03 Kasım 2010, 07:17 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Kuran'da hz. Isa Peygamberimiz ahir zamanda gerçekleşecek olayları anlatırken genelde halk arasında bilinmeyen bir konuya da değinmiş, Hz. İsa'nın yeniden yeryüzüne geleceğini müjdelemiştir. Halk arasında Hz. İsa, yaklaşık 2000 yıl önce yaşamış ve çarmıha gerilerek öldürülmüş bir peygamber olarak bilinir. Oysa bu, Kuran'dan uzak olmaktan kaynaklanan yanlış bir inanıştır. Bu bölümde delillerini göreceğimiz gibi Hz. İsa ölmemiş, sadece Allah katına alınmıştır. Ahirzamanda tekrar dünyaya gönderilecek, Hz. Mehdi ile birlikte dünyayı barış ve adaletle dolduracaktır. Hz. İsa'nın Yeryüzüne Dönüşü Hz. İsa Ölmemiştir Hz. İsa ile ilgili ayetler incelendiğinde, onun ölmediği ve öldürülmediği, Allah katına yükseltildiği görülür: Nisa Suresi'nde, Hz. İsa'nın öldürülmediği ve Allah tarafından göğe yükseltildiği anlatılmaktadır. Allah ayetinde bu durumu açıkça bildirmektedir: Ve: "Biz, Allah'ın Resulü Meryem oğlu Mesih İsa'yı gerçekten öldürdük" demeleri nedeniyle de (onlara böyle bir ceza verdik.) Oysa onu öldürmediler ve onu asmadılar. Ama onlara (onun) benzeri gösterildi. Gerçekten onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, kesin bir şüphe içindedirler. Onların bir zanna uymaktan başka buna ilişkin hiçbir bilgileri yoktur. Onu kesin olarak öldürmediler. Hayır; Allah onu kendine yükseltti. Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. (Nisa Suresi, 157-158) Türkçe meallere baktığımızda Hz. İsa'nın Allah katına yükseltilmeden önce öldüğü yönünde tercümeler görürüz. Söz konusu ayetler şunlardır: Hani Allah, İsa'ya demişti ki: "Ey İsa, doğrusu seni Ben vefat ettireceğim ve seni Kendime yükselteceğim.... (Al-i İmran Suresi, 55) Allah, Maide Suresi'nin 117. ayetinde ise, şu şekilde buyurmaktadır: "Ben onlara bana emrettiklerinin dışında hiç bir şeyi söylemedim. (O da şuydu Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. 'Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin.' Onların içinde kaldığım sürece, ben onların üzerinde bir şahidim. Beni vefat ettirdiğinde, üzerlerindeki gözetleyici Sen'din. Sen her şeyin üzerine şahid olansın." (Maide Suresi, 117) Oysa yukarıda verdiğimiz ayetlerin Arapça karşılıklarının incelenmesi, Hz. İsa'nın bildiğimiz manada ölmediğini açıkça ortaya koymaktadır. Çünkü bu ayetlerde geçen ve Türkçe meallerde öldürme ya da vefat ettirme olarak verilen kelime Arapça'da "teveffa" kökünden türemiştir ve bu kelime ölüm manasına değil, "canın alınması" manasına gelmektedir. İnsanın canının alınmasının ise her zaman ölüm anlamına gelmediğini yine Kuran bize bildirmektedir. Örneğin teveffa kelimesinin geçtiği bir ayette insanın ölümünden değil "uykuda canının alınmasından" Allah şu şekilde bahsetmektedir: Sizi geceleyin vefat ettiren (teveffa) ve gündüzün "güç yetirip etkilemekte olduklarınızı" bilen, sonra adı konulmuş ecel doluncaya kadar onda sizi dirilten O'dur. Sonra "en son dönüşünüz" O'nadır. Sonra yapmakta olduklarınızı size O haber verecektir. (Enam Suresi, 60) Bu ayette "vefat ettirme" olarak tercüme edilen kelime ile, Al-i İmran Suresi'nin 55. ayetinde kullanılan kelime aynıdır, yani her iki ayette de "teveffa" kelimesi geçmektedir. İnsanın gece içinde bulunduğu durum ölüm olmadığına göre ayetlerde kullanılan bu kelimenin ölümü kastetmediği, doğru tercümenin "geceleyin canlarınızı alan" şeklinde olması gerektiği açıktır. Aşağıdaki ayet de aynı şekildedir: Allah, ölecekleri zaman canlarını alır; ölmeyeni de uykusunda (bir tür ölüme sokar). Böylece, kendisi hakkında ölüm kararı verilmiş olanı(n ruhunu) tutar, öbürüsünü ise adı konulmuş bir ecele kadar salıverir. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardır. (Zümer Suresi, 42) Bu ayetten de anlaşılacağı gibi, Allah uyuyan insanın canını almaktadır ama hakkında ölüm kararı verilmemiş olanı eceli gelinceye kadar tekrar salıvermektedir. Bu haliyle insan bildiğimiz manada ölmüş olmaz. Yalnızca geçici bir süre için ruhu bedeninden ayrılmış farklı bir boyuta girmiş olur. Uyanacağı zaman ise tekrar ruhu bedenine iade edilir. Sonuç olarak Hz. İsa'nın uykudakine benzer bir duruma sokularak Allah katına yükseltildiğini, olayın bildiğimiz ölüm olmadığını, sadece bu boyuttan bir ayrılış olduğunu söyleyebiliriz. (Doğrusunu en iyi Allah bilir) Hz. İsa Yeryüzüne Geri Dönecektir Bu bölüme kadar anlatılanlardan, Hz. İsa'nın ölmediği ve Allah katına yükseltilmiş olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Ancak Kuran'da dikkat çekilen bir başka önemli konu daha vardır: Hz. İsa yeryüzüne yeniden dönecektir... Hz. İsa'nın yeryüzüne ikinci kez geleceği konusu Kuran'da çok açık olarak bildirilmiştir. 1. Delil Hz. İsa'nın ikinci kez yeryüzüne ineceğine dair işaretler taşıyan ayetlerden ilki Al-i İmran Suresi'nin 55. ayetidir: "Hani Allah, İsa'ya demişti ki: "Ey İsa, doğrusu senin hayatına Ben son vereceğim, seni Kendime yükselteceğim, seni inkar edenlerden temizleyeceğim ve sana uyanları kıyamete kadar inkara sapanların üstüne geçireceğim. Sonra dönüşünüz yalnızca Banadır, hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyde aranızda Ben hükmedeceğim." (Al-i İmran Suresi, 55) Ayetteki "sana uyanları kıyamete kadar inkara sapanların üstüne geçireceğim" ifadesi dikkat çekicidir. Kuran'da kıyamete kadar inkar edenlere üstün olan ve Hz. İsa'ya gerçekten tabi olan bir grubun varlığından söz edilmektedir. Peki kimdir bu tabi olanlar? Hz. İsa döneminde yaşayan havariler mi, yoksa günümüzde yaşayan Hıristiyanlar mı? Hz. İsa hayatta iken ona uyanların sayısı çok azdı. Ve onun dünyadan ayrılmasının ardından da hızla dinde dejenerasyon başladı. Ayrıca havariler olarak tanınan insanlar, ciddi bir baskı altında yaşamak zorundaydılar. Sonraki iki yüzyıl boyunca da, Hz. İsa'ya iman edenler (İseviler) aynı baskılara maruz kaldılar; zira hiçbir siyasi güce sahip değillerdi. Bu durumda geçmişte yaşayan Hıristiyanların, inkar edenlere üstün geldiklerini ve bu ayetin onlara baktığını söyleyemeyiz. Daha sonrasına yani şu anda yaşayan Hıristiyanlara baktığımızda ise zaten Hıristiyanlığın özünün bozulduğunu, Hz. İsa'nın anlattığı hak dinden farklı bir din oluştuğunu görürüz. Hz. İsa'nın Allah'ın oğlu olduğu şeklindeki sapkın inanç benimsenmiş ve teslis inancı (üçleme; Baba, oğul, kutsal Ruh) kabul edilmiştir. Bu durumda, dinin aslından iyice uzaklaşmış olan günümüz Hıristiyanlarını da Hz. İsa'ya uyanlar olarak kabul edemeyiz, çünkü Allah, Kuran'ın birçok ayetinde "üçleme"ye inananların inkar içerisinde olduklarını bildirmiştir: Andolsun, "Allah üçün üçüncüsüdür" diyenler küfre düşmüştür. Oysa tek bir İlah'tan başka İlah yoktur... (Maide Suresi, 73) Bu durumda "sana uyanları kıyamete kadar inkara sapanların üstüne geçireceğim" ifadesi açık bir işaret taşımaktadır. Hz. İsa'ya uyan ve kıyamete kadar yaşayacak olan bir topluluk olması gerekmektedir. Böyle bir topluluk, kuşkusuz Hz. İsa'nın yeryüzüne tekrar gelişiyle ortaya çıkacaktır. Ve ona tekrar dünyaya gelişi sırasında tabi olanlar, kıyamete kadar kafirlere üstün kılınacaktır. 2. Delil Konu ile ilgili olarak ele aldığımız Nisa Suresi'nin 156-158. ayetlerin arkasından Allah, 159. ayette şöyle buyurmaktadır: Andolsun, Kitap ehlinden, ölmeden önce ona (İsa) inanmayacak kimse yoktur. Kıyamet günü, o da onların üzerine şahit olacaktır. (Nisa Suresi, 159) Yukarıdaki ayette yer alan "ölmeden önce ona inanmayacak kimse yoktur" ifadesi oldukça dikkat çekicidir. Burada bazı tefsirciler "o" zamirinin Hz. İsa yerine Kuran'a baktığını düşünmüşler ve ayete kitap ehlinin ölmeden Kuran'a iman edeceği şeklinde bir yoruma gitmişlerdir. Oysa bu ayet öncesindeki iki ayette de "o" zamiri tartışmasız bir biçimde Hz. İsa için kullanılmıştır: 157. ayet: Ve: "Biz, Allah'ın Resulü Meryem oğlu Mesih İsa'yı gerçekten öldürdük" demeleri nedeniyle de (onlara böyle bir ceza verdik.) Oysa onu öldürmediler ve onu asmadılar. Ama onlara (onun) benzeri gösterildi. Gerçekten onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, kesin bir şüphe için dedirler. Onların bir zanna uymaktan başka buna ilişkin hiç bir bilgileri yoktur. Onu kesin olarak öldürmediler. 158. ayet: Hayır; Allah onu kendine yükseltti. Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. Bu ayetlerin hemen arkasından gelen ayette kullanılan "o" zamirinin Hz. İsa'dan başka bir şeyi kasttetiğinin hiçbir delili yoktur. 159. ayet: Andolsun, Kitap ehlinden, ölmeden önce ona inanmayacak kimse yoktur. Kıyamet günü, o da onların üzerine şahit olacaktır. Diğer taraftan ayetin ikinci cümlesinde yer alan "Kıyamet günü, o da onların üzerine şahit olacaktır" ifadesi de dikkat çekicidir. Kuran'da kıyamet günü insanın dilinin, ellerinin ve ayaklarının (Nur Suresi, 24, Yasin Suresi, 65), işitme, görme duyularının ve derilerinin (Fussilet Suresi, 20-23) kendi aleyhlerine şahitlik edecekleri bildirilmektedir. Kuran'ın şahitliği ile ilgili ise hiçbir ayet yoktur. İlk cümle -gramatik veya mantıki hiçbir delil bulunmamasına rağmen- Kuran'a bakıyor kabul edilirse ikinci cümlede yer alan "o" zamirinin de Kuran'a baktığı iddia edilmiş olur. Oysa bunu söylemek için açık bir ayet gerekir. Kuran'a baktığımızda aynı zamirin, Kuran'ı işaret ettiği durumlarda, (Adiyat Suresi, 6-8, Tarık Suresi, 13, Tekvir Suresi, 19, Neml Suresi, 77 ve Şuara Suresi, 192-196'da olduğu gibi) ayetin öncesinde ya da sonrasında mutlaka Kuran'dan bahsedildiğini görürüz. Dolayısıyla tartışmaya açık bir nokta bırakılmamıştır. Ayetin öncesinde, sonrasında veya ayetin içinde Kuran'dan bahsedilmiyorsa, bu ayetin Kuran'ı tarif ettiğini söylemek yanlış olur. Ayet çok açık bir biçimde Hz. İsa'ya inanılmasından ve onun inananlara şahit olmasından bahsetmektedir. Ayetin manası hakkında belirteceğimiz ikinci nokta ise "ölümünden önce" ifadesinin yorumu ile ilgilidir. Bazıları bu ifadenin "kitap ehlinin kendi ölümlerinden önce" inanması anlamında olduğunu düşünmektedirler. Bu yoruma göre Kitap Ehli'nden olan her kişi kendisine ölüm gelmeden Hz. İsa'ya mutlaka iman edecektir. Oysa Hz. İsa döneminde Kitap Ehli tanımlamasına dahil olan Yahudiler ona iman etmemekle kalmamış, onu öldürmek için tuzak kurmuşlardır. Hz. İsa'dan sonra yaşayıp ölen Yahudi ve Hıristiyanların ise Hz. İsa'ya -Kuran'da bildirildiği şekilde- iman etmiş olduklarını iddia etmek gerçek dışı bir yaklaşım olacaktır. Sonuç olarak ayeti sağlıklı bir biçimde değerlendirdiğimizde, anlamın şu şekilde olduğu sonucuna varmaktayız: "Hz. İsa ölmeden önce tüm Ehli Kitap ona iman edecektir". Ayet gerçek manasıyla ele alındığında ise çok açık gerçeklerle karşılaşırız. Birincisi, ayette gelecekten bahsedildiği açıktır, çünkü Hz. İsa'nın ölümü söz konusudur. Oysa o ölmemiş Allah katına yükselmiştir. Hz. İsa dünyaya yeniden gelecek ve her insan gibi yaşayıp ölecektir. İkincisi Hz. İsa'ya tüm ehli kitabın iman etmesi söz konusudur. Bu da henüz gerçekleşmemiş ancak kesin olarak gerçekleşeceği bildirilen bir olaydır. Dolayısıyla buradaki "ölümünden önce" denilerek, zamirle bahsedilen kişi Hz. İsa'dır. Kitap ehli onu görüp bilecek, ona yaşarken itaat edecek ve Hz. İsa da onların durumlarıyla ilgili ahirette şahitlik edecektir. (Doğrusunu en iyi Allah bilir) 3. Delil Hz. İsa'nın ahir zamanda yeniden yeryüzüne döneceği ile ilgili bir başka ayet de Zuhruf Suresi 61'dir. Bu surenin 57. ayetinden itibaren ardı ardına Hz. İsa'dan bahsedilir: Meryem oğlu (İsa) bir örnek olarak verilince, senin kavmin hemen ondan (keyifle söz edip) kahkahalarla gülüyorlar. Dediler ki: "Bizim ilahlarımız mı daha hayırlı, yoksa o mu?" Onu yalnızca bir tartışma-konusu olsun diye (örnek) verdiler. Hayır, onlar 'tartışmacı ve düşman' bir kavimdir. O, yalnızca bir kuldur; kendisine nimet verdik ve onu İsrailoğullarına bir örnek kıldık. Eğer biz dilemiş olsaydık, elbette sizden melekler kılardık; yeryüzünde (size) halef (yerinize geçenler) olurlardı. (Zuhruf Suresi, 57-60) Bu ayetlerin hemen arkasından gelen 61. ayette Hz. İsa'nın kıyamet saati için bir ilim olduğu belirtilmektedir: Şüphesiz o, kıyamet-saati için bir ilimdir. Öyleyse ondan yana hiç bir kuşkuya kapılmayın ve bana uyun. Dosdoğru yol budur. (Zuhruf Suresi, 61) Bu ayetin Hz. İsa'nın ahir zamanda yeryüzüne dönüşüne açık bir işaret taşıdığını söyleyebiliriz. Çünkü Hz. İsa, Kuran'ın indirilişinden altı asır önce yaşamıştır. Dolayısıyla bu ilk hayatını "kıyamet saati için bir bilgi" yani bir kıyamet alameti olarak anlayamayız. Ayetin işaret ettiği anlam, Hz. İsa'nın, ahir zamanda, yani kıyametten önceki son zaman diliminde yeniden yeryüzüne döneceği ve bunun da bir kıyamet alameti olacağıdır. (En doğrusunu Allah bilir) Bu ayette geçen "O, kıyamet saati için bir ilimdir" -"İnnehu le ılmun lissaati"- ifadesindeki "hu" zamirini "Kuran" olarak yorumlayanlar vardır. Ancak yukarıda da belirtildiği gibi Kuran için "hu" -"o" zamiri kullanıldığında mutlaka ayetin öncesinde veya sonrasında veya ayetin içinde Kuran'ı anlatan başka ifadeler de bulunmaktadır. Başka bir konu içinde "hu" zamiri ile Kuran'dan bahsedilmez. Ayrıca bu ayetin öncesindeki ayete bakıldığına orada da açıkça Hz. İsa kastedilerek o zamiri kullanıldığı görülecektir: "O, yalnızca bir kuldur; kendisine nimet verdik ve onu İsrailoğulları'na bir örnek kıldık." 4. Delil Hz. İsa'nın ikinci gelişine işaret eden bir başka ayet ise şöyledir: Ayette, Allah'ın Hz. İsa'ya, Tevrat'ı, İncil'i ve bir de "Kitabı" öğreteceği haber verilmektedir. Bu kitabın hangi kitap olduğu kuşkusuz önemlidir. Aynı ifade Maide 110'da da kullanılmaktadır: Her iki ayette de geçen "kitap" ifadesini incelediğimizde, bunun Kuran'a işaret ettiğini görürüz. Öncelikle Tevrat ve İncil dışında yeryüzünde bilinen tek bir ilahi kitap vardır; o da Kuran'dır. (Hz. Davud'a verilen Zebur da Eski Ahit'in içindedir) Bunun yanında, yine Kuran'ın bir başka ayetinde, Al-i İmran Suresi 3. ayette, "kitap" kelimesi, İncil ve Tevrat'ın yanında Kuran'ı ifade etmek için kullanılmıştır: Bu durumda, Hz. İsa'ya öğretilecek olan üçüncü "Kitab"ın Kuran olduğunu ve bunun da ancak Hz. İsa'nın ahir zamanda dünyaya dönüşünde mümkün olabileceğini düşünebiliriz. Çünkü Hz. İsa Kuran'ın indirilmesinden 600 sene önce yaşamıştı ve henüz indirilmemişken onu biliyor olması söz konusu olamazdı. Öyleyse Kuran'ı dünyaya yeniden geldiğinde öğreneceğini düşünmek yegane mantıklı düşüncedir. Peygamberimiz'in hadislerine baktığımızda yeniden geldiğinde Hz. İsa'nın İncil ile değil Kuran'la hükmedeceğini anlıyoruz. Bu da ayetteki manaya tamı tamına mutabık düşmektedir. (Şüphesiz en doğrusunu Allah bilir) 5. Delil Tüm bunların yanında "Şüphesiz, Allah katında İsa' nın durumu, Adem'in durumu gibidir..." (Al-i İmran Suresi, 59) ayeti de Hz. İsa'nın dönüşüne işaret ediyor olabilir. Tefsirciler genellikle bu ayetin her iki peygamberin de babasız olma özelliğine dikkat çektiğini söylemişlerdir. Ancak ayetin bir ikinci işareti daha olabilir. Hz. Adem cennetten nasıl yeryüzüne indirildiyse, Hz. İsa da ahir zamanda Allah'ın katından yeryüzüne indirilecek olabilir. (En doğrusunu Allah bilir.) Görüldüğü gibi Hz. İsa'nın yeryüzüne yeniden döneceğine ilişkin olarak Kuran'da geçen ayetler çok açık ve düşündürücüdür. Kuran'da adı geçen hiçbir peygamber için bunlara benzer ifadeler kullanılmamıştır. Ayrıca hiçbir peygamberden "kıyamet için bir bilgi" olarak bahsedilmemiştir ve diğer peygamberler için kullanılan hiçbir ifade yeryüzüne tekrar dönmelerine işaret edecek türden herhangi bir anlam içermemektedir. Ancak tüm bu ifadeler, Hz. İsa için kulanılmıştır. Bunun anlamı ise oldukça açıktır. Kuran'da, Yaşamı Sırasında Yeryüzünden Yüzlerce Yıl Ayrılıp Sonra Dönen Başka Örnekler de Vardır Yüzyıl sonra diriltilen adam Bu örneklerden biri, Bakara Suresi'nde anlatılan "yüz yıl ölü kaldığı" belirtilen bir kimsenin hayatına ilişkindir: Ya da altı üstüne gelmiş ıssız duran bir şehre uğrayan gibisini (görmedin mi?) Demişti ki: "Allah burasını ölümünden sonra nasıl diriltecekmiş?" Bunun üzerine Allah onu yüz yıl ölü bıraktı sonra onu diriltti. (Ve ona) Dedi ki: "Ne kadar kaldın?" O: "Bir gün veya bir günden az kaldım" dedi. (Allah ona Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. "Hayır yüz yıl kaldın böyleyken yiyeceğine ve içeceğine bak henüz bozulmamış; eşeğine de bir bak; (bunu yapmamız) seni insanlara ibret-belgesi kılmamız içindir. Kemiklere de bir bak nasıl bir araya getiriyoruz sonra da onlara et giydiriyoruz?" dedi. O kendisine (bunlar) apaçık belli olduktan sonra dedi ki: "(Artık şimdi) Biliyorum ki gerçekten Allah her şeye güç yetirendir. (Bakara Suresi, 259) Önceki sayfalarda belirttiğimiz gibi ayetlerde Hz. İsa'nın canının alındığından bahsedilmektedir. Yukarıda verdiğimiz ayette ise tam bir ölüm (mevt) söz konusudur. Dolayısıyla kesin olarak ölen bir insanın bile Allah'ın dilemesiyle bu dünyada tekrar diriltildiği Kuran'da bildirilen bir gerçektir. Kuran'da buna benzer başka olaylardan da örnekler verilmektedir. Kehf Ehli'nin yıllar sonra uyandırılmaları Konuya işaret eden diğer bir örnek ise Kehf Suresi'ndeki "Ashab-ı Kehf"e kıssasındadır. Allah'ın, yaşadıkları dönemin din karşıtı hükümdarının zulmünden korunmak için mağaraya sığınan bir grup gençten bahsettiği bu kıssada, onların uzun yıllar uyuduktan sonra tekrar uyandırıldıkları anlatılmaktadır. Ayetler şöyledir: O gençler mağaraya sığındıkları zaman demişlerdi ki: "Rabbimiz katından bize bir rahmet ver ve işimizden bize doğruyu kolaylaştır (bizi başarılı kıl). Böylelikle mağarada yıllar yılı onların kulaklarına vurduk (derin bir uyku verdik). (Kehf Suresi, 10-11) Sen onları uyanık sanırsın oysa onlar (derin bir uykuda) uyuşmuşlardır. Biz onları sağ yana ve sol yana çeviriyorduk. Köpekleri de iki kolunu uzatmış yatıyordu. Onları görmüş olsaydın geri dönüp onlardan kaçardın onlardan içini korku kaplardı. Böylece, aralarında bir sorgulama yapsınlar diye onları dirilttik (uyandırdık). İçlerinden bir sözcü dedi ki: "Ne kadar kaldınız?" Dediler ki: "Bir gün veya günün bir (kaç saatlik) kısmı kadar kaldık." Dediler ki: "Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir; şimdi birinizi bu paranızla şehre gönderin de, hangi yiyecek temizse baksın, size ondan bir rızık getirsin; ancak oldukça nazik davransın ve sakın sizi kimseye sezdirmesin." (Kehf Suresi, 18-19) Kuran'da gençlerin mağarada kaç yıl kaldıkları tam olarak bildirilmez. Bunun için yıllar yılı tabiri kullanılır ki sürenin çok kısa olmadığı buradan anlaşılmaktadır. Ayrıca kalış süresiyle ilgili insanların tahmini de oldukça uzun bir süre, 309 yıldır: Onlar mağaralarında üç yüz yıl kaldılar ve dokuz (yıl) daha kattılar. De ki: "Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybı O'nundur. O, ne güzel görmekte ve ne güzel işitmektedir. O'nun dışında onların bir velisi yoktur. Kendi hükmünde hiç kimseyi ortak kılmaz." (Kehf Suresi, 25-26) Elbette burada önemli olan sürenin kısa veya uzun olması değildir. Üzerinde durduğumuz konu Allah'ın bazı insanları dünyadaki bildiğimiz hayattan, uyutmak veya canlarını almak suretiyle uzaklaştırdıktan sonra onları tekrar canlandırmasıdır. Tıpkı uykudan uyanan insanlar gibi bunları tekrar hayata döndürmesidir. Hz. İsa da bu insanlardan biridir ve zamanı geldiğinde tekrar dünya üzerinde yaşayacak, görevini yaptıktan sonra "Dedi ki: "Orada (dünyada) yaşayacak, orada ölecek ve oradan çıkarılacaksınız." (Araf Suresi, 25) hükmünün gereği her insan gibi dünyada ölecektir. Allah Katında Farklı Zaman Boyutları Vardır 1. 1000 Yıl Süreli Bir Günde Allah Katına Çıkılabilmesi Farklı zaman ve mekan boyutları olduğuna dair Kuran'daki bir başka ayet de şöyledir: "Gökten yere her işi O evirip düzene koyar. Sonra (işler), sizin saymakta olduğunuz bin yıl süreli bir günde O' na yükselir." (Secde Suresi, 5) Allah, bu ayette bir işin kendisine yükselmesinin, bizim zaman boyutumuzla sayıldığında bin yıl süren bir günde gerçekleştiğini bildirmiştir. 2. Meleklerin 50.000 Yıl Süren Bir Günde Allah Katına Çıkabilmeleri Bir başka ayette de, meleklerin Allah katına çıkabilmelerinin süresi elli bin yıl olan bir gün olarak belirtilmiştir. Melekler ve Ruh, O'na süresi elli bin yıl olan bir günde çıkabilmektedir. (Mearic Suresi, 4) Hz. İsa'nın Yeryüzüne Dönmesi Beklenen Tarih Nedir? Ebced ilmi nedir? Hz. İsa'nın yeryüzüne ineceği muhtemel tarihe işaret eden bir başka konu da ebced hesaplarıdır. Bu hesap yöntemi, çok eski tarihlere kadar uzanan ve daha henüz Kuran indirilmeden önce kullanımı çok yaygın olan bir yazım şeklidir. Aralarında geçen tüm olaylar, harflere rakam değeri verilerek yazılır ve böylece her olayın tarihi de kayda geçilmiş olurdu. Bu tarihler, her kullanılan harfin özel rakam değerlerinin toplanmasıyla elde ediliyordu. Söz konusu ebced yöntemi, Kuran'daki işaretleri keşfetmek için de kullanılır. Geçmişteki bazı İslam alimleri, ebced yöntemi ile pek çok olayın tarihini önceden tahmin etmişlerdir. Bugün de Kuranda geçen bazı ayetler incelendiğinde, bu ayetlerin anlamlarına uygun bir takım tarihlere denk geldiğini görürüz. Ve bu ayetlerde bahsedilen olayların ebced hesaplarıyla elde edilen tarihlerde gerçekleştiğini gördüğümüzde ise, söz konusu ayetlerde olaya ilişkin gizli bir işaret bulunduğunu anlarız. (Doğrusunu en iyi Allah bilir) Aşağıda Hz. İsa ile ilgili bazı ayetlerin koyu renkli yazılı bölümlerinin ebced hesaplarını vereceğiz. Bu ebcedlerin hesaplandığı ayetlerin anlam açısından içeriklerine kısaca göz atacak olursak, ortaya çıkan tarihlerle kuracağımız bağlantı daha da netleşecektir. 1. "Andolsun Kitap ehlinden ölmeden önce ona inanmayacak kimse yoktur. Kıyamet günü o da onların aleyhine şahit olacaktır." (Nisa Suresi, 159) | |
|
Etiketler |
hz, isa, kuranda |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Havvas-ül Kuran (Kuran'ın Havası) | Swat | İslamiyet | 0 | 15 Mart 2012 22:36 |
Kuran'da Su | Bozkurt- | Genel İslami Konular | 0 | 03 Aralık 2010 20:53 |
Kuran okuyan bot | vasarelli | mIRC Scripting Sorunları | 5 | 06 Mayıs 2009 03:56 |