04 Mart 2016, 18:29 | #152 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Düş'{üş}ler ~ ecelime berceste sevgilim biliyorum, o da benim gibi solmaya gönüllü hüsnü yusuflara aşıktı. küçücüktü, hüzünlüydü, namussuzdu koynuma büsbütün girdiğinde alkollü ölümlüydü ölüme bıçak çekmeye alışıktı ona tertemiz bir cinayet verecektim ona tertemiz bir iltihap verecektim ona tertemiz bir ihanet verecektim dinlemedi beni.. vurdu kapıyı.. çıktı.. iskender.
__________________ Ey iki adımlık yerküre; senin tüm arka bahçelerini gördüm ben. |
|
05 Mart 2016, 20:32 | #154 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Düş'{üş}ler ~ Sen kollarıma asla gelmemiş sevgili, sen yitirilmiş olan daha başından, senin hangi şarkılar gider hoşuna hiç öğrenemedim. Vaz geçtim ben seni gelecek anın kabaran dalgaları içinde tanımaya çabalamaktan. İçimdeki tüm uçsuz bucaksız imgeler - - çok uzaktaki derinliğine hissedilen peyzaj, şehirler, kuleler, köprüler ve patikaların tahmin- edimedik dönemeçleri ve şu bir vakitler nabzı tanrıların hayatıyla atan kudretli topraklar - - tümü, beni her zaman atlatan seni anlamlandırmak için içimden yükselirler. Sen, sevgili, daima hasretle seyrettiğim bahçelersin sen. Bir kır evinde açık bir pencere - -, ve sen daha yeni atmışsın adımını dışarı, dalgın düşünceli karşılamak için beni. Rast gele geçtiğim sokaklar, - - sen onlarda az önce yürümüş ve gözden kaybolmuşsun. Ve bazen, bir dükkanda, aynalar hala sersemlemiş olurlardı senin orada bulunmuş olmandan, irkilmiş geri verirlerdi benim çok ani hayalimi.Kim bilir? belki de aynı kuş yankılanıyordu içimizden ikimizin de ayrı ayrı, dün akşam. Rainer Maria Rilke
__________________ Ey iki adımlık yerküre; senin tüm arka bahçelerini gördüm ben. |
|
07 Mart 2016, 13:37 | #155 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Düş'{üş}ler ~ /watch?v=sOgoH3jkjDs I Rüknettin’in aynalarda ağladığı kadar var. bir mevsimin kıyısından tutarsan Rüknettin kurak ovalara yağmurlar yağar, ayak bileklerinden kavrarsan bir harfi, kalbin şiir olup vadilerini sular. senin de vadilerin vardır Rüknettin! kehanetler kurarsın, yağmalarsın kendini kurtarıp o yangında ilk önce kalbini niyedir, aynalarda azalır sesin. II doktorum ben bu kalbimi sarınır örtünürüm kış gecelerinde o nu yakar ısınırım üşürsem helak olacağımdan korkarım. doktorum gayya kuyusuna inmek istemem bana bir ip uzat, yağmurlar istemem aynaları kırarım,suretimi istemem mevsimler dönedursun, bu dünyayı istemem yalnız Allah’ı anmak isterim ben Allah’ı isterim. III ben hep aynalardan geçerim doktor IV hep böyle midir kalbin hep böyle yavaş mıdır Rüknettin aynalar sana bir savaş mıdır Rüknettin yarin dudaklarından trenler geçer de kalbinin istasyonunda durmaz mı sen hiç satrançta yenilmez misin atına binip hep gider misin bilmez misin, atından ayrı düşen bir vezir zehir gibi çoğaltır kanında yalnızlığı ve nihayet şahlar da aynalardan geçer bir sen mi kalırsın bu rüyada Rüknettin herhalde hep böyledir bu dünya sevenlere bir tuzaktır Rüknettin. V Rüknettin’in Kalbi’nin Birinci Muhasarası buraya kalbinizi kuşatmaya geldiydik konuşmayı unuttuyduk hâl diliyle söylediydik dua okuduyduk, yağmur dilediydik kalbinizi kuşatmaya geldiydik. hoşgeldiniz. buyrun, işte kalbim. adımı unuttuğum zamanlarda Rüknettinim gövdesi ihlâl edilmiş bir yetimim. şu kapıdan buyurun, az ilerisi kalbim. VI benim kalbim bir ıslahevidir doktor. yetim bir çocuk durmadan azarlanır içinde benim kalbim gövdesi ıslahevlerine çakılı bir kuştur uçmayı bilmeden ölür kenar otellerde kalbim ıslah olmaz bir kuştur doktor tıkanır, ölür metropollerde ardından Attar okunur. VII bir çiçeği uyandırmak için mi söner bu ateşgâhlar kaldırmak için mi yeraltını o derin uykusundan kurur bu göl ne var ve ne oluyor neden türkü söylüyor fesleğenler uzakta biri mi göründü biri İncil okurken düşüp bayıldı mı bir rüya mı gördü yalnız keşişler ne oldu? VIII adım Rüknettin, tanışıyor olmalıyız bir çay ocağında ya da bir merdiven başında sunmuş olmalıyım kalbimi size bakın! demiş olmalıyım henüz avladım onu iğvanın zehrini boşalttığı kuyularda. yalnız günah parlar zifiri karanlıkta ve kuyudan kuyuya bir yol yoktur bir avcı tüfeğini doğrulttuğunda ay gibi ışıdığında bir aşk bir mevsim yönünü şaşırdığında. hayret etmiş olmalısınız, kalbim hezarfen misali havalanınca. IX korkarım sevgili doktor,bu mektuba kendimisonra bir menekşeyi teheccüde kaldırmayı unutacağım unutacağım hangi şehirde durursam yâr beni karşılar nerede ölürsem bahtıma idamlar çıkar. gülümseyen bir arap olacak yüzümün size bakan tarafı terkedip gitmelerin ağırlaştığı bir güz olacak öte yarısı. alnımın dokunduğu yerden savaşlar artacak ve bahar giysilerine bürünmüş gelirken kıyamet gönüllü mağlupları olacak hayatın doktor ‘yarından korkan adam’ Rüknettin böyle söyler. X siz doktor yazabilir misiniz bir gülü yeniden alıştırabilir misiniz baharı çürüyen toprağa kabaran yağmuru yeraltına ve bir aşkı ayrılığa yakıştırabilir misiniz doktor kanatlarında hüzün ve manolya taşıyan kuşlarla konuşabilir ve trampetimi geri verebilir misiniz bana? XI ah kalbin moğolları! size verecek ne kaldı bir kitap olup yandı da o külünden zehir kaldı bir hayal olup uçtu da gökte melekler bağırdı: ‘eve dön! eve dön!’ döndüm ki şehrin ağrıları üstüme kaldı bulvara uzanmış diskotek kızları süpermarketler, bankalar /toplu insan mezarları/ üstüme kaldı. size ne denir ey kalbin istilâcıları barbar denir, ‘bir hayal yıkan’ denir alın onu da götürün, bir kalbim kaldı. XII bir ilkokul atlasında gemilerim yandıydı cenevizden geliyordum,elimde mektuplarım vardı. elimde ölü bir kızın sağır saçları vardı bir mevsimin ortasında kalakaldıydım bakkaldan manavdan değil, cenevizden geliyordum doktor o kızın saçlarından geliyordum yitirilmiş bir mahkemeden galiba kalbimden geliyordum. XIII o ayaklarını değdirdiğin deniz Rüknettin, yani yarın o ıssız ve derin ülkesi yavrukurtların içli kızlarım kederine ilişkin o hakikat gün gelir, seni açıklarında boğar ve haykırır ardından terkedip geldikleri sulara hiç ağ vurmamış balıklar; eve dön! eve dön! dönersin aklında hüthüt kuşları kalır ardında sevmeyen ve sevilmeyen bir adam kalır ve Rüknettin, senin kalbinden, her akşam utangaç çocuklar yeryüzüne dağılır. XIV güvercinler nasıl taşırsa ömrünü öyle taşırsın sır misali kalbini tabipler o yardan el çekerse aynalar sırrına agâh olur Rüknettin ne bir halvet olur sana bu dünya ne tutuşan gövdene bir gölge suskun balıkların dilini çözen rüya gün gelir sana mihrâb olur Rüknettin. XV bir güle boyun eğdiren nedir o aşk değilse nedir kalbe çıkartılan tutuklama emri aşk değilse ah, o sığınaklardan yitikleri toplayan ve düşlere vuran gemi nedir aşk değilse size kendimden bahsediyorum doktor ‘biraz yağmur kimseyi incitmez’. XVI iyi ruhların arasında dolaşan bir gölgeden sözediyorum acıdan çatlamış kalbi soğuğa dayanıklı kılan bir bilgiden terkedilmiş şizofrenleri ben kar yağarken ıslanmam. XVII benim öbür adım rüzgâr uğradığım orman değdiğim kalp uğuldar. de ki gayb seferinde kaybolmuşum yola haritasız çıkanların yıldızları ve münhâl yüzleri okuyan şarkısını unutmuşum sönmüş taşıdığım ateşle beraber yaz günleri, uğruna okul kundakladığım âyinler. de ki bulunur elbet iyi bir hâl üzre kaybolan kişi. meğer anka değil bîgâneymişim kalbim kendine varmadıkça bitmezmiş yolum, dîvâneymişim uyardı melekler Rüknettinmişim uyandım bir namaz yürür önümde. benim de buharım tüterdi doktor bir zaman, aşktan bahsedilince. XVIII eve annesiz dönen çocukların diline musallat olan ve hazin bir ırmağın geçerken ışıttığı kentlerin diline musallat olan akşamları baharın ıslattığı mezarın diline musallat olan bu dünyayı severken kalbine ağrılar saplanan kişiye düşlerin kimyasından şifalı otlar çıkaran ben bir ilâhi söylüyorum doktor ay vakti, dantel kızların diline musallat olan XIX şimdi gitsek bir yerde güneş kalır mı biz yokken gülleri sulayacak bir yağmur içeri girer mi bak yanaşıyor Rüknettin hayalin bize vadettiği gemi ömrümüzden bir yaz demir alıyor içine toplayarak vadiler arasında sıkışmış son mümini tütünle dişlerine âhir zamanı çizen son şizofreni ve köyünden dönerken zikri kendine yoldaş edinen son havâriyi su yükseliyor iyi ki gemideyiz Rüknettin iyi ki senin öbür adın rüzgâr iyi ki mevsimden mevsime bir yol yani inanan bir kalbin var. XX gözlerini kapat, Rüknettin hissedeceksin bak geyiklerin ağlayarak dolaştığı bir vadiden sana kuşlar uçacak ve serin denizlerin; kara yelkenlerin tebdil-i kıyafet gezdikleri ormandan sana tiner çeken çocuklar uçacak ve bir sabah namazından atayurtlarına dönerken yolda uyuyakalan meleklerim duasından sana sevda tüten şiirler uçacak. doktorum, uçan insandır aslında kalp denen ırmak arayıp denizini bulunca yağmurla karşılaşmamış bir şehre âniden kar yağınca dönüp dolaşıp da ruh rahmet vadisine varınca uçan insandır aslında. o halde hamdolsun hamdolsun cenneti ve cehennemi bize bir karşılık kılana Rüknettin ve doktoru konuşturana kalpleri buluşturana güneşi ve ayı aşkı ve acıyı hamdolsun kavuşturana. Kemal Sayar * Rüknettin'in kalbi için kehanetler
__________________ Ey iki adımlık yerküre; senin tüm arka bahçelerini gördüm ben. |
|
11 Mart 2016, 07:03 | #157 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Düş'{üş}ler ~ Kaybettiğim adamlar cennetim, var benim.
__________________ Ey iki adımlık yerküre; senin tüm arka bahçelerini gördüm ben. |
|
12 Mart 2016, 08:55 | #159 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Düş'{üş}ler ~ bir giden, bir dönen, sonra yeniden giden şiire dönüşen bir yalnızlıksa bu da bir sen varsın, ordasın, kısık sesli yalnızlık sözgelimi iskenderiye'de bir atlıkarıncada. Edip Cansever
__________________ Ey iki adımlık yerküre; senin tüm arka bahçelerini gördüm ben. |
|
Etiketler |
düşüşler |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
| |