Çevrimdışı

Kıbrıs'ta vatani görevini yaparken disip cezası nedeniyle discoya atılan askerin anlattıkları tüyler ürpertti.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

İlhan Altınok, Uğur Kantar'ın işkence sonucu öldürüldüğü Kıbns'taki 28. Mekanize Piyade Tümeni Ceza ve Tutuk Evi'nde geçtiğimiz temmuz ayında yedi gün kaldı. Burada "Hoş geldin dayağı'ndan, esas duruşta uyumaya kadar çeşitli işkencelere maruz kalan Altınok, aynı zamanda Kantarla aynı "ızdırap taşı"nda oturup onun bilincinin açık olduğu son saatlere de tanıklık etti.
Ağustosta terhis olan Altınok, şimdi bir yandan, mobilyacılık yaptığı Eskişehir'de, bu 'cehennem'in olumsuz etkilerinden kurtulmaya çalışıyor bir yandan da Kantar'ın davasına müdahil olarak işkencecilerden hukuk önünde hesap soruyor. Askerhaklari.com internet sitesi kanalıyla şikayetini Meclis İnsan
Haklan Komisyonu'na da ileten Altınok, kamuoyunda 'disko' diye bilinen askerî disiplin koğuşunda yaşadıklarını Tarafa anlattı...
"SENİ DE UĞUR GİBİ YAPACAĞIZ"

Kısa süreli kaçma suçuyla disiplin koğuşuna giren Altınok, Uğur Kantar'la tanışmasını şöyle anlattı: "Beni ilk içeri girdiğimde dövdükleri zaman, 'Seni de Uğur gibi yapacağız' dediler. 'Uğur kim, buraya girip sakatlanıp çıkan biri mi acaba?' dedim. Sivil eşya deposunda yediğim dayaktan sonra beni ızdırap taşına oturttular. Yanımda birisi oturuyor ama bitmiş... Fısıldaşıyoruz, dudak bile kıpırdamıyor, o kadar sessiz konuşuyoruz. 'Adın ne?' dedim, 'Uğur' dedi, 'Hah' dedim 'Uğur bu. Ona benzeyeceğiz çıkarken'..."
"UĞUR'UN YALVARMA SESLERİ GELİYORDU"

Altınok, Kantar'ın durumunu şu sözlerle anlattı: "Konuşmakta bile güçlük çekiyordu. Nefesi yoktu. Sıkış tepiş oturuyoruz. Birbirimize değiyorduk. Ateş gibiydi. Sigarayı tutsan yanardı. O derece sıcaktı vücudu. Gözler kapanıyor yavaş yavaş. Hani ölüme yaklaşan insanın böyle gözleri düşer kapanmaya başlar, o şekildeydi. Yüz yüze bakamadık zaten, ben Uğur'un yüzünü karşımda kelepçeledikleri zaman gördüm. Önce ızdırap taşından alıp banyoya götürdüler Uğur'u. Oradan darp sesleri geliyordu. Uğur'un yalvarmaları geliyordu 'yapmayın vurmayın' diye..."
"SEN MÜSLÜMAN DEĞİL MİSİN?"

Altınok, disiplin koğuşunda maruz kaldığı işkenceleri de anlattı: "İlk girdiğimde başladı zaten her şey... Beni teslim eden komutanım daha oradan ayrılmadan, itmeler kakmalar başladı. İçeri girerken küfrede ede, 'Sen babamın oğlu musun lan!', 'Seni burada öldürürüm lan!' dediler... İçeri girdim soyunmaya başladım, çınlçıplak kaldım, kolumdaki dövmeyi gördüler, 'Sen Müslüman değil misin' diye beni dövmeye başladılar."
"TECAVÜZ ETMİŞİM GİBİ GELDİ"

Altınok, Kantar'ın da maruz kaldığı "Izdırap taşı" işkencesini şöyle anlattı: "Izdırap taşı dedikleri bir taş var avluda orada oturtuyorlar seni, zaten bakamıyorsun sağa sola ama arkanda kocaman bir duvar olup üzerinde tel örgü 'olması bile farklı bir psikoloji yaratıyor. Birisine tecavüz etmişim de girmişim gibi bir yerdi. Bir kapısı vardı 5-10 metre yüksekliğinde tel örgü sırf. Dışarıyı tek oradan görebiliyorduk, oraya da bakmak yasaktı. Baktığımız anda herhangi bir ceza gelebiliyordu, veya bir tokat, dayak, bir işkence türü.

__________________
Küçükken bir yerim ağrıdığında - Öpeyim de geçsin. derdin. Yüreğim ağrıyor ANNE. Öpte geçsin.