![]() |
![]() |
![]() | #91 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Düş'{üş}ler ~ Kalbimi kucağıma aldım, kalbim, kapanmayan bir ahşap çekmece sanki yarısı içerde, yarısı dışarda boşlukta asılı kaldı dudaklarına! Bir marangoz ustasıydım adeta bir ayağı mutlaka kısa masa yapan! Bir elimde çekiç, bir elimde çivi kendimi bir resim gibi çakacağım insanı aradım yıllarca! Küçük İskender.
__________________ Ey iki adımlık yerküre; senin tüm arka bahçelerini gördüm ben. |
| ![]() |
![]() | #93 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Düş'{üş}ler ~ bak, incelirken zehirleniyorsun yavaş yavaş beni yanaşma ruhum boğuyor geceleri ölürsem beni seninle ararlar şimdi yüreğim paslı bir sarnıç gözyaşlarının demi hala avuçlarımda sesleniyorsun sevdaların kilitlendiği manastırlardan yaşamak güçlü olmak değildir her zaman künyeme kazıdım ölü doğmuş sevinçlerini ölürsem beni seninle ararlar şimdi Cezmi Ersöz
__________________ Ey iki adımlık yerküre; senin tüm arka bahçelerini gördüm ben. |
| ![]() |
![]() | #94 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Düş'{üş}ler ~ Bütün gün ağladım aynada Penceremi ağaçların yeşil düşüne Açmıştı bahar Gövdem sığmıyordu yalnızlığın kozasına ve Kokusu kâğıtlardan örülmüş tacımın Kaplamıştı gökyüzünü baştan başa O güneşsiz ülkenin Yapamıyordum artık yapamıyordum Sokağın sesi bastırıyordu birden ve kuşların sesi Kayboluşunun sesi paltoluk çocuk kumaşı toplarının Şamatası çocukların İplerin ucunda yükselen Uçurtmaların dansı Sabun köpükleri gibi Ve rüzgâr Sevişmenin en derin ve karanlık anında esmeye başlayan rüzgâr Zorluyordu Surlarını güvenimin sessiz kalesinin Kendi adıyla çağırıyordu yüreğimi çok eski çatlaklardan sızarak Bütün gün gözlerimi diktim Gözlerine yaşamın O korkak ve kaygılı gözlere Bakışımdan kaçan Ve yalancılar gibi gizleniveren Gözkapaklarının tehlikesiz sığınağına Hangi tepe hangi doruk? Tümü dolambaçlı yolların Bir kavuşma noktası ve son Bulmuyorlar mı o soğuk ve yok edici ağızda? Ve ne derdiniz bana ey yalın ve aldatıcı sözcükler? Ne verdiniz tenin ve isteğin kaçışından başka? Daha da yalancı olmaz mıydı Başıma koyduğum ve kokular saçan Kâğıttan yapılmış taçtan daha yalancı Saçlarıma iliştirdiğim bir çiçek? Nasıl da tutuldum çölün ruhuna Ve uzaklaştırdı beni ayın büyüsü sürünün inançlarından Nasıl büyüdü yüreğimin yarım kalmışlığı Tamamlayamadı bir türlü hiç olan yarım öbür yarımı Durdum nasıl ve gördüm kayıyor Ayaklarımın altındaki toprak Ve geçmiyor tenimin bomboş bekleyişine Sıcaklığı tenimin Hangi tepe hangi doruk? Koruyun beni ey kaygılı ışıklar Aydınlık evler Çamaşırların ıtırlı tütsülerle güneşli çatılarında salındığı Koruyun beni ey olgun ve saf kadınlar Parmakları çocuğun zevkten çıldırtıcı kıpırtılarını izleyen tenleri üstünde Göğüslerinden süt kokusuyla karışık taze esintiler gelen Hangi tepe hangi doruk? Beni koruyun ey ateş dolu ocaklar, uğur boncukları Karanlık mutfaklardaki türküsü bakır kapların Yüreği biraz sıkkın mırıltısı dikiş makinalarının Kavgası sürüp giden süpürgelerle halıların Koruyun beni ey tutkulu aşklar Yatağımızı üremenin acı isteği Cadı suları ve kan damlalarıyla donatıyor Bütün bir gün boyu bütün bir gün Terk edilmiş terk edilmiş bir ceset gibi su yüzünde İlerledim ürkütücü kayalıklara En derin deniz mağaralarına ve En etobur balıklara Durmadan gerildi sırtımın incecik omurgası Bir ölüm duygusuyla Yapamıyordum artık yapamıyordum Yadsıyarak yükseliyordu yoldan ayak seslerim Daha büyüktü umutsuzluğum sabırdan Ve geçiyordu bahar o yemyeşil düş Penceremden Sesleniyordu yüreğime: "Bak Hiçbir zaman ilerlemedin Battın sen! " Füruğ Ferruhzad
__________________ Ey iki adımlık yerküre; senin tüm arka bahçelerini gördüm ben. |
| ![]() |
![]() | #95 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Düş'{üş}ler ~ -i- şaşırmayı hâlâ unutmamışım işte yine ağzımda o acı su ne zaman öğreneceğim tanrım her zamansız gidişin bir yaprağın kalbine olduğunu yaşamaktan yaralı bir tümce nasıl şaşırırsa ölümüne sözcüklerinin öyle şaştım ebedi sandığım sevinçlerin bitivermesine orta yerinde gözyaşı kadehi de kırılabilirmiş acıyınca içinde biriken hayat unutkan zamanın sırça teninde bir çıt! sesiyle kırılan bir kalp şaşarak anlarmış kanadığını şarap lekeleri dağılırken geceye -ii- yorgundun, yanıltmak içindi yorgunluğu sessizce gülümserdin baktığın yere dağılırken yüzünden siyah bir ışık o siyah ışığın kırdığı rüzgâr dindi işte, kederi yazmak için gözlerinde taşıdığın şiire susma, o eski yalana sarın ve söyle sonsuzca açan gülüne aşkın yağmurda izlerini arayan çöle anlat her zamansız gidişin zamansız bir dönüşün ülkesi olduğunu çekil şimdi biriktiğin gözyaşı damlasına hiç bitmeyecek bir yoldan gelen yağmurun çıplak bir ağaçta unuttuğu o ıslak yaprağın içinde uyu Ayten Mutlu.
__________________ Ey iki adımlık yerküre; senin tüm arka bahçelerini gördüm ben. |
| ![]() |
![]() | #96 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Düş'{üş}ler ~ (...) "çadırı sele gitmiş göçebeler gibiyiz son hayvanlarıyız “gitme, kal” ormanının gözlerinde çamurlu yaşlar biriken yalınayak rüzgarı kovalıyoruz sen ve ben dalında eğreti güz yaprakları aramızda uçurum rengi bıkkınlık varız zannederek yok oluyoruz" -aynı evde iki yalnız / aytenmutlu*
__________________ Ey iki adımlık yerküre; senin tüm arka bahçelerini gördüm ben. |
| ![]() |
![]() | #97 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Düş'{üş}ler ~ Her şeye yeniden başlayabilseydim eğer aşkımı acıyla anmazdım artık. Ben ki delisiyim suların, oysa bu sular çöl rüzgarı kadar bulanık. Akar gibi geçiyorum dünyadan, ısınıp bakınmadan, sarhoş sıkılgan sırılsıklam... / Nihat Behram.
__________________ Ey iki adımlık yerküre; senin tüm arka bahçelerini gördüm ben. |
| ![]() |
![]() | #98 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Düş'{üş}ler ~ Söküyorum şimdi sözleri birer birer Kalpten kalbe giden yolu kapayan Kalbim, anlatılmaktan usanmış, Yıldızı sönmüş bir komedyendir artık, Dilencinin önünde kahkahalar atıyor, Kirli bir mendille çıkınlanmış şimdi dünya. Hayretle bakıyorum kedinin gözlerindeki çapağa, Geri vermiş hayata çaldığı şiirleri, Ne zaman aşkı tersinden okusam Anlıyorum kediler bile meğer alışmış bu yokluğa Sallayıp duruyorum bu akşam kayboluşumun beşiğini, Gönüllü hemşire birinci sigarasına. Sarhoşum kadehlerde biriken tozla Çekil diyorum kağıda, çekil, İçer ve zehirlenir Ne zaman gözlerimden mürekkep damlasa. Kalbime dokunuyorum bir kelebeğe dokunur gibi Yetmez mi acaba bu dökülen pullar aşka? Yoksa şu sızıyı Sobası tüten evin şiirinde mi saklasam? Şu sardunyanın kırmızı çiçek açışına Yetmez mi acaba ah kör olmuş bir Türk filminde ağlasam? Ne zaman sorsam, Anlıyorum kediler bile meğer alışmış zamana. / Didem Madak
__________________ Ey iki adımlık yerküre; senin tüm arka bahçelerini gördüm ben. |
| ![]() |
![]() | #99 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Düş'{üş}ler ~ böyle dilsiz böyle iyi ölsem öldüğüm bilinir, kaldım kapılar üstüme kilitli gövde mi tin mi öykünün kirli mendili bana bir kazma bana bir bıçak bendeki uçurumu rüzgara bırakacak uçurum dedim de bir avuç kum hiçbir rüzgara bırakamadığım iyiyim iyiyim iyi bir öykü gibi başı sonu belli hayatın kırık sandalyesine yerleştirip sözcükleri kurguluyorum evreni böyle yalnız böyle suskun böyle iyi gömdüm mü bir de sözcükleri... bana bir kazma bana bir bıçak konuşsam annem uçurum doğuracak / Çiğdem Sezer.
__________________ Ey iki adımlık yerküre; senin tüm arka bahçelerini gördüm ben. |
| ![]() |
![]() |
Etiketler |
düşüşler |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
| |