IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  digitalpanel

Etiketlenen Kullanıcılar

715Beğeni(ler)

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Konuyu Değerlendir Stil
Alt 31 Mart 2012, 20:37   #171
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Kalem, kağıt ve ben.




Alıntı:
Biz omuz omuza küfür etmeyi biliriz sadece.


Çok iyi BiLiriz Hemde !

Ağzımızda Çiçek gibi Durur...

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet sohbet
Alt 03 Nisan 2012, 15:33   #172
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Kalem, kağıt ve ben.




Alıntı:
Uşağum, sen öz be öz piroletersun, ne pok yemağa sermayenun borusini öttüriysın? Ula senun yerun emekçinun takasidur. Ne işun var burjuvazinun Titanik’inde? Burjuvazi güvertede Leonardo Di Kaprio gibi belune mi sarilacak zannedeyisun? Size birlukte hayirli batışlar.

LAZ MARKS


Laz Marks Emice mi Taniyu misun ?

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 03 Nisan 2012, 22:08   #173
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Kalem, kağıt ve ben.




@[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] güldürdün beni akşam akşam, taniyrum.

-



Hani derdik bir zamanlar, hayat sonbahardır.
Hani severdik işte sonbaharı.
Neymiş efendim yapraklar dökülüyormuş, sonra işte hüzün basıyormuş kuytularımızı.
Yok işte romantikmiş sonbahar, yağmurda ıslanırmış sevgililer.
Sonra abartıp '' sırılsıklam aşığım '' derlermiş.
Bu hayallerdeki sonbahar, bir de bizim sonbaharlarımıza bakalım.
Genelde son'lar oluyor, bahara pek vaktimiz kalmadan kar altında kalıyoruz.
Akıl sır ermez bu sonbahara.
Turgut Uyar doğru demiş,
'' Eylül toparlandı gitti işte, Ekim falan da gider bu gidişle.. ''
Kasım'ı katmıyoruz biz, şimdi onun filmi var.
Ün salmış artık Kasım, öyle Eylül ve Ekim'in yanında durur mu hiç?
- Asla.
Kasım'da aşk başkaymış, bir de bu çıktı başımıza.
Neyse nerden geldik bu sonbahara, fotoğrafı görünce aklıma geldi.
Hani o yapraklar dökülürken iyi hoş, romantik.
Ee sonra üstüne basarken çıkan ses, iyi bir ritim.
Sonra peki?
Sonra ne olacak lan işte, kar yağıyor falan.
Kara elini bir atıyorsun, içinden bir yaprak çıkıyor.
İşi gücü bırakıp ona da anlam yüklüyoruz.
Karların altındaki minik bir yapraktır yüreğim falan filan.
Lan iş edebiyata gelince, çeşme gibiyiz.
Akıyor arkadaş, pek hoş.
Şimdi bu kadar iyiyiz, güzeliz, okuruz, yazarız.
Sınavlara gelince neden toslarız?
Mesela bendeniz 2 gündür çalıştığım İşletmenin azizliğine uğramışım bugün.
Neymiş efendim 4 soruymuş ve 10 dakikaymış.
Tamam anladık hocam, profesör olmuşsun.
Anladık, iyi ki okumuşsun.
Zebani!
Şeytan.
Kızıl saçlarının 50 metre dibi gelmiş, siyahlı beyazlı.
Kapkara suratından fırlayan gözler, kurumuş dudaklar!
Sonra bu gençler ne olacak?
- Türkçe'yi ilkokuldan beri görüyoruz ya, yaparız kanka.
+ Haklısın lan, adı üstünde Türkçe, konuştuğumuz şey işte, boşver çalışma.
**
- Kanka bu felsefe yorum ya işte, ne gerek var. Matematik - Geometri varken felsefe mi çalışacağız?
+ Harbiden ya, paragrafı oku ve yap.
Şimdi ÖSYM'nin bu diyaloglara verdiği cevaba,
bkz: N*h yaparsınız.
Ben dedim, Türkçe çalışın dedim, okuyun anlamıyorsanız geçin dedim.
2 saat Türkçe çözüp, geriye kalan 40 dakika da Matematik ve Sosyali yetiştirmeye çalışan sevgili gençler, umudunuzu yitirmeyin.
Böyle romantik başlayan bir yazının bu kadar sosyal içerikli mesajlarla biteceğini ben de tahmin etmezdim.
O önemsenmeyen felsefeden full çeken çıkamıyor işte, neden?
- Ulan Sokrates bile anlamamış felsefeyi, yurdum insanının mağdur yavrucakları ne bilsin?
+ Sakin ol melo, bizi korkutuyorsun!
Bir de LEYESE var, tabii bunlar iyi günlerimiz.
Neymiş efenim BKS geliyormuş.
Birkaç Kez Sınav, şu ada ben ölmeyeyim de ne yapayım?
İşte Lys denen şeyde de, sizi Edebiyat'tan vururlar yavrular.
Dayarlar size Cemal Süreya - Üvercinka, Fazıl Hüsnü Dağlarca - Üç Şehitler Destanı'nı hocalar, sınava bir girersin, oha lan bu yazarlar nerden çıktı, Samim Kocagöz mü o da ne? dersin.
( Samim vardı bir aralar, Canım Ailem diye bir dizi de, ordan çağrışım yapın gençler. ATV izleyin, bir adım önde başlayın )
Ha şunu da söylemek lazım, paragraflar yine peşinizi bırakmayacak.
Paragrafı değil, şıkları okuyun, çözün daha basit.
Bu aralar kafamı sınavlarla bozmuşum ya, ne yaparsın gençlik işte.
Her adımımız sınav olacak artık.
Market alışverişi bitiminde, KKS yapılacak.
O nedir?
Kasa Kuyruğu Sınavı.
En çok neti yapan, en başta olur öder ve gider.
Nasıl iyi mi?
- Lan belki bunu biri görür de ünlü olurum.
( Lütfen çekmeyin, sadece arkadaşız )
Tamam tamam bitiriyorum.
Ha bir de şunu diyeyim,



Bazen mutluluk, minik bir gazoz şişesine
tükürüklü pipetlerimizi sokmaktır.
Çok güzeller, mutluluk gözlerinden akıyor.
( Onun gazoz şişesi olduğunu uydurdum, ama öyledir yani )

__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 03 Nisan 2012, 22:21   #174
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Kalem, kağıt ve ben.




Dostum elimde şuan Salih Ağaç abimin bir şiir kitabı var çok sevdiğim bir şiiri var seninle paylaşayım..


Aşkı,sevdayı,öldürenleri gördük

Oysa biz,

Dere yataklarına

Kök salmış

ULu ağaclar gibi

Sürgün aşkların

Gizli buluşmalarında

Saklamıştık aşkımızı

Ve sevdamızı...

Her bahar yeşilliğin de

Ceylan gözlerde

Karanfil kokan yapraklara

Şiirler yazdık

İnanca,umuda

Ve aşka daiir..

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 05 Nisan 2012, 19:11   #175
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Kalem, kağıt ve ben.





Bu tek başına bir starstarstar diyesim geliyor.
Ve yarın son vizemizdir dostlar.
Türk dili zaten ilgimizin alanı, Tarih desen artık bir zahmet yapalım onu da.
İçimdeki öküzler kalktı artık, feraha çıktık.
Feraha çıktık diye adımız Feriha olacak değil ya.
Havalarda ısındı, bildiğin ısındı yani.
Akşamları bile ılık oluyor gibi, ama bugün yağmur vardı.
Eh olsun o kadar değil mi ama? Nisan yağmuru denen bir şeyler vardı.
Bir önceki yazdığımda da belirttiğim gibi, bununda romantizmi olurdu yani.
Favori bir reklamım var yine.
'' Hayattan rengi alın, geri neyi kalır ki..
Hayattan rengi alınn, geeeri neeeyii kalııır kiiiii. ''
Selçuk Yöntem'de oynuyor ya, eyvahlar olsun ya.
Tanrı erkeği yaratmış!
Akıyor adamdan hoşluk, bir hoş oluruz bizlerde.
Neyse, güzel işte her şeyler. Pek yazasım yoktu ama @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] ojelerimi görsün diye yazdım.
Oyş.



Ama renk olmuyor ki böyle, bızdık bızdık renkler.
Oje hastalığıma bir son vermem lazım sanırım.
M.Ö bir yerlerde yazmıştım, hangi sanat dalıyla ilgileniyorsunuz diye.
- Oje sürme demiştim.
Yerim ya ben bu ojeleri, nickimi Oje falan mı yapsam.
Meloje meselâ?
Yaratıcılığımız tavan yapmışken susalım.

Ne demiş Nâzım Hikmet:
'' Yürekli bir kadının başı, yüreksiz bir erkeğin omuzuna ağır gelir. ''



__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 05 Nisan 2012, 19:29   #176
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Kalem, kağıt ve ben.




Ve dertLi adam söylendi kendi kendine ; Ya beni sevmezlerse,ya beni istemezlerse benim tanrılığımı kabul etmezler ise dedi.

Arkadan Bir ses duyuldu net bir şekilde diyordu ki ; bırak sevilmeyi kabullenilmeyi tapılmayı elindekini avucundakini dağıt eşit ve özgür bir şekilde.O zaman lidersiz,padişahsız,kralsız,yöneticisiz,peygambers iz,tiransız bir evren oluşur.Öyle bir denge kur ki ne sen olasın ne olmayasın dedi bilge ses.

KurtarıLmış BöLge [Klavye,Ekran Ve Ben ! (: ]

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 05 Nisan 2012, 23:39   #177
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Kalem, kağıt ve ben.




Gadınım, pekoşuma gitti.
Çohoşuma gitti, ojelerini Ankaraya gelebilirsem alırım! Acımam.
Öpüyorum seni, solundan.
Zaten mesajla yeterince depresyona sokuyorum, burada gerek yok. :*

__________________
''Mükemmel olmamak, tek istediğim. Dünkü kendimden daha bir şey olayım yeter;
Daha yorgun, daha verimli, daha anlayışlı, daha umutlu, daha kırgın,
daha çok şarkı bilen, daha bile erken uyanan…
Mükemmel olmanın endişesinde muhteşem şeyleri kaçırmak istemem.''
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 06 Nisan 2012, 15:29   #178
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Kalem, kağıt ve ben.




Nava Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Gadınım, pekoşuma gitti.
Çohoşuma gitti, ojelerini Ankaraya gelebilirsem alırım! Acımam.
Öpüyorum seni, solundan.
Zaten mesajla yeterince depresyona sokuyorum, burada gerek yok. :*

Depiresiyonu bir kenaaağra atıverip, dershanene gidiverip, çalışıverip, Ankara'ya geliverirsen ben sana ne ojeler alırım biliyor musun? Acımam alırım yani. Senden gelen mesajlar solumda bahar havası estiriyor, çiçekler açıyor, kelebekler uçuşuyor, oyş bana bir şeyler oluyor.
:*

-
Ve günün çıkış yapan olayı: Sınavların bitmesi.
Günün en tiksinç olayı: Metrodaki kızın kusması.
Günün en hayvansı olayı: Erkeklerin Ankaray'da akraba olma isteği.
Günün en çığlık attıran olayı: Saçıma böcek yapışması.
Günün en isyana sürükleyen olayı: Böceğin alerjimi kudurtması ve sürekli kaşınmam.
Artık böyle yazayım ben pekoş oluyor.
Eh madem bitti her şey, 21 Mayıs'a kadar kafa bin.
Bugün de ıslatalım bu bitişi.
He bir de şöyle okkalı bir sözle bitireyim,
'' Her bitiş yeni bir başlangıçtır. ''
Obaa.

__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 09 Nisan 2012, 12:55   #179
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Kalem, kağıt ve ben.








Biraz fazla yorulmuşsunuz hanımefendi.
Biraz fazla sevmişsiniz.
Biraz fazla güvenmişsiniz.
Biraz fazla anlayış göstermişsiniz.
Az biraz üzülüvermişsiniz.
'' Bugün günlerden hiç, benim adım yok. ''
..
Eğer hiç acı çekmeseydin, hiç terk edilmeseydin, hiç aldatılmasaydın,
bir gün gerçekten sevdiğinde, onun kıymetini nasıl anlardın?
Biz acıların yeniden doğurduğu siyah-beyaz tohumlarız, baharı bekleyen.
Bakarsın ki gelir bahar..
Ne siyah kelebekler kalır ne de gri kaldırımlar.
Kahverengi topraktan da eser yoktur artık, boylanıvermiştir çimler üzerinde.
Hatta papatyalar da biraz mahçup bakarlar gökyüzüne.
Bazen kendini seversin.
Bazen kendin gibi sandığın birini.
Bazen olmadık insanları seversin, ne olduğunu anlayamadan.
Bazen bir kokuyu seversin, elinde bir şey kalmadığını anladığında.
Yağmurdan sonra gelen toprağın kokusudur belki bu,
ya da baharın uzun çimlerinin biçilmesinden sonra gelen koku.
Hayretler olsun ki, bu çim kokusu beni benden alıyor.
Hele o makine sesi, drrrr drrrrr drrrrr..
Umutları seversin, hayalleri seversin.
Uzar gider hani, elinde olmadan.
'' Bir senin gözler beni anlar, elimde değil ''
der şarkıda, zaten bin kez söylemiş olmama rağmen asla akıllanmayacağım bir konudur bu, şarkılar!
Hepimiz için böyle.
Elin adamı yazıyor, elin adamı söylüyor,
Anaa bir bakıyorsun ki senin yaşadıkların.
Diyorum ya, hepimiz aynı şeyleri yaşıyoruz, ayrı ayrı bedenlerde.
Neyse fazla kopmamak lazım dünyadan.
Hastalığım beni bitirdi arkadaşım, ciddi anlamda.
Bu grip, nasıl bir griptir anlamadım.
3 gündür sadece yatmak gerçekten çok sıkıcı ve bu hafta okulun olmamasını fırsat bilerek gezip, tozacaktım.
Şu an bunu yazarken burnumu çekiyor olmam ne kadar acı değil mi?
Ama inat değil mi, aklıma koyduysam yaparım.
Hap yutamıyorum bir de ben, çok zorluyor beni.
10 saat kır, böl, ez, yut.
Sırf masrafım, eziyetim.
Bir an önce iyileşmem dileğiyle, kendimi seviyorum.
Bir de ...
Binlerce kelebeği uçuruyorum içimden, farkında değilsiniz ama ben mutluyum.
Farkında olmamanız benim belli etmememden kaynaklanır.
Eyvah! ağzımdan kaçırdım.
Pardon, mutlu değilim.
Uğraşın biraz daha..


__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 13 Nisan 2012, 01:13   #180
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Kalem, kağıt ve ben.







Herhangi bir yerde aynaya rastlayana kadar kaçabiliriz kendimizden ya da gözlerimizi hep kapalı tuttuğumuzda.
Sadece gördüğümüzden mi ibaretiz? Bütün insanlar, sadece gördüğümden mi ibaret? Bütün yargılamalarımız sadece gördüklerimiz yüzünden mi? Böyle çok soru sormam rahatsız eder mi? Neden hep başkalarını düşünerek adım atmak zorunda kalıyoruz. Diğerleri, hiç tanımadıklarım, belki sokakta yanlışlıkla çarptığım bir kadın, bozuk parasını yere düşüren bir adam, ayakkabısının bağcıkları açılmış küçük bir kız çocuğu, pantolonu çamura bulanmış minik adamlar, işte onlar.
Diğerleri.
Onların sınırlarına kadardır benim özgürlüğüm değil mi? Haddim de bir yere kadardır.
Bir daha belki hiç rastlamayacağın insanlara gösterdiğin saygıyı ve anlayışı hiçbir zaman en yakınında olana gösteremiyor insan.
Sorun tam da burda çorap söküğüne özeniyor işte.
Adını, soyadını, yaşını, yaşadığı yeri, ailesini, yaşantısını, okulunu, işini, duygusunu, düşüncesini, tarzını, fikrini, olurunu, olmazını, gelmişini geçmişini ...
- Burda noktalı yere küfür bekleyenlerimiz de olur ya, geçiyoruz. -
devam edelim, gelmişini geçmişini'den.
Yani şöyle, o bütün saydıklarımı bildiğimiz insanlar vardır.
Yanımızda, önümüzde, sağımızda, solumuzda, yönü fark etmiyor. Bizimle olan insanlar işte.
Ve biz onlara hiçbir zaman, diğerlerine gösterdiğimiz tahammülü gösteremeyiz.
Ne bu?
Sevgi arsızlığı mı? Şımarıklık mı?
Güven mi?
Alışmak mı?
Sevgi mi?
Kuvvet mi?
Güç mü? Hangisidir buna sebep? Çok güvendiğin için mi tek kelimeyle bırakabilecek kadar gözü dönmüştür. Çok alıştığın için mi tek hareketle mazide bırakabilmişsindir. Çok sevdiğin için mi artık yanında değildir.
Çok kuvvetli bir sevgi olduğu için mi tanımamazlıktan gelinir. Çok güçlü bir sevgi olduğundan mı, yalnızlığınız? Yalnızlığımız.
Yalnızlık eğer ortaksa herkeste, o zaman hiçbirimiz yalnız değiliz.
Nerelerden geldik buraya?
Kaçmak diyorduk, bile bile en dibe.
Karanlıktan korksan bile, kaçmak.
Koştukça ardında kalan kocaman karanlıklar, telafisi olmayan.
Ve insanlar, en az karanlık kadar ürkütücü ve en az karanlık kadar sonsuz.
Yanlış yapıyoruz.
Daha hızlı koşmalıyız.
Ve bazen kedi olmak isterdim, sırf bunun için.
Haddini aşmadan sev beni parmak uçlarınla.



__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
birden, hepimiz, sevinemeyiz


Konuyu Toplam 8 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 8 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Var
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Var
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Hepimiz Fişleniyoruz Kacak Haber Arşivi 0 02 Aralık 2011 19:30
Hepimiz çanakkaleliyiz blackkurt38 Haber Arşivi 1 23 Nisan 2008 19:21