Bir güncel sesle sonra, çirkin ve çiğ Bir kirli görüntüyle hayata ilişkin Dönüyoruz gerçeğin o kalın çizgisine.. Yeni yeni yaşamlar kuruyoruz ödünler vererek Aklımızda yüzlerce geçerli açıklama: "Yaşamak zorundayız nasılsa, iyidir Hiç yoktan var olmak" adına Karşı çıktığımız ne varsa yapıyoruz hepsini. Bir kan pıhtısı gibi yarada kuruyan Binlerce uyuşturucu merhemle donuyor kalbinizde Anılar inançlar incelikler düşler..
__________________ bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek! |
|
Etiketler |
mutluluk, mutlusuzluk, mutsuz |
Konuyu Toplam 3 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 3 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
En yaygın 31 seks yanılgısı! | SeytaninOrkestrasi | Ah Erkekler | 0 | 01 Nisan 2010 06:56 |
Pagerank Yanılgısı | saltanat | Google Seo | 5 | 04 Şubat 2010 09:41 |