IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  reklamver

Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 20 Mart 2009, 21:00   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Eskişehir İli Hakkında Bilgiler




ESKİŞEHİR Yöresel El Sanatları

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
ESKİŞEHİR’DE EL SANATLARI

Eskişehir Anadolu toprakları içerisinde çok değişik kültürlerle tanışık oldukça zengin folklor özelliklerine sahip bir ilimizdir.

13. yüzyıldan bu yana yerleşimin görüldüğü bu ilde 18. ve 19. yüzyıllardaki Türkmen ve Yörük yerleşimleri ile 19. ve 20. yüzyılın başlarındaki Kırım. Kafkasya ve Balkanlardan gelen göçmenlerin bu il ve çevresindeki kültür oluşumlarına katkıları açıkça görülmektedir. Bu kültür oluşumları içerisinde yer alan el sanatları da hiçbir yöremizde görülemeyecek kadar çok çeşitlilik gösterir. Ancak bugün kimi el sanatları yerlerini sanayi ürünlerine terk ederek müzelerdeki yerlerini almış kimileri yok olmakla karşı karşıya kalmıştır. Bununla birlikte olanca zerafetiyle yaşayan ve yaşatılan el sanatları da işlerliğini sürdürmektedir.

Eskişehir’de bugün yaşatılmaya çalışılan el sanatlarından bazıları şunlardır:

DOKUMACILIK

Yerleşik yaşama geçmiş olan Yörük ve Türkmen köylerinde kilim cicim zili sumak ve pala dokumacılığı ile heybe çuval yastık yapımı oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Özellikle Sivrihisar ilçesi Kuzuören. İlyaspaşaYörme Holanta Köyü Türkmenleri Günyüzü Türkmenleri Han Kasabası ile Seyitgazi-Kırka Karakeçili Türkmenlerinin kilim dokumaları ilginçtir.

Kilim dokumacılığı son derece özgürdür. Türkmen deyişiyle “Halı işi deli işi Kilim işi kimin işi” sözü kilim dokumacılığının özgürlüğünü vurgulamaktadır. Kilim dokumacılığında önceden hazırlanan bir model bulunmaz. Ancak gelenek kalıpları içerisinde ve dokuma anıda desenlerin özelliğine göre dik ve yan taşmalar yapılıp boşluklar doldurularak çalışılır. Halıda olduğu gibi sıra takibi yapılmaz.

Yörede kilim benzeri el dokumaları arasında yer alan cicim zili sumak... gibi değişik biçimlerdeki süsleme teknikleri de geliştirilmiştir.

Cicimde gergin çözgü iplik sistemi üzerine bezayağı zemin örgüsü işlenirken renkli ekstra iplikler çözgü üzerinden belirli atlamalarla desenleri meydana getirirler.

Zili dokumada bezayağı zemin örgüsü üzerine renkli iplikler deseni oluşturacak biçimde belirli atlamalarla işlenir. Yüzeyde deseni işleyen iplik dokumanın arka yüzüne geçer ve o renk motifi yüzeyde tekrar işleyinceye kadar bağlantısız durur.

Sumak gergin çözgü iplikleri üzerine renkli ipliklerin dolanarak desenleri oluşturduğu bir dokuma çeşididir.

Bu dokumalardan ihtiyaca göre de çuval yastık yüzü hurç heybe yatak örtüsü ve sedir örtüsü hazırlanır.

Bu dokumaların üzerlerindeki desenler de değişik adlar alırlar: İskambilli Karakilim Gülbudağı GelintaşıElibelinde Atkaçtı Akrep Koçboynuzu Kocabaş Parmak Merdiven Ejder Pençe Çomça Top Ayna ve Bıtrak...gibi.

Son yıllarda ilimizde kilimciliğin geliştirilmesi amacıyla Seyitgazi-Kırka Çifteler-Han ve Sivrihisar-Kayakent’te kilim dokuma okulları açılmıştır.

ÇORAP İŞLEMECİLİĞİ

Eskişehir’deki eski yerleşim bölgelerinde ve yüzyılın başındaki Yörük ve Türkmen yerleşiminin bulunduğu köylerin hemen hepsinde kadınların en çok uğraştıkları el sanatlarındandır.

Ancak Sivrihisar’da yapılan çorapların renk ve desen açısından diğerlerinden ayrı bir yeri vardır. “Ak Çoraplar” özelliği taşıyan bu çoraplar beyaz ya da krem renginde olup genellikle ajurların konçlarda yer aldığı çoraplardır. Bu çorapların ajurlu olmasının nedeni çorabı tekdüzelikten kurtarmak amacını taşır. Böylece çorap desenli ve dekoratif bir körünüme sahip olur. Üzerindeki desenlerde bulunan işlemelerin biçimlerine göre; Arpalı Baklava Dilimi Sığır Suyu Sıçan Dişi Sineli Terleme Elmas Eli Düz Örgü Kestane Kabuğu İngiliz İğnesi Süpürge Sapı Bal Peteği Fincan Göbeği Sarhoş Yolu Bıçak Burnu gibi adlarla anılırlar.

SEYİTGAZİ OYALARI

“Makinalar çıktı da oyalar oldu hep yalan

Oyalan deli gönül var git sen de oyalan”

Bu anlamlı sözler gönül dileklerini oyalara yansıtan kızlarımızın dilinde bugün de dolaşmaktadır.

Anadolu’nun hemen her yöresinde genç kızlarımıza beceri kazandırmanın temeli olarak kullanılan oya yapımı kullanılan malzemeye göre; Boncuk Oyaları İplik Oyaları Koza Oyaları Bez Oyaları Mum Oyaları gibi adlar alırlar. Kullanılan araçlara göre ise İğne oyaları Firkete Oyaları Tığ Oyaları ve Mekik Oyaları olarak adlandırılırlar.

Anadolu’da yalnızca Eskişehir - Seyitgazi ilçesi ve çevresinde görülen boncuk oyaları iğneyle tığla ya da mekikle yapılabimektedir. Bazen iplik üzerine dizilen boncuk sayılarının şaşırtıcı boyutlara vardığı bu sanat tülbentlerde mendillerde içliklerde yaka ve kol ağızlarında gelinlik kızlarımızın çeyizlerini süslemektedir.

Seyitgazi Oyalarını gün ışığına çıkaran Seyitgazi Müzesi eski müdürü sayın Mehmet MUTLU’yu da burada saygıyla anmak gerekir.

Oyalara yapılış biçimlerine ve desenlerine göre değişik adlar verilirken yörenin genç kızları yaptıkları oyalar için de maniler dizerler:

“Oyalı tülbendimin ucuna

Lira bağlarım lira

Eğer seninki dalga ise

Benimki de numara”

“Yemenimin oyalı uçları

Ben çıkamam yokuşları

Yarime selam götürün

Yedi dağın kuşları”

“Yazmamın oyası kara

Etrafı şeker pare

Taze bir gelin sevdim

Kendisi güzel gözü kara”

“Oyalı tülbendimin katını

Katından ayırmayın

Vurun öldürün beni

Yarimden ayırmayın”

Seyitgazi boncuk oyalarından bazılarının adları şöyle: Üç Güzel Bahçe Güzeli Kirpik Dut Oyası Piliç AyağıYattı Kalktı Atmış Akıl-Yetmiş Fikir Hanım Teri Saat Kordonu Yasemin Sincir Çilek Ay Yıldız Kahve Çıtlağı Zikzak Gelin Tacı Su Taşı Kaynana Dili Fincan Altı Süpürge Kiraz Peri Bacaları Yaprak Raf KertiğiGece Lambası İncir Çark Kuzu Dişi Örüncekli Portakal Mini Etek İncili Küpe Dama Halkalı Şeker Bir Benli Zeki Müren Göbeği Hanım Çantası Süpürgeler Kanlı Kafa Şemsiye Dönme Dolap Bebek Oyası Saray Süpürgesi Kuş gözü Bülbül Yuvası Hanım Göbeği ve Elti Eltiye Küstü...

ALPU GÜMÜŞ İŞLEMECİLİĞİ

Son yıllarda gün ışığına çıkarılan Alpu ilçesindeki bu önemli el sanatı evlerde aileler arasında sürdürülmektedir. İşlemelerde geleneksel Türk ve Osmanlı desenlerinin yanısıra Osmanlı Padişahlarına ait tuğra ve mühürlerin illüstrasyonları da kullanılmaktadır.

Gümüşten yapılan eşyalar arasında kama tütün tabakası kamçı enfiye kutusu at koşum takımları süsleriağızlık bilezik muskalık kemer kolye yüzük küpe kravat iğnesi tabanca kabzası yaka iğnesi kol düğmeleri çeşitli rozetler bulunmaktadır. Bu eşyalar üzerinde işlenen desenleri oluşturma işine “SAVAT” adı verilir. Savat kurşun gümüş bakır ve kükürt karışımından oluşan bir çamurdur. Cilalanarak parlatılan gümüş eşya üzerine oyma kalemleriyle işlenerek oyulan desenlerin üzerine savat çamuru doldurularak eşya ateşe tutulur. soğuduktan sonra eğe ve zımpara ile tesfiyesi yapılıp keçe cilası ile parlatılarak satışa sunulur.

Eskişehir yöresel el sanatları arasında yer alan ancak teknolojiye yenik düşerek işlerliğini yitirmek üzere olan dericilik saraçlık nalbantlık sarka işlemeciliği tahta oymacılığı bakır ve altın işlemeciliği çömlekçilik yorgan işlemeciliği keçe yapımı araştırmacıların ilgisini beklemektedir.

Yukarıda saydığımız el sanatlarının dışında yörede geçmiş yıllarda uğraşı alanı bulan ipekçilik pamuk ipliği boyacılığı ve bez dokumacılığı gibi bazı el sanatları da işlerliğini yitiren el sanatlarındandır. Bu sanatların varlığına ise ancak bazı yazılı kaynaklarda eski salnamelerde rastlayabiliyoruz.


Alıntıdır

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver
Alt 20 Mart 2009, 21:01   #2
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Eskişehir İli Hakkında Bilgiler




ESKİŞEHİR Ve Çömlekçilik
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]ESKİŞEHİR Ve Çömlekçilik

ESKİŞEHİR Ve Çömlekçilik Tarihi

ESKİŞEHİR Ve Çömlekçilik Resimleri



Eskişehir’in Mihalıççık ilçesi Sorkun köyünde kadınlar, Neolitik dönemde uygulanan teknikle çamuru şekillendiriyor, kap-kacak yapıyor ve aynı dönemin yöntemiyle çömleklerini açıkta pişiriyorlar.

12 Bin Yıllık Sanat Sorkun`da Yaşamaya Devam Ediyor

Mihalıççık'a 12 km. uzaklıktaki Sorkun köyünde halkın tümü çömlekçilikle uğraşmaktadır. Yüzyıllar öncesinin yöntemlerini kullanmaları dolayısıyla dünyanın her yerinden araştırmalara konu olmaktadırlar.

Yaklaşık 12 bin yıl önce son buzul çağının bitişiyle iklimde meydana gelen değişim daha ılıman ortamda ya-şayan bitki ve hayvan türlerinin çoğalmasına olanak vermiş, günümüzdekine benzer doğal bir ortam oluşmuştur. Yaklaşık 12 bin yıl önce son buzul çağının bitişiyle iklimde meydana gelen değişim daha ılıman ortamda yaşa-yan bitki ve hayvan türlerinin çoğalmasına olanak vermiş, günümüzdekine benzer doğal bir ortam oluşmuştur.

Arpa, buğday gibi bitkilerle koyun, keçi ve domuz gibi hayvanların yabani ataları bu ılıman ortamın bitkileri ve hayvanları arasına girmiştir. Bu olumlu değişimin sonucunda insanlık tarihinin ilk büyük dönüşümü olarak kabul edilen Neolitik çağ başlamıştır. Neolitik çağ, insan topluluklarının binlerce yıl boyunca geçimini sağladığı avcılık ve toplayıcılık yerine üretime başlaması yani tarım ve hayvancılığı öğrenmesidir. Neolitik dönem elbette ki dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşayan değişik insan guruplarınca aynı anda yaşanabilmiş değildir. Elde edilen arkeolojik verilere göre, bu çağın ilk kez Ortadoğu`da ve M.Ö. 9000-7000 yılları arasında uzun bir süreç sonunda gerçekleşmiştir.
Bu dönemde Anadolu`nun güney kesimlerinin uygun şartlara sahip olması ve sözü edilen bitki ve hayvan türlerinin doğal yaşama alanı olması nedeniyle Neolitik Çağın ilk kez burada başladığı düşünülmekte ve bu düşünce de arkeolojik verilerle sürekli olarak desteklenmektedir.

İnsan topluluklarının bu dönemde üretime geçmesi bir dizi gelişmeyi de beraberinde getirmiştir. Artık beslenmek için av hayvanlarının peşinde göçetmeye veya tükenen bitkilerin yerine yenilerini aramaya gerek kalmamış, aksine ekilen tohumların yetişmesini, üreyen hayvanların büyümesini uzun süre bir yerde bekleme gereği doğmuştur. Bunun sonucu olarak da insanlar göçebe hayat tarzından yerleşik düzene geçmeye başlamışlar, ilk köy toplumları da böylece yavaş yavaş ortaya çıkmıştır. Güneşte kuruyan çamurun sertleşmesinin öğrenilmesiyle ilk evler, daha sonra da kilin pişirilmesiyle çanak çömlek yapımı gelişmiştir.

Adına ister 12 bin yıllık sanat, ister gelenek deyiniz, Sündiken Dağlarına yaslanmış, Mihalıççık ilçemizin, Sorkun köyünde de, toprak sanatının tarihi oldukça eskidir. Eskişehir`den Sorkun köyüne gidenler ilk önce, çam kokularını duyarlar. Köy çam ormanları ile ünlü Sündiken dağlarının doruklarındadır. Eskişehir`de ve çevre illerde `Sorkun Köyü` adından söz edildiğinde, hemen herkesin aklına çömlekler ve toprak sanatı gelir. Bu köyde çok az kişi çiftçilik ve hayvancılık yaparak geçimini sağlar. Köyün neredeyse tamamına yakının ekmemeği çömlektendir.

Belki de, Sorkun`luları toprak sanatına iten nedenlerin başında orman köylüsü olmak ve topraksız olmak gelmiştir. Ekilip, biçilecek toprakları azdır. Ama çömlek yapacak kaliteli topraklar yörede bulunmaktadır. Çömlek yapmak, toprağı işlemek onlara Sorkun`lulara göre kolaydır. Sorkun köyü, Eskişehir`in orman köyleri arasında yer alıyor. Arazileri pek verimli değil. Köyde yaşayanların arazileri çok kısıtlı. Araziler kısıtlı olunca da, toprakta yetişen sebze ve meyveleri sadece kendileri için yetiştiriyorlar. Geçimlerini de toprağı, sanat eserine dönüştürerek, kazanıyorlar.
Sorkun köyünde, her evin önünde dizili, yığınla çömlekleri görebilirsiniz. Bunlar satışa hazır çömleklerdir. Elbette, toprağın çömleğe dönüşmesi zor ve zahmet isteyen bir süreçtir.

Sorkun köylüleri, köydeki çömlekçiliğin tarihini, tarih olarak veremiyorlar ama, çömlekçiliğin tarihi sorulduğunda şu yanıtı veriyorlar:" Dedelerimiz bu köye geldiğinde, yaptıkları sanatı da yanlarında getirmişler. Çömlekçilik babadan-oğula, anadan-kıza geçerek günümüze kadar ulaşmış. Bir de Erenköy dediğimiz bir yer var. Burası daha önce Rum köyüymüş. Burada zaman zaman onların yaptığı küpleri ve küplerin parçalarını bulduk. Onlar da bizim gibi çömlekçilik yapıyorlarmış." İşte, belki Sorkun köyündeki çömlekçiliğin tarihi, neolitik çağa kadar uzanıyor.
Köyün çömlek ustaları, çömlek yapımının kolay olmadığını söylüyorlar ve" Çömleğin çilesi ve emeği çoktur. Bir çömlek, çömlek oluncaya kadar 26 kez insan elinden geçiyor. Geçiyor geçiyor ama, toprak ürünlerin bakırdan da, çinko`dan da, emayeden de, hatta çelikten de sağlıklı olduğuna inanıyoruz" diyorlar.
Artık, köyde `kızıl` toprak adı verilen çömlek yapımında kullanılan toprak kolay bulunmuyor. Köyün çömlek ustaları kızıl toprağı bulmak için yoğun çaba harcadıklarını belirterek," kızıl renkteki toprağın yanına amyot madeninin yağlı kısmını da karıştırıyoruz. Bereket bu madende köyde var" şeklinde konuşuyorlar. Çömlek ustası Ali Demirtaş, " Çömlek toprağı ilk çıktığında `cıvık` bir şekilde oluyor. Güneşte toprağı kurutmaya başlıyoruz. Kuruduktan sonra kazanlarda eritiyoruz. Amyot madeninin yağlı kısmı ile karıştırıp çamur elde ediyoruz. Ama bu karışımı hazırlamak çok önemli. Biri az, biri çok olursa, çömlekler yakılmaya başladığında gürültülü bir şekilde patlar" şeklinde konuştu.

KADIN ELİ DEĞMEDEN OLMAZ

Sorkun köyünde çömleğin elle şekillenmesini ise köyün kadınları yapıyor. Erkekler daha çok, toprağı çıkarmak ve çömleklerin yakılması sırasında çalışıyor. Çömleğin yapılması için önce `halka` tutuluyor. `Dip` yazılıyor. Önce `karınlama` (Şekil verme) işlemi yapılıyor. Daha sonra ağızlık (çömleğin kenar kısmı) tamamlanıyor. Bu işlemlerin ardından çömlekler kurumaya bırakılıyor. Çömlekler kuruduktan sonra kalın olması için `ıslama` yapılıyor. Daha sonra da `kazıma` evresi gerçekleştiriliyor. Çömlekler şekillendikten sonra bu kez sıra `sır` işlemine geliyor, yani cilalama...
Çömlek tamamda, çömleğin kapakları nasıl yapı-lıyor? Sorusu akla gelebi-lir. Bütün köy çömlek yapı-yor ama, köyde sadece iki aile çömleğin kapağını ya-parak, sanatı tamamlı-yor...

RÜZGÂR KÖYDE ÇÖMLEKÇİLİK YAPILIDIĞINI BİLİYOR

Çömlekler ve kapaklar evdeki atölyelerde yapılıyor. Çömlekleri pişirme işi ise sadece köyün rüzgâr alan bir tepesinde yapılıyor. Köyün rüzgâr alan te-pesi, köyün ortak arazisi... Rüzgâr olmadan çömlekler pişirilemiyor. Rüzgârlı tepede, önce çömlekler usulüne uygun diziliyor. Eğer, çömlekler pişirilmek üzerine, usulüne uygun dizilmezse, çömleklerin işi başka, dışı başka renk alıyor. Her şey usulüne uygun yapıldığında, biraz para cebe giriyor.



Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.



Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.



Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.



Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 25 Mart 2009, 17:24   #3
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Eskişehir İli Hakkında Bilgiler




ESKİŞEHİR Atatürk Stadı

Eskişehir Atatürk Stadı Eskişehir'de bulunan 18,700 koltuk kapasiteli staddır. Stad Eskişehirspor'un iç saha maçlarına ev sahipliği yapmaktadır.UEFA Kriterlerine uygun Türkiye'nin ışıklandırılmalı stadlarındandır.Eskişehirde yakın zamanda yapımına başlanacak olan 30.000 kişilik stadyum muttalıp çayırına kurulup bugünkü stadın olduğu yere Disneyland kurulacaktır.Eskişehir Atatürk stadı ençok Eskişehirspor Afyonspor maçında 30.000 kişi izledi ve 18.000 kişilik stada sığmayı bildi. 2008-2009 sezonun başında hafif bir tamirat gören stad Süper Lige uygun hale getirildi. Yeni Sezonda kapasite 115,000 koltuk kapasiteli stad olacaktır stad şehir dışına Muttalıpa yapılacaktır.





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Alıntı.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 03 Nisan 2009, 00:14   #4
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Eskişehir İli Hakkında Bilgiler




ESKİŞEHİR Giyim Ve Kuşam

Bölgedeki yerleşim yerleri ve coğrafi konum nedeni ile giyimde değişiklikler gözlenmektedir. Eskişehir, Ege, Marmara ve İç Anadolu Bölgelerinin kavşak noktasındadır. Bu konumundan dolayı çevre bölgelerden Ankara, Bilecik, Kütahya ve Konya giyiminden etkilenmeler görülür.Bölgedeki yerleşim yerleri ve coğrafi konum nedeni ile giyimde değişiklikler gözlenmektedir. Yöredeki kadın giysileri genel olarak ağır esvap diye adlandırılır.
Yörede giyilen giysilerin hemen hemen tümü cepken-şalvar biçimindedir. Cepkenler biçim olarak birbirinden farklılık göstermesine karşın, şalvarlar biçim olarak birbirinin aynıdır. Sadece kumaş ve işleme olarak birbirinden farklılık gösterir. Yörede giyilen giysiler ile göçmen olarak yöreye yerleşen muhacirlerin getirdiği giysiler, biçim olarak, hatta motif olarak oldukça benzerlik göstermektedir. Rumeli giysilerinin yapımında atlas kumaş daha çok kullanılmıştır. Atlas, yüzü ipek, tersi parlak yüzlü, düz bir kumaş türüdür. Üzerine işleme yapılmaya çok uygundur. Bursa ipeklileri içinde kırmızı ve yeşil renkli atlaslar çok değerlidir. Osmanlı sarayında kışın giyilen giysi ve kürklerde atlas çok kullanıldığından kış mevsimine sarayda “Atlas Mevsimi” denmiştir.
Yörede 12 çeşit yöresel kadın giysisi bulunmaktadır. Bunlar Sarka-pesent, Canfes, altıparmak, cezi, hint kumaşı, sevai, kıron, elmasiye, bindallı, tamaşa, dizbağlı, meydani olarak adlandırılmaktadır
Tüm giysiler birbirini andırmaktadır ve bunların en değerlisi, en çok seçileni sarka-pesent’tir.
Sarka-Pesent:
Biçim olarak birbirinden fazla bir farklılık göstermemelerine karşın motif işlemelerine göre değişik çeşitleri vardır. Genelde sarka altına giyilen işlemeli şalvara pesent denir. Bu şalvara çakar, don, kasnak da denmektedir. Sivrihisar yöresinde sarka altına Sefavıl (sevai) şalvar giyilir. Giysiler arasında en ağır işli olan cepken modelidir. Uzun kollu ve önü açıktır. Yörenin değişik alanlarında motif, renk (kırmızı, mor, lacivert, vişne çürüğü, siyah) ve işleniş açısından farlılık gösterir. Sözgelimi merkezde giyilen sarkalarla, Sivrihisar yada İnönü bölgesinde giyilenler farklıdır. Bir de İzmir Sarkası denen örneği vardır. Pesent, eskiden adı kasnak olan bir şalvar modelidir. Sarkadan bir iki ton açık bordo ipekten yapılır. Kırmızı ve pembe renkleri de vardır. Pesentin tümü sim, pul ve boncuklarla işlenmiştir. Tüm desen aynı motifin yan yana sıralanmasından oluşmuştur. Motifin ortasına yeşil ipek aplike edilmiş, etrafına sim tırtıllarla çiçek ve yaprak desenleri işlenmiştir. Bunun çevresinde ise blonga iğnesi tekniği ile işlenmiş yaprak ve dal motifleri vardır. Motifin büyük dallı yapraklı ve çiçekli kısımları mavi, beyaz, sarı, yeşil, pembe kordonlarla birbirine tutturularak dantel gibi hazırlanan bordür geçirilmiştir. Kumaş önce astarla duble edilmiş, nakış ondan sonra işlenmiştir. Daha sonra pesentin içi beyaz mermer şahi ile astarlanmıştır. 8-10 metre kumaştan yapılır.

Eskişehir’de geleneksel erkek giysileri potur, dokuma gömlek ve cepken ‘ dir. Seyitgazi İlçesi Kırka yöresindeki giyim kuşam diğer yörelere göre biraz farklılık göstermektedir.Dizbağlı olarak adlandırılan bu yöresel kıyafet günümüzde de düğünlerde kullanılmaktadır.
DİZBAĞLI
Yöre: Eskişehir – Seyitgazi Kırka
Giysinin üst kısmı iki parçadan oluşuyor. İç kısma giyilene enteri ya da kapaklı deniliyor. Enterinin üstüne sarka giyiliyor. Her iki giyside kadifeden yapılmıştır. Bu giyside üste giyilen sarka ile giysinin alt kısmını oluşturan şalvar simle yapılmış nakışlarla bezenmiştir.
Yörenin geleneksel erkek giyimi zeybek giysisidir. Zeybek giysisi eskiden yörede yaz, kış giyilen bir günlük giysiymiş. Siyah ve mavi renkte olanları varmış. Bunlar dimiden yapılırmış. Alta, dizlere kadar örülmüş yün çoraplar giyerlermiş. Bu giyimle ilgili bir gelenek de donun paçalarına,ilgi duydukları kızların ördükleri oyaların çekilmesiymiş. Zeybek giysisi eskiden günlük bir giysiyken, bugün bir tören giysisi durumundadır. Zeybek oyunu oynanırken giyiliyor.
GELİNLİK (Kıron yada ağır esvap)
Yöre: Eskişehir
Yıl: Takiben 100 Yıllık

Kaynak kişi bilinmiyor bağış yoluyla okula verilmiş
Özellikleri: Krem rengi atlas üzerine sim sırma ile Maraş işi tekniği uygulanarak işlenmiş. Gelinlik 4 parçadan oluşmaktadır. Ceket, etek, yaka ve kemer. Gelinliğin tüm yüzeyi nakışlarla bezenmiştir.
Desen Özellikleri: Bitkisel bezemeler kullanılmıştır.

MANTO
Yöre : Eskişehir Kırka
Yıl: 35
İplik Özelliği: Yün
Özellikleri: Cicim tekniği ile kilim desenleri ile dokunmuştur. Mantonun tamamı desenlidir.

Sivrihisar’da Sarka don,uzun entari, maher, futa,bindallı gibi tamamen Sivrihisar işi kıyafetler bulunmaktadır.Bu kıyafetler özellikle düğünlerde, özel günlerde giyilmektedir.

Alıntı.

 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
bilgiler, eskisehir, eskişehir, hakkinda, hakkında, ili, İli


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Üroloji Hakkında Bilgiler KarakıZ Erkek Sağlığı 0 30 Ağustos 2011 00:43
Eskişehir Genel Bilgiler Ecrin İç Anadolu Bölgesi 0 21 Ağustos 2011 13:19
Hakkari İli Hakkında Bilgiler YapraK Doğu Anadolu Bölgesi 3 03 Nisan 2009 01:44
Muş İli Hakkında Bilgiler YapraK Doğu Anadolu Bölgesi 3 03 Nisan 2009 01:38
Van İli Hakkında Bilgiler YapraK Doğu Anadolu Bölgesi 4 03 Nisan 2009 01:35