IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet odaları

Etiketlenen Kullanıcılar

492Beğeni(ler)

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Konuyu Değerlendir Stil
Alt 22 Ocak 2017, 01:00   #231
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Düş'{üş}ler ~




bir mavi kuş var yüreğimde
çıkmaya can atan
ama viski döküyorum üstüne
sigara dumanına
boğuyorum,
fahişeler, barmenler ve
bakkal çırakları hiçbir zaman
bilmiyorlar onun orada
olduğunu.

bir mavi kuş var yüreğimde
çıkmaya can atan
ama ben ondan güçlüyüm,
yat lan aşağı, diyorum ona,
ocağıma incir dikmek mi
niyetin? Avrupa'daki kitap
satışlarımı sabote etmek mi?

bir mavi kuş var yüreğimde
çıkmaya can atan
ama zekiyim, sadece
geceleri izin veriyorum çıkmasına,
herkes yattıktan sonra.
orada olduğunu biliyorum, derim
ona, kederlenme
artık.

sonra yerine koyarım yine
ama hafifçe öter
tamamen ölmesine de izin
vermiyorum
ve birlikte uyuyoruz
gizli antlaşmamızla
ve insanı ağlatacak kadar
güzel, ama ben
ağlamam, ya
siz?


charles bukowski

__________________
Ey iki adımlık yerküre; senin tüm arka bahçelerini gördüm ben.
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver
Alt 22 Ocak 2017, 01:10   #232
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Düş'{üş}ler ~




Hiçbir zaman delirmeyeceksin ,
ben de hiçbir zaman akıllanmayacağım.
İnsan kendini ne çok şey yapabilir gibi hissediyor , çok şey yapabilirdim .
Tanrı beni korudu kendimden .
Uyandırdı ve dedi ki ;
O seni sevmiyor
O kimseyi sevemez
Ödülü de cezası da budur .


umay umay

__________________
Ey iki adımlık yerküre; senin tüm arka bahçelerini gördüm ben.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 10 Şubat 2017, 18:34   #233
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Düş'{üş}ler ~




Herkes gitti, kimse dönmedi
Yaprakla örtülü asfalt yolda,
Uzun zaman kimseyi beklemeyeceksin
Yine birbirimize varacağız,
Vivaldi’nin Adagio’sunda.
Bir rüyanın sihrinde,
Yine mumlar sararıp sönerek karanlığa gömülecekler.
Ama Arşe hiç sormayacak
Gece yarısı evime nasıl girdiğini
Bu anlar da geçecek,
Belirsiz ve boğuk inlemeyle,
Avuçlarımın içinden okuyacaksın
Aynı mucizeleri,
Ve kapımdan seni itecek
Derin kaderin olan titremelerin
Sahile vurmuş
Donuk dalgaların dönüşü gibi.


Anna Ahmatova

__________________
Ey iki adımlık yerküre; senin tüm arka bahçelerini gördüm ben.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 10 Şubat 2017, 20:10   #234
Çevrimiçi
Ely
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Düş'{üş}ler ~




Şarkı ve özellikle klip gerçekten mükemmeldi. Teşekkür ediyor ve buraya bir yazı iliştiriyorum, umarım beğenirsin sevgili @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]


yoktur başka hiçbir şeyimiz şimdi bu arada kalmışlıktan başka
ve idrak yeteneğimizi yitirdiğimiz gün çok yol alacağız
o çok inandığınız tanrı aramla dünyaya bir yanan köprü koydu
ve vaziyet budur şimdi, karşıya geçmek için de gelişmedi adalet yeterince
bazen elimizde kalan sadece budur ve anlamak gerekir bundan
tükendiğini her şeyin, ısrarla istemek verilmeyeni bazen daha kötüsünü getirir
çarpışması iki şeyin birbiriyle iç dengelerini kaybettirir
ama ben çok inandım buna, bedenin kendi yol haritası var
ve üstelik bir yere varamaz insan ayaklarıyla alınca yol
sabır taşa emanet, çatlamayı da bilmeli insan.

fırtına-geçti-saçılanlar-kendimden

her şeyin sonunda sana bu boşluk kaldı ve doldurmaya niyetli kalbin
bir olmayanla, tümünü anlamaya çalışarak üstelik
ve asarak dişlediğin elmaları ağaca, tufanından medet umduğun gemiden
salınan hayvanlar üstüne varırken çok, sığınacak yer aramışsın yine
ama sen hiç alışamamışsın insan türüne, ve aitmiş gibi gezinirken
kalbinle çokça inandığın bir dünya meselesine kaptırırken ömrünü
zamanı bir tür dişli makine içinde ezdirdiğini ve başından aşağı döküldüğünü
anlamamışsın, üstelik kaçmaya çalışırken arkandan gelen bu sarsıntıyı
ayak tabanlarında hissetmişsin ve saati geride bırakamayan tahta kuşları
alıp beslemeye kalkışmışsın avuçlarında, ki götürmeye yaramamış kanatları seni
her şeyi bilirsin; ama bunu kaçırmışsın
odalarda, metrolarda, kitaplarda, banklarda
hep onu aramışsın.

boynumu-sardın-sadece-ve-ben-yokum

sonsuz bir kasırgadır ruhun ve dinmesini beklemek kendisinden
varlığına son vermektir, üfleyerek bileklerinden havalandırdığın toz
kaybolmaz ama yer değiştirir, sevdiklerin gibi uçuşurken gözünden
ve ayrılırken biraz daha vahşet gerek, çünkü hiçbir şey iyi hatırlanmak istemez
bu yollarda duralım, ayaklarımızın bizi götüreceği daha iyi bir yer yok
içimde kristalleşen bu esrar bir şeyi aydınlatmıyor
artık yalnızca Satürn’ün halkasında koşan atlarıma inanıyorum.

sizin-hiç-görmediğiniz-saksı-durup-önümde-parçalanıyor

leşleri kemiren bir hayvandan öteye geçemedik yeryüzünde
yaşamamız için öldürmemiz gerektiği gerçeğine bizi inandıran kimse
arkamı dönüp kendisine, olanca gücümle kaçarken, tanıma fırsatını vermedim
kendime bir yaban hayvanını ve dişlerini sırtımda hissedene kadar
bedeninin hükmüne inanmamıştım.

o da doğru ya
sahipsiz ölüleri
toplu gömerler.

uzaklardan çağrıldım, bir sorunum var dünyaya alışmak gibi
ve bu siyah kapıyı olanca gücümle ittiğimde
karşımda olacaksın.

Sinem Sal - Seni Çağırdım

__________________
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek

yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 07 Mart 2017, 08:06   #235
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Düş'{üş}ler ~




Bir de aşk çıkabilir karşınıza, özellikle karanlıkta
Erkekler penislerine güvenirler; komiktir
Kadınların neye güvendiğini kim bilebilir?
Kadınlar bu yüzden komik değildir.

Bu denizden sağ çıkamazsınız, ağlara dokunmayın
Balıkçıları kırmayın; balıkçılar balıktır insan değildir.
İstisnası istavrittir, göz göze gelirsiniz, İstanbul kıpırdayabilir
Bir de aşk kayabilir elinizden, teninizden
Ama ne denizlere doğru
Özellikle karanlıkta, bir kızın içinde bir kadın kımıldaşırken
Sevgi biliyorsunuz anlamadığımız bir şeydir, yalnızca ümit edilebilir.


Hüsnü Arkan.

__________________
Ey iki adımlık yerküre; senin tüm arka bahçelerini gördüm ben.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 17 Mart 2017, 01:52
Mara
Bu Mesaj Sarya tarafından silinmiştir. Sebep: Kendi istediği için silindi
Alt 29 Nisan 2017, 08:38   #236
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Düş'{üş}ler ~




Her şeye yeniden başlayabilseydim eğer
aşkımı acıyla anmazdım artık.
Ben ki delisiyim suların, oysa bu sular
çöl rüzgarı kadar bulanık.
Akar gibi geçiyorum dünyadan,
ısınıp bakınmadan,
sarhoş
sıkılgan
sırılsıklam...


/ Nihat Behram.

__________________
Ey iki adımlık yerküre; senin tüm arka bahçelerini gördüm ben.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 12 Mayıs 2017, 07:29   #237
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Düş'{üş}ler ~




Gözlerimi açıp etraftaki nesneleri seçmeye çalıştım,hala net göremiyordum cisimler birbirine girmiş gibiydi çok mu içmiştim yine.



Ben bunu genellikle her gece yapıyordum kendime, alkol etkisiyle olmadığım insanlar olmak hoşuma gidiyordu, sarhoşken o sorumsuzluk duygusu cezp ediyordu. Ve sabah kalktığımda çok az şey hatırlıyor olmak güzeldi. Birkaç saati unutmak bile hoştu,aklıma her şeyin kazındığı şu dönemde. Sahi lafı gelmişken en hüzünlü ve en güzel kelime “unutmak” … Bu kelimenin bize sunduğu iki sıfat var “unutulan” ve “unutan”.



Ne hüzünlüdür unutulan olmak ve ne büyük sevinçtir unutan olabilmek. En büyük hediyedir kişiye yaralandığını unutabilmesi,aklındakileri eleyebilmesi. Her neyse ne diyordum; cisimler gittikçe netleşmeye başlamıştı ki yataktan kalkmak için doğruldum, etraf darmadağınıktı, kırılabilecek tüm eşyalarım paramparçaydı ve her şey etrafa saçılmıştı. Ayaklarımı yataktan indirip yere bastığım an canımın acısıyla açıldı gözlerim, yerler cam parçalarıyla doluydu tuzla buz olmuştu ne varsa kırmıştım anlaşılan, dün gece olanları hatırlamaya çalıştım zihnimde hiç bir şey canlanmıyordu hala bilincim kapalıydı sanırım. Viski şişesi,kül tablası ve ağlamalarım belirdi gözlerimde ama neden ağladığımı net hatırlamıyordum. Berbat bir geceydi anlaşılan yine, resim albümü başucumdaydı telefonum kapalıydı makyajım akmış ve bembeyaz görünüyordum. Dikkatlice hareket ederek odamdan çıktım mutfağa gidip kahve suyu koydum, balkona çıktım uyanmak için, hava griydi ama kışa göre yinede sıcaktı şehir uykuda gibiydi oysa hafta içiydi ve saat 9’du. Ne garipti şuan olduğum yerden tüm şehri görebiliyordum küçücüktü şehir,şehrin sakladığı tüm hayatlar gözümün önündeydi, canlandırmaya çalıştım zihnimde insan hallerini ama kurgu yapacak halde değildim başım çok ağrıyordu suyun kaynama sesini duyup tekrar mutfağa geçtim, kendime çok sert bir kahve alıp salona yöneldim. Koltuğa bağdaş kurup kumandaya uzandım,televizyonu açtım. Birkaç kanalda halen haberler vardı ama genelinde şu saçma kadın programları vardı,kızı kaçan aileler,kocası aldatan kadınlar ve evlenmek için televizyona çıkan insanlar.Sahi ne ilginç değil mi insanlar evlenmek için televizyonlara çıkıyorlar, oysa ben “Aşk”ı kutsal sanıyordum, evlilik ise iki aşık ve sağlam karakterli kişinin ömür anlaşmasıydı, bilerek isteyerek gerçekleri görerek birbirlerine ömürlerini teslim etmeleriydi. Oysa bu insanlar aşk’ı ağırlığınca altın mantığına büründürüp televizyonlardan reklamlarını yapıyorlar.



Ömürlerini satılığa çıkartıyorlar. Beklide sadece çaresizler,böyle yetiştirildiler. Eskiden ömürler anne-babalar tarafından satılığa çıkartılıyordu karşılığında maddi kazanç beklenmese bile bu ebeveynlerin tekelindeydi. Şimdiyse bilinçlenen insanlar(!) aracıları çıkarttılar hayatlarından bu konuda, herkes kendi ömrünü satıyor,herkes pazarlamacı. Kara kaşına kara gözüne bir daire bir arabaya veriliyor bir ömür, bir kalp. Düşün bir yürek kaç parçaya bölünüyor ?. Aşk içgüdüsel sanıyordum ben ama öyle değilmiş. Yürek bir şekilde duyurur sesini aşk geldiğinde derdim, öyle de değilmiş. Aşk’ının karşılık bulma olasılığı cebindeki paranla eş orantılı artık. Üstelik bu insanlar gerçekten aşık olduklarına da inanıyorlar, aşkı seçebildiklerine şekillendirebildiklerine inanıyorlar, ne kadar ilginç değil mi ? Sence gerçekten kim haklı ? Bu insanlar bu şekilde mutlu da oluyorlar aşkı yaşadıklarını da savunuyorlar. Bizse acı çekip duruyoruz, Aşk acaba bazen yetinmek mi ? İsteklerle şekillenen bir olgu mu ? İçimden buna inanmak gelmiyor.









Bir müzik kanalı açıp kahveme devam ettim aklım şarkının sözlerine takıldı birden;



“Alışmadan yalnızlığa affetmeyi öğren vakit varken, geç olmadan kaybetmeli… Çünkü zaferlere ödül yalnızlıktır, ne yazık ki yalnızlık.”



Bu kadının sesi hep içimden vuruyordu beni, Ne de haklı şarkı, her zaferde birde yalnızlık kazanılıyor. Kim zirvede kalabalık kalabilmiş ki ? Her zafer o kulvardaki yalnızlıktır. Böyle bir sabaha bu kadar düşünce fazlaydı, kahvemi bitirip mutfakta çöp poşeti aramaya gittim en büyüklerinden almıştık iyi ki 2-3 tane alıp odama yöneldim etraftaki parçaları toplamaya başladım eşyaları topladıktan sonra süpürdüm güzelce odam bomboş görünüyordu ıvır zıvır ne varsa atmışım ve kırılmış çoğu. Çok sevdiğim 3 maymun heykelciklerimi kırmışım hem anısı vardı hem çok severdim,üzüldüm. Oturdum yatağa ve ne kadar savruk olduğumu düşündüm 80 gün sonra sınava girecektim hayatımın dönüm senesiydi bu yıl ama ben hala depresyonda gibiydim alkolü bırakmalıydım artık çöküyordum resmen,yaşıtlarım hayata dört elle bağlıydılar, her şeyin bir anlamı vardı onlara göre. Bir hedefleri vardı,çabalıyorlardı. Güya bense sadece insan olmaya çalışıyordum bazı değerleri yitirmemeye çalışıyordum ama bunları yaparken bakılınca görülen tek şey; alkolik, uyuşuk, boş veren bir insan müsveddesi. Hayatımda kim olursa olsun bana yardım etmeye çalışıyorlardı,yararları dokunsun istiyorlardı. Zeki olduğumu,değerli olduğumu düşünüyorlardı. Bense aptalın teki olduğumu düşünüyordum. Her seferinde kırılan,yenilen,aciz ve gereksiz biri. Her şey kendini sevmekle başlar derler, koca bir yalan ben böyleyken kendimi nasıl sevebilirim ? Kendimi sevilebilecek biri haline getirebilirim belki ama o zamanda değişmiş olacağım,olduğum varolduğum öz bu. Değiştirdikten sonra neye yarar ki hem değişim toplum normlarına göreyse ne ifade eder ? Çoğulculuk ilkesiyle oluşmuş, doğrulu yanlışlığı kişilere göre değil çıkarlara göre ölçülen normlara kendimi uydursam ben ne ifade ederim ki ? Okumam gerekiyor para kazanmak için, para kazanmalıyım statü elde etmek için, statüm olmalı ki çoğunluğa kendimi dinlettirebileyim. Sisteme bak düz mantıktan ibaret,acınası değil mi sence de ? Ah pardon, sende severdin bu hayatı değil mi.. Ait olduğum dünya bu değil benim, ‘başaranlar var ama’ masalına inanmıyorum artık, yani ben kötünün iyisi olmak istemiyorum. Baktığımda en iyi başaranlar bile çizilen sınırların içinde koşturan insanlar, sınırları evrenin sonu sayıyorlar, öyle değil oysa. Eğer gerçekten hayat buysa hepsi bu kadarsa ve kurallar bunlarsa ben savruk biri olacağım ömrümün sonuna kadar Bukowski gibi mesela sarhoş,huysuz,boşvermiş bir insan. Hep aklımda sözleri yankılanır;



"Beni tanıyan herkesin size söyleyeceği gibi, makbul biri değilim. Kötü adamı sevdim hep, kanunsuzu, hergeleyi. İyi işleri olan sinek kaydı tıraşlı, kravatlı tiplerden hoşlanmam. Ümitsiz adamları severim, dişleri kırık, usları kırık, yolları kırık adamları. İlgimi çekerler. Küçük sürpriz ve patlamalarla doludurlar. Adi adamlardan ve kadınlardan da hoşlanırım; çorapları sarkmış, makyajları akmış, sarhoş ve küfürbaz. Azizlerden çok sapkınlar ilgilendiriyor beni. Serserilerin yanında rahatımdır, çünkü ben de serseriyim. Kanun sevmem, ahlak sevmem, din sevmem, kural sevmem. Toplumun beni şekillendirmesinden hoşlanmam."



Asıl sorun şuradan çıkıyor ki ‘’Toplumun beni şekillendirmesinden hoşlanmam.’’ Evet işin doğrusu bu. Kişinin toplumu şekillendirmesi gerekirken insanlar özgürlüklerini teslim ederek bir çoğulluk oluşturup adına toplum diyorlar ve kendilerine benzeyen bireyler üretiyorlar fabrika gibi, aynı tip aynı şekilde insanlar. Sınırlar belli, alternatifler belli, sonrada özgürsün diyerek sınırların içinde koşmana izin veriyorlar, şekerle kandırılmış çocuklar misali yani...



Mara.
2010*

__________________
Ey iki adımlık yerküre; senin tüm arka bahçelerini gördüm ben.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 10 Haziran 2017, 11:26   #238
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Düş'{üş}ler ~




karaya çekilmiş, çürümeye terk edilmiş
yaşlı bir gemi iskeleti gibi direniyorum zamana
şimdi kimsenin hatırlamadığı
alelade bir törenle sudan çıkarıldım
üstelik hemen kıyısına oturtuldu gövdem suyun
kederli şarkılar düz onları söyleyeceğim
acıdır insanın yanıbaşındakine özlemi

ölüme alışmak kolay seni öldü bilmeli
dalga sesleri yalan, deniz fenerleri yalan
çıkıp gidesim yok, gökte ağaç izleri
yüzmeye bir uzuv bırakmamış kimseler buna
sanki bir adım daha atsam ağlamayı bırakacağım
uzun denizler aşasım var boğazlardan geçesim var
elimin uzanmadığı dallara konan kuşlara selam ederim
ölüme kavuşmak kolay, seni öldü bilmeli
seni öldü bilmeli, şükredecek haldeyim


Alper Gencer

__________________
Ey iki adımlık yerküre; senin tüm arka bahçelerini gördüm ben.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 27 Kasım 2017, 08:16   #239
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Düş'{üş}ler ~




oranj değilim ben, yasın belirtisiyim,
morum, safranım belki ama oranj
değilim. mutluluk çıkmaz benden.
benim turunçgillerim yapraklarını ağlar.
yine de senin için tuhaf şövalyem,
incelikli zulmün için, kalbimin
morluklarını unutup oranj olmayı deneyebilirim


Lale Müldür.

__________________
Ey iki adımlık yerküre; senin tüm arka bahçelerini gördüm ben.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 27 Kasım 2017, 08:18   #240
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Düş'{üş}ler ~




Cem Mumcu - Binbir İnsan Masalları


__________________
Ey iki adımlık yerküre; senin tüm arka bahçelerini gördüm ben.
 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
düşüşler


Konuyu Toplam 17 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 17 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Var
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Var
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık