Çevrimdışı

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.



İyi yazılmış, iyi çekilmiş ve de çok iyi oynanmış bir dizi. Kaliteli, sıcak bir iş. Seyirci çekmek için hiçbir reyting ucuzluğuna başvurulmamış. Sade, Yalın bir anlatım dili var. Bütün duygular dozunda yansıtılmış, abartı yok. Son zamanlarda dizilerde bol bol gördüğümüz erkek yumruğu altında inim inim inleyen, çaresiz, aciz, ezik kadın tiplerinden sonra nihayet güçlü, kişilikli, yere sağlam basan bir kadın karakter gördük. İyi okumuş, genç yaşında çok iyi bir yere gelecek kadar başarı göstermiş, güzel ve Aydın bir kadın. Kocasına 'Arkamdan bir şeyler çeviriyorsan senin canına okurum!' diyebilecek kadar özgüvenli ve cesur. Ayça Varlıer'in Oyunculuğu on numara. Eğer şimdiye kadar bir yıldız olarak değerlendirilmediyse bu diziden sonra o artık bir yıldızdır. Saçıyla, giyimiyle, hareketleri ve konuşmasıyla canlandırdığı rolü gerçekten yaşatıyor ve hayranlık uyandırıyor. Tek eleştireceğim yanı Ankara'da bir bakanlıktaki müsteşar yardımcısı kadının resmi işyerinde mini etekle dolaşmasının çok zayıf bir ihtimal olduğu. Bir de Ankara sahnelerinde Ankara'ya ait tek bir görüntü olmaması ve olayların nerede geçtiğini (bakanlık dendiğine göre burası Ankara olacak) gibi akıl yürütmeyle bulmamız. O sahnelerde mutlaka izleyiciye olay yerinin Ankara olduğunu görsel olarak vermek gerekirdi.

Dizi o kadar 'hayatın içinden' ki, bir çok tipi günlük hayatınızda tanıdığınız izlenimine kapılıyorsunuz. Örneğin aslında karısının başarısı altında ezilen, bu kompleksden kurtulmak için başka kadınların ilgisine muhtaç olan zayıf karakterli koca tipi. Sonra şiddet eğilimli psikopat polis memuru. Burada bir de eleştirim olacak: düğün konvoyu nikah salonuna giderken yolda meydana gelen kavgada neden arabalardan hiçbir erkek inip de kavgaya müdahale etmedi? Bütün arabalarda yalnızca kadınlar mı vardı?

Peki bu özenli ve kaliteli dizi reytinglerde neden hak ettiği yeri bulamadı? Reytingleri de bir yana bırakalım, çevremde kiminle görüştüysem 'fena değil, eh işte' falan gibi görüşler alınca çok şaşırdım. Diziyi en çok ben beğenmişim gibi bir izlenim edindim. 'Fazla beğenilmemiş' demek yerine 'fazla izlenmemiş' demek galiba daha doğru olacak. Yani insanlar en başında bu diziyi merak edip ekran karşısına geçmemişler. İddia ediyorum eğer diziyi izlemiş olsalardı başka hiçbir kanala geçemezlerdi. Neden ilgi göstermemişler öyleyse?

En önemli etken kastta izleyicinin star saydığı çok ünlü isimlerin olmaması. Yeni bir dizi başlarken herkesin birbirine sorduğu ilk soru: "Kim oynuyor?'dur. Belli ki Bülent Emin Yarar ve Ayça Varlıer adları insanların pek ilgisini çekmemiş. Oysa ikisi de çok ama çok iyi Oyuncular. İkinci olarak, dizide 'jön' yok. Yani esas oğlan. Üçüncüsü bir dizinin ilk on dakikası çok önemli. Birinci bölümün ilk dakikaları ne yazık ki çok ilgi çekici değildi. Ayça Varlıer'in olduğu sahneler ise hemen yükseliyor ve parlıyordu. Çorbacı dükkanı sahneleri ister istemez diziyi bir 'mahalle dizisi' kıvamına getiriyordu.

Peki ne yapılabilir?

Diziye hemen Buket'le aşk yaşayacak bir jön sokmak. Bu jönün izleyicinin tanıdığı, sevdiği bir isim olması çok ama çok önemli. Şu ana kadar gerçek bir aşk görmedik. Ama hemen başlatılması gerekiyor. Dizinin ana mekânının çorbacı dükkanı olmasını engellemek. Eğer başlangıçta öyle düşünüldüyse bile bu değiştirilmeli. Buket ve ikinci olarak da Aslı karakteri odak yapılıp hikaye onların etrafında örülmeli. İzleyici Cezmi ile kızının ilişkisinden çok Buket'le kocasının ilişisini merak ediyor çünkü. Onu görmek istiyor. Hele bir de Buket'in aşık olacağı karakter işin içine girince bu güzel dizi daha da sağlamlaşacak ve zaman içinde izleyicisini ekran başına toplayacaktır.

__________________
Exy..