IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet odaları

Yeni forumumuza geçiş süreci başlamıştır. Bu süreçte yaşanabilecek erişim sorunları veya diğer teknik aksaklıklar için anlayışınızı rica ederiz. Sabır ve desteğiniz için teşekkür ederiz.
Aktarım için kalan zaman hesaplanıyor...
Etiketlenen Kullanıcılar

416Beğeni(ler)

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Konuyu Değerlendir Stil
Alt 18 Eylül 2012, 02:13   #91
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Saçlarımda uyuyakalmış bir GÖKYÜZÜ var.




''Bazen
Onunla konuşuyorsun.
Ağzın kulaklarına varıyor sesini duyduğun için.
Sonra o orda, sen burda uyuyorsun.
Rüyanda o’nu görüyorsun.
Hala mutlusun.
Uyanıyorsun ve o’nu çok özlediğini fark ediyorsun.
Elin yine sigaraya gidiyor daha gözünü açmadan.
Böyle.''


Öyle işte, tam da öyle..


Ben de öyle yapıyorum işte.
Ağlamak yerine, konuşmak yerine, bir şeyleri anlatmak yerine.
Sigara yakıyorum, sonra yakıyorum kendimi.
Yıkıyorum içimdeki her şeyi, en başta düşlerimi.
Gene bir mide ağrısı ile geldim, buraya yazmaya üşeniyordum birilerinin uyarısı iyi geldi bana.
O, en sevilesi en dost adamdı.
Herkese güvenini kaybeden kadına, ışık olan adamdı.
Ama kendine dönüp bakmıyor bile, esasında beni o iyi etmemişti belki de.
Kadın iyileşmek istiyordu ve iyileşti.
Adam bir destekti görevini yaptı ve gitti muâmma.
Sadece gitmesi, ölüm olmamalı.
Tanrım, senden bu güne kadar hiçbir şey istemedim.
Ama lütfen onu, bu şekilde alma benden, dayanamam.
Bu acı da geçer bilirim.
Ama o gitmesin, tamam benden uzakta. Tamam aramızda 959592 mesafe var, tamam gene bana yakın davranmasın.
Tamam hayatından defolup gideyim, tamam bir daha kimseye güvenmeyeyim.
Ama lütfen onun nefesi vaktinde son bulsun.
Ben boşuna Uğur'lu geldi bana mı dedim yoksa?
İzmir, İzmit. Tek harf, çok özlem.
Aşk acısı, aşk acısı derdim hep. Dost acısı daha beter, daha yaman.


Sakinim, sakinim..
Tam da bu hareketi yaptım, bir bira açtım.
Çok uzun yazasım var eminim siz bunları okuyamayacaksınız.
Okusanızda, bu kız neyin kafasında? diyeceksiniz, bilirim.
Ya da önyargı yaptım bilemem.
O gidiyor, Uğur uzakta. Sevdiğim herkesi kaybetmekte dünya markasıyım.
Ne olurdu her şey yolunda gitse?
Bunu bana yapmasınlar, zaten soğuk biriyim.
Zaten kimseye güvenemiyorum.
Sanki tüm hislerimi onda harcamışım gibi, hissizim.
Onlarda bana yıkım verirse, onlarda acımazsa.
Bir daha asla kimseye güvenemem, sevemem.
Ruhsuz bir kadın olurum ve zaten olan huysuzluğum gökyüzünün tavanına çarpar.



Küllüğüm tam da bu kıvamda..
Devam ediyorum iç döküşüme.
O tamamen gitti, o işte. Taptığım adam, aşık olduğum 2. adam.
Şu an nefret bile etmeye gerek görmediğim adam.
Umrumda mı? Hayır, artık umursamıyorum.
Sadece kendimi düşünüyorum şu sıralar, gitmek istiyorum.
İzmir dışında nefes almak istiyorum.
Yeni insanlar giriyor hayatıma, yapmam dediğim şeyleri yapıyorum.
Ama asla o kuralları bozmayacağım; sonuçta her insan beni üzecek bilirim.


En sevdiğim bardağım, eski sigaralarımdan biri.
Küllüğüm.
Tee mart ayında atmışım bu fotoğrafı bloğuma.
Ve demişim ki;

''Benim burada içim deşiliyor oğlum
.Benim burada bu evde bu duvara gömer gibi yapıştırdığım
bir fotoğraf karesi yüzünden etim morarıyor.
Habire cigaraya uzanıyor ellerim, gözyaşlarımın tuzu denk düşüyor yaralarıma.
Kanıyorum..
Benim burada sesimi çaldılar oğlum, ellerini soktular gırtlağıma.
Ambulans sirenleri yankılandı göğsümde.
Gel diyemedim.''

Şimdi diyorum kendime, değdimi be kadın?
Değdi mi? Koskoca bir yılı heba etmene, kendine yazık etmene.
İçip dağıtmana, düşünmene. Delirmene ramak kalmana.
Ağlama krizlerine, yok oluşlarına.
Güvensizliğine. Değdi mi?
Eğer bu kadar sahiplenmeseydin, bu kadar sevmeseydin.
Eskisi gibi devam ederdin hayatına.
Şimdi daha temkinlisin, daha güçlü.
Ama adaha sert ve her dâim huysuz ve gergin..

Sen minik adam; kalbi büyük adam.
Hoş geldin hayatıma, hoş geldin.
Ve bilirim, çok kalmayacaksın.
Kalamazsın.

Edebi fasılları geçelim, yeter yahu daraldım. Ağlarım şimdi bir de, yazık bana.
Eeeh yeter be sıkıldım siyahtan! hayatıma renk gelsin dedim.
Gittim bir sürü rengâhenk tişörtler aldım, fotoğraflarını çeker atarım buraya da.
Öyle işte, dershane başlasın maceralı günlerde başlar bana.
Uğurla, Onla, bunla.
Kimseyle görüşmüyorum artık, herkese karşı soğuğum.
Herkes gitsin istiyorum etrafımdan.
Tek başıma güçlüyüm, mutluyum.




Karanlıkta nüfus sayımı şöyle yapılır;
yaşayanlar bir sigara yakar.



18.09.2012
Salı - 02.04 Kafiyeli zaman, bu dert çok yaman.

__________________
''Mükemmel olmamak, tek istediğim. Dünkü kendimden daha bir şey olayım yeter;
Daha yorgun, daha verimli, daha anlayışlı, daha umutlu, daha kırgın,
daha çok şarkı bilen, daha bile erken uyanan…
Mükemmel olmanın endişesinde muhteşem şeyleri kaçırmak istemem.''
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet bizimmekan
Alt 21 Eylül 2012, 15:19   #92
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Saçlarımda uyuyakalmış bir GÖKYÜZÜ var.







Ne de güzel bir şeydir bu.
Ben uyurum, sen saçlarımla oynarsın.
Saçlarım da gökyüzü var bilirsin, mutlu olursun, olur/uz.

''Sen hep böyle kal.
Böyle kal ki dünya utansın önünde, övünsün seninle.
Sen hep böyle kal.
Ne kadar büyütsen de, kimleri sevsen de, nereye gitsen de.
Sen hep böyle kal.
Hep böyle kal, sakın hiç kirlenme, sakın hiç kirlenme.
Sen hep böyle kal.''

Diyor Cem fon da, hep böyle kal diyorum bende.
Aşk gibi bir beklentim yok diyorum, hayat gene eski acıları tekerrür ettiriyor mesela.
Ben kapılarımı kapatıyorum, sonra o karşıma çıkıyor; yine yeniden..
Minik adam gerçekten, çok farklı benden bir kere.
Gözleri, sözleri çok farklı.
Çok sert, çok kaba, çok kırıcı.
Çok çapkın, çok yanlış, hatta en yanlış adam.
Ben? ben ise başka hayatların kadını.
Aşktan anlamayan o eşsiz varlık benim işte.
Sevince psikopat bir insan oluyorum, niye böyleyim?
Güven kaybından herhâlde.
...


''Hani bazen benim gibi karanlık seni de korkutuyor mu?
Sessizlikte bir ses duyup seni de benim gibi ürkütüyor mu?
Hani bazen durup dururken bir şarkı seni de ağlatıyor mu?
Güneşteki kar gibi okşayıp kalbini eritiyor mu ?
Sen aynı sen
Ben aynı ben
Yol aynı yol
Biz hep kaybeden
Sen aynı sen
Ben aynı ben
Aşk aynı aşk
Biz hep vazgeçen
Hani bazen yalnızlık seni de öldürüyor mu?
''

Diyor yine fonda Cem, fazla söze gerek yok.
Her şey olacağına varır, Eylül hep uğurlu gelmiştir bana, bilirim.
Ve Ankara senden artık vazgeçiyor gibiyim.

21.09.2012
Cuma - 15.19

__________________
''Mükemmel olmamak, tek istediğim. Dünkü kendimden daha bir şey olayım yeter;
Daha yorgun, daha verimli, daha anlayışlı, daha umutlu, daha kırgın,
daha çok şarkı bilen, daha bile erken uyanan…
Mükemmel olmanın endişesinde muhteşem şeyleri kaçırmak istemem.''
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 26 Eylül 2012, 12:42   #93
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Saçlarımda uyuyakalmış bir GÖKYÜZÜ var.




Melankolik'mişim.
Yok efendim değilim, yargılarınızı kendinize saklayın.
Ben de gülüyorum, en azından gülüyordum.
Yani artık gülüyorum, huzurluyum.
Neden mi?
Bir şeyleri kabul ettim artık.
Artık duygusal şarkılar çaldığında, aklıma bir şeyler gelmiyor.
Ne bileyim, arkadaşlarımı arayıp soruyorum tekrar.
İçten gülebiliyorum, güldürebiliyorum.
Eski hâlime dönebilmeme çok sevindim.
Herkes geçecek dediğinde, siz nereden bileceksiniz?
Bu geçmeyecek.
Bu acı hiç bitmeyecek.
Diyordum.
Yanılmışım, geçti bak.
Unuttum.
Hayatıma kaldığım yerden, hem de 1-0 önde devam ediyorum.
Matematik testleri çözmeye başladım, tarih çalışıyorum.
Sabah 4'e kadar uyku tutmadığı için, derslere sarıyorum.
Ankara'dan vazgeçmiyorum.
Son kararım, o Ankara'ya gidilecek.
Hiçbir şey değiştiremeyecek bunu.
4 sene orada yaşanacak.
...
Hem.
Teşekkürler, sen göndermeseydin, kendime geç kalacaktım.

26.09.2012
Çarşamba - 12.42

__________________
''Mükemmel olmamak, tek istediğim. Dünkü kendimden daha bir şey olayım yeter;
Daha yorgun, daha verimli, daha anlayışlı, daha umutlu, daha kırgın,
daha çok şarkı bilen, daha bile erken uyanan…
Mükemmel olmanın endişesinde muhteşem şeyleri kaçırmak istemem.''
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 29 Eylül 2012, 16:27   #94
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Saçlarımda uyuyakalmış bir GÖKYÜZÜ var.




''Mesafeleri şarkılarla ölçen adam,
kim bilir şimdi kaç melodi uzağımdasın.''



Efenim başlayayalım konuşmaya.
Mâlum uzun süredir bir boşluk, bir yalnızlık aldı başını gidiyor bende.
Çevremde olanlardan dem vuracağım, çünkü benim hayatım çok monoton.
Erkek yapısı gereği midir bilmem kolay vazgeçen varlık.
Hasta oluyor mesela, ciddi bir hastalık. Sevdiğinden vazgeçiyor.
O sensiz yaşayamam'lar uçup gidiyor.
Hele ben, bildiğim evrim geçiriyorum.
İnci Aral'ın mükemmel bir sözü vardı; ''Nasıl oluyor da insan, yaşamına onca güzellik katmış birini günün birinde bu kadar anlamsız bulabiliyor?''
Bulabiliyormuş.
Ben bu hayatımda çoğu yaptığım şeyden pişman olmadım.
Dostluklarım oldu, sözde yalan dolu.
Aşk dediğim, sandığım şey oldu; içi ihanet kusan.
Hepsinde, insan hak ettiğini yaşar.
Bedduâm yok dedim.
Ama bu sefer, hissizim.
Çok tuhâfım, kendime yakıştıramıyorum.
Biri için bu kadar hayattan kopmak, ne derece doğru?
Hiç doğru değil/miş 3 ay sonra anlayabildim bunu.
Her şey bittikten sonra.
Şu an gene gülebiliyorum, saçmalayabiliyorum.
İyi oldu bu dönem, bir sürü yemek, pasta, börek öğrendim *-*
Angara'ya gittiğim de, @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]'a C harfinde bi pasta yapicim.
(Sözde süprizdi ama, olsun daha gocaman bir yıl var daha atrakşiyonlu şeyler bulabilirim.)

Kubat dinliyorum sürekli.
Yar Yarası - Kubat, klibi izlenesi derim.
Efenim başka ne var hayatım da benim, bol yalnızlı ama.
Bir tek, Berkant var. Böyle arada neşe katan, yüzümde gülücükler eksik etmeyen.
Sağ olsun, şapşal.
Arkadaşlarımı üst üste, 2 yıl üniversiteye yolladım.
Şu an İzmir'de 1 tane arkadaşım kalmadı.
Yalnızlığı yaşıyor gibiyim, bir adet kız arkadaş rica ediyorum? desem abes kaçacak.
Bayramda gelecek bebeklerim, çok güzel içiciz.



Asıl meseleyi unuttum, çektiğim bir acı yok benim.
Sadece, acı çekmekten haz alıyorum gibi, böyle yazıyorum hissetmiyorum ama hoşuma gidiyor gibi.
Her söz, beni anlatıyor gibi.
Ama acı çektiğim, hatırladığım bir şeyler yok gibi.
Aslında boşluk duygusu gibi.
Kelimelerle aran iyi diyorlar, neresi iyiymiş?
Bir yazıyorum, bakıyorum sonra. Cümleler devrik, benzetmeler yıkık.
Ben paramparça.
''Kaybedecek bir şeyinin kalmadığını değil de, hiçbir zaman olmadığını fark etmek var bir de. İşte o nokta atışı yapıyor, anılarına. ''

Hissettiğim şeyin tanımı bir parça bu belki.
Ben kendimi anlatamıyorum ama, bazı insanlar beni tanıyor gibi.

Böyle kafamda kuruyorum, kuruyorum.
Buraya gelip yazayım diyorum, sonra hepsi kuş olup uçuyor.
Ankara insana roman yazdırır.
Bu sözü çok sevdim, Ankara, Ankara, Ankara.
Ne bunun sebebi? diyorlar.
İzmir'den nasıl vazgeçersin ki? diyorlar.
Denizsiz yerde yaşayamazsın diyorlar.
İnsanlar sürekli konuşuyorlar.
''En çokta denize kıyısı olmayan şehirlerde boğulur insan.''
Bunu unutuyorlar.




Sarılmak sarılmak, sarılmak.
En güzel duygu, en özeli bir de.
Sarılmayı, özel insanlara sarılmayı çok seviyorum.
Hatırlıyorum da, Ali askerden geldiğinde tam tamına 30 dakika sarılmıştım.
En sonunda teyzem, Melis artık gitsek mi ki? demişti.
Ama o abi kokusu yok mu, sağsağlim geldiğinde bayramım olmuştu benim.
Aynı şekilde anne kokusu da bir başka.
En çok sevgili başka, özlemler sonrası o boynuna koşup sarılmak yok mu?
''Tüm acılar, gitti, bitti.
Bak yanındayım''
der gibi.


Eheh, yenir misin ki?
Çok güzel bir söz bu.
En etkili büyü, hele boynu varya huzur kokulu böyle.
''Sarılmak, sevişmekten önce gelir.'' Demiş bir şair.
Ne kadar doğru demiş.
Sevişmek zaten sevmekten gelirmiş.
Şimdi ki gibi değil yani.
Öyle işte.
''Dipteyim, sondayım, depresyondayım.'' değil,
''Beni öldürmeyen acı güçlendirir, bu kadar güçle İstanbul'u yeniden feth ederim.'' diyorum.

29.09.2012

Cumartesi - 16.19
Şafak: 2.

__________________
''Mükemmel olmamak, tek istediğim. Dünkü kendimden daha bir şey olayım yeter;
Daha yorgun, daha verimli, daha anlayışlı, daha umutlu, daha kırgın,
daha çok şarkı bilen, daha bile erken uyanan…
Mükemmel olmanın endişesinde muhteşem şeyleri kaçırmak istemem.''
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 01 Ekim 2012, 00:35   #95
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Saçlarımda uyuyakalmış bir GÖKYÜZÜ var.




Ben bir kendi yazdıklarımı okurken kendimi buluyorum, bir de seninkileri okurken. Hep diyorum, aklımdan geçen cümleyi yazmış bu hatun, vay hain.
Artık mutlu olma zamanı gelmedi mi sence?
Bence geçiyor bile.
İstanbul şiir, Ankara roman yazdırır ama İzmir hayatı yaşatır.
Bunu ben uydurdum, sen gelince biz romanımızı tamamlayacağız.
Belki de gerçekten içten gülüşlerimizi anlatırız, belki de en derin yaralarımızı kanatırız ama fark etmiyor. Seni böyle bağrıma basasım geliyor, zaten çıtı pıtı bir şeysin. Ankara godomanları tarafından rahatsız edilirsen, ay ben gülerim.
O sürprizi ben görmemiş sayıyorum, ahah artık tek çare birbirimize sürpriz yapmakta oldu. İçimizdeki romantik kadınları çıkarma vakti, ben de '' M '' şeklinde kurabiye yapayım mı? Oley süper oldu bu.
Biz senle bence spora falan yazılalım sonrasında, yoksa halimiz duman olacak.
Neyse efenim birden yazasım geldi, her şeyin iyisini hak ediyorsun.
Hangi şehirde olursan ol, mesafeler benim için bir otobüs biletidir ya da bir uçak bileti. Önemli olan kalplerimizin mesafesini sıfır kilometreye indirmektir.
Seni çok öpüyorum, birden duygusala bağladım ya.
Niye böyle oldu ki şimdi?
Ha şimdi anladım ya, Cem Adrian çalıyormuş.
Ankara'ya gel de, Cem Adrian seven bir arkadaşım olsun artık.
Mağduriyetim sınırlarını aştı.
Benim günlüğüm çok popi, biraz da seninki popi olsun diye buraya yazıyorum.
Herkesin popilik mekânı farklı dimi gadınım?
Çöplüğümüz buraysa öter dururuz, alla alla kime ne?
Duygusaldan artistliğe geçiş yaptım.
Artık gidişlere geçeyim en iyisi.
Tekrar öptüm.
Günün cümlesi: Keşke bütün acılar, votka gibi 5 saniye yakıp geçse.

Nava ve Melo, oo yo yoo.

__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 16 Ekim 2012, 18:31   #96
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Saçlarımda uyuyakalmış bir GÖKYÜZÜ var.




Mavi dünyam *Navaner..



Bugün günlerden cuma, gereksinimleri ile dolu bir ben..
Gereklilikleri ile yapılan işler, ve güzelliklerle dolu bir gündür belki de. Hep aynı gün olur kimi zaman, gece ile gündüz fark etmez.
Her gün kendini bile aynı görürsün. Aynalara bakarsın, sen ve hepte oradasındır. Ne bir eksik ne fazla.
Zaman geçer sadece üstünden bir kuş misali. Kısa bir zaman diliminde durmak istersin, aynı sahnede oynamak..
Gökyüzü geçmez, bulutlar bakar sana, yağmur yağdırır ıslak tenine. Gecelerin olur, karamsarlığın dert ortağı olur sana.
Çocukluğun ortaya çıkar, o haylaz, masum, saf.. Öyle kalmak istediğin tek şeydir bu ama zaman büyütür insanı.
Hayatının büyük yükü o masumluğunu öldürür, vazgeçmezsin çokluğundan.
İstemesek de büyümek zorunda olduğumuzu anlarsın.
Belki kızarsın, belki de korkarsın.. Ama içimizde büyümeyen bir çocuk ruhunun var olduğunu bilirsin, çocuksu oyunlarla.
Her geçen gün bizi büyütür. Olmadığımız biride yapabilir, olduğumuz biride. Ama birşey vardır, o sensindir.



Belki seni tanımakta geç kaldığımı düşünsem de, tanımadığım günlerin eksikliğini hiç hissetmedim.
Çünkü; maviliğini bana o kadar güzel bir biçimde sundun ki; kendimi sende buldum.
Bazen insanların yaptığı hallere kızdın, bazen de o değerleri verdiğine.
Büyümek denen olgunluğa eriştin bu sayede. Çocukluğun vermiş olduğu fedakarlığı korumaya çalıştın, üzüldün, kırıldın..
Yaşayacağın şeyler seni senden aldı ve yaşayacakların o kadar çok ki.
Kim bilir nelere ne şekilde geleceksin, yıprana, yıprana.
Ömründe güzelliklerini de unutmayacaksın, hep hatırında olacak.
O günler gelmez belki diyeceksin ama yaşayacağın güzel ömründe olacaktır. Mutluğun zirvesini de tadacaksın, dibe vuruluşunu da.
İnişli, çıkışlı olacaktır. Hep mutlu olamazsın, üzgün de..
Bazen sabit kalırsın, aynada ki sen gibi.. Bazı duygular değişmez, aynı kalır.
Sadece seversin, maviliğinde ki sevgi gibi. Gökyüzüne duyduğun aşk gibi.
Sonsuz bir sevgi olup kalır onlar. Hissetmeden yaşayacağın günler de değişmez.
Dururlar öylece orada, belki arada gülümserler sana. Düne baktığında küçük bir kız çocuğu kalmıştır sende.
Orada mutlusundur hep, masumsundur.
Hatırladığın tek şey olur, küçük kızın gülümsemeleri.
Düştüğünde ağladığın, inatçılığın da bitmek bilmeyen ısrarın, mutlu olduğunda kahkahalarla güldüğün, çocukluğundaki tek neşesi olan oynadığın oyunlarındır.
Baktığında hüzünlenirsin, ah çekersin. Hüzünlerin azalır bunları gördükçe.
Kendine umutlar edinirsin zamanla, güzel beklentiler bulursun kendine. çocukluğunda ki gibi hayaller kurarsın.
Olacağına inandığın masum hayaller. Bir yerlerde saklanır, sobelenmekten korkar olursun.



Oysa ki hayat bizi sobelemiş: en güzelinden.
Ve; doğum gerçekleşmiştir artık. Senin bu hayal kırıklıklarıyla, mutluluğunla yaşayacağın bir ömür biçilmiş.
Güzel ömrünü güzelliklerle geçir..
Ve biliyorum ki daha çok var, ama içim döküldü ne çare..
Bilmiyorum bu hüzün nereye kadar. Kime neye?
Yüreğinde ne yapmak istiyorsan onu yaşa, ve yap.

__________________
*Ahz.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 16 Ekim 2012, 18:50   #97
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Saçlarımda uyuyakalmış bir GÖKYÜZÜ var.









Nereden başlayacağımı bilmiyorum, açıkcası yazasım da yoktu.
Ama yazarsam nefes alacağımı hissediyorum.
Yazarsam içimi dökeceğim.
Çünkü, hiçbir şeyin, hiç kimsenin umrunda olmadığım dönemlerden biri.
Yâni, esasında öyle de değil. Ne bileyim.
O hissi anlatamıyorum ama sen anlarsın biliyorum.
Böyle ''nasıl görürsen öyle bakarsın.'' diyor çevremdekiler.
Niye diyorlar? Her şey çok kötüye gidiyor.
Böyle tam dedim, Ekim ayı güzel başlangıçlar yapacağım.
Dershanem açılıyor, romanlarıma konu olacak şehir Ankara dedim, geliyorum dedim.
Dememle kaldım, yüreğime incir ağacı dikildi resmen.
Dershane sorunu bir türlü sonuçlanmıyor, böyle sürekli kaos.
Yaklaşık 48 saat ders kaybettim. Ve sayı gitgide artıyor.
Sürekli hal edilecek olan bu mesele, bir türlü sonuç bulmuyor.
İnsanları kırmamak için, kendimi parçalamaktan yoruldum.
Sürekli, çabalamaktan usandım.
Bu kadar isyan etme diyorlar, yâhu nasıl bakarsam öyle olurmuş.
Ya en basit örneği ile bugün; çok güzel bir gün diye başladım güneşin ilk ışıkları ile.
Velhâsıl, dershaneye gittiğim büyük umutlar çöp oldu.
Bir türlü anlaşma fes edilmiyor, diğer tarafa gidemiyorum.
Gidemeyince geri kalıyorum.
Burada kalırsam, hiç gitmesem daha iyi.
Yazıyorum ama sinirden dişlerimi kırarcasına sıkıyorum.
Şükret, şükret, şükret diyorlar. Sen kötü düşündükçe kötü oluyor diyorlar.
İnsanlar sürekli konuşuyor, konuşuyor, konuşuyorlar.
Biri de kalkıp demiyor, bu kız niye bu kadar önemsiyor?
Yâzık.
Yarın da bu dershane sorunu halledilmezse, üniversite düşünmüyorum.
En azından bu sene çalışmayacağım.
Çünkü millet 2000 soru çözüyor günde, ben? ben napıyorum?
Sürekli dershane ile savaş veriyorum.
2,5 hafta nasıl telâfi edilir? Bir insanda vicdan olmalı, bunu başkasına anca vicdansız insan yapabilir.

Ve şunu fark ettim. Ben çok değişmişim, çok farklı düşünüyorum.
Çok farklı konuşuyorum, geçen gün dershanede bir konuşma yaptım.
Aralıksız 30 dakika konuştum sanırım, anlattım sorunları.
Ayrılmak istediğimi vs vs.
Herkes diyor ki, psikoloji sana göre bir bölüm değil.
Merak ediyorum, kime göre ve neye göre değil?
Eğer ben sinirli biriysem, meslek ahlâkı denen bir şey var.
Siyaset ya da hukuk diyorlar. Ve benim inanmadığım bir şeyi savunmayacağımı unutuyorlar.
Vay, ne kadar dolmuşum böyle ya.


Sonra gelelim, dostluklara. Beste, 12 yıllık canım ciğerim.
Geçen gün, bir şey istedim ''aaa meliis valla evde değilim yaa..'' dedi.
Yani yapacağı olay, 10 dakikalık bir şeydi.
Bu tabi küçük bir konumuz sadece, Beste aksa, ben karayım.
Ama ona rağmen 12 yıl arkadaşlığımız sürdü.
Ama artık ben, midemin almayacağı şeyleri kabul edemeyeceğimi gördüm.
Zaten reel hayatımda bir sürü problemim var, bir çok şeyle boğuşuyorum.
Başka hiçbir şeye, kafamı değil düşüncelerimi ayıracak vaktim kalmıyor.
Zaten bu sanalın bana en güzel armağanları, Fatma, Cansu, Songül ve Oğuz abim.
Onlar artık benim özüm gibi, içimden parçalar.
Reel hayatımdan gibiler.
Neyse, sevgiseline bağlamayayım.

Bir de şu var tabi. Kariyerim daha doğrusu eğitimim için bir şeylerden vazgeçmem gerek ama vazgeçemiyorum.
Sanki vazgeçmem demek, bana ve başkasına ihanet gibi geliyor.
Gözlerimin içinin gülüşü sönecek gibi geliyor.
Ama siyah ve beyaz ne ise, benim ve karar vereceğim şeyin durumları da o.
O zıtlıkta, o tezatlıkta.
Ne yapsam, bilemiyorum.
Ama artık karar verebiliyorum.
Prensiplerim, düşüncelerim benden bile önce gelir.
Yani tüm bunların özeti;
''Düşündük, umduk, bekledik, yanıldık;
sonra başa sardık.''

__________________
''Mükemmel olmamak, tek istediğim. Dünkü kendimden daha bir şey olayım yeter;
Daha yorgun, daha verimli, daha anlayışlı, daha umutlu, daha kırgın,
daha çok şarkı bilen, daha bile erken uyanan…
Mükemmel olmanın endişesinde muhteşem şeyleri kaçırmak istemem.''
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 16 Ekim 2012, 19:06   #98
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Saçlarımda uyuyakalmış bir GÖKYÜZÜ var.




@[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] balım, kalp kalbe karşıymış ben de tam içimi dökmeye gelmiştim.
Güzel cümlelerin için teşekkür ederim, ben pek bu konularda içimi dökemem.
Bildiğim, benzediğimizdir. Uzaktan da olsa, yakınlığımızdır.
Ve benim mavi dünyam, senin griliğini sevdi.
Çocukluğumdan bahsetmişsin, o küçük şirin kız çocuğundan.


Tam da böyle işte.
Şiir olacak ismi, benim güzeller güzeli kızım olacak.
Velhâsıl, cansın bende. Bil isterim.

__________________
''Mükemmel olmamak, tek istediğim. Dünkü kendimden daha bir şey olayım yeter;
Daha yorgun, daha verimli, daha anlayışlı, daha umutlu, daha kırgın,
daha çok şarkı bilen, daha bile erken uyanan…
Mükemmel olmanın endişesinde muhteşem şeyleri kaçırmak istemem.''
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 19 Ekim 2012, 18:54   #99
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Saçlarımda uyuyakalmış bir GÖKYÜZÜ var.




''Gülemem, sevdiğiiiim.
Ben sensiz a a a a aaah yaşayamam ya şa ya mam.''
Bu şarkıyı Orhan Gencebay'dan da severdim.
Emre Aydın'dan daha beğendim, tam benim stilim.
Bugün dershanede hemen kafa dengi birini buldum, Doruk ve Tuğçe.
Doruk sıra arkadaşım zaten.
Bugün 3 saat geometri, 1 saat fiziğin ardından.
Başladık bu şarkıyı söylemeye ama nasıl gülüyoruz.
Sınıfımızda 18 yaşındaki arkadaşlarda var tabii.
Ben yeni kayıt olduğum için, o ufak tefek arkadaşlardan biri.
Sen kimsin, kimsin sen? diye çıkış yaptı ve 4-5 kişi güldüler.
Ee kaşınmasaydı ilk günden. Ben de direk şöyle söyledim:
''Ben 2 yıldır buradayım ama sen yenisin galiba?
Eh tabi siz daha yeni 18diniz değil mi, tüyü bitmemiş yetim demeyeyim neyse.''
En sevmediğim şeydir tanımadığın insanlara gevşekçe davranmak.
Yeni geldiysem bir dur, izâh edilir değil mi?
Yok anacım kanı kaynıyor veletlerin.
Sonra, hocamızın eşi geldi. Halk oyunları öğretmeniymiş kendisi.
Doruk'la biz Harmandalı oynuyoruz akıllı tahta olan sınıfta.
Hocamızla Tuğçe de alkışlıyor falan.
Tam kahkaha atıyordum, müdür bir girdi odaya.
Bizim eller havada tabii Doruk'la.
Biz kaldık.
Müdür bize bakıyor, derken ee şey tahtayı silecektik.
dedim, hep birlikte güldük.
Eah, canım dershanem benim.
Canım İzmirim.
Canım Doruk, canım Tuğçe.
Her şey güzel oluyor, olmalı, olacak.

__________________
''Mükemmel olmamak, tek istediğim. Dünkü kendimden daha bir şey olayım yeter;
Daha yorgun, daha verimli, daha anlayışlı, daha umutlu, daha kırgın,
daha çok şarkı bilen, daha bile erken uyanan…
Mükemmel olmanın endişesinde muhteşem şeyleri kaçırmak istemem.''
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 02 Kasım 2012, 15:31   #100
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Saçlarımda uyuyakalmış bir GÖKYÜZÜ var.




''Aramızda dağlar, yollar, yıllar var iken.
Beni sana sımsıkı sarılı görenler olmuş.''


Ne güzel şarkısın böyle sen, en ruh okşayanından.
Merhaba gökyüzüm.
Sana gökyüzü diye son yazışım sanırım, başlığın değişecek.
Çünkü herkes mavi seviyor, çünkü herkes deniz-martı-gökyüzü.
Ben herkesleşen şeyleri sevmiyorum.
Topluma uymak istemiyorum.
Maviden, gökyüzünden vazgeçiyorum.
Aman ne saçmalıyorsam ben?
Açıkcası karmakarışıklaşmaktayım.
Çünkü, hiçbir şey olamayacakmışım gibi geliyor.
Sanki ben hep böyle kalacakmışım gibi, hiçbir şeyden memnun olamayacakmışım gibi.
Bir daha güvenemeyecekmişim gibi.
Gülemeyecekmişim gibi.
Gibi gibi gibi..
Çoğaldıkça, dağlaşıyor bunlar. Fazla oluyor omuzlarıma.
Her şey üst üste gelip, üst üste gidiyor.
Çok tuhaf biriyim, çok hem de.
Aşktan söz ediyorum, aşk acıları(m)dan.
Sonra beni seven bir insana güvenmiyorum.
Çünkü septik biriyim, hatta bayan septik.
Tek bildiğim şey şüphe.
İnsanlara güvenmek istemiyorum.
Güveniyormuş gibi yapıyorum ama o rolüde oynayamıyorum.
İyi rol ama kötü oyunculuk işte.
Sonra bir özlem sarıyor beni.
22 Mart 2012, diyorum.
22 Mart.
Ne bileyim hiç düşüneceğimi sanmadığım tarih.
Önemsemediğim, O düşünürken beni, ben düşünüyordum onu.
Hiç unutmuyorum, unutamıyorum.
''Rafet El Roman - Senden Sonra.'' çalıyor fonda.
Bir bardayız, o hafif nâif, sarhoş desem değil.
Kaçsam kaçamam, her yerde kokun var diyor, gülümsüyor.
Ben, benim içimden geçenler.
(İç sesim: Allah'ım ne olur o bir mesaj atsın, ne olur barışalım.
Ne olur bana gel desin. Onu çok özledim, sesini, gülüşünü.)
İlk defa sevmedim birini, sevemedim.
Ya da öyle sandım. Bilmiyorum.
Ama ilk defa biri beni bu kadar düşünmüştü.
İlk defa bir erkek ben ağladım diye ağlamıştı.
Ama güvenmedim, doğrusunu yaptım.
Benim bana hayrım yok, başka hayatları niye kötüleştireyim?
Onun için en iyisini yaptım.
Sadece, fotoğraf.
2 küçük gülümseme işte.
Onu görünce, dayanamadım.
Katil gibi, tıpkı bir zamanlar bana yapılan gibi; ona mesaj attım.
''Nasılsın?'' dedim.
Nasılsın, ben sana bakamadım sen kendine iyi bakıyor musun?
Bunu demek değildi amacım.
Hem unutmuştu, unutması gerek.
Ah ne saçmalıyorum, unutulmaz alışılır.
O her zaman ki gibi, kötü hiçbir şey demedi.
2 mesajlaşma sonunda gitti.
İlk defa bir eski sevgilimle konuştum.
İlk defa kötü bitmedi.
Ne bileyim sevmediğimden mi? Alışamadığımdan mı?
Bilmiyorum.
En kötü anımda en iyi yanımdı.
Yine o fotoğraf geldi gözümün önüne, atmadım.
Belki bir gün, atarım.
Ama dediğim gibi, aşk değildi o.
İyi bir şeydi biliyorum.
Anlatamıyorum o hissi, yaşayan bilir.
Ne saçmalıyorsam?
Ne diyorduk;
Nihilistim.
Çünkü hiç, yoktan iyidir.

__________________
''Mükemmel olmamak, tek istediğim. Dünkü kendimden daha bir şey olayım yeter;
Daha yorgun, daha verimli, daha anlayışlı, daha umutlu, daha kırgın,
daha çok şarkı bilen, daha bile erken uyanan…
Mükemmel olmanın endişesinde muhteşem şeyleri kaçırmak istemem.''
 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
dolu, ellerim, kağıt, kesiği, lekesi, mürekkep, sevgisiz


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Var
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Var
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Pınar Çubukçu - Kağıt Kesiği Şarkı Sözü Sarya EylulFM Paylaşım 0 13 Ocak 2023 20:09
Pınar Çubukçu - Kağıt Kesiği [2018] Single Sır Albüm Tanıtımları 0 24 Mart 2018 12:48
Mürekkep lekesi PySSyCaT Okul Öncesi Oyunlar 0 26 Şubat 2016 12:28
Sadık Karan - Kağıt Kesiği Luthien R, S, Ş, T 0 22 Eylül 2014 00:55
Mürekkep Lekesi Testi kişiliğinizi Ele Veriyor N999 Genel Paylaşım 1 13 Ocak 2012 12:41