![]() |
![]() |
![]() | #1 | |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | "Hayat" Hayat, dağlardan kopup gelen bir ırmakta yıkanmaktı; çocukken ve köydeyken… Ormanda mantar aramak, yağmurda çıplak ayaklarla yürümek ve çamur içinde bırakmaktı üstünü başını… Ağaçlara tırmanıp, elma, dut, fındık ve armut toplamak, bir dala oturup düşler kurmaktı gerçekleşeceğinden şüphe duymadığın… Bir köpeğe tereyağlı ekmek atmak, annenden gizli süt götürmekti dışarıdaki kediye… Bir derenin kenarında kök salmış meşenin gölgesinde, türküler söyleyip, yemyeşil dağlara ulaştırmaktı sesini… Çıkınında bir parça ekmek, tuz ve köy peyniriyle doruklara sevdalanıp, zirvede kanatlanmaktı mutluluktan… Elektriksiz, susuz ve yolsuz; uygarlıktan değilse de insanlıktan nasipli bir köyde, çimenlere uzanıp, yıldızları seyretmekti gece yarıları… Ve manzaranın tanımsızlığını özetlemekti “Aman Allah’ım” cümlesiyle… Kandil ışığında yemek, içmek; testiler dolusu su taşımaktı imecedekilere… Bir buzağının ilk adımlarını izlemek, bir koyun sürüsünün tam ortasına dalmaktı çığlık çığlığa… Yaz güneşinin kızdırdığı başını, bir bakraç kuyu suyunda söndürmekti. Dere kenarlarında kurbağalarla oynayıp, ısırgan otlarına kurban olmaktı, eğreltilerden medet ummak yaralarına… Yığına deste vermek, holluktaki tavuktan yumurta çalmak ve inek sağmaktı sabahın bir köründe… Yayık çalkalayıp, tatmaktı emeğinin ürünü bir maşraba ayranı… Bir kağnıda ayakta seyahat etmek, elindeki diğrenle öküzleri rahatsız etmek ve tekerleklerin çıkardığı kulak tırmalayıcı sesi sevmekti nedensiz… Çayda balık avlamaktı, derin bir nefes alıp denize dalmak ve kumsalda bir tenekenin üstüne sıralamaktı zavallı midyeleri… Babanla kuyuya su çekmeye gitmek, anneni ekmek pişirirken seyretmek ve böğürtlen yemekti kardeşlerinle… Hayat, sokaklarda akardı çocukken ve şehirdeyken… Kayalıklara mevzilenip, kartopu atmaktı yoldan geçenlere, kardan adam yarışması yapıp, sergilemekti her evin bahçesinde ve yoldan geçenlerden oy istemekti sanat eserin için… Yokuştan ayakta kaymaktı ve alkışlanmak sonuna sağ salim vardığında… Yazları kamelyada çay içip, çekirdek çitlemek, kuru bir yer bırakmamaktı su savaşlarında… Mangalda pişen etleri, kokusu gitmeden paylaşmaktı komşularınla… Sokakta futbol maçı yapıp, kura çekmekti bahçelere kaçan topu getirecek babayiğit için… Gazozuna top saydırıp, konvoylarla pikniğe gitmekti dostlarınla… Ekipler oluşturup burjuva oynamaktı akşamları, ayağa kaldırmaktı mahalleyi ve kızdırmak büyükleri… Erketede adam bırakıp, yağmalamaktı; daha çağlayken kayısı ağaçlarını… Yaşlıları dinlemekti can kulağıyla, ezberleyebilmek için söyledikleri manileri, ne anlama geldiğini bilmediğin deyişleri… Annen ve babanla sinemaya gitmek, küçücük boyunla basketbol oynarken çıldırmaktı sevincinden… Baharda; yaşlı, genç, küçük, büyük, iş bölümü yapmaktı uçurtma yetiştirmek için mahalledeki çocuklara… İster şehirde, ister köyde olsun; hayat güzeldi çocukken… Çocuk yüreğimde yer yoktu acıya, gülümseyen her yüz dosttu. Üzüldüğüm olurdu elbet; topum patladığında, eve geç geldiğim için annem azarladığında ya da kardan adamım güneşin azizliğine uğradığında… Benden beklenen sadece çocuk olmamdı, eğlenmek ve mutlu olmak; gülmeliydim hep… Güzel bir hayatım olsun isterdi büyüklerim ve ben hayatın güzel olması gerektiğini sanırdım çocukken…Allah bahtını açık etsin derdi anneannem… Büyürken, keşfedilmeyi beklerdi hayat… Senden çok farklı düşünen ve yaşayan insanlarla tanışmaktı. Kitaplarda karşılaştığın dünyayla, yaşadığın arasındaki uçurumları ve benzerlikleri araştırmak… En çok kullandığın “Neden?” kelimesiyle illallah dedirtmek çevrendekilere… Oyun arkadaşlıklarının dostluklara ve sohbetlerin tartışmalara dönüşmesiydi. Okulun, öğrenmeye gittiğin bir yer olmaktan çıkmasıydı gözünde… Sevgini değil, saygını; sorularını değil cevaplarını, kafanın ve yüreğinin içindekileri değil, saçlarını ve çoraplarını önemseyen hocalarınla zıtlaşmaktı sürekli… Doğruyla yanlışa, güzelle çirkine; emeğe, ölüme, yaşama, aaaae ve sorumluluklara kendince anlamlar katmaktı giderek… Acıyla, şüpheyle ve hayal kırıklıklarıyla karşılaşıp, sırlar ve öfkeler biriktirmekti içinde… Kendini ve hayatı anlamaya çalışırken, şikayet etmekti anlaşılmamaktan… Babanla sonu gelmeyen tartışmalara girmek, annenin uzlaşma arayışına direnmekti. Kusursuz olmaya çalışmaktan yorulmaktı; hayaller, umutlar ve hatalar istemekti kendine ait… Değişir ve gelişirken bedenin, düşüncelerin ve yüreğin; değiştirmek istemekti bir şeyleri… Duyulsun istemekti çığlıkların, isyanların; dinlensin istemekti söylediklerin… Ben sızlardım büyürken, sürekli bir ağrı taşırdım yüreğimde, aaaalerden hoşlanmazdım. Yapacağım her şeyi istemeliydim önce… Sınırsız ve koşulsuz sevebilmeli, herkes için arayabilmeliydim mutluluğu… Sıradan bir hikayeye dönüşmemeliydi bu dünyadaki serüvenim. Sonrası mı? Büyük yalanlar aradı inanmak için… Hayat, dağlardan kopup gelen bir ırmaktı. Her dönemeçte, biraz daha kirlendi ırmak… Alıntı | |
| ![]() |
![]() | #2 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: "Hayat" Hayatla ilgili guzel yazılar Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Hayat ile ilgili cok şey söylenebilir ama ben bu seferlik klişe olanları tekrarlıyayım ; *İyi *Hoş * Güzel Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. |
| ![]() |
![]() | #3 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: "Hayat" Kişisel fikrim, "hayatı anlatmaya kelimeler yetmez."
__________________ Lucifer dediler bana, kötülüğü anlatmak için. Halbuki, ışık ve güzelliği anlatırdı Lucifer. Ben kötüyüm bu düzen için; ama değilim asla kötülük. |
| ![]() |
![]() |
Etiketler |
hayat |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |