Çevrimdışı

Devlet yöneticilerinin, eşlerini açıkca fişlediği suçundan Erzincan Ergenekon davasında tutuksuz olarak yargılanan 3'ncü Ordu Komutanlığı'nda görevli astsubay Ahmet Saraçlar, ifadesinde suçlamaları kabul etmedi. Yetkisi elinden alınan Erzurum Cumhuriyet Savcısı Osman Şanal tarafından yapılan aramada, bilgisayarında bulunan 4 haberden dolayı yargılandığını iddia eden Saraçlar, "AKP ile ilgili bazı haberleri internetten indirip okuduktan sonra sildim. Savcı da bunları benim hazırladığımı iddia etti. Bu haberler 3'ncü Ordu da görev yapmadan önce okuduğum haberlerdir. Bu haberlerden birisi Gürsu Ökten tarafından yazılan AKP'de 7 ışık nedir?. Böyle bir suçlamadan dolayı ailem ve ben büyük üzüntü yaşıyoruz. Tarafıma yöneltilen suçları kabul etmiyorum. Üçüncü Ordu Komutanı Saldıray Berk'i rütbesi gereği ne tanıma, ne de görme imkanım olmadı. Kendisini yolda bile görmüş değilim. Evim 7,5 saat arandı. Savcı, üç kez 'kozmik odada mı çalışıyorsun?' dedi. Ben de kendisine 'orayı bilmem' dedim. İddianamede seminerden bahsediliyor. Ben o tarihte Erzincan'da yoktum. Olsam bile rütbem gereği seminere giremem" dedi.
Söz alan Ahmet Saraçlar'ın avukatı, Fatih Yoğurtçu, "Müvekkilemin internetten okuduğu haberlere dayanan savcı Ordunun kozmik odasını aramaya çalışmıştır. Müvekkilem ağır kalp hastası olmasına rağmen dört gün gözaltında tutulmuştur" diye konuştu.
'TÜRKÜM DİYEN HERKES ERGENEKONCU OLMALI'
Ergenekon örgütünün Erzincan yapılanmasında önemli kişiler arasında gösterilen Erzincan Avcılar Kulübü Başkanı Yaşar Baş, verdiği ifadesinde niçin burada olduğunu bilmediğini söyledi. Tutuksuz yargılandığı için Erzincan'da olduğunu vurgulayan Yaşar Baş, "Hergün karşılaştığım kişilere hesap vermek zorunda kalıyorum. Çünkü beni görenler 'Ya ne işin vardı onlarla?'. 'Bu işe nasıl girdin?'. 'Senden bunu beklemezdik' diye sorular yöneltiyor. Millete laf anlatmaktan kınağa getirdim. Ergenekon ismini ben tarih kitaplarından biliyorum. Türküm diyen herkesin Ergenekon olması gerekir. Ama şimdi bu bir terör örgütü oldu. Ben şimdi nereden başlayayım bilmiyorum. Eşimi hastaneye götürecekken baskın yedim. Bu işler 'asker, MİT ve adliye ile olmuyor, sivil de lazım' denildi ve mesleğim gereği beni uygun gördüler. İfade verirken savcı televizyonu açtığında, benim gözaltına alındığım haberi veriliyordu. Savcı bana dönüp, 'Kafama taktığımı alırım. Recep'i serbest bıraktılar onu da aldım' dedi. İnternetten resim gösterip benden bu kişileri tanıyıp tanımadığımı sorarak Dursun Çiçek'in kafedeki toplantıda olup olmadığını sordu. Olay günü kafeye gitmemizin nedeni arkadaşların can sıkıntısındandı. Darbe toplantısı üçüncü sınıf bir kafede yapılmaz. Apartmanda oturduğum için av köpeğimi Özel idare'nin bekçisine bırakıyordum. Savcı bey, köpeğimin bulunduğu özel İdare'sine ait 5 bin dönüm araziyi dedektörle arattı. Birşey çıkmadı. Tahliye olmamı hazmedemeyenler hala üzerime geliyor. Gizli tanık Bayram Bozkurt mangal yaptığımızda yanımıza gelip şey gibi yerdi" dediği sırada salonda gülüşmeler oldu. Bunun üzerine 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi üye hakimi Ali Kaya, olayları avcı dili ile anlatmaması için Yaşar Baş'ı uyardı. Bunun üzerine ifadesine kaldığı yerden devam eden Baş, "Savcı Osman Şanal'a ifade verirken bir telefon geldi. Telefonu açan Şanal karşısındaki kişiye 'Sen merak etme, topu bana at' dediği kişinin Bayram Bozkurt olduğunu tahmin ediyorum" diye konuştu.
'BECERİRDİ' SÖZÜ YANLIŞ ANLAŞILDI
Yaşar Baş'ın ifadesinden sonra söz alan avukatı Timurhan Gür, mahkeme heyetine astsubay Şenol Bozkurt ile gizli tanık Bayram Bozkurt'un bir av günü aynı çadırda birbirlerine sarılmış haldeki fotoğraflarını vererek, 'İstese becerirdi' sözü üzerine 2'nci Ağır Ceza Mahkeme Başkanı Mustafa Karatay, yüzünü ekşitip 'lütfen' dedi. Avukat Timurhan Gür, bunun üzerine "Efendim sözümü yanlış anladınız. 'Becerirdi' derken iddianamede, gizli tanık Bayram Bozkurt, 'bana komplo kurmak istiyorlar' diyor. Birlikte yattığı Şenol Bozkurt komplo kurmak istese yanında uyuduğu gizli tanık Bozkurt'un yanına tarihi eser de, bomba da, silah da koyabilir' demek istemiştim" şeklindeki açıklaması, salondaki mahkeme heyeti, sanıklar, sanık yakınları ve gazetecilerin kahkaha ile gülmesine neden oldu.
MAHKEME PAZARTESİNE ERTELENDİ
Alınan ifadelerin ardından avukatlar, mahkeme heyetinden MİT mensuplarının da ifadeleri alınarak duruşmayı bugün bitirmesini istedi. Mahkeme Heyeti, saatin 21.05 olduğunu belirterek devam edemeyeceklerini belirterek, duruşmayı 10 Mayıs 2010 günü saat 09.30'a erteledi.