08 Eylül 2006, 15:17 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Başbakandan açıklama Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Lübnan'a asker gönderme konusunda içinin rahat olduğunu söyleyerek ''keşke 1 martta Irak'a gitme kararı çıksaydı'' dedi. CNN TÜRK’te canlı yayınlanan programda, Editör programının yapımcısı Gürkan Zengin’in sorularına Ankara’daki Başbakanlık konutunda yanıt veren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dün Meclis’te kabul edilen ve Lübnan’a asker göndermeyi öngören tezkereye değindi. “Tezkerenin geçmesi son derece olumlu oldu” diyen Başbakan, sorumluluğunun gereğini yerine getirdiğine inandığı için rahat olduğunu söyledi. Erdoğan “eğer siz gündemi belirleyenler içinde yer almazsanız, orada hiçbir söz hakkınız olmaz” dedi. BM barış gücünde görev almak üzere Lübnan’a kaç asker gönderileceği sorusuna Erdoğan “şu anda yapılmış sayısal bir değerlendirme yok” cevabını verdi. Askerlikle ilgili bir açıklama yaptığını da anımsatan Erdoğan, ''yaptığım açıklamanın önünü arkasını görmeden, sadece 'askerlik yan gelip yatma yeri değildir' ifadesini kullanmak suretiyle bunu sağa sola çekmek isteyenler oldu" dedi. "Askerlik bir heyecanın, bir aşkın, imanın gereği yapılan bir iş'' sözlerini kullanan Başbakan, kendilerini yan gelip yatmakla eleştirenlere ''biz yan gelip yatmıyoruz ki biz de koşuyoruz'' dedi. "Şartların oluşmasını bekledik" Kamuoyunun Lübnan’a asker gönderme konusuna soğuk bakması üzerine ne düşündüğü sorulan Başbakan, asker gönderme kararını almadan önce belli şartların oluşmasını beklediklerini vurguladı. Erdoğan “biz bu işe girmeden önce bazı şartların oluşmasını bekledik. Bazıları ‘işte bu işin üstüne atladılar’ diyor. Biz hiçbirşeyin üstüne atlamadık... İlk olarak bir Birleşmiş Milletler kararının olmasını bekledik, ikinci şartımız savaşın bitip ateşkesin ilan edilmesiydi. Üçüncü şartımız, tarafların barış istemesi. Biz barışı tesis etmeye değil, tesis edilmekte olan barışı korumak amaçlı gitme kararı aldık“ diye konuştu. "İstenmeseydik gitmezdik" Dördüncü şart olarak ‘Hizbullah’ı silahsızlandırmayı’ kabul etmediklerini dile getiren Erdoğan, Ortadoğu’daki sorunlara hükümet olarak duyarsız kalmadıklarını söyledi. “İstenmeseydik gitmezdik” sözlerini kullanan Başbakan “ama (Lübnan Başbakanı) Sinyora sürekli arıyor. Tük askeri için ‘bizim misafirimiz olacaksınız’ diyor” diye konuştu. Meclis’ten geçmeyen 1 mart tezkeresini de değerlendiren Erdoğan, “biz keşke Irak’a girseydik. Gitmiş olsaydık şu anki, olumsuz tablo olmayacaktı” yorumunu yaptı. "Irak'a gitmedik ama büyük kayıp verdik" Erdoğan, “bugüne kadar 29 noktaya asker gönderdik. Bu uluslararası görevlerde şehit sayımız beş.... Irak’ta bize verilecek bölge belliydi. Asker göndermedik ama Irak’ta ABD’den sonra en çok kaybı veren biziz. Kim bunlar şoförümüz, mal taşıyanlar... Irak’a gitmedik yine de büyük kayıp verdik” ifadelerini kullandı. “Güneydoğu’ya gidip Kürt sorunu dediğiniz günden bu yana bir daha bu lafı ağzınıza almadınız. Güneydoğu’da neler oluyor?” şeklindeki soruya karşılık Başbakan Erdoğan, bölgede sadece altyapı yatırımları için 4.5 milyar dolar harcandığını, Güneydoğu’nun tarihinde görmediği yatırımları aldığını söyledi. Başbakan buradaki vatandaşların beklentileriyle ilgili olarak “olmayan neler. Milletevekili olabiliyor mu, bakan, en üst düzeyde bürokrat olabiliyor mu?” sorularını yöneltti. "Etnik kimliğe herkes saygı duymalı" Erdoğan, ‘etnik kimlik ile parlamentoda temsil’ konusuna da değindi. ''Etnik kimliğimizle parlamentoda temsil istiyoruz, örneğin seçim barajının yüzde 5'e düşürülmesi'' şeklindeki sözler üzerine, Erdoğan, “o çok farklı bir konu. Benim partimin ondan daha fazla Kürt seçmeni, temsilcisi, sempatizanı vardır. Bu ülkede Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Gürcüsüyle hepsi benim canımdır, birdir. Anayasal tanıma göre herkes Türkiye vatandaşıdır” dedi. Başbakan Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının üst kimlik olduğunu, etnik kimliğe de herkesin saygı duyması gerektiğini belirtti. “Türkiye’de etnik azınlık değil dini azınlık vardır” diyen Erdoğan bu azınlıkların haklarının da Lozan Anlaşması ile belirlendiğini hatırlattı. Terör ile mücadelede koordinatör ABD’li koordinatörün atanmasını takiben PKK ile mücadelede Türk koordinatörün kim olacağı şeklindeki soruya, Erdoğan bu ismin büyük ihtimalle asker kökenli biri olacağını söyledi ama isim vermedi. Başbakan ''bir koordinatörlük kurumu olarak bu çalışacaksa şu anda gerek Amerikalılar, gerek Irak, gerekse biz üçlü çalışmaları yapacağız ve bir görev tanımı yapılacak. Üçlü içerisinde bir koordinasyon olacak. Ama bundan önce olduğu gibi toplanıp bir daha ara vermek gibi bir şey olmaması lazım” dedi. “Sürekli koordine olup, sürekli ne yapacağını bilmesi lazım. Hedeflerini koyması lazım. Belki zamanlamasını koyması lazım ve bir takvim çerçevesinde de çalışmalarını sürdürmesi lazım. Bu çalışmayı görmemiz lazım. Bu çalışmayı şu ana kadar görmedik” diye devam eden Başbakan “oluşan ekip üç kişiden oluşmayacak. Alt kadrolar olacak. Bu kadrolar çalışmalarını en iyi şekilde yapacak” dedi. Erdoğan şöyle devam etti: “Bizim Terörle Mücadele Yüksek Kurulumuz bizim kontrolümüzde iç içe çalışılacaktır. Belki çok daha farklı bir birime bağlanma durumu olacaktır. Çalışmalar şu anda sürdürülüyor. Fazla uzun sürmez. Bu işlerde biliyorsunuz aylar uzun değil. Mevsim koşulları falan her şeyi düşünmek zorundayız. Ama tabii biz bu işi ne kadar hızlandırırsak o kadar karlı oluruz.'' Irak'ın Türkiye'ye verdiği söz Türkiye’nin Irak’ın bütünlüğünden yana olduğunu anlatan Erdoğan, Kuzey Irak’taki PKK varlığına ilişkin sıkıntıyı başta Bağdat hükümetiyle görüştüklerini, Kuzey Irak ile ilgili sorunu yerel yetkililerden ziyade Bağdat hükümetininin çözümleyeceğini dile getirdi. Erdoğan “şu anda Irak Cumhurbaşkanı Kuzey Iraklı. Sözler veriliyor. Cumhurbaşkanı sözü bu. Dolayısıyla biz onlardan bunları tabii ki bekleyeceğiz'' dedi. Başbakan “Irak bir arada kalabilir mi?” şeklindeki soruya, Türkiye’nin Irak’ın bir bütün olarak kalmasından yana olduğunu ama buna Irak halkının karar vereceğini söyledi. “Siz her türlü ihtimale hazır mısınız” sorusuna Erdoğan “tabii” yanıtını verdi. Kerkük'te etnik çatışma endişesi Kerkük’te gelecek yıl yapılacak referanduma da değinen Başbakan, şu anda Irak’ta günde ortalama 70-80 kişinin öldüğünü, Kerkük’ün tek bir etnik unsura verilmesi halinde bu çatışmaların artacağı endişesini taşıdığını vurguladı. ABD ve BM'nin de Kerkük konusunda kendileriyle aynı görüşü paylaştığını belirten Erdoğan "ama uygulamada ne yaparlar bilemiyorum" dedi. Erdoğan, “Kerkük’te sadece mezhep değil etnik çatışmalar da yaşanabilir” uyarısında bulundu. İran ile ilişkiler ve nükleer silah Başbakan İran-Türkiye ilişkileriyle ilgili olarak “İran tabi sıradan bir ülke değil. Bizim de dış ticarette münasebetlerimizin çok arttığı bir ülke. Karşılıklı yatırımlar başlamış vaziyette. Daha önce İran’dan Türkiye’ye turist gelmezdi, şimdi yaklaşık 1 milyon turist geliyor” dedi. Başbakan Erdoğan “nükleer silah sahibi olan bir ülkenin başbakanı olmak ister miydiniz? Neden Türkiye’nin nükleer silahı olmasın?” şeklindeki soruya “Türkiye bir NATO ülkesi. Bu konudaki imkanlar nelerse Türkiye zaten istifade ediyor” diye karşılık verdi. Erdoğan, ''Türkiye bugün birçok alanda özellikle güvenlik konusundaki çağdaş ileri teknoloji neyi gerektiriyorsa bunları ithal eden bir ülke değil. Öbür noktadan bakıyorum nükleer noktadan değil. Bunların gereğini Türkiye yapacak duruma gelmelidir, gelecektir. Bunun da çalışmaları şu anda yapılıyor. Güzel gelişmeler var'' diye konuştu. "BOP samimi değil" Başbakan Erdoğan, ''Büyük Ortadoğu Projesi size göre Ortadoğu’ya bir barış ve demokrasi getirme projesi mi yoksa Ortadoğu’nun petrol kaynaklarını elde etme ve İsrail’in güvenliğini sağlama projesi mi? sorusunu yanıtladı. Erdoğan ''BOP noktasında neredeydik değil ne yapıldığı önemli. Proje içerisinde davet edilen ülkeler kimlerdir? Bunlar G-8 ülkeleri. Bunun dışında Türkiye vardı, Yemen vardı. Üç tane eşbaşkan var. İtalya, Türkiye, Yemen. Şimdi G-8 ülkeleri Ortadoğu’da ne yaptı, Türkiye ne yaptı? Ona bakacağız” dedi. Erdoğan Türkiye’nin barışın korunabilmesi için, insan hakları, hukukun korunması için elinden gelen gayreti Filistin’de yapılan saldırılarda ortaya koyduğunu anlattı. Erdoğan, Büyük Ortadoğu Projesi’ndeki ‘demokrasi ve barış’ın samimi olmadığını belirtti. Buna örnek olarak Hamas’ın Filistin’deki seçimden galip çıkmasını gösteren Erdoğan, bu sonuç için “Batı tarafından kabul edilmeliydi” değerlendirmesini yaptı. Erdoğan bu konuyu ekim ayındaki ABD ziyareti sırasında Başkan Bush ile de görüşeceğini söyledi. "AB ile ilişkilerde kriz görmüyorum" AB ile ilişkilerde Kıbrıs yüzünden bir kriz beklemediğini söyleyen Başbakan hükümet olarak tavırlarının baştan beri net olduğunu ifade etti. Başbakan, KKTC’ye izolasyonlar kaldırılmadığı sürece, Türk limanlarının Kıbrıs Rum yönetimine ait gemilere açılmasının söz konusu olamayacağını yineledi. Kıbrıs Rum yönetiminin yeni müzakere başlıklarını açtırmama niyeti konusunda Başbakan, Türkiye’nin müzakere başlıklarında üzerine düşen neyse yapacağını, uygulamaya koyacağını belirtti. Erdoğan, “24 üye bir üyeye esirse bu onların sorunu. Biz elimizden geleni, tüm uygulamayı yaparız. Yok, yine 'olmaz' diyorlarsa kendileri bilir. Ben ülkemin nereden nereye geldiğine bakarım” diye konuştu. Fındık fiyatı Başbakan Erdoğan, fındık taban fiyatı konusunda sorulan bir soru üzerine de, Karadeniz'de hemşehrilerinin üzerinde çok ciddi bir spekülasyon olduğunu söyledi. Erdoğan, devlet olarak fındık alıcısı olmadıklarını kaydederek, ''fındık tüccarı da değiliz. Fındık alıcısı Fiskobirlik?tir. Fiskobirlik, fındık üreticisinin alın terini adeta bir istismar kurumu olmuştur. Devletle oturmuştur masaya. Anlaşmasını yapmıştır, protokolünü imzalamıştır ve biz devlet olarak 2 katrilyon borcunu sildik, hiçbir mal varlığına el koymadan. Önce ‘ben bu yıl fındık almayacağım’ dedi. Daha önce 7 milyon olarak fiyat açıkladı. Ondan sonra almayacağını söyledi. Çünkü geçmiş borcunu ödeyemiyor. 147 trilyon borcu var. Önce sen üreticinin borcunu öde. Borcunu ödemiyorsun. Hiçbir bankada itibarın yok. Yurtdışından en ufak bir destek yok. Kimse kredi vermiyor'' dedi. Erdoğan, ''5 YTL veremez miydiniz'' sorusu üzerine de, ''bunlar hep hesap kitap işidir. Biz bugüne kadar alışıldık siyasetin içinde olmadık, olmayacağız. Hesabımızı kitabımızı yaptık. Rakam aslında 4 değil. Bakın Fiskobirlik’in kesintileri yüzde 11-12, TMO’nun kesintisi yüzde 5.5. Eğer bu 5.5’i de üzerine koyduğunuz zaman rakam çok daha farklı bir yere ulaşır. Bunlar bu hesapları yapmıyor'' diye konuştu. Cumhurbaşkanlığı seçimi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçimi konusundaki bir soruya da yanıt verdi. Şahsı veya bir başkası, ülkenin menfaati kimi gerektiriyorsa Cumhurbaşkanının o olacağını kaydeden Erdoğan, ''şüphesiz ki o makama gelen ülkemin çıkarlarını en ideal şekilde yine korumaya devam edecektir. Toparlayıcı olacaktır. Birleştirici olacaktır. Asla herhangi bir ayrımcılığa müsamaha etmeyecektir. Böyle bir göreve gelen şüphesiz ki bu şekilde sürdürdükten sonra da toplumun tamamı tarafından olmasa bile büyük kesimi tarafından inanıyorum ki gerekli ilgi, alakayı görecektir. Ama bu kim olur nisan şöyle bir geldikten sonra'' dedi. | |
|
Etiketler |
aciklama, açıklama, basbakandan, başbakandan |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Facebook'un Avustralya Engelli Sonrası Başbakandan Sert Açıklama | Mylife | Facebook Haberleri | 2 | 19 Şubat 2021 14:56 |
CHP' den Açıklama | Wizard | Haber Arşivi | 19 | 15 Aralık 2016 01:21 |
HDP'den açıklama | Seth | Haber Arşivi | 0 | 09 Ekim 2014 12:21 |
Başbakandan son söz. KAPANACAK! | Gurkan | İnternet Dünyasından Haberler | 3 | 30 Ekim 2013 19:04 |