IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  reklamver

Etiketlenen Kullanıcılar

340Beğeni(ler)

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Konuyu Değerlendir Stil
Alt 27 Aralık 2016, 10:39   #121
Çevrimdışı
Ely
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Mutlusuzluk.




Söylenecek başka bir şeyim yok artık..
Unutmak istemiyordum oysa, güzel kalan yaralar vardır çünkü.
Limon kokulu yağmurlu kadınlar vardır.
Hiç unutmayan kadınlar vardır.
Herşeye rağmen yağmur kalan kadınlar vardır.
Ben iyiyim şimdi sen nasılsın?


Günaydın, limon kokulu, yağmurlu kadın
Seve seve Pollyanna'n olurum, sen de benim koruyucu meleğim ol

__________________
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek

yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver
Alt 27 Aralık 2016, 11:21   #122
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Mutlusuzluk.




Günaydııı @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] <3

Sevgili Pollyanna,
Senin romanlarında her şey o pazartesi başlardı
Kot pantolonlu, uzun bacaklı pazartesilerdi onlar
Ben mutfakta Edith Piaf dinler,
Bir lağım faresiyle göz göze bulaşık yıkardım.
Şehrimizin aşkı ve şehrimizin şarkısı
Öfkeyle pis su borularında dolaşırdı.
Sana patates kızartırdım.
Patatesler pazartesi kadar kırmızı oluncaya kadar...
Ölüm bizi ayırıncaya kadar...
Aşkımız şehrin en güzel aşkıydı
Kolay değildi, kolay olmamıştı
Yıllarca şehrin en güzel aşkının benekleriyle yaşamak.

Kirli muşamba perdeli meyhanelerde ağlardım
Masaaltı kedileriydi benim için ağlamak,
Bazen tekirdi, bazen sarman
Kim önce fırlarsa parsayı toplardı.

Öfkem içimde emekleyen kırmızı patikli
Bir bebekti sanki Pollyanna
Her köşede nergisler satıyorlardı sokaklarda
Baygın kokulu güneşler gibi...
Onları satın almak,
Sonra bir gün yüzü çatlak intiharlarımı boyatıp
Otuzaltı numara bir hayata başlamak...
Uzun bir nekahet döneminden sonra
Nihayet ayağa kalkmak...
Öfkem
Üstü kalsın derdi ve bırakırdı hayatımı
Bayat bisküvi kokan o mahalle bakkalına
Öfkem
İşi bitmiş bir çalı süpürgesi gibi
Dayamaktır kendini duvara...
Öfkem Pollyanna
Neden güzeldi?
Bütün güzeller gibi elinde bir bardak sıcak çayla

Her şey o pazartesi başlardı
Şehrimizin aşkı ve şehrimizin şarkısı
Öfkeyle pis su borularından taşardı.

__________________

Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 27 Aralık 2016, 21:03   #123
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Mutlusuzluk.




“Belki bu da kafiydi. Bir insana bir insan herhalde yeterdi. Fakat o da olmayınca? Her şeyin bir hayal, aldatıcı bir rüya, tam bir vehim olduğu meydana çıkınca ne yapılabilirdi? Bu sefer inanmak ve ümit etmek kabiliyetini ben kaybetmiştim. İçimde insanlara karşı öyle bir itimatsızlık, öyle bir acılık peyda olmuştu ki, bundan zaman zaman kendim de korkuyordum. Kim olursa olsun, temasa geldiğim herkesi düşman, hiç değilse muzır bir mahluk telakki ediyordum. Seneler geçtikçe bu his kuvvetini kaybedeceğine şiddetlendi. İnsanlara karşı duyduğum şüphe, kin derecesine çıktı. Bana yaklaşmak isteyenlerden kaçtım. Kendime en yakın bulduğum veya bulacağımı zannettiğim insanlardan en çok korkuyordum. “O bile böyle yaptıktan sonra!..” diyordum…”

Kürk Mantolu Madonna/146

__________________

Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 27 Aralık 2016, 23:31   #124
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Mutlusuzluk.




Kaçıncı sınıfta öğrenmiştim bir insanın gözlerinde ki acıyı okumayı?
ve kaç tane diplomam vardı beni aldattığına dair?
yokluğun ölüm sevgili..varlığında hiçbir zaman ödül olmadı zaten..
ve bıraktığın acılar her gün yediğim yemek oldu üç öğün..

parmak uçlarından tanırdım seni..
ama tek bir delil yok gidişine dair..
gözlerim kapalı sevmişim seni sevgili..
hiç görmemişim..
sahi sol yanındaki boşluk ne işe yarıyor?
yoksa bir yüreğin bile yok muydu senin?
yazık!
adımdan iyi bilirken seni,
bu acıyla adımı unutturacak kadar çok sevdim ben seni..

tek celsede boşadık bu aşkı üzerimizden..
yaz kızım;
kadın ve adam..
Dilsiz bir aşkın iki kör gözüydü onlar..
Aşkı duyamadılar..
birbirlerine çarptılar..
Sağır bir ayrılık kaldı geriye..
Belki ikisi de gitme dedi ama seslerini duyuramadılar..

Adam gitmeli..kadın bitmeliydi..
Adam gitti..
kadın kaldı bitemedi..
işte o gün ilan edildi..
aşk bitti..
adam gitti..
ayrılık yeni doğan bir bebekti..
kadın onu aşksız büyüttü belki ama bırakamazdı..
annesiydi..

-Elçin Gelir.

__________________

Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 28 Aralık 2016, 12:17   #125
Çevrimdışı
Ely
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Mutlusuzluk.




An olur, insan kimsesiz hisseder. Bu his öyle tuhaftır ki, yaşamayana anlatması pek zordur. Ali Ayçil, "Bazen gidecek hiçbir yerim olmuyor benim, bir korkuluk gibi dikilip duruyorum insanların ortasında." der. Daha iyi nasıl tarif edilir bilinmez. Yine de sığınılacak sözcükler, şiirler, öyküler bizimdir @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

__________________
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek

yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 28 Aralık 2016, 14:50   #126
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Mutlusuzluk.




İnsan şu hayatta sahip olduğu tek şeyin ailesi olduğunu düşünür. işin aslı kimse kimseye sahip olamıyor gördüğüm bu çünkü insan sahip olduğu şeylere zarar vermez veremez.

Madden bu böyledir.

Düşünsene aldığın son model telefonunu klozete atıp gülümsüyorsun, çok sevdiğin ayakkabını başka bir ayakkabı ile eziyorsun, sigaralarının tamamını kırıyorsun.

Düşünsene ne saçma değil mi?
Baban senden kendi mesleğini devam etmeni diretse ondan nefret edersin değil mi? annen uğruna öldüğün kişi ile evlenmene izin vermezse, abin dışarı çıkma yasağı koysa filan.

Ölseler çok ağlarsın ama ne için biliyor musun?
Onu bir daha göremeyeceğin için, seni üzdüğü için, onu üzdüğün için belki, ne bileyim belki sarılmamışsındır, seviyorum seni dememişsindir filan.

Aradan taş çatlasın bir ay geçiyor ve rutin hayatına geri dönüyorsun, önceleri düşünmemeye çalıştığın şeyleri sonradan zar zor hatırlıyorsun.

Çayı kaç şekerli içerdi, en sevdiği renk neydi, nasıl gülümserdi, sesi nasıldı bir çoğunu hatırlamazsın.
Bu durumda sahip olduğun tek şey ailen olmuyor.

Onlarda hayatından gelip geçiyor, herkes birbirinin kıyılarından geçip giderken.

Eşyalar eskiyor, en lüks arabalar hurdaya çıkıyor, yapılar yıkılıyor, annen ölüyor , baban kanser oluyor, hayat senden sahip olduğunu sandığın herşeyi alıyor. nasıl yaşadığını buna nasıl tahammül edebildiğini hiç düşünmüyor musun?

Nasıl oluyor da günlerce yatağından çıkmayıp ağladığın günlerden bir kaç gün sonra çıkıp arkadaşlarınla çay içebiliyorsun?

Burası dünya işte diğer her şey gibi acılar da geçiyor anılar da sahip olup eskittiklerin de..

Ve esasında insanoğlunun sahip olduğu tek şey Rabbin ona lütf ettiği nefestir.

Düşün ki; üzerine basıp geçtiğin bitki bile nefes alıyor..
Kökünden kopmadıkça nefes almaya devam ediyor.

Sen ve ben de öyle..

-Ezel Roz Manaz.

__________________

Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 29 Aralık 2016, 00:11   #127
Çevrimdışı
Ely
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Mutlusuzluk.




Galiba o şarkıyı dinlerken ağlamalıydık beceremedik
Şimdi gözevlerimiz dolu nereye akıtacağımızı şaşırıyoruz
Kırılmışlığımızın ortasında irtifa kaybedeceğimi bilmesem
Saç tellerinden kapsülle zaman yolculuğu yapıp
Bir kez daha demek için kalkıp geçmişe gelirim
Ama söylediğin gibi geç kalmak için bile çok geç
Galiba bunlardan hiç bahsetmemeliydim beceremedim

Galiba sen bir bulutsun göbeğin kuşlara yuva
Uzaklaştıkça güzelsin sesin melekler yankısı
Zaten hangimiz neyi ilk defa kaybediyoruz ki
Bak mesela ikimiz birbirimizi kaç kez kaybettik
Kaç balık öldü akvaryumda kaç kez bu defa son dedik
Biliyorum söylemiştin heves etmek için bile çok geç
Galiba ben bir yağmurum yağmaktan çoktan vazgeçmiş
Kalkarken arkamızdaki parkı yakmalıydık beceremedik

__________________
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek

yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 29 Aralık 2016, 12:08   #128
Çevrimdışı
Ely
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Mutlusuzluk.




Aşkın kanununu tahsil etmiştim kalbimin en doğusunda
İçimde yağmur duasına çıkmış birkaç köy
Birkaç köy sular altında
Kalbimin doğusu,
her resme güneş çizen bir çocuktu.
Gam yükünün kervanları yürürdü dudaklarımda
Kavruk ve çatlaktı dudaklarımın toprakları
Ölümün ötesinde bir köy vardı
Orda, uzakta, kalbimin en doğusunda
Şimdi bana yalnızca Dertli türkülere duyduğum karşılıksız aşk kaldı
Güzel beyaz bir tay doğururdu her sene hafızam
Yorgundu oysa
Durmadan, durmadan hatırlamaya koşmaktan.

Kalbimin doğusunda bir yalan dünya vardı.
Okyanusları mavi olmayan.
Benim için hayat,
Kalbi kalpazanlıktan kırk sene yatmış çıkmış bir adamdı.
Geçmişim acıyor şimdi, yalnız benim değil
Benim ülkemin geçmişi de acıyor mesela.
Bilirdim oysa ilk badem ağaçları çiçek açar baharda.
Bilirdim çiçek satan çingene kızlarını
Onlar bütün şimdileri, bütün zamanlara
Bir gül parasına satardı.Oğlan kıza bir gül alsa
Bilirdim odur en kırmızı zaman.
Adına aşk diyorlardı
Kalbimin doğusunda bir yalan dünya vardı.

__________________
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek

yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 29 Aralık 2016, 19:12   #129
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Mutlusuzluk.




Ertelemekse mevzubahis ben pek maharetliyim, kabul, elime sağlık mı, elime benim kimseler su dökemez mi bilmem ama zaman aşımına uğramış olaylar, durumlar, pişmanlıklar tekrar masaya yatırılacak, mevzu gereğinden fazla uzatılıp münakaşaya dönüşecek, kapılar, telefonlar yüze çarpılacak, kimse birbirini anlamayacak veya yanlış anlayacaksa veyahutta zinhar doğruyu anlayıp hızla kırıp dökmekte beis görmeyecekse, nezaketsizliğinin okşanmasını bekleyecekse birileri;
Sus derim, ben yorgunum, dur derim, belki yarın.

Ben isterdim ki yaralarımı gizlemekte başarılı olayım biraz, sahte gülüş ağzımda sırıtmasın, kanımı sağa sola sıçratmadan, kimsenin kanına bulanmadan bir köşede durayım.
Ben isterim ki silkelendiğinde ağaç; düşmeyen bir yaprak, düştüğünde kırılmayan bir vazo gibi dayanıklı olayım.
Kim demişse ''acı insanı olgunlaştırır'' diye, selam olsun.
Biraz daha olgunlaşırsam çürüyeceğim, ki bu da bilinsin isterim.

İşime gelmemişse, içime düşmüşse bir ah, bir hışımla dile değen öfke beni yaralamışsa, benim aklım kanıyorsa, benim içim dışıma taşıyorsa, ben fevriliğimi dahi ertelerim, safi kendimedir kanımın kırmızısı.
Gururumdur ki öyle kıymetsiz, öyledir ki ayağımın dibinde durur hep, bir tek kelam ile ezer de çiğnerim.
Ki dünya yükü ancak böyle taşınmaya müsaittir bir çift göz uğruna, bir çift söz..
Herkes değil mi ki sevdanın hamalı, bir tek benim mi gönlüme değmiş bu sevdanın yalanı, nedir?
Lakin elbet bekler insan bir erdemli davranış, yüzüne doğru sallayıp durduğu kılıcını çeksin kınına koysun, gırtlağından çeksin bi o eli, bi kalbinin mıncıklaması bırakılsın ister.
'Ben haklıyım, ben en doğruyum' biraz atılsın egodan, biraz silkelenilsin ister.
Ama tecrübeyle sabitledik bir zaman evvel, varmış meğer öfkenin de, bir hiyeraşisi varmış.

Yersiz neşelerimi, mütemadi kaygımı, tüm endişelerimi ve dahildir ki sevgimi daima ve dünden, bugünden, evvelden ne varsa hatıra kalan tamamını yarına sakladım.
Bugün yorgunum çünkü.
Yalın ayak yürümek öğrenilirse, yürürüz.
Sesteki kin yutulursa konuşuruz.
Zihindeki asılsız, çirkin tahayyüller silinirse doğruyu düşünürüz.
Ama bugün yorgunum,
Belki yarın.

Ezel Roz Manaz

__________________

Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 30 Aralık 2016, 18:32   #130
Çevrimdışı
Ely
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Mutlusuzluk.




"Bana gitmekten bahsetme.
Hiçbir kapıyı usulca açma ve sakın sessizce kapatma. Gürültüyle kapansınlar ardından.
Yer yerinden oynasın.
Hemen döneceğine yemin ettiğin bir ayin gibi uzaklarda bir dağın tepesinden eteklerine taşlar yuvarlansın.
Gözünü açtığın gibi yataktan kalkıp gittiğin sabahlar var.
Sıcaklığın içten içe yanan bir köz gibi parlamaya devam ediyor.
Çarşafa düşmüş birkaç tel saçın kıvrılıp bir soru işaretine dönüşüyor.
İşte o sabahlar sana gitme dersem, gerçekten gitme.
Dur.
Kapının eşiğine attığın ayağın havada kaldıysa dahi, dur.
Güneş bir kez olsun başka alemlere doğsun.
Gel, sarılalım. Yorganı üzerimize çekip içinde yok olalım.
Ya da giydiklerini tek tek çıkarıp askılarına geri as. Gel var olalım.
Avuç içlerin yeni bir atlas olsun. Kolların sırtımdaki kemiklerin bir parçası.
Çarşaflar havalanıp havalanıp her seferinde başka bir coğrafyaya konsun.
Öğütüldükçe havaya rayihalar salan şeylerin hepsiyle hemzemin olalım.
Korkunç bir rüyamı anlattığımda cevap verme. Uzanıp saçımdan öp. Öperken kokla. Koklarken okşa. Okşarken daha önce hiç duymadığım bir tonunda konuş şefkatin.
Sus sonra.
Kelimelerin yetmediği boşluklara kokun dolsun.
Bir dalganın bir kayada bir oyuk açarken gösterdiği sabırla konuşalım.
Çocukça hikayeler anlatırsam sana uyku vaktine yakın, bil ki korkuyorum.
Kendi içimdeki kasırgada yüzüne çarpan her sözcük yeryüzüne attığım bir kanca gibi gelip sana saplanıyorsa mesela.
Yastıkta beni bekleyen hafif uykularla aramızdaki mesafe durmadan artıyorsa.
İçimde incelen ipliklere düğümler at. Elini uzat. Serçe parmağım kafesinden kurtulsun.
Bildiğim şeylerin hepsinden şüpheyle, içimde yepyeni ve ılık bir dünya kurulsun.
Bana bitmekten bahsetme.
Tuvalet kağıtlarını, şampuanları, vişne sularını, dil peynirleri ve kornişon turşuları hep yedekli al.
Nar taneleri tabakta biterken kendilerinden birer tane daha doğursunlar.
Biten kitapları raflara zincirle. Filmler hep yeniden izleme mesafesinde dursun.
Her şey bir kasetin deliğine işaret parmağımı sokup çevirdiğimde geriye dönsün.
Mevsimdir geçer, bahar yine gelir deme.
Baş ucumdaki çekmecede her daim sıcak iklimlere iki uçak bileti olsun.
Uzun deyip anlatmadığın hikâyeler kuş olup uçsun.
İtiraf edemediğin gençlik hataların balık bile olsalar, sularda boğulsun.
Ne vakit olursa olsun, bana gitmekten bahsettiğin an, dünya dursun."

__________________
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek

yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
mutluluk, mutlusuzluk, mutsuz


Konuyu Toplam 5 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 5 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Var
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Var
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
En yaygın 31 seks yanılgısı! SeytaninOrkestrasi Ah Erkekler 0 01 Nisan 2010 06:56
Pagerank Yanılgısı saltanat Google Seo 5 04 Şubat 2010 09:41