IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  reklamver

Etiketlenen Kullanıcılar

715Beğeni(ler)

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Konuyu Değerlendir Stil
Alt 02 Temmuz 2011, 18:10   #21
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Hêг πêysê.




Bu kuaförler beni deli edecek!
Nefret ediyorum kuaföre gitmekten, nefret.
Tatil öncesi boyatayım dedim saçlarımı pişmanlığım hat safhada.
Uzun saçlarıma da veda ettim!
Saçımın rengini açmak için gittim, iyice garip bir şey yaptı bu!
Çok güzel renk seçmiştim, içine kızıl karıştırmış bir de!
Ben sana karıştır dedim mi kardeşim, dedim mi?
İşim gücüm yok Batıkent'ten kalkıp Abidinpaşa'ya gittim bir de.
Ah gitmez olaydım.
Kadınlar mutsuz oldukları zaman kuaföre gider ve mutlu çıkar.
Bende ters tepiyor her şey arkadaş.
Mutlu gittim, mutsuz çıktım.
Güya indirim yapacaktı, pislik.
Ne çok gerildim ya.
Tek tesellim tatil olacak..
Akdeniz'den Ege'ye uzanan huzurlu bir tatil!
Of of.
Gerzek herif.

__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver
Alt 23 Ağustos 2011, 00:59   #22
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Hêг πêysê.




45-50 gündür tatil yaptım.
Sınırları zorladım farkındayım. Dinamik ve formdayım.
Reklam filmi gibi oldu bu.
Çok güzel dinlendim.
Eğlendim!
O kadar günü özet geçmemi bekleme benden sakın günlük..
Çıldırmış olmalısın..
İyiyim iyi.

__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 23 Ağustos 2011, 23:50   #23
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Hêг πêysê.




Perşembe günü IF Performance Hall!
Cem Adrian.
Bir sonraki albümünün adı Cansu'yum olacakmış asads.
İş başa düştü.


__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 27 Ağustos 2011, 01:08   #24
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Hêг πêysê.




[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Velhasıl, bir adam tanıdım.
Aşk değildi; bağlanmak zorundaydım.
Ve öylesine inanmıştım ki ona.
Bazen onu bir peygamber bazen bir aziz zannederdim.
Şimdi ne kadar yanıldığımı görüyorum...
Erkeklerin kadın vücuduna olan anlamsız saplantısı var oluşun ilk saatinden beri sürüyor.
Neyin ne olduğunu gördükçe, midem bulanıyor.
Cidden.
Bu günceyi, umarım ki erkekler okumaz ve düşman edinmem.
Fakat bu bir gerçek!
Herkes aynı değildir, demeyin.
Erkekler kadın konusunda hep aynı tutumu sergiliyorlar.
Ve bu midemdeki yemeklerin birbirine karışmasına sebep oluyor.
Asla, asla ve asla aşık olmayacağım ve evlenmeyeceğim sevgili günlük.
Aşk evlilikten daha kötü olmakla birlikte evlilik aşktan kötü olmak için elinden geleni yapıyor.
Ha bir de...
Hayatımda hiç bu kadar hayal kırıklığına uğramamıştım.




*Meleğimi özledim hemde çok.
Ankara'da onsuz ne yapacağım şimdi ben. Tatilleri bekleyeceğim.
Yeşil elma oldukça ekşi.
Neden ayakkabının azizliğine uğrayan genç kız ben oldum.
Yol yapmanın sırası mıydı bu şehre?
Teoman müziği bırakacak zamanı buldu ve mutsuzum.
Gece içtiğim bira şişelerini unutmuşum.
Ayağıma dolandı sersem şişeler..
Giden sevgililer dönmeyecekler.
Önce türevini al sıfıra eşitle.
Pisagor kimbilir ne alemde?
Her şey karışık ve herkes saçma.
Ve de her şey saçma.
Bir de ruj aldım, mat.
Kırmızı.
Seni yazdığım sayfaların sonuna imzamı atıyorum.
Özlediğin dudaklarımla.
Ha bir de gözlerim, onlar bozuldu.
Sanırım çok yazmaktan.
Ağlamaktan olacak hali yok ya, komik.
İnsanlığımızı kaybetmemek ümidiyle.
İnsanlar boş ümitlere kapılabilir, doğaldır.
eğlenceli oldu yahu bu iş.
Ve bence sonbahar hiç bitmemeli!


__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 28 Ağustos 2011, 02:27   #25
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Hêг πêysê.




Tüm renkler griye boyansa ve siyah hasret kalsa beyaza.
Hiç bitmeyen bir melodi olsan, dinlesem ve ağlasam.
Ve ay kıskansa seni, gecelerime doğuyorsun diye.
*
Hırs bürümüş insanların gözlerini, sanal hırslar.
İnanılır gibi değil ve odukça komik geliyor. Tedavisi var mıdır?
Bilinmez.
Mersin'e gidecektim aslında yarın, annemler gidiyor.
Hiç gidesim yok, hem de hiç..
Yalnızım evde, ehe mutluyum da.
Yalnız rica üzerine sıkma ve tantuni getirirlerse bana çok memnun olurum.
Sıkıldım fena şekilde.
Dünüme ve bugünüme damgasını vuran keman & şiir.
Ve ve ve Gabriel Faure - Pavane, ağlatır adamı.
Ben ağlamam da, oldu ki yanlışlıkla akarsa yaş falan.
Toz kaçtı mı desem diye düşünürüm.
Hamarat ve cici ev kızları modu, bir de umutsuz ev kadınları çıktı değil mi?
Soğan doğradık biz.


'' Gitmeseydin bu kadar çok şair olmazdı mesela,
Bu kadar sık ayrılık şiirleri yazılmazdı,
Ve Farid FARJAD kemanı bu kadar iyi çalamazdı
''Goleh Pamchal'' diye bir şarkı da olmazdı
Bende sövmezdim yerli yersiz aynalara,
Simit yerine taş atmazdım beyaz martılara,
Gitmeseydin
Adını yazmazdım dip boyası gelmiş duvarlara,
Ve kazmazdım mezarımı her gün defterlere, kağıtlara,
Kaleme böyle kötü davranmazdım gitmeseydin,
Anneme de... ''

Alıntısını yapayım, okuyup okuyup maziye daldım.
Ama boğulmadım.
* Sonbahar'a girelim artık hadi, ver ellerini.




__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 29 Ağustos 2011, 03:49   #26
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Hêг πêysê.






Önce böyle bir masa istiyorum yazmak için, saçlarda güzel..
Biraz uzatmam lazım sadece, olacak olacak.
Herhalde bu saatlere kadar kalanların yarısı sahur için kalıyor, bende benim için sanıyorum eheh. Tutmuyoruz nerden bilelim? Her neyse, burayı atlasam da olur.
Uykum gelmediği için, sıkıntıdan sana geldim.
Biraz yazayım diyorum bir şeyler.
Mersin'e gitmediğime pişman olur gibiyim.
Ev ilk günden kendinden geçti, her yer dağınık. Şu an mutfağa girmek bile istemiyorum. Çok susamama rağmen hemde! Ama bitsin bu karalamam, gideceğim tabii ki.
Kimseyi özlemedim aslında, kafa dinlemek çok güzel.
Herkes tatilde olunca, ne arayıp buluşalım diyen oluyor, ne de evin kapısını zamansız çalan, biricik dostlar..
Bugün Melek'le konuştuk, sms yaptım sonunda ve avea'dan şikayetçiyim.
Her yöne 1000 tanecik sms mi olurmuş?
Onsuzken olanları anlattım, eheh. Çok hararetli bir konuşmaydı.
Telefon hala susmuyor. Zil sesimi çok sevdim ama, susmasa da olur hani.
Bugün bir ara oje komasına girdim, sorma gitsin.
Önce siyah sürdüm, sonra dedim ne yapıyorum ben sildim.
Tabii bu siyah ojeden sonra tırnakların aldığı renk 'bögk' denir cinsten.
Ama demokraside çareler tükenmez, hallettik.
Mavi sürdüm sildim, yeşil sürdüm sildim, bej sürdüm sildim, sonunda kırmızı da karar kıldım.
Kadının rengi kırmızıdır, bir de boğaların mı?
Bu aralar farklı müziklere verdim kendimi.
Kemanlar, yan flütler, piyano ve gitar dinletileri..
Sanırım parçalanmış ruhumun da ihtiyacı olan buymuş.. Farklı şeyleri keşfetmek ve birazda olsun yenilenmek.
Şu an kendimi çok dinç hissediyorum.
Aslında tüm gün üzerimde bir kırıklık vardı, yanlış olmasın gribal yönde bir kırıklık.
Yoksa ben kırılmam, nerde görülmüş kırıldığım peh.
Yattım biraz, ıhlamur yaptım kendime.
Nazımın geçeceği kimse yok.. Kardeşime de bir şey denmiyor! Duygusal ergen ne olacak.. Kendi kendime de naz yapamayacağıma göre, paşalar gibi yapıp içtim ıhlamurumu.
Neyse işte böyle şeyler oldu..

Çoğu insan ölüme hazır değildir, ne kendi ölümüne ne de başkalarının. Şoka girerler, ödleri patlar, beklenmedik bir sürprizdir ölüm onlar için. Olmamalı oysa. Ben ölümü sol cebimde taşırım. Bazen cebimden çıkarıp onunla konuşurum: ''Selam yavrum, nasılsın? Ne zaman geleceksin beni almaya? Hazırım.''
//Charles Bukowski.
Bu adamda iyi geliyor bana. Ne bileyim hoşuma gidiyor işte.
Acaba uyumasam mı diye düşünüyorum? Yok saçmalama.
Sonra kafayı yemiş gibi oluyorum.
Saçlarım uzadı biraz ve bunun tek kötü yanı diplerimin geliyor olması.
Doğal rengimle çok da farkı olmasa da, rahatsız edebilir.
Evden çıkasım yok zaten, şimdilik sorun değil.
Bayramda gelen yok, giden yok! Çok mutluyum.
Şeker toplayan çocuklara da açmayacağım kapıyı, şimdiden duyrulur.
Susayım artık, evet iyi olacak.
Aslında şu an, dişime göre konuşacak bir insan bulamadığımdan seni meşgul ediyorum günlükcan, yoksa bilirsin pek uğramam.
Cem Adrian'la iletişime geçmeye karar verdik Melek'le. Ehm, deli kız doğum günü hediyesi olarak Cem'i getirecekmiş. Öh, öyle hediyeye ölürüm ben.
Gerçi daha aylar var ama bir gece yazlıktayken mesaj attı.
'' Senin ki tv'de '' diye, uyumak üzereydim hoop fırladım yataktan izledim.
Kral çıplak'ın eski bölümü ama ben izlememiştim. Neyse işte o gün karar verdik.
Ben bir şeyler karalayacağım.
Hayale bak Söz: Cansu Altun - Cem Adrian, Müzik: Cem Adrian. Öhö.
Albümün adıda oldu olacak Cansu'yum olsun.
Bu dünyada her şey olabilir.
İmkansızı istiyorum var mı? İmkansızda değildir aslında.
Ve son kez neyse diyerek bitiriyorum.
İyi sabahlar olsun, içimin rengi.




__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 30 Ağustos 2011, 02:54   #27
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Hêг πêysê.






Sevgili günce,
Ne zaman anlatmaya başlasam, kelimelerim korkak kalıyor.
Sanki yazma kabiliyetimi kaybeder gibiyim. Ben yazarken aşkı anlatmak istemiyorum ki! Ya da onu.. Neden anlatayım hem, ne gerek var anlatmaya. Yaşarken çektiğim acılar yetmezken, bir de deli gibi neden anlatayım?
Ben öyle gelişigüzel yazıyorum sadece, can sıkıntısından.
Bir de müzik dinlerken, dalıp gidiyorum bazen. Kendime gelmem için bu yolu seçiyorum.
Ne gelirse aklıma yazıyorum. Belli bir plan olması gerekmiyor ki.
Hayatta her şey planladığımız gibi olmuyor sonuçta, bu da böyle bir şey. İstem dışı çalışan bir organ gibi bu kalem. Ara sıra yokluyor beni, bende tüm misafirperverliğimle ilgileniyorum onunla. Aman bir şey olmasın, aman incinmesin, aman mutlu olsun, aman rahat etsin.
Bu kadar düşünmek iyi midir acaba? Tabii ki değil, neden iyi olsun ki?
Şarkı da en can alıcı bölüm çalıyor.
‘’Ağlamam artık bitenlere, ağlamam artık üzenlere, ihanet edenlere.’’
Ağlamaz mıyım sahiden? Ne çok soru soruyorum ben kendime yahu.
Bu kadar yüklenmemeliyim kendime.
‘’ Ben ne çok hata yapmışım meğer seni yokken var saymışım meğer.’’

**

Saat gece yarısını geçti. Bir hayli geçti, hem saat hem de bazı şeyler için bir hayli geçti.
Eve uğramıyor, nasıl olduğumu merak dahi etmiyor. Aramıyor, sormuyor, konuşmuyor. Bazen sesini duyuyorum kapının, gözlerimi açmıyorum.
Kokusu zaten tüm odayı sarıyor. O geldi diyorum, yavaşça açıyorum gözlerimi. Onun görmeyeceği şekilde. Birkaç parça eşya ve iki tane gömlek alıyor, bir de o muhteşem kokulu parfümünün şişesini.. Nereye gidiyorsun? Desem mi diye düşünüyorum içimden. Sanki cevap verecekti bana, saçmalama. Sessizce çıkıyor odadan..
Nereye gittiğini merak ederek, uyumaya çalışıyorum.
Bu sabah Roka çok hastaydı, kusuyor sürekli zavallı kedicik. Ona bir şey olmasından çok korkuyorum, benim yalnızlığımın tek tanıdığıdır kendileri.
Ah bir konuşabilse, neler diyecektir.

**

Sevgili günce,
Neden böyle olduğunu bilmiyorum. Eskisi gibi sevmiyor beni, bende onu..
Sanki bir büyüydü bu, birden bozuldu.
Çok zamansız oldu aslında.
Acı çekiyorum ve daha fazla yazamayacağım sanırım.
Duygusal ve ruhsal boyuttaki acılardan bahsetmiyorum, bedensel bir ağrı var ve acı çekmeme sebep oluyor, anlayamadım.
Özür dilerim.

**

Kendimi fazla kaptırdım, saçma sapan yazıyorum.
Acaba ben deneme yazmaya mı başlasam? Bir kadın ve adam olsa adı. Fazla yüklenmiş gibiyim hayatı üzerime. Ama her şeyi anlatacak kadar donanımlıyım sanki.
Evet bunu devam ettirebilirim. Âşık ve yalnız kadınlar tehlikelidir. Bunu işleyen bir şey neden yazılmasın. Bir adamın aşkı da anlatılır bence, cins ayrımı yoktur kalpte.
Tamam devam edeceğim buna kesin karar verdim.
Her gün bir şeyler eklesem, iyi olacak gibi. Tabii bu kabataslak bir şey, ciddi düşünmüyoruz biz! Laylaylom bir ilişki, evet tam da öyle. Ne çok şey geçiyor kafamdan benim, kendimi durdurmam lazım.
Ya da neyse, sadece yazmak için yazayım.
Tatmin edeyim duygularımı.

Bu arada dün çok geç yattım..
Yani sabah yattım. 7'ye geliyordu, uyuyamadım nedense..
Şu an tüm günü harcamışım gibi geliyor..
Güneş doğarken çok da güzeldi, bir de kediler..
Ben sevmezdim kedileri, ama değişiyor sanırım fikrim.
Tüm hayvanları çok seviyorum!
Hayvanları sevmeyen, insanları sevemez diyorlar ya, iyi güzel hoş da, insanı sevince ne oluyor?
Neyse.
Mutluyum, bu bana yetiyor.
***

Şu an bir şarkı dinledim ve efkarlanasım geldi.
Müzeyyen Senar ne de güzel söylüyor..
Aşk gibi, sevda gibi
Huysuz ve tatlı kadın.
Yine uykular haram sanki!
Gecenin bir körü oldu, sabahlayacak mısın kızım?
Neden olmasın..
Olmasa iyi olur tabii ki..
Yarında bayrammış, aslında saatlere bakılınca yarın çoktan oldu.
Oh kimse yok..
Gelen misafir yok!
Baklava ve sarma dolu tabaklarda yok!
Çayı biten koca popolu teyzelere hizmet yok!
Islak ıslak öpen amcalar da yok!
Şeker yok!
Ama çikolata aldım eheh.
Bir de sarma siparişi verdim, deliyim ben..
Ama ne yapayım çok canım istedi ve yapamazdım kendim.
İyi oldu iyi..
31 Ağustos ve 1 Eylül!
İşte budur, sıcaklık olarak pek değişim olmasa da,
Mevsimlerden sonbahardayım.
:mavisuratlıgözleriyukarıdoğrubakancanımsmile:
burada yoksun sen, öf.


__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 30 Ağustos 2011, 23:18   #28
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Hêг πêysê.




Beğendim sayfayı komple.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 31 Ağustos 2011, 03:04   #29
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Hêг πêysê.






Siyah-beyaz..
Daha güzel bir renk var mıdır acaba?
Ya da ikisinin karışımı bir şeyler, gri mesela..
Goleh Pamchal dinlemekle hata mı ettim acaba diye düşünüyorum.
Neden hata olsun ki? İyi geldi şimdi bana..
Otursam böyle bir evin önünde..
Deniz ve mehtap sordular seni, neredesin çalsa nasıl olurdu?
Deniz ve mehtap istemiyorum ben!
Yağmur yağsın mesela, deli gibi hemde.
Islanayım..
Rüzgarda esmeli tabi, yapraklar dans etsin izleyeyim..
Gök gürlemesin ama!
O zaman korkabilirim..
Arabalar geçsin sürekli. Şoför koltuğunda baba, yanında eşi ve arkada iki çocukları..
Bana bakarak dil çıkarsınlar!
Ağır çekimde olsun sahne, daha iyi bir etki bırakır..
Geçip gittikten sonra yine yalnız kalayım..
Sonra yeni bir araba daha.
İki sevgili.. Belli ki kavga etmişler..
Sırtını dönmüş kız, adama.. Yaşça da biraz küçük ondan..
Biz ayrı nesillerin insanıyız!
Onlarda geçip gider.. O sırada bir yaprak düştü..
Yaprak düşünce bir hoş oluyor içim..
İçim'e sen düşüyorsun sanki. Öyle karışık bir şeyler işte..
Lüks bir araba geçiyor, gıcır gıcır..
Siyah, parlıyor.. Oldukça gözalıcı..
Yalnız bir adam var, sürüyor arabasını bir elinde sigarası..
Kimbilir ne düşünüyor yola bakarak..
Belki her şey para değil! diyordur içinden.
Mutsuz belli ki, ne yapılabilir bilmiyorum..
Ne o hanımefendi, pek duygusal gördüm sizi dedi bir ses bana..
Ortalıkta kimse yoktu halbuki..
İçimden bir ses, yine rahatsız ediyor beni..
Duygusalım dedim kısık sesle..
Ben bugün, ben yarın, ben bu mevsim duygusalım..
Bir gün kaldı, benim mevsimimin içine girmemize..
Gelme sonbahar desem? Gelme hüzün..
Gelme sevdiğim adam, gelme aklıma..
Gözyaşım sende gelme, olduğun yerde kal..
Ne yaprak düşsün, ne yağmur yağsın..
Üşümesin ellerim..
''Sonbahar gelecek..
Peşini bırakmayacak kaçtığın hüzün ve geçmişin..
Aklına gelecektir muhtemelen, kaçışın yok.. Ağlamanı istemezdim ama büyük ihtimalle ağlayacaksın da ve yağmur hiç durmayacak.. Dallar çıplak kalacak, ayrılacak yapraklarıyla. Gelme desen de, gelecek sonbahar ve üşüyecek ona muhtaç ellerin '' diyor içimdeki ses..
Neden konuşmana izin verdim ki sanki?
Hadi sen sus da git, yorma beni..
Öyleyse gelsin sonbahar, gelsin..
Hazırım ben, güçlüyüm de.
Eskisi gibi olmayacak bu sonbahar.
Bu sonbahar farklı olacak, o olmayacak, gözyaşı olmayacak..
Üşüyüp birbirine sarılan sevgililerde olmayacak, öpüşerek ısınanlarda..
Kimse olmayacak bu mevsim..
Tek başıma olacağım..
Geçici bir süreliğine gözlerimi kapayacağım dünyaya..
Kalp kan pompalamaya devam edecek ve nefes alacağım. Sadece görmeyeceğim.
Ama biliyorum ki hissedeceğim..
Şarkıyı bilmem kaç kere başa sardım.. Kendime bunu yaptığım için pişman değilim.
Belki de buna ihtiyacım vardı..
...
Bu üç noktayı koydum ve bekledim..
O sıra şarkının en can alıcı yerindeydim çünkü, saygımdan sustum.
Durdum!
Güzel oldu bir kez daha dinlemek..
Belki her şeyde bir gün güzel olur, ne dersin?


Bayrammış bugün..
Erken kalktı mı çocuklar, merak ederim.
Eller öpüldü, şapır şupur.
Şunu fark ettim ki, ilk kez bir bayram yalnızım..
Belki de hayatımda ilk kez bu denli yalnızlığı tattım.
Güzel mi diye sorsanız, bilmem der geçerim.
Garip bir şey olduğu kesin!
Sevdiğim insanların uzakta olmasının dışında kötü bir şey yok aslında.
Bu yazdıklarımın rengi, dimgray olsun..
Fark olsun!
Normalde yorgun olmam gerekirdi benim.
Aksine çok dincim, keyfim yerinde..
Şu an yazma hevesimin geçtiğini anladım.
Dur seni göndereyim foruma.
'Cevapla'
Telaş yapma sevgili günce..
Yine geleceğim, tekrar geleceğim, yeniden geleceğim..
Biter mi iç döküşler bu kadar kelimeyle?
Merak etme, yine geleceğim..


* Beni sevmeye kanatlarımdan başla..
Ben bir kelebeğim, yarın öleceğim!
Kanatlarım emanettir, çırılçıplak gömüleceğim..

__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 07 Eylül 2011, 14:23   #30
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Hêг πêysê.






Acı çekiyorum.
Acı çekiyorum.
Acı çekiyorum.
Acı çekiyorum.
...
Alışveriş çılgınlığı insana acı çektirir mi? Çektirirmiş anladım.
Ayağımı hissetmiyordum dün eve geldiğimde, geçer diye düşündüm geçmedi.
Dayanamıyordum gece yattığımda ve aniden uyandım..
En nefret ettiğim yere gittim, hastaneye.
Sargıya aldılar, incinmiş dediler.
Nasıl olur? Gözüm gibi bakıyordum oysa ona..
Ben gözüm gibi baktığım her şeyi incitir miydim? Canını mı acıtırdım?
Kendine haksızlık etme kızım, iyisin sen iyi.
Hayat çok farklı noktalara atabiliyor insanları. Dün yüzüne bakmadığım -sevmediğimden değil uzak olduğum için- insanla yıllardır arkadaşmışız gibi, gezdik. Tanımadığıma pişman oldum mu desem? Ne olacağı hiç belli olmuyor işte bu hayatta. '' Bu hayatta her şey olabilir '' diyorum yeniden.
*
Dün bir de fark ettim ki, insanların hiç tahammülü yok, bir başkasına.
Bir başkasının hatasına, günahına, fikrine de.
Saygı yok, hoşgörü yok, sabır yok.
Ve bunların hepsi aynı topraklarda yaşıyor, bizde buna millet diyoruz.
Tek bir yanlışta birbirini öldürecek kadar gözü dönmüş insanların bir arada yaşaması, milleti oluşturuyor-muş.
Bende tahammülsüzüm ama neye? Haksızlığa, başka neye olacak.
*
2 saat d&r'da oyalandım dün, oyalanmak değil aslında kendimi buldum.
Evet tam anlamıyla buydu söylemek istediğim, kendimi buldum.
Bıraksalar hiç çıkmazdım, ama bırakmadılar!
Her neyse yahu, geç buraları..
Asıl olay, ilkokulda başladı.
5. sınıftaydım ve Montaigne-Denemeler kitabını okumamı istedi hocam.( O zaman hocamı var, öğretmen derdik. Hoca demek artistlik oluyordu, eheh )
Okumamıştım, kaldırmamıştı bünyem.
3 kitabı birden okuyorum şu sıra.. Denemelerde bunlardan biri.
Okumaya başladım çünkü ilkokul öğretmenim aradı beni.
Çok şaşırdım!
Emekli olmuş haliyle, yaşlanmış.. Sesi değişmemiş ama.
Her zamanki gibi biraz sert, biraz yumuşak, naif..
'' Cansucuğum nasılsın benim güzel kızım? Ben Tülin ''
Hocaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaam? ( Afet Güçverir geldi aklıma hoca camide )
Duygulandık sanırım.
Çünkü o benim öğretmenim olduğu zaman benim psikolojim bozuktu.
Deprem vs vs.
20 dakika konuştuk..
Gölcük'e geri dönmüş, o da depremzedeydi..
Ne olursa olsun insan özlüyor sanırım, geçmişini.
Oysa geçmişi yerle bir oldu!
Kapadıktan sonra kendimi çok mutlu hissettim.
Dünyalar benim olmuş gibiydi.
Haftasonuda eğer ayağım iyi olursa, ilkokul arkadaşlarım ve öğretmenimle buluşacağım.
Ne konuşacağız ki? Ya da yetecek mi zamanımız, yılların birikmişliklerine.
Bilemedim.
*
Ha bu arada, huzur 50 metre ilerde, solda..
Hangi yoldan gidiliyor bilmiyorum.
Her 50 metrede bir, soluma mı baksam?




I
Gerçekten karanlık günlerde yaşıyorum!
Doğru söz delilik. Düz alın
Kanıtı vurdumduymazın. Gülen ki
Korkunç haberi
Henüz almamış.


Ne günlere kaldık ki
Neredeyse suçtur ağaç üzerine bir konuşma
İçerir çünkü susmayı bunca kötülük üstüne!
Orda ağırdan caddeyi geçen
Erişilmez mi dara düşen
Arkadaşları için?


Doğrudur: geçimimi sağlıyorum daha
Ama inanın: bu bir rastlantı yalnız. Yaptığım
Hiçbir iş doyma hakkını vermiyor bana.
Rasgele korunmuşum. (Talihim dönüverse. Yokum.)


Bana diyorlar: ye iç! Bak keyfine!
Nasıl yer içerim kaparsam
Yiyeceğimi bir açın elinden ve
Bardaktaki suyum bir susuzda yoksa?
Ve yiyip içiyorum gene de.


İsterdim bilge olmak.
Eski kitaplarda yazılı nedir bilge
Kavga dışı kalmak dünyada ve kısa yaşamını
Korkusuz geçirmek
Zora başvurmadan edebilmek
Kötülüğe iyilikle karşılık vermek


İsteklerine ermeyip unutmak
İşi bilgenin.
Yapamam bütün bunları:
Gerçekten karanlık günlerde yaşıyorum!


II
Şehre geldim bozuk düzen günlerde
Açıklık sürerken.
İnsan arasına karıştım ayaklanmada
Ve onlarla birlikte öfkelendim.
Böyle geçti zamanım
Yeryüzünde.


Yemeğimi yedim iki savaş arası
Katillerin arasında yattım
Sevgiye saygısız
Ve doğaya sabırsız baktım.
Böyle geçti zamanım
Yeryüzünde


Her yol batağa çıkardı benim zamanımda.
Dilim durmaz ele verirdi beni.
Elimden gelen azdı. Ama hükmedenler
Daha rahat olurdu bensiz buydu umudum.
Böyle geçti zamanım
Yeryüzünde.


Gücüm azdı. Hedef
Uzak mı uzak.
Apaçık belliydi benim ulaşmam
Mümkün değildiyse de.
Böyle geçti zamanım
Yeryüzünde.


III
Siz siz ki çıkacaksınız
Battığımız tufandan
Düşünün
Eksiklerimizden söz ederken
Karanlık çağı da
Sizin kurtulduğunuz.
Gittiydik ayakkabıdan çok ülke değiştirip
Sınıf savaşları arasından umarsız
Yalnız haksızlık var da baş kaldırma yoktuysa.


Biliyoruz oysa:
Alçaklıktan nefret bile
Çarpıtır çizgileri
Haksızlığa öfke bile
Kısar sesi. Ah biz
Hazırlamak isterken dostluk yolunu
Dost olamadık kendimiz.


Siz ama o gün gelince
İnsanın insana el uzattığı
Anın bizi
Hoşgörüyle.


...
O gün mavi eylül ayında
Sessiz körpe bir erik ağacı altında
Tuttum onu sessiz beyaz aşkı
Kolumda kutsal bir düş gibi.
Ve üstümüzde güzel yaz göğünde
Bir bulut vardı çoktan gördüğüm
Çok beyazdı ve çok yukarılarda
Ve başımı kaldırıp baktığımda değildi orda.


O günden beri birçok birçok aylar
Geçti sessiz aşağı kaydılar
Yok oldu o bütün erik ağaçları
Ve bana sorarsan aşk n'oldu diye
Sana derim ki: hatırlayamıyorum
Ama gene de inan ki biliyorum ne demek
istediğini.
Ama gene de gerçekten hatırlamıyorum onun
yüzünü.
Yalnız: o zamanlar öpmüştüm onu biliyorum.


Ve bu öpücüğü de çoktan unutmuş olurdum
O bulut olmasaydı orada
Onu bugün de hatırlıyorum ve hep hatırlayacağım
Çok beyazdı ve yukarılardan geliyordu
Erik ağaçları belki çiçek açıyordur gene de
Ve o kadının belki de şimdi yedi çocuğu olmuştur
Ama o bulut yalnız birkaç dakika için açtı
Ve yukarı baktığımda rüzgârda kayboluyordu
bile.


Bertolt Brecht

__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
birden, hepimiz, sevinemeyiz


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Var
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Var
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Hepimiz Fişleniyoruz Kacak Haber Arşivi 0 02 Aralık 2011 19:30
Hepimiz çanakkaleliyiz blackkurt38 Haber Arşivi 1 23 Nisan 2008 19:21