IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  digitalpanel

Etiketlenen Kullanıcılar

715Beğeni(ler)

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Konuyu Değerlendir Stil
Alt 26 Mayıs 2012, 22:35   #191
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: C.






Öldürücü bir baş ağrısı çektiğim, yağmurlu bir günden merhaba.
Havalar yine soğudu, hiçbir şikayetim yok.
Bayılıyorum ben yağmura, çamura, soğuğa; gelmesin yaz!
Ama gelmese de ben yaza gideceğim, bu yüzden hiçbir şeyi dert edecek vaktim yok. Vaktimin olmadığını bugün anladım daha doğrusu, içime kelebeklerimi doldurdum. Bu haftayı da atlattım mı, tam 4 aylık bir tatil beni bekliyor. Keyfim yerinde olmasın da nerede olsun, söyler misin? Bir sürü yol beni bekliyor, bazen yeşilliklerden geçeriz, bazen maviliklerde kayboluruz. Kahverengilerde soluklanırız. Nin diyordum ya, tutturmuşum Nin diye. İlk önce ben onun yanına gideceğim, Hollanda'ya. Ben orda içer içer kendimi kaybederim belki, sonrada dönemem. Ne güzel olur, ah ne güzel ne güzel. Sonra beraber döneceğiz, gitmek istediği yerlere götüreceğim, ımm.. Boşuna çalışmadım ben bu sene bu kadar, o paraları kazanıp deli gibi yemedim, biriktirdim. Kimse tutamaz artık beni, bunun mutluluğuyla saçlarımı kazıtabilirim. Bugün hani şu kafaya takıyorlar ya bir şey, kel gibi duruyorsun ondan taktım. Bir insan kelken bu kadar güzel olabilir, ahah. Sonrada kafama dövme yaptırırım. '' P i a . . '' Sonra sarı peruklara baktım, şimdi diyeceksin bu ne şımarıklık ama ciddi söylüyorum sarı da yakıştı. Demek bana bir tek siyah gitmiyor. Finallerim bitsin, acil değişime gidilecek. Her yaz başında saç kestirip pişman oluyorum ama ne yapabilirim. Bu saç rengim çok beğenilse de belki bir ton açtırabilirim. Eğer kesin kararımı verebilirsem de dövmemi yaptırırım. 5 Haziran'da burada olurum umarım, Gizem'in yanında olmam lazım. Morale ihtiyacı olacak, sonra planlarımızı hayata geçiririz. Bugün annemle beraberdim, uzun uzun gezdik ve sohbet ettik. İnsanın yanında birilerinin olduğunu bilmesi çok güzel bir duygu. Çok seviyorum onları, o yüzden '' Pia '' yazdıracağım zaten. Birden duygusallara geçiş yaptım. Ha bir de şöyle omzundan küçük bir dal çizdirip üzerine baykuş kondurabilirim, eheh çok eğleniyorum bu düşüncemle. Kendimi seviyorum, cidden.
Böyle arabaya atlayıp karış karış keşfedeceğim uzun bir 4 aydan sonra, daha çok seveceğim kendimi.
Yani kısacası;



Şu başlığı da sevemedim birden, ömür gibi pek kısa geldi.
Bu arada şarkılar pek güzel, hepsi birbirinden güzel.
Redd'in yeni şarkıları da pek sağlam, dinlenilmesi lazım. Gerçi bizim yazlar Serdar Ortaç ve Demet Akalın'ın kapışmalarıyla geçiyor, neyse artık başa gelen çekilir.
Bir şeyleri kaybedince, elinde kalanlarla yaşama mücadelesi veriyorsun.
Daha çok kıymet biliyorsun.
Daha az insanı önemsiyor, az olanlara çok vakit ayırıyorsun.
Bence önemli olan kadın olmak, erkek olmak, genç olmak, çocuk olmak, güzel olmak, çirkin olmak değil. Hatta insan olmak bile önemli değil, ciddi söylüyorum.
Önemli olan o insanlığın içinde kendin olabilmek, kendin gibi davranabilmek.
Bunu öğrenmek çok zamanınızı alacaktır, biraz aynaya bakın ve gördüğünüz gibi olun.
Hayat sövünce değil, sevince güzel.
- önce kendini ama-
- Aylak kadın C.

__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet sohbet
Alt 30 Mayıs 2012, 15:43   #192
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: C.






Şu 3 sınavımı da atlatayım, tıpkı böyle yataktan çıkmayı düşünmüyorum birkaç gün. Sonrada birbirimize söz verdik düzenli bir hayat yaşayacağız diye. Tamam sabah 6'da kalk demiyoruz da, şöyle 9 gibi kalkıp bir düzen oturtabiliriz. Bunu hep devam ettirmemiz lazım, çünkü seneye dersler 11'de başlayacak. İçimde biraz huzursuzluk var gibi ama nedenini bilmiyorum, belki de seneye kalacak olan birkaç ders yüzündendir. Neyse pek de mühim değil, nasılsa bitecek, bitiyor, bitirmişler. Gizem'in ameliyatı da canımı sıkıyor olabilir tabii orası ayrı. Düşündüğüm tek şey Cumartesi - Pazar aralıksız uyku, Pazartesi'nden sonrada insani yaşam. Salı günü zaten hastanede olurum, bitse de geçse; geçse de gitse. Dün sınavdan sonrada saçma sapan şeyler geldi başımıza. Sınavdaki gözetmenlik yapan asistan, bize kafayı fena takmış. Sanırım Gazi'nin sapığı da o. Facebook kullanmadığım için benimle iletişime geçemedi de, Gizem'e yazmış. Aklınca kız ismiyle üyelik açıyor, denk geldiği Gazili kızları ekliyor djhdsjhs, yahu sen neyin kafasındasın abicim? Okumuşsun, asistan olmuşsun. Şimdiden böyle kafayı bozduysa ilerisini düşünemiyorum. Anormallileri ve sorunluları çeken bir şey var sanırım biz de. Okula uğramıyoruz ki birilerini tanıyalım, çok dertte değil. İşin garibi, tumblr'da biriyle konuşurken tesadüfen bizim okulda Çeko okuduğunu öğrendim. Okulda bulamayıp orda bulmakta ayrı bir olay yalnız. Şimdi bunları yazarken bir telefon geldi, annem arkadaşına söz vermiş, Nehir'e Cansu bakar. Hatta tam bu cümleyi yazarken kapı çaldı ve canavarımız eve giriş yaptı. Yerim ben bunu ya, çocuklarda beni seviyor.

Nehir: Okulda Cansu var, 4 yaş grubunda ama 5 yaşındayım diyor, hihihi kendini 5 yaşında sanıyor.
Ben: Kandırıyor yani sizi öyle mi?
Nehir: Ben maviyi seviyorum hihihi.
Ben: Bu oyuncağının adı ne bakalım, mavi mi?
Nehir: Adı yok. ( Suratını asıyor )
Ben: Ne koyalım adını?
Nehir: Immm Pufiiiiiiii.
Krizlerdeyim ben ya.
Ayrıca esmer güzeli bu, kirpikleri 20 cm.
O kirpiklerini koparıp kendime takasım var.
Pilates topu almış hanımefendi, hem de mavi. Bu da mavicilerden.
Ağzından da Alidora düşmüyor. O nasıl isimdir arkadaş, şu yabancı futbolcular gibi. Sançez Guantez Marçez Alidora djskhhs, hani bu isim.
Nasıl güzel anlaşıyoruz biz, nasıl.



Fırat'ın sevgilisiyle de tanıştınız mı siz?
Isırırım bu yanakları.
Yazacaktım bir şeyler ama Nehir hanım Facebook açmış kendine, oyun oynamak istiyor.
4 yaşında be daha, kızdım ne Facebook'u diye! Gülüyor manyak.
Luli TV'yi açtım, çizgi film izler diye, YOK.
Şimdi çıkıp '' yierim yierim bu kızı, bitiririm ''
İşi olup, çocuğuna bakılmasını isteyen anne ve babalarla iletişime geçsem iyi para kazanırım ben.
Bunu da bir düşüneyim. İş çocuklara geldi mi, o soğuk halimden eser yok şimdi dırırırım.
Sinirliydim Nehir gelecek diye ama şu an çok mutluyum.
Beylee bilmiş kızım olsun benim.

(Şu an yanımda düdük çalıyor)
Nehir: Bu ne sesi?
Ben: Düdük sesi.
Nehir: Hihihhihihihi.

Bazen sırf bir çocuğun gülüşünü görebilmek için bu dünyaya katlandığımı düşünüyorum.

__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 30 Mayıs 2012, 16:06   #193
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: C.




Merhaba sevgili @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]. Başlığı görür görmez daldım, aklımda Bay C.
Müsait bir zamanımda yazılarını da okuyacağım, şimdilik biraz daha ders çalışmam lazım Görüp de yazmadan geçemedim. Madem hatırlattın bana bu kitabı ;

Alıntı:
Tutamak sorunu. İnsanın bir tutamağı olmalı.
- Anlamadım.
- Tutamak sorunu dedim. Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır. Tramvaydaki tutamaklar gibi. Uzanır tutunurlar. Kim zenginliğine tutunur; kimi müdürlüğüne; kimi işine; sanatına. Çocuklarına tutunanlar vardır. Herkes kendi tutmağının en iyi, en yüksek olduğuna inanır. Gülünçlüğünü fark etmez.

Sevgiyle kal.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 31 Mayıs 2012, 21:22   #194
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: C.




Boşluğun adaşı oldum. Yine bir boşluktayım.Adım atsam kaybolacağım sanki.Ruhum bir kez daha yenildi.
Parmaklarımdan dökülen üç beş kelime ruhumun zoruyla yazıyor.Ne yazdığımı bende bilmiyorum.Tek bildiğim günlerdir ruhumun tir tir titremesi.

-Gözlerim alabildiğine ağlamaklı.
Düğüm düğüm geçmişim her adımda karşımda,ben ki geçmişimden sıyrıldım umuduyla yaşamaya devam ederken.

Yalnızlığımı paylaştığım duvarlarda artık konuşmuyor.
İçimizden kopan koca koca parçalar,deprem yeri olan yüreklerimiz kendini hayata çivilerken;bir yandan da geleceğimizin çivilerinin söküldüğünü görmek ne acı.
Her hazan mevsiminde içimden bir yaprak düşer oldu.
Neden acıyı yürek bir kez kaldırır derler ki;
Laçka oldu,köreldi umutlarım acıyı hisederek.

Benim ağlamalarım her zaman karanlıktadır.O konuşmaya çalıştığım duvarlaradır.Onlar susar ben ağlarım.Onlar susar ben yazar(d)ım.

Felek ne yaptında bana çarkım birkez daha boşa salladı küreğini.
Kalemimi çaldılar;yazamaz oldum.
Kalem olmayıncada hissedemez oldum.
Kalemimi geri verin bana,
Geri verin !

Kod:   Kodu kopyalamak için üzerine çift tıklayın!
Geçimsizim bugünlerde Kimsesizim bu yerlerde Değersizim bu ellerde Çaresizim doğduğum yerde Gölgesizim her gün her yerde.. Ben Kimim ? C.


 
Alıntı ile Cevapla

Alt 01 Haziran 2012, 16:15   #195
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: C.






Biraz karanlıklardan gideceğim, ışıklı yollara kadar hiç mola vermeyeceğim. Yeşilin büyüsüne bırakacağım bazen kendimi, bir yanım kayalık öteki yanım uçurum olacak. Sonra bozkırları aşacağım, etrafta sarı otlar dışında hiçbir şey olmayacak. Mavilikleri göreceğim uzun süre. Başka şehirler bulacağım.



Yolları gittikçe yeni şeyler keşfedeceğim. Pembe çiçekleri koparıp taç yapmayı deneyeceğim. Tren camlarından el sallayacağım. Yollar uzayacak, ben rayların sesinde huzur bulacağım. Bir kedim olur belki şu sıralarda. Deli kadınlar gibi sabah 5'te uyanıp ciğer veririm ona, saçlarım dağınık. Sonra maviliklere yine dalar gözüm, bu dalga alıp götürse beni derim, oysa ben zaten gitmek istediğim yerdeyim. Yağmurları özlerim ben, o yüzden yazın yağmur alan yerlere de uğrarım. O kokuyu çekerim içime.



Hepsini yaparken kitaplar olur elimde. Kitap okurum. Kitap okurum. Kitap okurum ve kitap okurum. Okurken yorulan gözlerimi dinlendiririm. Yeni şarkılar bulurum kendime, onları dinlerim. Zamanı geçirmem, zamanı dolu dolu yaşarım. Yani yaşayacağım.

01.06.12 - 01.10.12
-tatil bugün başladı bana.

__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 17 Haziran 2012, 18:23   #196
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: C.






O ya da bu fark etmiyor, karşıma bunu söyleyebileceğim birkaç insanı almak istiyorum. O salakça davranışlarının sadece kendi aptal egolarını şişirmek ve kendi boklarını örtmek için olduğunu söyleyip, kahkahalar atmak istiyorum. Aslında hiç zor değil, olabilecek bir şey, yalnız şöyle bir sorun var, karşımdakini insan yerine koymuyorum. Hiç içimden gelmiyor ki, tüh. Böyle ani çıkışların olduğu aşırı sıcak günlerin verdiği stres ve bunalım dolu günlerin herhangi birinden merhaba! Yazacak bir şeylerim olduğunu düşündüğümden mi uğradım bilmiyorum, galiba can sıkıntısı.
Şu an gerçek olan bir şey var ki, o da sıcaktır.



Malum Ankara kışları bir hayli soğuk, yazları da nem olmamasına rağmen belki de bir İzmir'den daha sıcaktır. Yakıyor arkadaş yakıyor, şaka değil. O asfalt alttan alttan ısıtıyor, pişiyorsun bildiğin. Ben ciddiyim.
Havuz bizi kesmiyor, biz deniz istiyoruz, biz mavilikler istiyoruz, motorlarımıza binip oraya sürmek istiyoruz. ( Bu mavi bir yerden tanıdık, efulimin mavisi ).
Sonra bu sıcağa bir de Ankara insanının geri kafalılığı ekleniyor. Kalabalık ekleniyor derken bir bakmışsın ki tahammül sınırını aşmışsın. Sabır senden ötelerde bir yerde. Daha Haziran, bunun Temmuz'u var, Ağustos'u var. Ha ben o zamanlarda denizin en derin yerlerinde boy vermeye çalışıyor olurum belki! Yeşilin ve mavinin beraber olduğu yerler iyidir. ( Bu arada yeşil dedik diye sevilmesin bu da, ahah ).



Sonra işte tam böyle hissediyorum. Bağırmak istiyorum, saatlerce.
Ses tellerimi hissetmekten bıktığım ana kadar bağırmak. Samimiyetle söylemeliyim ki, insanlar çok sıkıcı. İnsan olduğunu sananlar ise daha da sıkıcı ve komik. Basit.
Pencereyi daha da açıyorum, sesimi biraz daha gürleştiriyorum. ( Öhm öhm yapıyorum ).
- Siz var ya siz!
+ Biz mi?
- Evet siz, ne olduğunun farkına varamayacak kadar aciz ve korkak yaratıklar!
+ Sakin ol bayan.
- Sözümü kesme seni tavuk beyinli! Yüzünüze tükürüp biyolojik olarak ne acılar çektiğimi incelemek istiyorum.
+ Sizi anlamıyorum.
- Ah yapma Peder, komik oluyorsunuz. Kıçınızdaki ayak izlerine bakmak için ne bekliyorsunuz ha?
+ Kırıcı oluyorsun seni turuncu kafalı hortlak.
- Siz kırılmak nedir bilir misiniz? Tek yaptığınız saçma sapan bir dünyanın önünde kuyruğa girmek ve öndeki kadınlara abanmak! Kuyruğun sağ tarafındaki mağaza vitrininin camında kendinizi görmenizi tavsiye ederim! Sessiz bir film gibi, sokak komedisi.
+ Beni aşağılamaktan vazgeçin.
- Ben sizi aşağılamıyorum Peder, çünkü siz yeterince aşağılıksınız.
...
( Peder nerede? )
Pencereyi kapatıyorum, perde kapanıyor.
Şu sıralar çok film izledim, izliyorum da hâlâ. Bir de şu sinema kanallarındaki Pederler ve Rahibeler beni çok güldürüyor.
Yukarıda yazdığım diyaloğu uydurmak hiç zor olmadı, çünkü filmler artık dilimin özü olmuş gibi.
Yalnız iyi olmadı mı? Ne zamandır bir şeyler yazmıyorum diye abarttım mı yoksa?
( Yoooooooo ) Bu parantez içi mevzusuna da ayrı bir bayılıyorum, ahah.
Bu kadar film demişken, iyi bir şekilde bitirelim o zaman günümüzü.



Bu bir gerçek ve biz gerçeği anlamak için çok zaman harcıyoruz. Gerçek olan her şeyin şerefine kaldırabilirim bugün kadehimi, gerçek olan her şey!
Gerisi beni ilgilendirmez, insanlar beni ilgilendirmez, insanların sözleri beni ilgilendirmez, düşünceleri de ilgilendirmez, fitne fesatlıkları da, acizlikleri de, egoları da, tatminleri de, bunların hiçbiri umrumda olmaz.
O yüzden güzelliklere kaldırabiliyorum kadehimi, var olan gerçeklere, gerçeklerime..
Her zaman diyorum ve yineliyorum,
'' Hayat aptal insanların kurgularına inanıp, yine o insanlar için vakit kaybedecek kadar uzun değil, basit hiç değil. ''
Lütfen gülün, eğer gülemiyorsanız gözlerinizi şaşı yapıp, yanaklarınızı şişirin ve eğlenin.
Bunu yapabilirsiniz.
Güneşin yaktığı ama hafif de rüzgârlı bir Pazar gününden bugünlük de bu kadar. Haftaya veya bir sonraki hafta veya daha sonra bilmiyorum bir daha ne zaman yazarım, o zamana kadar hoşça kalın.

Bamp parararararam rararararam insanlar alemi papapapam.


__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 21 Haziran 2012, 15:46   #197
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: C.






Çok çılgın değil mi? İzlerken bile midem bulanıyor ama bugün kuzenimin şerefine böyle bir şeye gidip binebilirim.
İnanmayacaksın ama sabahın 9'unda çıktım evden, alışveriş için. Bu düğün işi en çok bizi yordu, amcamlar bile düğün sahibi olmasına rağmen daha rahatlardır. Bugün akşam babaannemler(2) ve halamlar geliyor(2). Yarında büyük halam geliyor(4). Ee biz de 4 kişiyiz, ettik mi evde 12 kişi. Bana yol görünüyor, evde yatacak yerim yok. Benim öteki dünyada da yatacak yerim yok, kafirin kızı, püü. Gizem'in kapısını çalarım herhalde neyse işte, bugün gittik her yerde gümüş güzel bir ayakkabı aradık durduk. En sonunda bulduk, mecburiyetten aldık yapacak bir şey yoktu. Sonra eve dönme hayaliyle yanıyorken ben sıcağın ortasında Raki geldi, Beşevler'e gittik ve Ankaray inanılmaz sıcaktı, öldük. YÖK açıklama yapmış 2011-2012 dönemi dahil bütün okullara '' Bütünleme Sınavı '' gelecektir diye, bir keyfim yerine geldi ki sorma. Benim yanakları bilmem ne köpeği gibi sallanan sevgili öğretim görevlisi amcam yerinde olmadığı için asistanı baktı. Sordum, o da evet olabilir dedi, bakalım takip edeyim de büt gelirse yaşadık yaşadık. Sonra geri dönüş benim için tam bir eziyet, Ankaray yine tıklım tıklım, neyse dın dın Kızılay. Metroya koştum. Yenimahalle durağındayız böyle sesler yükseliyor diğer taraftan, herkes yavaş yavaş bizim tarafa doğru yürüyor. Baba-oğul kavga ediyor, oğlan 19-20 yaşlarınde serserinin teki belli. Babasına küfürler ediyor ama öyle böyle değil. Mına koyduğumun dünyasında bir seni s..mediğim kaldı, lan bana para ver gibi bir sürü cümle. Şansımıza vagonda 3 tanede güvenlik görevlisi vardı, neyse sonra biri gitti dedi ki rahatsız oluyorlar biraz sessiz olur musunuz? Çocuğun tepkisi belli zaten, '' kim lan onlar, insinler o zaman aşağı! '' dedi. Benim karşımda oturan adam fırladı çocuğun oraya benim oğlumda senin yaşında, yanımda yatamaz bile senin babana dediklerine bak. Eyvah sen misin bunu diyen, çocuk celallendi. '' Sen işine bak lan yar...m. '' dedi amcamıza. Birden herkes ayaklandı, sesler yükseliyor, ordan bir tiki kız '' Ay inanmıyoooruuooomm '' diyor. Ben hem korkuyorum hem gülüyorum alttan alttan. Ama çocuk susmadı tabii ki, metrodan indik benim önümdeydi, yukarı çıktım benim yolumun orda geliyorlar, aha dedim yandık. Ben bastım tabana kuvvet modundayım, sonra çocuk yere mi yığıldı bir şey oldu da ses kesildi. Yani efenim her an her yerde bir malzeme çıkıyor hayata dair.



Aha işte biz bundan yapacağız yakında. Bir tane film vardı ya, Acıbadem miydi neydi adam vardı. Böyle geceleri deniz görünce o geliyor aklıma, hani çiçekli bir pantolon giyen kız vardı, kolyesini kumsalda düşürüyordu. Bir tane daha adam vardı babam armatör diye kandırıyordu, bunların eşyalarını çalıyordu. Sonra Acıbadem dövme yaptırıyordu, '' hahaha kız '' gibi bir şeyler diyordu falan filan. Yuh nerden estiyse bu.
Sıcak çarptı ciddi anlamda, bir de beyaz tenliyseniz lütfen çıkmayın. Şu an kollarım, ensem falan kıpkırmızı. Ne hassas insanım vah vah.
Bir de bugün kâbusla uyandım ben, resmen yastığıma yumruk atıyordum.
Dur ya, yoruldum yazmaktan, başka zaman anlatırım herhalde.
Biraz dinleneyim, uzun oturayım daha çok işim var. Yorucu ama eğlenceli günler beni bekliyor, hehohah.
Şimdi size bir bızdık koyayım da, gözünüz gönlünüz açılsın.
Yenir ki bu, beslenir ki, sevilir ki.



Ben senin o dudaklarını koparırım! Bulup getirseniz ya şunu bana, biraz sevsem.
Ve ben gidiyorum, ha bir düşünsene.



__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 28 Haziran 2012, 18:56   #198
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: C.




Şu 1 haftada ömrümden ömür gitti desem yeridir. Gerçekten yorulmak ve bıkmak nedir çok iyi anladım. Bir de sabrımın nasıl taştığını ve sinirlenince ne kadar asık suratlı olduğumu da öğrenmiş oldum. Zonguldak'a gittik kuzenimizi evlendirdik, hayatta oynamam diyen ben ve 2-3 kuzenim hiç oturmadık. Eh tabii topukluların azizliğine uğramamız bizi biraz üzse de bütün gece dibine kadar eğlendik. İçtiğim şarabın tadı hala damağımda, ne güzel bir şeydi o. 1 haftada tek güzel gün o geceydi, öteki günler sürekli gerginlik ve aşırı kalabalık bir de nem ve sıcak.
Ankara'ya giriş yapınca toprağı öpecektim neredeyse, gözünü seveyim ben bu şehrin bir daha şikayet edersem, öleyim şuracıkta. Nemsiz şehir candır, Ankara canımdır. Bu arada ilk defa öğrenciler için alınan bir karar benim yüzümü güldürdü. YÖK'ün kararı gerçekten onaylandı, bütünleme var artık okulumuzda, yerim yer. Tarihleri de belli oldu, Eylül'de Ankara'ya döneceğim sınavlar için. Yüzümüz gülüyor vesselam.
Bugün İstanbul'a yolculuğum var, kuzenimin nişanlısının annesi beyin kanaması geçirmiş, onunla olmam gerek. Hem gitmişken tatil için alışverişimi hallederim o 1-2 gün içinde, sonrada Küçükkuyu mudur nedir oraya kaçacağız toplanıp. Ardından Ayvalık'ta Bibülerin yazlığına uğrayacağız ve sonrada Datça, ardından da bir Mersin yapabiliriz. Aslında İzmir'i düşünüyorduk ama her sene yeni bir yeri keşfediyoruz kuzenim ve arkadaşlarımla o yüzden seyyah gibi dolanıp dururuz. Nin'de Hollanda'dan geliyor haftaya, ene bildiğin musmutlu olacağız biz bu yaz, biliyordum biliyordum böyle olacaktı.
Neyse, çok uzun oldu kapatayım, yazmasın fazla.


__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 01 Ağustos 2012, 23:34   #199
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: C.






Ben birazcık geldim, ama yine gidilecek.
Sanırım bu yazın tamamı yollarda geçecek, hoş şikayetim yok benim.
Yolları seviyorum, kavuşturandır yollar diye başlarsam eğer ağlamaya susamam.
1,5 saat falan oldu galiba geleli, yolculuk işkenceydi fekat Ankara'nın ciddi anlamda beni özlediğini hissettim. Aslında dönüş sebebim ne özlem, ne hasret. Tatsız şeyler yüzünden dönmek zorunda kaldım, yoksa benim keyfim yerindeydi.
Hayatın çok kısa olduğunu aynı gün içinde öğrenmiş oldum ve bu kadar kısa bir hayatta canım olan annemi yalnız bırakamazdım, bir de bir yakınımız.
Hani ne yapın biliyor musunuz, insan olun. Kırmayın, üzülmeyin, üzmeyin, sevin, sevmediğinizi çamura bulamayın, kararlı olun, düşünceli olun, anlayışlı olun, güvenin, güven verin, güveninizi kaybetseniz bile kendinizi kaybetmeyin. Çünkü zaten zaman sizi bir şekilde bir yerlere yollayacak ve siz kaybolacaksınız. Neredeydin bu kadar zaman diye sorsan, önce bir İstanbul'a gittim. Herhalde bilinçli olarak eğlendiğim ve keyif aldığım ilk İstanbul ziyaretimdi. Canımdan, kanımdan Eminacığımla kaldım bir süre, sonra malum geniş aile ve türevleri, amcalar, kuzenler, babamın kuzenleri, kuzenimin kuzenleri, kuzenlerin çocukları, ebesinin ebesi gibi bir durum ki sorma gitsin. Elime geçen tüm yılın hakkı olan paraların hepsini yatırdığım tek yer vardı, tekel. Sonra ordan Çanakkale dolaylarına, bilmem kimin kiminin kimisinin oteline gidiverdik. Bu sene şu özlediğim ve her zaman keşkelerle süslediğim akrabalık bağlarını bir hayli kuvvetlendirdik, kuzenlerimle. Uzakken her şey güzel olabilir, ama yakınındayken daha güzel. Hollanda'dan gelen arkadaşım şu an Artvin'de ve biz çok özledik birbirimizi, sanırım bu gidişimizde onunla da denk geleceğim. Sonra Asos'a gittik, Pinky'lerin yazlığına. Pinky kim oluyor, Amerikan oyunu lan bunların hepsi. Babamın kuzeninin çocuğunun karısı oluyor, al işte sana aile soy ağacına benzer bir şey. Bu kadar tatsız, tuzsuz yemek yapmalarına rağmen neden Amerikanların yüzde bilmem kaçı obez anlamıyorum, hoş nesini anlamayacaksın ya, hem bana ne onlardan. Pinky onlardan değil, evde 10 müslüman var, 1 hristiyan. Hatun merakından oruç bile tuttu, hayırlı gelin mi derler böylesine bilemedim. Biz içiyoruz, kadıncağız su su su diye ağlıyor. ( Yuhhh kâfirin kızı taşlayınnn diyenler olabilir ) Neyse, taş dediğin nedir ki? İşin özü, mözü orada keyfimiz yerindeydi derken, hops bir telefon.
R: Kankaaaaaaaaaaaaaa, ceeeencuuuuuuuuuuuuğ
C: İvit
R: Laaaan oloomm bizim bütler bu haftaya ve öteki haftaya da dağılmış, napcazzz ******** ( kendim sansürledim, koca kız oldu hâlâ sümüklü hallerindeki gibi konuşuyor )
C: Ee aferin şimdi mi söylenir? Salla o zaman çok da bir şey fark etmeyecek nasılsa.
R: İyi o zamaaaan bende öyle düşünmüştüm, özledim ayrıca acil dön.
C: Bende özledim, hem beni özlemeyen bir insan evladı olabiliüüğ mü? ( Buralarda şımarıyoruz biz )
Neyse gerisi özel, kapattık.
Ondan sonra acı haberleri aldım, eh madem bütlerde var, acil dönüş uyarısını çaktım Ankaralılara.
Ve efenim 1 Ağustos itibariyle, canlı kanlı evimdeyim.
Ankara bir başka ya, al işte esiyor şu an püfür püfür. Nerede bulacaksın böyle şehri be!
1 ay sonrada sonbahar gelecek, ımm tadından yenmez buz gibi.
Cenaze işleri olacak, ilk deneyimimi de yaşayacağım galiba, istemesem bile annemi yalnız bırakamam ve tabii anneannemi. Ona hiç kıyamam, kocaman yürekli bir kadın o, hem de çoook kocaman.
Şaka gibi gelecek ama bu işlerden sonra annem bizimle de gelsenize dedi, hatta benim Artvin'e gidesim bile var. Öyle şey oldum, ney oldum? Bulamadım.
Neyse, bilmiyorum o kadarını da orda deniz, mehtap ve kim soruyordu beni?
Bir türlü yazı yazmayı başaramadım o atmosferde.
Özledim özledim özledim özledim.
Bu sene bizim aileye de uğurlu geldi, bütün aşıklar evleniyor.
1 Eylül'de yine düğün var hem de en çooooooooooooooooook sevdiğim kuzenim evlenecek, hem de İstanbul'da ve benim gidememe ihtimalim var, çok üzücü. Sonra 8 Eylül'de zamanında üzerimde çok emeği olan bir yakınımız evlenecek. Peki nerede? Bolu'da. Sonra ne olacağını söyleme mi ister misiniz? 20 Eylül gibi sanırım bir diğer evde kalmışlığından sonunda kurtulacak olan kuzenim nişanlanacak, peki nerede? Yine İstanbul, tabii ki gitmeme gerek yok, ama bunu halama söyledim, çok üzüldü. Azarladı resmen beni, sen gelmezsen, ben gelmezsem, biz gelmezsek nasıl çıkar altınlar ortaya dedi, tamam halacığım dedim! Öyle bir şey demedi ki. Haa sonrası daha beter, 8 Ekim'de büyük bir ihtimalle Hatay'da düğün var yine babamın kuzeninin çocuğunun. Odtü - Psikoloji mezunu, Amerikalara gitti ama işsiz! ( Böyle de avuturum kırılgan kalbimi dshgdhgs ). Sonra Kasım ya da Aralık tam net değil, nişanlanan kuzenim evlenecek. Ocak'a kadar ne kadar yoğun olduğumu şu an anladım. Şubat'ta da annemle babam evlenecek.
Benim annemle babam evli değil :/ ahah.
Öyle ya, free hayat yaşıyoruz biz, ailecek. Bizimkiler evlenirken sadece nikah yapmışlar da, annemde düğünde benim düğünüm olmadı diye içlenince- o kadar içinde doğal- halam ben size Şubat'ta İzmir'de düğün yapıyorum dedi. Kalkıp gelinlik falan giymez de, halam ciddi anlamda uğraşıyor. Beni arıyor, güzel mekanlar seçtim diyor. Nımnımnım Şubat'ta zaten İzmir'de olmayı çok istiyorum ben.
Güzel oluyormuş Şubat'ta İzmir. ( *-* cin göz? )
Neyse işte, ailecek evleniyoruz, ailecek mutluyuz, ailecek ailecek sülalecek.
Nasıl da yorulmuşum, gidip bir güzel uyurum herhalde uyuyabilirsem tabii.
Bu arada olimpiyatları da kaçırmıyorum, Filenin Sultanları!
Her maçta tam 500 kez, ah ah bırakmayacaktım şu an Londra'da olabilirdim diyorum. Bugünkü maçta oyuna Büşra girdi, soyadı Cansu, formanın arkasında Cansu yazıyordu tam ben bunu söylerken. Pelin dürtüyor, ohaaaa resmen Cansu oyunda. Ben duygulandım be o an, neyse. Bir de Potanın Perileri var, bu gece galiba ABD ile maçları var, onu da aldık mı daha ne olsun! Dün Pelocan, Amerika - Tunus maçını izlemiş galiba, Lebron James resmen havada yürüdü Cansuuuuuooo diyor.
Ailecek basketbolu seviyoruz ve destekliyoruz.
İnanır mısın, bu kadar yazmayı planlamıyordum ama yazıverdim birden.
Zaten ben ne zaman off hiç yazamam desem inadına uzatıyorum.
Kısa yazmayı istediğim zamanlar olmuyor değil.
Dövme dövme diye bahsediyordum da bir türlü karar veremiyordum ya, işte galiba bu sefer kararımı verdim.



Ordaki yazının yerine ben,
'' Omnes vulnerant, ultima necat! ''
yazdıracağım, ımm pek güzel olur gibime geldi.
Ahah ya da boynuma '' Kinyas! '' mı yazdırsam, ama o zaman riskli olur.
Kim lan bu Kinyas falan derler, olmaz öyle şey.
Anneme telefonda bunu söylüyorum, Nejat kim diyor.
Eveeeet dedim anneciğim, oldu görüşürüz.
Dur bir de 2 haftadır falan dilime dolanan bir şarkı var!
-
Mutluyum diye bağırmaya hazırım ve bağırıyorum

- Mutluyum.
..
Aşk için içelim içelim,
Ney, şarap ve kadeh eden bizi sarhoş
Sen misin yoksa aşk mı bu konuş!
Sen gitme kal, bu kalp boş kalmasın
Boş kalmasın!
Tesadüfen Fox Gece'yi izliyordum, oraya konuk olmuşlardı ve orada duydum ilk.
Niye daha önce duymamışım acaba!
Cici sempatik bir sarkı.
Neyse kısa keseyim ben, işim var.

'' Gülmek iki insan arasındaki en kısa mesafedir. ''
Ne duruyorsunuz?

__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 10 Ağustos 2012, 22:34   #200
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Zamanı yaralarla ölçen kadın.





Her zamanki gibi bütün samimiyetimle geldim ve
son olma ihtimali de yüksek olabilir.
Çünkü birilerinin yokluğuna alışmak sanıldığı kadar zor değildir, sadece zaman alıcıdır.



Çok bizden olan cümleler vardır, çok içimizden.
Yedi kat el bile yazsa, sanki benim ağzımdan dökülüyor gibidir, yukarıdaki gibi mesela.
Nasıl güçlü olunacağını öğrendim artık ve neyin nasıl yapılması gerektiği konusunda da hiçbir tereddütüm yok.
Başka insanlar? Onlar umrumda bile değiller, cidden.
Şu genel yargılar bana her zaman ters gelmiştir, bu yüzden genel yargıların arkasında sığınan sürü olarak nitelendirdiğim insanların düşünceleri beni zerre ilgilendirmez, bu kadar net konuşabiliyorum.
Böyle '' sensiz yapamam, ölürüm '' gibi klasik cümlelerin ardına sığınmaksa benim için klişelerden başka bir şey değildi, taa ki..
Fazla bir şey demeyeceğim '' sev beni.. ''
Cümlelerin uzun olması, kısa olması ya da bizim tabirimizle edebiyat parçalarcasına yazılması mühim değildir, sadece hissedilerek yazılması önemlidir ve okuyanın onu hissedebilmesi.
Uzun yazılarımın içindeki en kısa cümleler, anlamı en büyük olanlarıdır aslında. Neyse.



Özlemedim.
Eski günleri özlemedim, eski arkadaşlıkları, hayatımda eski olan hiçbir şeyi özlemedim, özlemiyorum.
Eğer bir şeyi gerçekten özleyeceğimi bilsem, onu asla geride bırakmam ben.
Hayatımda olan her şey benim olmasını istediklerimdir, ötekiler ise anın getirdikleri.
Bu yüzden özlemeyi unuttum ben, sadece hasret vardır sevilenlere, geleceklerini bilmenin verdiği heyecan vardır o kadar.
Eğer aklınız varsa, özlemeyi bir kenara atın çünkü yeterince önemli olsalardı sizinle aynı yolda olmaktan vazgeçmezlerdi.
Neyse.



Evet, bu kadar karın ağrısının altındaki asıl düşüncelerime de gelmiş bulunuyorum. Yazarak, konuşarak bir şeylerin halledilebileceğine inandığım şu zamanda bazen yanıldığımı düşünmeye başladım. Çünkü insanlarla bir şeyleri halledebilmek için, gerçekten kötü olmak gerekiyor. Hatta acımasız, belki de bir canavar. Öyle olduğum zamanlar olmadı desem yalan olur, oldu ama ben hiçbir zaman pişman olacağım bir şey yapmadım ve söylemedim. Karşımdakinin hak etmeyeceğini düşündüğüm bir şey yapmadım ve hiçbir zaman o şahlara yükselen egoları tatmin etmek için kılıktan kılığa girmedim, ha bir de gurur denen şey var arada bir ayaklar altına düşen, onu da pek kırmadım. Annem her zaman '' İyi insan ol, iyi şeyler yap. '' gibi cümleler kullanır bana, bende çok bilmiş gibi cevap veririm, '' İyilik işe yaramıyor anne bu devirde, kötü olacaksın ya da öyle olduğuna inandıracaksın insanları. '' diyorum, gülüyor. Biliyor çünkü kızı hiç kötü olmadı, olamaz. Az buçuk ya da çok buçuk sinirlidir, bağırır, kızar ama kötülük bambaşkadır, anneler bilir.
Şu yukarıdaki fotoğraf beni fazlasıyla anlatıyor.
Şu hayatta;
'' Adam gibi yapabildiğim tek şey, insanları kendimden uzaklaştırmak. ''
Ve bunu hep isteyerek yaptım.
Ne birinin hatrı için ötekini ateşe attım, ne birinin çıkarı için ötekini zan altında bıraktım.
İnsanlara güven verdiğim kadar, onlara güvenemediğimi fark etmemle başladı her şey.
Bütün kırgınlıkların altında yatan en büyük nedendi aslında G Ü V E N.
Her seferinde yeniden güvenebilmenin umuduyla yola çıkan bütün insanların tek sorunuysa, yalnızlık.
Ve ötekileştirilmek.
Bunları yazıyorum, çünkü bir daha zamanım olmayabilir ya da üşenebilirim.
Hayatımda yer alan şu '' anlık '' insanlar vardı ya, onların ne söylediklerine tanık olduğum zamanlar oluyor ve gerçekten kötü bir insan olmak için can atıyorum.
Hayatımdan çıkardığım hiçbir insan için zerre pişmanlık ve üzüntü duymuyorum.
Ne diyordu Kurt Cobain,
'' Kendim olduğum için nefret edilmeyi, kendim olmadığım için sevilmeye tercih ederim. ''
İşte söylemek ve anlatmak istediğim her şeyin tek bir cümleye sıkıştırılmış halidir.



Ve en son mesafeleri dert ettiğimde 12 yaşındaydım.
Çünkü tek başıma otobüsle bir yere gidebilmek beni korkuturdu, çünkü mola yerlerinde otobüsü kaçırıp sevdiğim insanlara kavuşamayacağımı düşünürdüm.
Şimdi otobüsü kaçırsam bile, yürüyerek varabileceğim çok özel bir yerim var.
Mesafeler o bahsettiğim güveni bel altına saklayan dar beyinli insanlar için sorundur, mesafeler güvenmeyi bilmeyenler için değil de, karşıdakinin güvenini boşa çıkaracağını bilen ahmaklar için sorundur.
Hayatı bir kere yaşıyorsak, önce insan olabilmeyi sorun edelim.
Onu halledince, başka bir şey düşünmeye zaman bile kalmayacak.
Benden bu kadar.






__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
birden, hepimiz, sevinemeyiz


Konuyu Toplam 7 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 7 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Var
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Var
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Hepimiz Fişleniyoruz Kacak Haber Arşivi 0 02 Aralık 2011 19:30
Hepimiz çanakkaleliyiz blackkurt38 Haber Arşivi 1 23 Nisan 2008 19:21