Çevrimdışı

Ayşe Karabat
Beyrut, Lübnan



Bu güzel şehre, Beyrut'a hep olağanüstü durumlarda geldim. Ya da belki de Lübnan'da hep olağanüstü bir şeyler oluyordu.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Her geldiğimde aynı otelde kalırdım ve hep civardaki evlerde nasıl hayatların olduğunu merak ederdim. Ama artık bir fikrim var, çünkü kızım artık Lübnan'da yaşıyor.
Yine de merakımın tam olarak geçtiğini de söyleyemem, mesela karşıdaki apartmanın dördüncü katını çok merak ediyorum. Camları çoktan kırılmış, içeride hiç eşya yok, ama her tarafı çiçek dolu. Ne kadar dikkat edersem edeyim, o çiçeklere bakmaya geleni bir türlü göremedim. Kızım, ara sıra birinin geldiğini, çiçeklerin bakımını yaptıktan sonra, balkonda saatlerce tek başına oturduğunu söyledi.
Lübnan'da olup bitenlerle her zaman yakından ilgilenmeye çalışırdım ama artık annelik nedeniyle de gözümü ve kulağımı buradaki gelişmelere dört açmış durumdayım.
Bugünlerde de durum karışık. Ülkede gergin bir bekleyiş var, yeni bir çatışma beklentisi.
Bu seferki çatışmanın temelinde, en azından görünüşte, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı ile kurulan Lübnan Özel Mahkemesi var. 2005 yılında öldürülen Refik Hariri suikastını 'aydınlatmak' için kurulmuş mahkeme. Yakında çıkması beklenen iddianamede sanık sandalyesine Hizbullah içindeki 'derin bir grubun' oturtulacağı beklentisi Lübnan'da sert politik dalgalanmalara yol açıyor.
Lübnan'da ağırlıklı olarak Sünni unsurların desteklediği, öldürülen Refik Hariri'nin oğlu şimdiki Başbakan Saad Hariri'nin başkanlığını yaptığı blokla, Şii unsurların desteklediği Hizbullah liderliğindeki blok birbirlerini darbe yapmaya çalışmakla suçluyorlar. Ülkedeki Hıristiyanlar da ikiye bölünmüş durumda.
Mahkeme gerginliği


Lübnan’daki yeni gerilim dalgası, Özel Mahkeme'nin 2005 yılında tutukladığı ama 2009 yılında serbest bıraktığı dört tutukludan biri olan Lübnan eski güvenlik şefi Cemil Sayyed'in, Başbakan Hariri'yi 'babasının kanını satmakla' suçlamasıyla başladı. Sayyed, uzun süre tutuklu kalmasına neden olan dört şahidi yalancılıkla itham etti ve bu şahitlere Hariri'nin para verdiğini iddia etti. Yalancı şahitler hakkında dava açılmasını isteyen Sayyed, "ya adaleti sağlarsınız, ya da ben adaleti kendim sağlarım' dedi.
Lübnan Başsavcısı tehditleri nedeniyle Sayyed’i ifade vermeye çağırdı ama doğru dürüst bir ordusu olmayan ülkedeki en büyük silahlı güç Hizbullah, Sayyed'e uzanan adaletsiz ellerin kırılacağı açıklamasını yaptı.
Oysa yakın bir tarihe kadar, sular durulmuş gibi gözüküyordu. Saad Hariri, 'yalancı tanıklar' nedeniyle Suriye'nin suçlandığını, bu durumun Lübnan-Suriye ilişkilerini zedelediğini Eylül ayı başında kamuoyu önünde itiraf etmişti.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Özel Mahkeme'nin, Irak savaşı nedeniyle Batı dünyası ile arası iyi olmayan Suriye’yi başlangıçta suçladığı ama Suriye ve Batı dünyası arasındaki ilişkilerin gelişmeye başlamasıyla birlikte bu suçlamadan vazgeçtiği de dikkatlerden kaçmıyor.
Hizbullah da özel mahkemenin politize olduğunu, İsrail'in ve Amerika'nın bölgeyi şekillendirmek için kullandığı bir araç olduğuna sık sık vurgu yapıyor.
Ölüm kalım kavgası


Gerçekten de yaşananlar, Hizbullah için bir ölüm kalım mücadelesine dönüşmüş durumda. Ülkede silahlı olmasına izin verilen tek grup olmasının nedeni İsrail'e karşı direnebilmesinde. Ama Hizbullah’ın, kendi ülkesinin başbakanına suikast düzenlemiş olduğu iddiası, bu devlet dışı önemli aktörü zor durumda bırakıyor.
Aslında Hizbullah için, ülkeyi ele geçirmek o kadarda zor değil. Ama İsrail böylesi bir durumu savaş nedeni sayacağını çoktan ilan etti. Hizbullah'ın bunu yapması halinde ülkede yeni bir iç savaş çıkacağından kimsinin kuşkusu da yok.
Zaten şimdilik Hizbullah buna niyeti olmadığını da söylüyor, gücünü göstererek Lübnan hükümetini, özel mahkemeyi desteklemekten vazgeçirmeye zorlamak istiyor.
Özel mahkeme beklendiği gibi Hizbullah'ı suçlayan iddianamesini yayınladığında, Hariri'nin, "Tamam, ülkemin geleceği için, babamın katillerini affediyorum" demesi olasılık dahilinde. Bunu yaparak, ülkedeki iktidar kavgasını kazanabileceğini hesaplıyor olabilir ama tabii o saate kadar iktidarda kalmayı başarabilirse.
Anlaşılan bir çok Lübnanlı gibi ben de, gece yatarken, nasıl bir sabaha uyanacağımı düşüneceğim ve gözümü açar açmaz yapacağım ilk şey gazeteleri okumak olacak. Oysa bu şehir o kadar güzel ki, insanları o kadar dost canlısı ki ve sanıldığının aksine o kadar hayat dolu ki…

__________________
Lucifer dediler bana, kötülüğü anlatmak için. Halbuki, ışık ve güzelliği anlatırdı Lucifer. Ben kötüyüm bu düzen için; ama değilim asla kötülük.