Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Yaygın inanışın aksine yürüyüş daha sağlıklı
2013 yılında Amerikan Kalp Derneği’nin yaptığı araştırmaya göre yürüyüş, koşudan daha faydalıdır. Yaşları 18-80 arasında değişen kişilerin yarısı 6 yıl boyunca haftada 4 gün, yarım saat orta tempoda yürüyüş yaptı, diğer yarısı ise haftada 4 gün hızlı tempoda saatte 6-8 kilometre koştu. Bu iki etkinlikte de kişilerin harcadığı enerji aynı ölçüldü. Ancak yürüyüş ve koşu karşılaştırıldığında var olan ya da olması muhtemel hastalık risklerine olan etki, fark edilir derecede önem taşıyor. Şöyle ki;
Bunlara ek olarak koşu yapanlar kısa sürede vazgeçerken, yürüyüş yapanların vazgeçme oranı yarı yarıya düşüktür.
Düzenli olarak yürüyüş yaparsak ne kazanırız?
Yürüyüş her yaştan kişi için uygun ve ideal bir spordur.
Yürüyüş esnasında rahat nefes alabiliriz, kalp ritmimizi, nefes alıp verişimizi ayarlayıp kontrol altında tutabiliriz.
Düzenli olarak her gün yapılan yürüyüş endorfin hormonu salgısını yükselttiği için kendimizi daha zinde ve mutlu hissederiz.
Çok kilolu kişilerin ağır egzersiz ve spor yapmaları tehlikeli olabilir. Ancak yürüyüş her kilodaki kişinin yapabileceği bir egzersizdir.
Yürüyüş yaptığımızda vücudumuzdaki tüm kaslar çalışır.
Yürüyüş kondisyonu artırır ve yağ yakımının düzenli olmasını sağlar.
Kalp, şeker, kolesterol, tansiyon hastalıklarının olumsuz etkisinin azalması için herkese önerilebilecek egzersiz yürüyüştür.
Kemik erimesinden korunmak için her yaşta yürüyüş yapılmalıdır.
Açık alanlarda yapılan yürüyüşler kişinin depresyon, stres gibi psikolojik sorunlarını da azaltır.
Yapılan araştırmalar yeni başlanan pek çok egzersizin çeşitli sebeplerle kısa süre içinde bırakıldığını, ancak yürüyüşe devam etme oranının diğerlerinden çok daha yüksek olduğunu gösteriyor.
Neden yürüyüş daha faydalı?
Vücudumuzda yavaş, hızlı ve çok hızlı olmak üzere 3 çeşit liflerden oluşan kaslar var. Bu kaslardan sadece bir türünün güç, sağlık ve uzun yaşam kazandıran büyüme hormonunu salgılattığı biliniyor. Şöyle ki ağır fiziksel aktivite yapan, uzun mesafe maraton koşan, atletizmle ilgilenenlerin yalnızca yavaş kas lifleri çalışıyor, hızlı kas lifleri ise azalarak kayboluyor. Vücudun dayanıklılığını artıran kardiyo egzersizleri yoğun kılcal kan damarlarını, hücre içindeki enerji uyarıcıları ve yoğun miktarda enerji içeren kırmızı yavaş kas liflerini kullanıyor. Kırmızı hızlı kas lifleri ise yavaş kas liflerinden 5 kat daha hızlı çalışıyor. Güç artırıcı yoğun egzersizler hızlı kas liflerini geliştiriyor.
Çok hızlı kas lifleri olan beyaz kas lifleri ise daha az kan ve hücre içi enerji içerdiğinden kısa ve çok yoğun egzersizlerde kullanılıyor. İşte bunlar yavaş kas liflerinden 10 kat daha hızlı çalıştıkları için büyüme hormonunun salgılanmasında kilit rol oynuyorlar. Büyüme hormonu çocukluk döneminde büyüme ve gelişmeyi sağlarken 30’lu yaşlardan sonra düştüğü için bu dönem sonrasında kemik erimesi başlıyor. Bu bakımdan çocukluk, gençlik ve aslında yetişkinlik döneminde de aktif tutulması kişinin kemik erimesi ve kaybını, yaşlanmasını, ömrün kısalmasını engelliyor. Bu bakımdan kırmızı kas liflerini değil de beyaz kas liflerini çalıştırma odaklı egzersiz yapmak, ağır egzersizler yerine yürüyüş gibi egzersizleri tercih etmenin daha faydalı olduğu düşünülüyor. Hatta kalp krizi geçirme riskinin ağır egzersizler yapan, uzun süreli maraton koşan, yaşam boyu en ağır sporları yapmış kişilerde çok yüksek oranda olduğu da bilimsel bir gerçek.