29 Ekim 2011, 19:45 | #31 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Düş'{üş}ler ~ Bir tek sitemler kalır geriye. Güzel bir müzik, kahve ve film. Sarıldığın battaniye. Uyanmak istemediğin sabahlar. ”Neden?” diye sorarlar cevapsız bıraktığında, neden konuşmuyorsun.. İnsan, yalnızlığı bir kişinin gidişine endekslediğinde, gerçekten yalnız kalmak istiyor. İstemsizce. Kalabalıktan uzaklaşmak istiyor, her an o kalabalığa dahil olsa da. Başka yol yok çünkü, biliyor. O şekilde yalnızlık, daha fazla yalnızlık getirir. ”İnsan yalnız kalamaz, yapamaz.” Kuşkusuz atılacaktır başka kollara. Gözlerinin içine bakarken karşısındaki, göremeyecektir ne kadar uzaklaşmak istediğini. Sahte bir gülümseme olacak yüzünde. Seni tanımadığı için anlamayacak gerçekliğini. Sonra kötü biri olacaksın. Üzeceksin insanları, ister istemez. Bir göze baktığında, başka bir göz görecek, öptüğün dudak bir başkasına ait olacak. Başka birini öperken süzülür belki yaşlar gözlerinden. Sarıldığında bir başkasına, o gülümserken, senin yüzün donuktur, gözlerin doludur.. Geri çekildiğinde yine yapıştırırsın o sahte gülümsemeyi suratına. O sahte hislerini sunarsın insanlara. Bir çok insanla konuşacaksın. Bir çok insana değeceksin. Bir çok insan tadacaksın. Hayatına her girene, ‘hayatının aşkı’ymış gibi davranacaksın. Çünkü öyle olmalı. Başkasına aldanmaktansa, kendini aldatmış olacaksın. Hem insan kendine yalan söylediğinde, o kadarda acıtmıyor. Bir el hayal ediyorum, ellerimde. Sımsıkı kavrıyor. Sonra ben serbest bırakıyorum, sonra gidiyorum. Sonra, sanki her aşkın bir sonu varmış gibi, ve acımaması için ilk benim gitmem gerekiyormuş gibi hissediyorum. Sanırım artık bende acıtmak istiyorum.. Gelmem için beni onlar zorluyorlarken, gitmemek için çabalayan ben oluyorum. Zaman değişiyor, insanlar değişiyor. Sonra hislerini açıklıyorlar, hisleriyle oynuyorum. Çünkü acıtmam gerekiyor. Çünkü artık incinmek istemiyorum.
__________________ Ey iki adımlık yerküre; senin tüm arka bahçelerini gördüm ben. |
|
30 Ekim 2011, 09:50 | #34 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Düş'{üş}ler ~ kederlerini önüne yol yapıp gidenler vardı ya, onlar gibiydik dünyadan kaçmıştık bir gece. içerde yağmurun sesi ve yanık şeker kokusu vardı beni başka yağmurlar yıkamıştı, seni başka. / Birhan..
__________________ Ey iki adımlık yerküre; senin tüm arka bahçelerini gördüm ben. |
|
22 Kasım 2011, 20:48 | #35 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Düş'{üş}ler ~ Ben ona sabah olamasamda dingin bir ikindi olayım istemiştim herşeyin usul usul durdugu saatlerde gelsin yüzünde uçuk bir gülümsemeyle yaslansın yorgunlugunu gövdemin yaşlı çınarına serip üzerine yapraklarımın agırlıksız yorganını dinlendireyim istemiştim, üşütmek istememiştim... / Şükrü Erbaş.
__________________ Ey iki adımlık yerküre; senin tüm arka bahçelerini gördüm ben. |
|
22 Kasım 2011, 20:54 | #36 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Düş'{üş}ler ~ Erken vazgeçişlerim vardı benim seninse erken tükenişlerin ve gece uygun değildi beklemeye yine de bekledim... avcumda unutulmuş binlerce gölge yeraltında öldürülmeyi bekledim günışığı vururken gözüme ölmeyecektim katilim yoktu, katilim çok... Nigün Marmara "Evinin balkonundan kendini atarken bağırmamıştı bile... " düzeltmekte fayda var Mara Ama hiç yabancı gelmedi bana. |
|
25 Kasım 2011, 18:15 | #37 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Düş'{üş}ler ~ Size bana yakın bir insandan bahsedemeyeceğim; böyle biri hiç olmadı çünkü. arkadaşlık diye bir şey yaşamadım şimdiye dek - her aklıbaşında her insan gibi. çünkü birilerini kandıracak, her gün yeni bir şeyler ve “kendim” diye anlatabileceğim bambaşka bir kişilik arayacak kadar ne zamanım oldu ne de gücüm. hayal ürünlerinden, bunların mükemmelliğinden bile sıkılınırken, aslı ne olurdu kim bilir? şimdi eve gidiyorum; akşam olmak üzere. her gün ne yaparım ben? günlük bazı alışkanlıklarım olduğunu; bunları yapmadan yaşayamayacağımı söylerim kendime; ve olsaydı, bir arkadaşıma. oysa bu doğru değildir. yaptığım benzer işler rastlantı ya da dalgınlıktır - başka değil. her sabah üzümlü kek yediğimi sanırım, ve birine söyleyebilseydim, böyle derdim: “ben her sabah üsümlü kek yerim; o kadar.” karşımdakinin özelliğime, şaşmazlığıma… hayreti, hoşuma gider. bu nedenle birisiyle yaşamak korkunçtur. geldiğinde, üzümlü kek yemediğimi anlamasın diye, her sabah yemeye başlarım. etken taraf ben olduğum için, o da yemeye başlar. oysa iki üç gün sonra, zeytin peynir burnumda tüter, ve dördüncü gün beni terk eder. “oh” derim, benim de içim bayılmıştır. o kendi evinde, ben kendi evimde, birbirimizden habersiz, zeytin yemeye, avucumuza tuz döküp yalamaya başlarız. biraz aklı varsa (çok değil), ilk fırsatta, benim şeklimde bir kek yapıp fırına sürer. yakmatır amacı; ama kendine itiraf etmez, “dalgınlık,” der. bir alışkanlığınız varsa, bu daha da kötü. yeni birine kahveyi şekersiz içtiğinizi ezberletene kadar kaç şekerli kahve içeceksinizdir, kim bilir. kırmamak için pek bir şey söylemeyecek, katlanacaksınız. bir gün, dayanamayıp, yine sade kahve isteyip, onu sevdiğinizi söylediğinizde, “hadi, hadi” diyecek, “seni tanıdığımdan beri şekerli içiyorsun.” kinlenecek, sırf bu yüzden kinlenecek - kolay kolay da içinizden atamayacaksınız. Şule Gürbüz / Kambur.
__________________ Ey iki adımlık yerküre; senin tüm arka bahçelerini gördüm ben. |
|
29 Kasım 2011, 14:59 | #38 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Jean Seberg ~ Yaşadığı bunalımlı günlerden sonra depresyona giren Seberg film çevirmeye devam etti.Fakat sık sık intihar teşebbüslerinde bulunuyordu. En son 1978 yılında Paris metrosunda bir trenin altına atlamaya çalıştı. Bir hafta ortadan kaybolduktan sonra 8 Eylül 1979'da Paris'in dışında bir yerde arabasında ölü bulundu. Yanında boşalmış bir kutu uyku ilacı ve bir intihar notu vardı.
__________________ Ey iki adımlık yerküre; senin tüm arka bahçelerini gördüm ben. |
|
01 Aralık 2011, 23:45 | #39 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Düş'{üş}ler ~ Siz Aşktan N’anlarsınız Bayım? Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca Balkona yorgun çamaşırlar asmayı -ki uçlarından çile damlardı- Güneşte nane kurutmayı Ben acılarımın başını evcimen telaşlarla okşadım bayım. Bir pardösüm bile oldu içinde kaybolduğum. İnsan kaybolmayı ister mi? Ben işte istedim bayım. Uzaklara gittim. Uzaklar sana gelmez, sen uzaklara gidersin. Uzaklar seni ister, bak uzaklar da aşktan anlar bayım! Süt içtim acım hafiflesin diye Çikolata yedim bir köşeye çekilip, zehrimi alsın diye Sizin hiç bilmediğiniz, bilmeyeceğiniz ilahiler öğrendim. Siz zehir nedir bilmezsiniz Zehir, aşkı bilir oysa bayım.
__________________ Ey iki adımlık yerküre; senin tüm arka bahçelerini gördüm ben. |
|
04 Aralık 2011, 09:55 | #40 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Umuttur! ''sen beni sevdikçe ey yar derdim artar daima” çünkü beni sevsen de güvenmezsin bana bilirim ama artan her şeyle birlikte yanlışlık da artar meselâ her su gözyaşı olur her dönem bir hazin geçiş suya boşversem yanılsama aya baksam bir bulut sevgisizlikle birlikte yanlışlığın hükmü başlar bir düşün kaş kişiyiz bildirilerde şimdilik kaç paralığız hele akşam olunca bunca sütsüzün kahrını çektik düşün ki gene de soluğumuz bir orman yangını sanılır oralarda buralarda ezildik gerçi ama horlanamadık bunu hatırlarsın mutlaka hatırlarsın bunu tut ki enver bırakır tehdidini ethem başlar çünkü beni sevsen de bana güvenmezsin iyi bilirim apoletim sırmasız hattâ hiç yok su içsem ağzımın kenarlarından dökerim neyi hatırlatırr beni sana uzak bir bakışım bilirim aslında mutsuz yaşayıp gidiyoruz ölüme direnerek şimdilik şimdilik alımlı başka mutluluklara özenerek aşkımız ve mutfak rafları ve uçaklar üstüne kokumuz bir yudum gelecek ve mutlu saatler üstüne korkumuz ama birlikte biliyoruz: eğilecek bugünkü başlar sev beni, alış bana kimse ürkütemez bağlandığımız güzelliğin utkusunu sev beni, bir dağ gölgesi kadar sev şimdilik bırak musluğun sızmasını damın akmasını bir tırnak gibi büyü domuz bir tırnak gibi zorlayarak her bir yanı çünkü biraz sonra umut başlar hergünkü, başlar aslında bir alıştırmadır umut öbürlerinin azıcık nefes diye bağışladığı -baharı beklemeye benzer- hain ve olmayanadır çünkü umutsuzluğu taşır yanında oysa nasıl olsa gelecektir bahar denen tarih önüne durulmaz mantığıyla doğanın yeşilden olma birim sudan gelme itmeyle umut yoktur kimse yoktur umut etmemeyi önleyecek çünkü umut kaçınılmaz gelecektir bütün gümbürtüsüyle umut kaçınılmaz gerçektir çünkü biri Asya’da biterken sözgelişi, Şili’de öbürkü başlar Turgut Uyar.
__________________ Ey iki adımlık yerküre; senin tüm arka bahçelerini gördüm ben. |
|
Etiketler |
düşüşler |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
| |