IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  digitalpanel

Etiketlenen Kullanıcılar

 
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 04 Aralık 2010, 17:46   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Merak Edenler İçin; Dünya Çapında İlk Büyük Çevreci Örgütlenme(Greenpeace)




Yıl 1971... Üç gönüllü, Vancouver’dan yola çıkarak ABD'nin, Alaska'nın doğusundaki nükleer denemesini protesto etti. 2000 li yıllarda, binlerce eylemci ve milyonlarca kişiyi bulan üye sayısıyla yine tek amaçları var: Dünyayı kurtarmak.


Merak edenler için; Dünya çapında ilk büyük çevreci
örgütlenme ve işte yeşil barışçıların öyküsü...


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Küçük bir bot, 15 Eylül I971 de, hidrojen bombası denemesinin gerçekleştirileceğ i alana doğru Kanada'nin Vancouver kentinden yola çıktı. ABD hükümeti, deprem kuşağında bulunan Amchitka Adası'na bir megatonluk hidrojen bombası atmayı planlıyordu. Phyllis Cormack adlı botun içindeki üç gönüllünün amacı, yanlarındaki gazetecilerin yardımıyla eylemlerini dünyaya duyurmaktı.

Nükleer Patlama engellenemiyor. . ama başka bir patlama oluyor

Phyllis Cormack,' 30 Eylül de Amchitka Adası'na yaklaştı. Ancak, üç gönüllü ABD Sahil Güvenlik güçleri tarafından tutuklandı ve alandan uzaklaştırıldı. Bomba 6 Kasım’da patlatıldı. Günümüzdeki adıyla Greenpeace (yeşil barış) örgütünün bayrağı altında barınan bu üç adam, nükleer denemeyi engelleyememiş lerdi. Ama, eylemleri ABD'nin tüm gazetelerinde manşetten verildi. Amchitka, bir daha nükleer deneme alanı olarak kullanılmadı. İlk defa gerçekleştirilen bu doğrudan eylem, taktik başarıya ulaşmıştı.

Kızılderili kahin kadının öngörüsü : "Gökkuşağı Savaşçıları"

Protestoculardan Bob Hunter'ın (o dönemde Vancouver Sun'da gazeteciydi) , Amerikan yerlilerinin mitolojilerini içeren bir kitapla gemiye çıkması ve "Ateşin Gözü" adlı bir Kızılderili kadının kehanetlerini okuması, Greenpeace efsanesinin başlangıcı sayılıyor. Bu Kızılderili kadın, bir gün dünyanın tüm kaynaklarının tükeneceğini, hayvanların öleceğini ve nehirlerin kirleneceğini öngörüyordu. Ancak, çok geç kalınmadan bir grup beyaz adamın gezegeni kurtarmak için harekete geçeceğini ve onların "Gökkuşağı Savaşçıları" olarak adlandırılacağını belirtiyordu.

Bu, çok etkileyici bir çıkıştı ve 30 yıldır dünyanın farklı noktalarında çarpıcı eylemler gerçekleştiren Greenpeace'in bildirgesine dönüştü. 1980'li yıllarda ve 90’ların başında artan güçleri sırasında kullandıkları o ünlü gökkuşağı logosu, bu inançlarını destekliyordu. İdealist öğrenciler ve farklı meslek gruplarından saygıdeğer orta yaşlı üyeler, artık bu bayrak altında birleşeceklerdi.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.



Ekip oluşmaya başlıyor. Adı ne olsun?

Böylesine büyük bir organizasyona dönüşecekleri. 1960'ların sonunda bu işe girişen kurucuların bile hayal edemeyeceği bir durumdu. Eski mühendis Jim Bohlen, oğullarının askere çağrılmaması için ABD'yi terk etmişti. Kanada'da, sıradışı avukatlar Paul Cote ve Irving Stowe ile tanıştı. Üç kafadar, barışse­verlik ve çevrecilik fikrini yayabile­cekleri bir hareket planı içindeydiler. Daha sonra kendileriyle aynı düşün­celeri paylaşan Bob Hunter, David McTaggart ve Patrick Moore da gru­ba dahil oldu. Günümüzde tüm dün­yada bilinen ad, yoğun tartışmalar sı­rasında belirdi. Üyelerden biri, kısık sesle şöyle demişti: "Açıkçası, bu bir yeşil barış hareketi olmalı..."

1971 eylem için doğru zamandı...

1971, Vietnam Savaşı'nın doruğa ulaştığı, savaş çığırtkanlarının ABD'de seslerini iyice yükselttiği yıldı. Güneydoğu Asya. Biafra Cum­huriyeti, Kuzey İrlanda ve Hindis­tan'ın güneyi savaşa dahil olmuş ve silah yarışı, yeni bir çehreye bürün­müştü: Çin nükleer bombaya sahipti; Nixon ABD başkanıydı ve Brejnev. Kremlin Sarayı'nda oturuyordu. 1971, eylem için doğru zamandı...

Amchitka kampanyası. Greenpeace'in tanık olma (Kuveykır mezhe­binin sessiz toplantılarını şekillendi­ren felsefe) ve medyanın dikkatini çekme karışımından oluşan eylem şeklinin başarısını kanıtlamıştı. Artık, Kuzey Amerika'da Öncekinden çok daha etkin olmaları gerekiyordu.

Fransız komandolar, McTaggart’ı ölesiye dövüyorlar ama kazanan Greenpeace

1972'de, bu kez Fransa, Pasifik'te­ki Fransız Polinezyası'nda nükleer silahlarını deniyordu. David McTaggart, 12 m 'lik Vega adlı kotrasıyla bu olaya meydan okumaya karar ver­mişti. Bombanın atılmasını engelleyememiş ti; ancak. 1973’te eylemini tekrarladı. Bu eylem sırasında, Fran­sız komandolar Vega'ya çıktılar ve McTaggart'ı öldüresiye dövdüler.

Protesto gösterisi ve dayak sahneleri basına dağıtılıyor

Her şeye rağmen, farkında olma­dıkları bir şey vardı: Gemi mürette­batından bir kişi, tüm olayı kameraya almış ve görüntüleri basına vermişti. Protesto gösterisi ve dayak sahneleri, Greenpeace'in tarafı tutularak bir anda tüm dünyaya yayılmıştı. Bunun üzerine Fransa, 1975'te atmosferdeki denemesini iptal etti.

Greenpeace.. .. Dünya artık tanıyor ve ilgiyle izliyor

Bu tarihi bir andı. Greenpeace, kahraman mazlum gibi görülüyordu. Artık dünya, Goliath'a karşı savaşıp onu yenmiş Davut gibi, yeni bir David'e sahipti. Bu yeni imaj, Greenpeace’n kendiliğinden zirveye oturttu. Balina avcılarına karşı verdikleri mü­cadele sırasında yaşananlar ise, arkalarına aldıkları desteği daha da per­çin leyecekti

Balina avcılarının zıpkınlarına, fok avcılarının sopalarına karşı

Tüm dünya, balina avcılarıyla ye­şil barışçılar arasındaki çekişmeyi iz­liyordu. Zıpkıncılar, küçük botlarındaki savunmasız insanlara ateş açı­yorlardı. Filonun yan tarafındaki ölü balinalar, görüntüleri daha da dramatikleştiriyordu . Gönüllerde taht kur­malarını sağlayacak olay ise, Labrador buzullarında yaşandı. Bir fok yavrusunu kucağına alıp korumaya çalışan Patrick Moore'un, sopalarla fok yavrularını öldüren avcılarla mücadelesinin görüntüleri, harekete du­yulan sempatiyi ikiye katlıyordu.

Greenpeace amacına ulaşmıştı. Onları görmezden gelmek artık mümkün değildi. 1978'de ilk ciddi başarılarını elde ettiler. İskoçya Orkney Adaları'ndaki gri fokların katliamı, öncülüklerinde yürütülen halk protestoları sonrasında durdu. Kamu­oyu, yüreklerini tutku ve kararlılıkla ortaya koyan bu gönüllüleri çok sevmişti. Pek çok kimse, örgütü hâlâ ilk yıllarındaki bu eylemleriyle anıyor.

Çevreci örgütlenme çoğalıyor

Greenpeace, o dönemlerde ortaya çıkan tek çevreci örgütlenme değil. Yeşil eylemciler batıda mantar gibi çoğalırken, 1971 'de kurulan Dünya Dostları (Friends of the Earth) ve Ya­ban Yaşamı Koruma Fonu (WWF) da varlıklarını sürdürüyordu. Green­peace'in tüm dünyada üne kavuşma­sını sağlayan sadece gündeme getir­dikleri konular değil, aynı zamanda eylem biçimleriydi.

İlk on yıl geride bırakıldığında, ar­kalarına aldıkları destekle, Greenpeace Örgütü adını Uluslararası Greenpeace (Greenpeace International) ile değiştirdi. Üyelerin mutfaklarında toplantı yapılan günler geride kalmış­tı. Bob Hunter'ın 1979'da söylediği gibi, "Köklerini salan çevreci hareket artık yavaşlatılamaz. İddiaya girerim ki, 1970’li yıllarda 10 kişiden 8'i "ekoloji"nin ne anlama geldiğini bil­miyordu. 10 yıl içinde ailelerin arasın­da konuşulan bir kavrama dönüştü. Tabii ki Greenpeace bunu tek başına başarmadı, ancak, amaçladığımızı yaptığımızı düşünüyorum: insanların zihinlerine çevreciliği kazıdık..."

Kurucu üyelerden Patrick Moore ayrılıyor : "başarı tutkunları" diye sitem ediyor

Ancak, örgütün sadece başarı ve popülarite ile anılması kurucu üyeler­de rahatsızlık yaratmaya başlamıştı. Onlar Greenpeace'in kuruluş amacın­dan uzaklaştığını, hatta kimilerinin örgütü narsisizmlerini kamçılamak için kullandıklarını düşünüyorlardı. Kasım 1979'da Patrick Moore, Bob Hunter ve fotoğrafçı Rex Weyler, bir akşam Amsterdam'da bir barda toplandılar. 1986'da örgütle ilişkisini kesen Moore, o akşam örgütün yeni görünü­müyle ilgili olarak "başarı tutkunları" diye sitem edecekti. Yapılanma içinde artan bürokrasi ve hiyerarşi karşısında ayrılmayı tercih etmişti.

Yeşilci partiler siyasette

1980'ler; Margaret Thatcher ve Ronald Reagan'ın, "dünyada en bü­yük kim?" tarzı politikalarla uğraştığı yıllardı. Reagan'ın Stratejik Savun­ma İnisiyatifi programı ve Thatcher'ın 1982'deki Falkland zaferiyle dikkatler oluşuma çevrilmiş olsa da, halk arasında antipati de yayılıyordu. Nükleer Silahsızlanma Kampanyası (CND) ve Greenham Common'ın İn­giltere hükümetine yönelik nükleer güç karşıtı gösterileri, halktan daha fazla ilgi görmüştü. Resmi hükümet­lerin ilgisizliğinde, 1985'te gerçek­leştirilen "Acil Yardım" konseri, yeni bir küresel bilincin gelişmeye başla­dığının habercisiydi. Yeşil partiler, tüm Avrupa'da beklenmedik başarı­lar kazanıyordu.

Greenpeace yeniden yapılanıyor
1980'ler, Greenpeace için de hare­kete geçme yılları oldu. 1970'li yıl­lardaki başarılar üzerine dayandırılan kampanyalar yerine, yeni soluklu bir yapılanmaya gitmeye karar verdiler. Greenpeace'in baskıları sonucunda, Uluslararası Balina Avcılığı Komis­yonu, 1982 moratoryumunu kabul et­ti. Okyanusları radyoaktif atıklardan arındırmaya yönelik çalışmalar, Londra Konferansı sonunda imzala­nan 1983 moratoryumu ile noktalan­dı. 1988'de klorlu organik atıkların denizde yakılması tüm dünyada ya­saklandı. Bu konuyla ilgili morator­yum, 1989'da BM tarafından imza­landı. Bunların yanı sıra, Antarkti­ka'ya hükümetler dışı bir merkezi, ilk kez Greenpeace kurdu ve soğuk kıtaya "Dünya Parkı" adını verdi.

En büyük etkiyi ise, gemileri Rainbow Warrior'ın batması yarattı. Aradıkları halk desteğini yine kazanmışlardı. Baskı grubuna yönelik sev­gi gösterileri artmış, üye sayısında patlama yaşanmıştı. Fransızlar yeni bir şehit yaratmıştı, sessizlik döne­minden sonra örgüt gücünü perçinle­di ve güvenilirliğini yeniden kazandı.

Rainbow Warrior nasıl batırıldı?
Greenpeace'in ana gemisi Rainbow Warrior, 1985’te Yeni Zelanda sularında yol alırken, Fransa'nın Mururoa Adası'nda gerçekleştirmek istediği nükleer denemeyi engelleme kampanyasını başlattı. Örgüt, Başkan Mitterand'a bir uyarı mektubu göndermişti; ancak, Paris'te kapalı kapılar ardında planlar yapılıyordu. Fransız Polinezyası da bağımsızlık isteyen protestocularla sarsılıyordu. Fransız hükümeti, Greenpeace'in başlattığı kampanyanın ilgi odağı olacağından korkarak, örgütün Auckland’deki_ofisine Christine Cabon adında bir casus sızdırdı.

10 Temmuz 1985te, gece yarısına çok az kala, Auckland limanı büyük bir patlamayla sarsıldı. Warrior, ön kısmındaki hasar sonucu su almaya başlamıştı. Kaptan Peter Wilcox, geminin acilen terk edilmesi için emirler veriyordu. Bu arada, fotoğrafçı Fernando Pereira, fotoğraf makinelerini almak için kamaraya girdiğinde ikinci patlama gerçekleşti. Warrior, sancak tarafına doğru limana yaslandı. 4 saat sonra da Fernando Pereira'nın cansız bedeni bulundu. Daha sonra elde edilen bilgiler ışığında, Wrrior'un batırılması olayını Fransız hükümetinin planladığı açıktı. Saldırıyı planlayanları n Savunma Bakanı Charles Hernu ile Gizli İstihbarat Servisi'nin başı Henri Lacoste olduğu belirtiliyor. Bu olayla ilgili olarak iki gizli servis ajanı, sabotaj hazırlama ve cinayet suçundan yargılandı. On yıla mahkûm edilen ajanlar, iki yıl hapis yattıktan sonra serbest bırakıldılar. Bu durum Yeni Zelanda ile Fransa hükümetleri arasında uzun süren anlaşmazlıklara yol açtı.

Büyüyen örgüt, uluslararası faaliyet ve başarılar

Örgüt 20. yılında tanınmayacak haldeydi. 1985 ile 1990 yılları arasın­da üye sayısı 1 milyondan 4,8 milyon kişiye çıktı. Günümüzde, merkezi Amsterdam'da olan örgütün her kıta­da ofisleri ve tüm dünyayla iç haber­leşme bağlantılı gemileri var. Strateji­leri de tamamen değişmiş durumda. Avukatları, lobi faaliyetlerini yürüten bürokratları ve Londra, Boston ve Ki­ev'de, kampanyaları destekleyecek bilimsel araştırmaları ve bilgileri sağ­ladıkları bilim merkezleri bulunuyor,

Yaptıkları çalışmalar ve amaçları da küresel bir görünüm kazandı. De­mir Perde ülkelerindeki kontrol edilemeyen hava kirliliğinin önlenmesi, Çernobil kazası, Exxon Valdez petrol felaketi, iklim değişikliklerine umar­sızlık, asit yağmurları, orman katli­amları, ozon tabakasındaki delik... Hepsi, aynı zamanda politik sorunlar olan bu konularda çalışmalarını yü­rütüyorlar.

Çabalarının karşılığını da görüyor­lar. Örneğin, Antarktika Sözleşmesi'ne imza koyan ülkeler, 1991'de, bölgedeki mineral araştırmaları 50 yıllığına yasakladılar. 1992 de. 160 ülkenin katıldığı Rio Dünya Zirvesi'nde bir tavsiye konuşması yaptılar. Yüksek miktarda atıkların saklanma­sını yasaklayan sözleşmeyi dünyaya kabul ettirdiler. Dahası Antarktika, 1994 yılında balinaların doğal koru­ma alanı ilan edildi.

Greenpeace zor durumda kalıyor.... Shell'den özür diliyor
Ancak, 1995 yılında imajlarını ze­deleyen büyük bir hata yaptılar. Pet­rol şirketi Shell, kullanımını durdurduğu Brcnt Spar petrol çıkarma ünite­sini tasfiye etmek üzereydi. Greenpe­ace, bu işlemin, tonlarca atığın Atlas Okyanusu'na karışması anlamına ge­leceğini tüm dünyaya duyurdu. Tele­vizyonlar 4 gün boyunca Greenpeace eylemcilerinin deniz üzerindeki gös­terilerini görüntülediler. Bu İnanılmaz bir görüntüydü: Eylemciler canları pahasına mücadelelerini verirken, platformdan üstlerine tazyikli su sıkı­lıyordu. Atlas Okyanusu'ndaki bu mücadelede Shell zor kullanan taraf görüntüsüne bürünmüştü. Greenpe­ace bu savaşı kazanan taraftı, en azın­dan öyle görünüyordu.

Ancak Greenpeace'in, platformda­ki atığın miktarını olduğundan daha fazla bildirdiği anlaşıldı. Kampanya­yı haklı gösteren veriler yanlıştı. Gre­enpeace kamuoyu önünde Shell'den özür diledi ve bilgileri yeniden dün­yaya duyurdu. Her şeye rağmen bir kere yara alınmıştı. Daha önce verile­ri bilimsel kabul edilen Greenpeace'in güvenilirliği zedelenmişti. Her ne kadar 1998'de, denizdeki petrol platformlarını n boşaltılması yasaklandıysa da, Brent Spar olayının izle­ri silinemedi. Bunun yanı sıra, Gre­enpeace'in ABD örgütlenmesinin verdiği bilgilerin de yanlış olduğuna ilişkin haberler yayıldı. Rakamların doğruluğuna ilişkin kampanyalar yürüttü; ama, bir türlü eski güvenini ka­zanamadı.


Çevreci ama bıkkın toplum

Greenpeace günümüzde 30. yaşını kutluyor. Tüm dünya, artık çevresel konulardan haberdar. Tüm şirketler doğa dostu kampanyalar yapmak, ürünlerinin çevreye zarar vermediği­ni kanıtlamak zorundalar. Toplum, 1971'e oranla çok daha bilinçli, ama, bir o kadar da bıkkın... Kitleler daha sakin yolları tercih ediyorlar, üniver­site kampüsleri iş bulma derdi için­deki öğrencilerle dolu, protestocular­la değil... Doğaldır ki, yeni binyılda da eylemler bitmedi, ancak şekli de­ğişti. Şirketlere yönelik düzenlenen kampanyalar yerini küreselleşme karşıtı eylemlere bıraktı. Çünkü, şir­ketler tekelleşmeye doğru gidiyor ve yazılım programlarından makyaj malzemelerine kadar pek çok farklı alanda ürünleri var. Dolayısıyla so­runlar artık daha büyük... Dünya Ti­caret Örgütü'nün 2000 yılı görüşme­leri, 2001 Amerika Zirvesi sırasında Scattle sokaklanndaki olaylar, Londra, Quehec'teki polis müdahaleleri ve son olarak da Cenova'daki G8 zirve­si sırasında öldürülen gösterici... Tüm bunlar, tartışmaları ve gösterile­ri daha da keskinleştiriyor.

Greenpeace, şiddet karşıtı bir yapı­lanma ve kitle gösterilerinin, sorunun temelinden uzaklaşmaya yol açtığına inanıyor. Ancak, kamuoyunun istek­leri karşısında liderlerin duyarsızlığı­na tepkiyi paylaşıyor. Greenpeace emektarlarından Peter Morris, "Gü­nümüzde balinalar, yağmur ormanla­rı; hatta genetik yöntemlerle üretilen soya fasulyesi gibi sorunlarla değil, çok daha ciddi konularla ilgilenmek gerekli. Artık olayların seyri çok da­ha küresel boyutlara ulaştı. Birinci sı­rada da siyasi ve ekonomik konular geliyor..." diyor.

Yeni baştan

Örneğin, ABD başkanı George W. Bush'un aldığı kararlara karşı mey­dan okumak gibi... Küresel ısınmayla ilgili Kyoto Sözleşmesi'ni reddetti; endüstriyel karbondioksit yayımı ve maden şirketlerinin kullanacakları ar­senik düzeyini kurallara bağlayan sözleşmeleri iptal etti; dahası, Yıldız Savaşları projesini yeniden gündeme getirdi. Bunun üzerine. Yıldız Savaş­ları karşıtı kampanya tekrar başlatıl­dı. Temmuz ayında. 100 Greenpeace gönüllüsü. Kuzey Yorkshire'daki sa­vunma alanına girerek. İngiltere'nin, ABD nin füze savunma programına katılmasını protesto etti. Kampanya­larında başarılı olmaya da devam ediyorlar. Örneğin, yine Nisan 200l'de, Güneybatı Kanada'daki 20'ye yakın yağmur ormanını, en­düstri amaçlı kesimden kurtardılar.

Peter Morris: “3. kuşak kimlik krizini yaşıyoruz”

Örgütün nereye doğru gittiği konusundaki tartışmalar ise sürüyor. Peter Morris. "Kanımca, bugün örgü­tün yapısıyla ilgili olarak 3. kuşak kimlik krizini yaşıyoruz" diyor. "İlk kuşak, tüm tutkusuyla Greenpeace'i harekete geçirdi. İkinci kuşak, geniş­lemek için bu hareketi kullandı ve şimdi üçüncü kuşak, örgütü yeniden şekillendirmenin yollarını arıyor."

Bu geçiş dönemi kuşkusuz sancı­sız olmayacak. Greenpeace, 2000 yı­lının sonlarında "Ideas Forum" adını verdiği bir fikir tartışması başlattı. Tüm şubelere ve gemilere elektronik posta yoluyla "Bir gecede Greenpe­ace'İi değiştirme şansınız olsaydı, bu­nu nasıl yapardınız?" sorusu gönde­rildi. Yanıtlar o kadar çeşitliydi ki, sonunda her şubeden ve gemiden temsilcilerin katıldığı bir tartışma gerçekleştirildi. Yeni görüşlere açık Greenpeace'te, bu yeniden yapılan­ma eğilimleri devam ediyor.

Örgütün üye sayısı da her geçen gün artıyor. Greenpeace'in yaşaya­bilmesi için maddi desteğe de ihtiya­cı var. Ayrıca, herhangi bir hükümet dışı örgütün amacı, hedefine ulaştık­tan sonra kendisini feshetmesidir. Ancak, Greenpeace'in bunu gerçek­leştirebilmesi için daha önünde çok yapacak iş var.

Greenpeace Akdeniz Ofisi

Uluslararası Greenpeace örgütünün on yıl süreyle yürüttüğü Akdeniz Kampanyası'nın ardından 1995 yılında açıldı. İdari merkezi Malta'da olan bu bölgesel ofis, Türkiye, Lübnan, İsrail, Malta gibi daha önceden bir ulusal Greenpeace ofisi bulunmayan Akdeniz ülkelerinde faaliyet gösteriyor. 1997 Nisan ayında İstanbul'da açılan ofisin 8.000 üyesi bulunuyor. "Güneşli bir geleceğimiz var" sloganıyla kamuoyunda enerji konusunu tartışmaya açan Greenpeace Akdeniz, barışçıl eylemlerinin yanı sıra konferanslar, dia gösterileri, raporlar, basın açıklamaları ile bilgilendirme çalışmaları yapıyor. 1996'daki Çernobil Tanıkları Turu'nun ardından, 1997'de enerji temalı Güneş Turu'nda 15 yerleşim ziyaret edildi. 1998'de Akkuyu ve Gökova Termik Santral’leri'ne karşı eylemler düzenlediler. Mart 2001 de Yatağan'da 'Türkiye ve Dünyada Enerji Planlaması, Enerji Verimliliği Teknolojileri, Alternatif Enerji Kaynakları" konulu bir seminer düzenlediler. Bu yıl başlatılan petrol tankerlerinin boğazlardan geçişiyle ilgili olarak çalışmaları devam ediyor. 'Temiz Üretim'le ilgili 15 haziran - 01 temmuz 2001 tarihleri arasında 16 gün ve 3.500 km 'den fazla süren turla Türkiye'de, sanayilerin kullandıkları zehirli kimyasallar ve bunların insan sağlığı ve çevre üzerindeki etkilerini anlatan bir 'Temiz Üretim Turu" düzenlendi.

Diğer büyük çevreci örgütler...
Günümüzde üç büyük çevre örgütü var: Greenpeace, Yaban Yaşamı Destekleme Fonu (WWF) ve Dünya Dostları Örgütü...


Yaban Yaşamı Destekleme Fonu (WWF)

1971'de kuruldu. Türleri tehlikede olan hayvanları korumak için kurulan WWF, 1986'da amacını genişleterek çevre konularına da yöneldi. İnsanların yol açtığı iklim değişikliklerini engellemek gibi, Greenpeace'le ortak pek çok amacı var. Türleri tehlikeye giren hayvanlara yönelik çalışmaları ve okyanusları iyileştirme projesi, diğer etkinlikleri. .. Greenpeace ten ayrıldığı tek nokta, doğrudan eylem yöntemini tercih etmemesi ve merkezi bir örgütlenme olması. WWF yetkilileri, kendi çalışmalarının daha akademik bir yapı içerdiğini ve Greenpeace gibi keskin çizgilerde yol almadıklarını belirtiyorlar.

Dünya Dostları (FoE)

1971 yılında kurulan FoE'nin amacı da Greenpeace'le aynı doğrultuda. Örneğin, iklim değişiklikleri ve besinlerin güvenliği gibi... Besinlerde tehlike doğurabilecek kimyasallara, hava kirliliğine ve ulaşım sistemlerinin çevresel etkilerine yönelik çalışmalar yürütüyorlar. 66 ülkede üyeleri bulunsa da, birbirinden bağımsız çevre örgütlerini tek çatı altında toplayan bir görüntüsü var. Dolayısıyla, Greenpeace gibi düzenli bir örgütü yok. Yetkililer, Greenpeace'le yarışmadıklarını, sadece onları tamamladıklarını belirtiyorlar.

Hazırlayanlar : merakediyorum grubu, kerem, bahadircan, coskun
Kaynak : Focus Aralık 2001 sayısında "Gökkuşağı savaşçıları" başlığı ile yayınlanan yazıdan alınmıştır.
Paragraf başlıkları ilave edilmiştir. Resimlerde kirlilik yaratmamak için grup adı vs kullanılmamıştır.
Lütfen paylaşırken bu kısmı silmeyiniz, kaynak göstererek paylaşınız.
Saatlerce uğraşarak verdiğimiz emeği bir "Delet" tuşuyla yok etmeyin.
(aLınTı)

 

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet sohbet
 

Etiketler
çapında, cevreci, edenler, ilk, merak, örgütlenmegreenpeace


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Beni Merak Edenler SerhatOzturk1 Üye Resimleri 1 06 Kasım 2015 22:35
N9'u merak edenler buraya! PassioN Cep Telefonlar 0 08 Ocak 2012 15:42
Herşeyin İlkini Merak Edenler İçin Süslü Merak Ettikleriniz 1 14 Ocak 2009 05:00