04 Temmuz 2010, 12:06 | #1 | |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| SP Başkanı Kurtulmuş: Hükümet rotasız gemi gibi Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, son günlerde artan terör olaylarını, iç politikada yaşanları, CHP’nin yeni Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu, ittifak söylentilerini, erken seçim senaryolarını değerlendirdi. Kurtulmuş, Kılıçdaroğlu’nun siyasi üslubunu çok beğendiğini ve devam etmesini temenni ettiğini söylerken, AKP ile olabilecek bir seçim ittifakına yeşil ışık yaktı. Hükümetin başlattığı "Demokratik Açılım" sürecinin Habur görüntüleri ile birlikte bittiğini savunan Kurtulmuş, CHP ve MHP’yi terörün çözümü noktasında destek vermemekle suçladı. Saadet Partisi Lideri Kurtulmuş, ANKA’nın sorularını yanıtladı. Son günlerde artan terör olaylarını değerlendiren Kurtulmuş, Hükümetin bir yıl önce başlattığı "Demokratik Açılım" sürecinde iktidarın politikalarını, muhalefet partilerinin yaklaşımını eleştirdi. -HÜKÜMET ROTASIZ GEMİ GİBİ- Hükümet’in bir yıl önce başlattığı "Demokratik Açılım" sürecini terörün çözümü noktasında önemli bir fırsat olarak değerlendiren Kurtulmuş, bu sürecin olumsuz sonuçlanmasında, parlamentoda bulunan muhalefet partilerinin de önemli ölçüde etkisi olduğunu öne sürdü. Kurtulmuş, "Türkiye aslında terörün sona erdirilmesi konusunda geçtiğimiz yıl, hem siyasi atmosfer bakımından hem Türkiye’deki genel dengeler bakamından olumlu bir konjonktür yakalamıştı. Ama ne yazık ki, demokratik açılım sürecinde bu konjonktür heba edildi. Bu olumlu atmosfer ortadan kaldırıldı" dedi. Açılım sürecinde, Hükümetin ve parlamentoda bulunan muhalefet partilerinin çok ciddi yanlışlıkları olduğunu savunan Kurtulmuş şöyle dedi: "Hükümet rotasız gemi gibi sürece başladı. ’Bu işi bitirelim’ diye belki başlamış olabilir ama ne nasıl yapacağını, ne şekilde yapacağını bilmiyordu. Hükümet hem üslup hem de yöntem bakımından hem de ne yapılacağını bilememek açısından bu süreçte fevkalade büyük yanlışlıklar yapmış oldu. CHP ve MHP, başından itibaren bu konuda ’istemeyiz’ diye ayağa kalktı. Bu süreçte, Habur’dan gelen görüntülerle birlikte bütünüyle ortadan kalkmış oldu. Top hükümetin, devletin elinden çıktı. Ve neredeyse Türkiye bugün 1991 şartlarında ağırlaştırılmış olan terör şartlarının altına girdi. Bu çerçevede, maalesef bir yıllık süre içerisinde parlamentoda ki partilerin bu konu içerisinde bu konu ile ilgili olumlu tavır almayışları, Hükümetin kararlı bir politika izlememesinin çok büyük etkisi var. Çok açık söylenmesi gerekirse bu sonuçta 4 partinin büyük vebalinin olduğunu ortaya koymamız lazım." -AÇILIMIN BAŞINDA MUHALEFETE GİDİLMELİYDİ- Açılım konusunda Hükümetin yanlış politikalar izlediği görüşlerini tekrarlayan Kurtulmuş, "Sonuçta bir ülkede siyasette diyalog zeminini esas açacak olan parti çoğunluğa sahip olan iktidar partisidir. O zaman bize gelen Hükümetten gelen arkadaşlara dedik. Ben Hükümetin yerinde olsam şöyle davranırdı; daha açılım süreci başlamadan anamuhalefet partisine gider derdim ki ’arkadaş böyle bir projemiz var. Bunu beraber çözmek zorundayız. Beni Türkiye’deki karışıklıklar gerginlikler ortamına itme. Hep beraber bunu çözelim. Senin de tasvip etmediğin konularda adım atmayacağız’ diyebilirlerdi. Ben olsam böyle derdim. Maalesef Sayın Başbakan AKP nasıl olsa, ’istediğim çoğunluk var istediğimizi yaparız’ diye sürece başladı. Ve ne yazık ki, CHP ve MHP’de aynı üslupla cevap verdi" diye konuştu. -TÖRÜRÜN ÇÖZÜMÜ: PROFESYONEL EKİP- Terörün çözümü noktasında yapılması gerekenleri Kurtulmuş şöyle dile getirdi: "Bir kere ortada bir proje yok zaten ve herhangi bir yanlış projeden söz etme imkanımız yok. Üslup yanlış, yöntem yanlıştı ve bir sürü yanlış üst üste bindi. Özeti şu; Doğu ve Güneydoğu’da çok büyük beklentiler oluştu. Ülkenin geri kalan yerlerinde ise, Karadeniz, İç Anadolu, Marmara Ege... Çok derin endişeler ortaya çıktı. İnsanlar, ’ne oluyoruz?’ sorularını sormaya başladılar. Böyle bir ortamda Habur’dan gelen görüntüler ise konuyu bütünüyle sumen altına atılmasına neden oldu. Burada değişmesi gereken siyasetin üslubudur. Üslubun ayarlanması lazım. Yani bir saatleri ayarlama enstitüsü gibi siyasetin üslubunun ayarlanması gerekiyor. Herkesin bir diyalog zeminini açık tutması gerekiyor. Çok farklı fikirlerimiz olabilir ama bunu konuşabilecek medeni olgunluk göstermek lazım birincisi bu. İkincisi bütün bunları yaparken, asla hiç kimse demokrasi dışı yolları aklından bile geçirmemelidir. Bu sorunu biz OHAL’le sıkıyönetimle çözecek değiliz. Bunlar asla doğru teklifler değil. Bu sorunu demokrasi kuralları içerisinde kalarak, hukukun prensipleri uygun bir şekilde, hakları ve özgürlükleri genişleterek, insanlara güven vererek bu süreci yürütme zorunluluğu var. Özellikle bölgede iyi eğitilmiş, yüksek teknolojiye sahip olan, halkın gelenek ve göreneklerini bilen ona saygılı olan ayrıca insan hakları ve demokrasi konusunda iyi eğitilmiş olan çok profesyonel, iç düzeyde bir kabiliyeti olan özel bir ekibin kurulmasında fayda var. Ancak mutlaka bu ekiplerin sivil otoritenin emrinde ve gözetimde olması gerekir." -OHAL’İ DÜŞÜNMEK BİLE YANLIŞ- MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin, OHAL ve idam konusundaki önerilerine karşı çıkan Kurtulmuş, "OHAL’i düşünmeyi bir tarafa bırakın, teklif dahi etmek düşünülmemelidir. Türkiye 26 yıl OHAL uyguladı. OHAL’in tek kesin sonucu PKK’yı güçlendirmesi ve kitleselleşmesi. Terörü önlemez aksine teröre yeni taraftarlar sağlanmasına neden olmuştu. MHP bugün idamın yeniden getirilmesini istiyor ama, Sayın Bahçeli bunu söylerken idam dosyasını o dönem sumen altı eden kendileriydi" sözleriyle değerlendirdi. Kurtulmuş, iktidar ile muhalefet arasında yaşanan tartışmanın bitmediğini anlatırken, "8 yıldır AKP ile CHP birbirinin değirmenine su taşıyor, birbirinin ekmeğine yağ sürüyor. AKP’nin oyları düştüğü zaman CHP bir şey söylüyor CHP’nin oyları yükseliyor. Bu kez AKP CHP’ye karşı birşey söylüyor. Türkiye’de bütün siyaseti iki partili kalıba sokmak isteyen bir üslubu da ortaya çıkarıyor. Ama sonuç ne? kamplaşma, gerilim, kutuplaşma... Türkiye bu 8 yıllık süre içerisinde iktidar ve muhalefetin uzlaşarak adım attığı millet menfaatine hiç bir gelişmeyi kaydetmemiştir. Bütün hayati konularda iktidar ve muhalefet kavga içerisinde olmuştur" dedi. -ANAYASA GÖRÜŞMEME ORTAMINA DÖNDÜ- İktidar ile muhalefet tartışmasının en açık şeklinin Anayasa görüşmelerinde yaşandığına dikkat çeken Kurtulmuş, "Anayasa görüşmeleri örneği; Anayasa görüşmemeleri oturumuna dönmüştür. Oturumlarda küfürler, kavgalar... Bu soğuk savaşın dilinden CHP’nin de AKP’nin de kurtulması lazım. Her ikisi de soğuk savaş siyaseti izliyor. Sağcılar bu tarafa, solcular bu tarafa. ’Bize oy vermezseniz ötekiler gelir’ Bu geçmiş bir siyasettir. Kardeşim neyi nasıl yapacaksınız bunu kalkın ortaya koyun" diye konuştu. -KILIÇDAROĞLU’NUN ÜSLUBU- CHP’nin yeni Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, kamuoyunda yarattığı rüzgara da değinen Kurtulmuş, siyasi üslubu konusunda, Kılıçdaroğlu’ndan umutlu. Kurtulmuş, "Sayın Kılıçdaroğlu’nun seçildiği ilk günlerde kullandığı üslup doğrusu benim bu anlamda fevkalade memnun etmişti. Bu gerilim çatışmayı ortadan kaldıracak bir üslup içerisinde hareket ediyordu. Bu üslubunu korumasını temenni ederim. Erdoğan-Baykal arasındaki o birbirine denk düşen üslup değişmiş olur. Türkiye bir tahterevalli siyaseti, kavga kutuplaşma siyasetinden vaz geçmiş olur" dedi. -AKP İLE SEÇİM İTTİFAKINA YEŞİL IŞIK- Son günlerde AKP ile Saadet Partisi’nin bir seçim ittifakı yapacağı kulislerini değerlendiren Kurtulmuş, olabilecek bir AKP-Saadet Partisi seçim ittifakına yeşil ışık yaktı. Kurtulmuş, "Sayın Baykal’ın ‘SP ile koalisyon kurarım’ sözlerinin ardından başka partilerle Saadet Partisi’nin koalisyon ve seçim ittifakı yapacağına ilişkin kulislerde yapılan dedikodular söylentiler en son iktidar partisi ile Saadet Partisi’nin bir seçim ittifakı yapacağı şeklinde yazılan çizilenler bir tek şeyi gösteriyor. Saadet Partisi’nin Türkiye’de kilit parti olmasıdır. Veya anahtar partisidir. Çok açık söylüyorum. Biz Türkiye’de hiç bir legal partiye ’oturmayız, konuşmayız’ demeyiz. Şu anda bizim hedefimiz bundan sonra siyasal iktidarı oluşturmak. Ancak, seçim sonrası şartlar bir koalisyon ortamı oluşturursa biz bu noktada hiç bir partiyle koalisyon kurmayız diye bir söz söylemeyiz. Burada mühim olan partiler değil ortaya konulacak koalisyonun protokolüdür. Hangi temel politikalarda ne kadar uzlaşırız buna bakarız" dedi. -ERKEN SEÇİME GİDEBİLİR- Kurtulmuş, "erken seçim" söylentilerini, "Eğer Anayasa Mahkemesi’nden olumsuz bir karar çıkarsa, iki maddeyle ilgili Hükümetin erken bir seçime gideceğini tahmin ediyorum" sözleriyle değerlendirdi. -AKP, ANAP GİBİ BİR KONJONKTÜR PARTİSİ- Kurtulmuş, AKP ile Saadet Partisi arasındaki farkı anlatırken, AKP’yi 12 Eylül sonrası kurulan ANAP’a benzetti. AKP’nin ANAP gibi bir koalisyon partisi olduğunu söyleyen Kurtulmuş, "AK Parti bizim siyasi fikirlerimizden ayrıştı. AK Partiyi Anavatan ile benzeştirebiliriz. ANAP’ta bir askeri ihtilal sonrası oluşmuş partidir, AK Parti’de bir askeri ihtilal sonucu oluşmuş partidir. İhtilal şartları her ikisinde ortaya çıkar. Her iki parti de konjonktür partisidir. Konjonktür şartlarını değerlendiren partiler olarak ortaya çıkmıştır" dedi. | |
|
Etiketler |
sp |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Karaya oturmuş bir gemi gibi yüreğim | Tufan | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 0 | 27 Ocak 2015 00:38 |
Rotasız Gemi! | Düş | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 0 | 06 Nisan 2011 19:04 |