Çevrimdışı

Zeynep Mansur, yazarlık ve modellik derken meslek hanesine bir de oyunculuğu ekledi ve “Hicran Yarası” dizisinin kadrosuna katıldı.

Özel hayatını askıya alıp kendini işlerine veren Mansur, bunun nedeninin erkeklere güvenmemesi olduğunu söylüyor: “Erkekler sahte rakı gibiler, ambalajlarıyla aldatıyor, zehirleyip gidiyorlar!”

TRT’nin “Hicran Yarası” dizisine ikinci sezonunda dahil olacakmışsınız. Nasıl oldu bu gelişme?
- Teklif Yağmur Ajans’tan geldi. Daha önce de Yağmur Ajans’ın çektiği “Bizim Mahalle”de rol almıştım. Ayrıca Abdullah Oğuz’un çektiği bir reklam filmim ve sayısız canlı yayın sunuculuğu tecrübem var. Yani bu işi ilk kez yapmıyorum. Birbirinden farklı gibi gözükse de aslında yaptığım pek çok iş birbiriyle bağlantılı.

Nasıl bir karakter canlandıracaksınız peki “Hicran Yarası”nda... Sakınca yoksa yeni rolden biraz söz eder misiniz?
- Bir helva kralının genç, ailede pek de istenmeyen eşi rolündeyim.

Artık şarkıcılık ve modelliği bir kenara bıraktım, oyuncuyum mu diyorsunuz?
- Hayır... Asıl işim şarkıcılık bir kere, onu asla bırakmam. Modellikle ilgili de çok teklifler alıyor ve değerlendiriyorum. Çünkü fotoğraf çektirmeye bayılıyorum. Çok zevkli bir meslek... Eğer her şeye sil baştan başlama şansım olsaydı, çok küçük yaşta yurtdışına gider ve orada modellik yapardım. Oyunculuğa gelince... Çok zor fakat aynı zamanda inanılmaz zevkli bir iş. Onu da çok keyifle yapıyorum. Bundan sonra birçok farklı projede göreceksiniz beni zaten...

Neden “ilk gözağrım” dediğiniz müzikten uzaklaştınız?
- Müzikten kopmam söz konusu bile olamaz. Yeni albüm çalışmam devam ediyor zaten. Çok ince eleyip sık dokuduğum için albüm araları uzun oluyor. Buna rağmen sahne çalışmalarım, konserlerim devam ediyor.

BEN TAM BİR İŞKOLİĞİM

Uzun süre önce “Artık model olarak karşınıza çıkacağım” demiştiniz. Peki şimdi rüzgar oyunculuğa doğru mu esiyor?
- Kararımı değiştirmedim, hâlâ modellikle ilgili işler yapıyorum. Oyunculuğu da çok vakit almasına rağmen çok seviyorum. O yüzden bundan sonra daha da yoğun bir şekilde oyunculukla ilgileneceğim. Yani net bir tercih durumum yok. Aslında ben tam bir işkoliğim ve işler birbiriyle bağlantılı, planlı programlı olunca hepsine vakit ayırabiliyorum. Ben durduğum an yorulurum asıl... ınanılmaz bir iş enerjim var. Daha bir işi bitirmeden “bundan sonra ne yapmalıyım” diye telaşlanırım. Asla iki günden fazla tatil yapamam, huzursuzlanırım.

Londra’daki ajanslara fotoğraflarınızı yollamıştınız. Hatta görüşmeye gitmiştiniz. Orada işler yolunda gidiyor mu?
- Aslında tatil amaçlı oradaydım, fırsattan istifade resimlerimi de yolladım ajanslara... Yazışmalarımız devam ediyor. Sanırım yakın zamanda görüşmeye gideceğim.

Sırada neler var?
- Ne yok ki! Çocuklar için masallar yazıyorum, ayrıca iki yıldır üzerinde çalıştığım yepyeni bir roman var. Bir de “Platonik Bir Aşk” adlı kitabımın dizi olmasını istiyorum, onunla ilgili çalışmalarım var.

KAMERALARI SEVEN BİR ADAMLA ÇIKMAM

Uzun süredir sizi yalnız görüyoruz. Hayatınızda aşk mı yok, yoksa gizlemeyi bilenlerden misiniz?
- Aşk yok inanın... Bu soru çok soruluyor, ben de işi artık espriye döküyorum, “Erkekler sahte rakı gibiler, ambalajlarıyla aldatıyor, sonra zehirleyip gidiyorlar” gibi komik cevaplarla geçiştiriyorum. Kaldı ki bir sevgilim olsa da ilişkimi kameralar önünde yaşamak istemem, daha doğrusu bunu isteyecek bir adamla ilişki yaşamam. Ancak ünlü biriyle olursan, o zaman yapacak pek bir şey kalmıyor. ıki tanınan insan olunca saklamak imkansızlaşıyor. Ama dediğim gibi uzun zamandır hayatımda aşk yok.

En büyük pişmanlığınız nedir?
- Keşke demekten pek hoşlanmam, o yüzden yaşadığım iyi-kötü her olaydan ders çıkarmaya çalışırım.