02 Mayıs 2011, 15:41 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Erzurumlu Aşık Emrah Çağrışır bülbüller gelmiyor bağban Hoyrat dost bağından gül aldı gitti Yüz bin mihnet çektim bir bağ bezettim Yari ben besledim el aldı gitti Nazlı yardan kem haberler geliyor Dostlarım ağlıyor düşmanlar gülüyor Dediler ki sefil Emrah ölüyor Kimi kazma kürek bel aldı gitti Elli yaşından fazla yaşadığını söylüyor; halk rivayetleride yaşını yetmiş beşten aşağı düşürmüyor. 0 halde bizim bulduğumuz kitabeye göre 1271 m.1854'de öldüğü düşünülürse 1191-1196 m.1781-1786 yılları arasında doğduğunu kabul etmek gerekirse de, on sekizinci asrın son yılları içinde doğduğdunu sölyemek daha doğru olur. Emrah saz şairleri hakkında duyduğu hikayelerin etkisi altında büyür. Bu sebeple seyahat etme arzusuna kapılır. Küçük yaşta köyünden ayrılır ve medrese eğitimi için Erzurum' a gelir. Kelamın fehm eylesinler bu müseddesten Bu feyz-i almışım Emrah bir şeh-i mukaddesten diyen Emrah, Nakşibendi Tarikatının Halidiye kolunu kuran Şeyh Halid'e bağlanarak, onun fikir ve telkinlerinden de feyz alır. Arapça ve Farsça sözcükleri, deyimleri öğrenmeye çabalar, aruz veznindeki ses dalgalanmalarını sezinler gibi olur. Fakat medresenin kasvetli ve esrarlı havasına daha fazla dayanamayarak köyüne geri döner. Köyünün kendisine yabancı geldiği hissine kapılarak, deve tüyü rengi abası, beyaz keçeden külahını çevreleyen ince sarığıyla yollara düşer. Bayburt ve Gümüşhane'ye uğrayarak Kop üzerinden Trabzon'a varır. Pazar kapısındaki azlumoğlu'nun kahvesinde saz çalıp yöre halkının gönlünde yer etmiştir. Değimendere taraflarında bir gezisinde Güleser isminde bir çingene kızına aşık olur. Fakat anne ve babası kızları Güleser'i saz çalıp türk'ü söyleyen sefil bir dervişe vermek istemezler. Bu yüzden oradan ayrılırlar. Aşık olduğu kızm izini kaybeden Emrah Trabzon'da kalmak için bir nedeni olmadığını düşünerek oradan ayrılır, köyüne geri döner. "Kastamonu'da cıkan Açık Söz gazetesinde Arif Efendizade Ziyaddin Efendi'nin Emrah hakkındaki bir yazısına göre: Emrah hicri 1253 m. 1837-1838 senesinde Kastamonu'ya gelir." Kastamonu'nun zenginlerinden Alişan Bey adında bir zatın himayesine girer ve Alişan Bey'in yardımları ile aşk gücü olmaksızm bir evlilik yapar. Emrah Alişan Bey'e ölümünden sonra: Bir zaman bu bezmden çok Alişanlar var idi Çok şecaat sahibi sahip-kıranlar var idi Böyle virane değildi gördüğüm gülzarlar Bunda aaayin-haneler aıı mekanlar var idi Kanda kalmış bilmezem bu gülşenin ranalan Nice servi kad1iler nevres ci vanlar var idi mısralarıyla sevgi ve bağlılığını dile getimiştir. Alişan Beyin ölümünden sonra yanıp yıkılan Emrah, artık Kastamonu'da durmaz ve yollara düşer. Konya ve Niğde civarlarında dolaştıktan sonra Sivas'a ulaşır. "Gelmeseydim keşki sağlık ile Sivas'a ben" diye şikayet etse de Sivas'ta uzun süre Bengiler de Saatçıoğlu Hanesi'nde kalarak, havuzlu kahvede Sivas'lıIarın gönlünde taht kurar. Bu şehirde Mahi isminde genç bir dula gönlünü kaptırır. Yörenin hatırı sayılır kişilerinden Hacı Ali Bey sayesinde Mahi Hanımla evlenir. Uzun yıllar mutlu bir yaşam sürerler. Mahi Hanım'ın ölümü Emrah'ı Sivas'tan ayrılmaya mecbur kılar. Bize gam yutturdu sahha-yı hicran Bilmem bu avrılık gider mi böyle Ben mi tedbirimde eyledim noksan Yoksa tecella-yı kader mi böyle diyerek Sivas'tan ayrılır Tokat Niksar'a gelir. Niksar'da da Acın Kız denen yaşlı bir kadınla evlenir ve ömrünün sonuna kadar Niksar' da kalır. Erzurumlu Emrah'ın doğum tarihinde olduğu gibi ölüm tarihinde de bir takım ihtilaflarla karşılaşıyoruz. Niksar'da Karşıbağ Mahallesi Tekke Bayır'ında kabristanın başında bulunan ve Tokat ulemasından Abdurrahman Hıfzı Efendi'nin yazdığı kitabeye göre 1271 m.185-1855 yılında öldüğünü anlıyoruz. Ahseaaaaah şemme-i hayrül-vera Rahm-ı aşkta eylemiş canın feda Fakr-ı fahriden giyinmiş hırkayı Hem muhibb-i zümre-i Al-i aba Levha-i kalbinde hikmet çeşmesi Meb'edip dil teşneler eyler seka AIem-i gayb'el-guyubun nağmesin Ruh-i akdesten okur Davut-eda Şair-i Rum idi gerçi ol edip Şark ile garba okudu essela Gel tavaf et Hıfzı ruh-i Kabe'yi İşte kabr-i hazret-i (Emrah baba) 1271 m. 1854-1855 Buna rağmen EmJ-ah'ın Çaııkırılı Şair Sabri'nin ölümü için söylediği ve : Ey gelen bu aşık-ı dildade kabristanına Oku birkaç fatiha, bahşet o zatın canına beyti ile başlayan vefat tarihini bildiren son beyt : Ben de cevher kilk ile Emrah'ı (Sabri) tarihin Ruhu şad olsun deyü yazdım felek divanına olup hicri 1277 m.186O-1861 tarini göstermektedir. Bu hale göre Emrah 1277 m.1860-1861'de sağdır. Bu vesika kitabedeki (l271) m.1854-1855 tarihinin yanlışlını ve ölümünden hayli sonra yazıldığı iddiasını doğrulamaktadır . Vahit Lütfü'nün (Yeni Türk. İst. 1938 c.6,sayı 6ı,s.ı291-ı296) de Emrah'ın kitabesini yazanın Tokatlı olmayıp Köprülü Şair Hıfzı olduğunu iddia eden makalesinden anlaşıldığına göre bu Hıfzi'da XX. asır başlarında sağdır. Birçok yerler gezen Köprülülü Hıfzi, belki de Halil Rami Efendi' nin Niksar' da bulunduğu sırada Oraya gelmiş ve kitabeyi yazmış olabilir. Böyle de olsa kitabenin Emrah'ın ölümünden çok sonra yazıldığını. bununla beraber yine 1271 m.1854-1855 tarihinin yanlış olduğunu ispat eder. Böylece halk rivayetlerine dayanarak yazılan kitabedeki tarihin yanlış olabileceğini belirttikten sonra Emrah'ın asıl ölüm tarihini verelim. Şimdiye kadar hiç bir yazarın dikkatini çekmeyen aşağıdaki vesika Ahmet Talat Bey'in ''Halk Şiirinin Şekil ve Nevi. İst. 1926. s.93" ve "Tokatlı Aşık Nuri Çankırı 1933. s.183" kitaplarından çıkmıştır. Fakat araştırıcılar Emrah ile aynı dönemde yaşamış olan halk ozanlarının ve çıraklarının eserlerinden faydalanmayı düşünmemişlerdir. Halbuki Emrah'a kuvvet*le bağlı olan çırağı Tokatlı Nuri'nin ustasına muhakkak bir tarih düşürmesi gerekirdi. Klasik Edebiyata ustasından daha çok vakıf olan Nuri için bu imkansız değildi. Keşfoldu bahar-ı çimenistan-ı nezaket Gösterdi yine gülşene gül bu-yi letafet Baştan başa dünyayı sürur aldı temamet Erdikte cihan bağına ezhar-beşaret Aldı dil-i bülbülleri bir nale-i hasret Bilmem ne alamettir eya serv-i kaamet Matlalı ve yedi bentli müseddes baharivesinin son bendinde : Çağrışır bülbüller gelmiyor bağban Çağrışır bülbüller gelmiyor bağban Hoyrat dost bağından gül aldı gitti Yüz bin mihnet çektim bir bağ bezettim Yari ben besledim el aldı gitti Nice mihnet çektim bin daha gerek Hayli ômür ister bir daha görek Nazlı yarim aldı o kanlı felek Aktı gözüm yaşı sel oldu gitti. Nazlı yardan kem haberler geliyor Dostlarım ağlıyor düşmanlar gülüyor Dediler ki sefil Emrah ölüyor Kimi kazma kürek bel aldı gitti Aşık Emrah Dedim dilber didelerin ıslanmış Dedi çok ağladım sel yarasıdır Dedim dilber ak gerdanın dişlenmiş Dedi zülfüm değdi tel yarasıdır Dedim dilber sana yazılmış kanım Dedi niçün böyle edesin sultanım Dedim teşne vermiş ince miyanın Dedi ben sarıldım kol yarasıdır Dedim seni saran serini vermiş Dedi beni saran murada ermiş Dedim peri yanaklarının kızarmış Dedi çiçek sokdum gül yarasıdır Dedim dilber Emrah aklımı aldın Dedi sevdiğine pişman mı oldun Dedim dilber niçin sarardın soldun Dedi hep çekdiğim dil yarasıdır. .......................................... GÖNÜL GURBET ELE ÇIKMA Gönül gurbet ele çıkma Ya gelinir ya gelinmez Her dilbere meyil verme Ya sevilir ya sevilmez. Yöğrüktür bizim atımız Yardan atlattı zatımız Gurbet ilde kıymatımız Ya bilinir ya bilinmez. Bahçemizde nar ağacı Kimi tatlı kimi acı Gönüldeki dert ilacı Ya bulunur ya bulunmaz. Deryalarda olur bahri Doldur ver içem zehri Sunam gurbet elin kahrı Ya çekilir ya çekilmez. Emrah der ki düştüm dile Bülbül figan eder güle Güzel sevmek bir sarp kale Ya alınır ya alınmaz. ................................ TUTAM YÂR ELİNDEN TUTAM Tutam yâr elinden tutam Çıkam dağlara dağlara Olam bir yaralı bülbül İnem bağlara bağlara Birin bilir birin bilmez Bu dünya kimseye kalmaz Yâr ismini desem olmaz Düşer dillere dillere. Emrah eder bu günümdür Arşa çıkan tütünümdür Yâra gidecek günümdür Düşem yollara yollara. ......................................... BİR NAZENİN BANA GEL GEL EYLEDİ Bir nazenin bana gel gel eyledi Varmasam incinir, varsam incinir. Nazik miyanından, ince belinden Sarmasam incinir, sarsam incinir. Kaşına çekilmiş kudret kalemi Görmemiş dünyada derdü elemi Her sabah her sabah verir selâmı Almasam incinir, alsam incinir. Yine görünüyor yârin illeri Başımızda esen sevda yelleri Yârın bahçesinde konca gülleri Dermesem incinir, dersem incinir. Nereden nereye sevmişim onu Ateşi koymuyor yakıyor beni Aşık Emrah sever böyle bir canı Sevmesem incinir, sevsem incinir. | |
|
Etiketler |
aşık, emrah, erzurumlu |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
ErzurumLu | Erzurumlu | Helper Künye | 7 | 13 Nisan 2023 17:31 |
Erzurumlu ile Dilenci... | Dedecan61 | Fıkra | 1 | 12 Şubat 2022 22:10 |
Erzurumlu | Sarya | Fıkra | 2 | 15 Ocak 2021 12:10 |
Erzurumlu Emrah Edebiyat Müze Kütüphanesi Hizmete Girdi | Thetis | Kültür ve Sanat | 0 | 30 Haziran 2012 18:21 |
Erzurumlu Emrah | Düş | Halk Ozanlarımız | 0 | 02 Mayıs 2011 15:39 |