![]() |
![]() |
![]() | #1 | |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Maraş'lı Apdullah Kastamonu'lu Mustafa! Yıl,1909.. Yağız,saf,mağrur iki anadolu delikanlısını takdir-i ilahi,dönemin İstanbul'unun moda sahilinde karşılaştırır ikiside yeni geldikleri bu büyük şehirde aç kalmama çabasındadır çabuk ısınırlar birbirlerine ne iş olursa yapıp akşam kumanyalarını paylaşırlar gel görelimki su satmakla küçük işler yapmakla o dönemde dahi bu büyük kentte ayakta kalmak çok zordur bi akşam,Mustafa''kardeşim Haydarpaşa'ya kocaman bir gemi gelmiş görmek istermisin''koştururlar gecenin karanlığında o,kocaman gemiyi gitmeden bi kez görebilmek için. o, dönemin devasa bir ingiliz kuru yük gemisidir bir tabela ilişir gözlerine okuyamazlar sorar soruştururlar gemiye miço(ayak işleri yapan tayfa)arandığı yazmaktadır aynı anda sevinçle sarılırlar bulunmaz bir fırsattır bu ertesi gün artık gemide miçodur ikiside.. iki yıl boyunca dünyayı dolaşırlar gemiyle birlikte,bir gün gemi Avusturalya'da yük boşaltırken,Apdullah''mustafa ben burayı çok sevdim gel geminin bidahaki gelişine kadar burada kalalım'' Mustafa,can yoldaşının bu isteğini geri çevirmez ve kaptana çıkıp durumu izah ederler kaptan, bu çalışkan iki Türk gencini kaybetmeme adına itiraz etsede kararlılıkları karşısında kabul etmek zorunda kalır Sidney yakınlarında küçük,tipik bir ingiliz kasabasına yerleşirler... Apdullah,Baba mesleği dondurmacılığı, Mustafa'da yardımcılığını yapar birlikte çalışmaya başlarlar dürüstlükleri ve çevreye kısa sürede uyum sağlamaları çevre halkı tarafından sevilip sayılmalarını sağlar zaman çabuk geçmiş gemi tekrar gelmiştir fakat iki can yoldaşı bulundukları yerden ayrılmamakta kararlıdırlar ve tamamen yerleşirler artık Dünya'nın bi köşesinde iki Türk esnafıdırlar... Aradan,bikaç yıl geçmiştir bir gün kasabanın gençlerinin ingiliz ordusu tarafından askere alındıklarını duyarlar sorup soruşturduklarında ingiliz devletinin Osmanlı İmparatorluğu'na savaş açtığını öğrenirler binlerce kilometre uzaktada olsalar onlar bir OSMANLI'dır hemen askere gitme kararı alırlar elerinde avuçlarında ne varsa satıp hemen Sidneye varırlar fakat onları Osmanlı'ya ulaştıracak bir gemi bulamazlar çünkü anzak askerlerinin sevkiyatı vardır ve bu iki TÜRK'ü hiç bir gemi almaz belediye başkanına çıkarlar'' biz VATAN'ımıza gideceğiz nerde olsa gideriz bikolaylık sağlayın bak bunca yıldır size hizmet ettik'' belediye başkanından olumsuz cevap alınca iki can yoldaşı sinirlenirler belediye başkanına.... ''Madem VATAN'ımıza gidemiyoruz bizde burda OSMANLI'yız size SAVAŞ iilaan ediyoruz'' belediye başkanı bu iki TÜRK'e göz ucuyla alaylı alaylı şöyle bir bakar, önemsemez dahi. Maraş'lı Abdullah ve Kastamonu'lu Mustafa,hemen gidip baştan aşağı silahlanırlar anzakların iç bölgelerden sidneye sevkiyat yapıldğı tren yolunu görecek bir tepe üzerne siper alıp mevzii kazarlar gelen trenden önce öncü koruma birliğini yaylım ateşine tutarlar mermiler sanki mitralyöz(dönemin otomatik silahı) den çıkmış gibi yağar ingiliz askerlerinin üzerine neye uğradıklarını şaşıran öncü birlik komutanı gerisin geriye kaçıp karargaha zor varırlar karargah komutanı şaşırır avusturalya gibi bir yerde kimdir buna cüret eden hemen büyük bir tümen toplanıp tepeye taarruza geçerler gecenin zifri karanlığına dek sürer mermi sesleri kesildiğinde şafak ağarmıştır son taarruz ederler tepeye, vardıklarında hiç kimse gözlerne inanamaz küçük bir dal parçasında dikili bir TÜRK BAYRAĞI ve birbirlerine sarılmış iki kişiyle karşılaşırlar olay çabuk duyulur sidneyde belediye başkanıda loy yerine varır ve Maraş'li Apdullah'la Kastamonu'lu Mustafa'nın o mübarek yüzlerini görür ve gözyaşlarına boğulur karargah komutanı şaşırır ''tanıyormuydunuz?'' diye sorar olayı hıçkırıklarla anlatır, hıristiyan,ingiliz belediye başkanı.... Vatan'larına gelemedikleri için Vatan'ımın düşmanı (ekmeğini yesemde)benimde düşmanımdır deyip bulunduklrı yerde ŞEHİT olmuşlardır... günümüzde sidney belediye binası girişinde O, dal parçasındaki TÜRK BAYRAĞI ve Maraş'lı Apdullah ile Kastamonu'lu Mustafa'nın resimleri sergilenmektedir... Bu gün anzakların torunları Çanakkale Şehitliğindeki atalarını nasıl YİĞİT BİR MİLLET'le savaştıkları için minnet duygularını ifaade etmek amacımıyla ziyarete geliyorlar saygı duruşunda bulunuyorlar..... not:bu hikayeyi görev yaptığım dağ başındaki bir barakada küçücük bir radyodan ''sahur sohbetlerinde'' dinlemiştim son nefesime kadarda unutmam mümkünmü?.... YA BİZ.........? avrupaya, amerikaya asimilasyona uğrama pahasına boyun eğiyoruz...... YAZIK ÇOK YAZIK.... Ama henüz umudumu kaybetmedim.... NE MUTLU TÜRKÜ'M DİYENE | |
|
Etiketler |
apdullah, kastamonulu, maraşlı, mustafa |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
![]() | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Maraş Bileklik | NurSima | Takı ve Mücevherler | 0 | 09 Şubat 2021 21:36 |
Makinede Maraş İşi | Sır | Kurs Eğitimleri | 0 | 26 Aralık 2019 23:45 |
Maraş Muharebesi veya Maraş Savunması | Zen | Tarih | 0 | 14 Mayıs 2014 16:17 |
Maraş Kıvrımı | Zen | Tatlılar | 0 | 07 Kasım 2012 21:48 |