IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  digitalpanel

Etiketlenen Kullanıcılar

 
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 15 Nisan 2009, 08:19   #1
Kralice
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
'Bana da 'Muhsin' Bir Ölüm Nasip Olsun'





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Gülefer Yazıcıoğlu, eşinin kendine yakışır bir ölümle veda ettiğini düşünüyor. Onun tek temennisi dualarına şöyle yansıyor: “Allah bana da Muhsin’inki gibi güzel bir ölüm nasip etsin.”


Nursel DİLEK'in röportajı

Bundan üç yıl önce tanışmıştım, BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu ve ailesiyle. 21 yıllık eşi Gülefer Hanım’la parti merkezinde röportaj yapmış, akşam da aile fotoğrafı çekmek için eve davet edilmiştik. Gülefer Hanım, bize eşinin en sevdiği yemeği, memleketi Kahramanmaraş’ın içli köftesini ikram etmişti. Muhsin Bey ise ayağında terlikleriyle parti liderinden ziyade bir aile babası ve misafirperver bir ev sahibi olarak karşıladı bizi. O akşam sohbetin konusu siyaset olmadı hiç. Eşine yazdığı şiirlerden, çocuklarının ileride yapacağı meslek tercihlerinden bahsetti. Şiire merakını yine o sohbette öğrendik. Cep mesajlarıyla eşine yazdığı şiirleri de. Hatta Gülefer Hanım siyaseti bırakırsa iyi bir şair olacağını söyledi. Kızı Firuze ve oğlu Furkan babalarının geç gelse bile kendilerine ballı süt içirmeden yatmadığını anlattı.

Fotoğraf çekimi gece geç saatlere kadar sürse de bizi sabırla beklemişti Yazıcoğlu ailesi. Foto muhabiri arkadaşım onu ‘kravatsız’ yakalamışken deklanşöre bastıkça bastı. Kimi zaman terasta kek dilimlerken, kimi zaman da çocuklarını kucaklarken yansıdılar objektifimize… O gece hem iyi bir haber yapmanın hem de onlarla tanışmış olmanın mutluluğuyla ayrılmıştık evlerinden. Üç yıl sonra bir kez daha düştü yolumuz o eve. Bu kez başsağlığı dilemek için çaldık kapılarını.

Ankara’daki evlerine girerken o mutlu aile fotoğrafı geldi aklımıza. Şimdi biri eksik aralarından. Ailenin reisi (Koca Reis) Muhsin Yazıcıoğlu yok artık. Geçirdiği helikopter kazasında eşinin memleketinde veda etti hayata. Ardında bir sürü soru işareti, suikast iddiaları ve sır bıraktı. O günü hatırladıkça içimiz bir kez daha cız etti; ama ‘takdir-i ilahî’ demekten başka çaremiz yok. Yazıcıoğlu ailesinin oturduğu sokakta sessizlik hâkim. Apartmana koca bir afiş asılmış. Yazıcıoğlu’nun fotoğrafının iki yanında Türk bayrağı ve BBP bayrağı dalgalanıyor. Apartmanın içi Yazıcıoğlu’nun fotoğraflarıyla donatılmış. Asansörün içinde ‘seni beklemek güzeldi’ yazıyor, evin bulunduğu katta ise ‘gönülleri fethettin’ sözü karşılıyor herkesi.

Yazıcıoğlu ailesinin kapısı her zamanki gibi herkese açık. Akrabaları, komşuları, tanıyan, tanımayan başsağlığı için gelmiş. Gülefer Hanım’ı arıyor gözümüz… Bir sandalyede oturmuş, misafirleri karşılıyor. Oldukça metanetli görünüyor. “Nasılsınız?” diye sorduğumuzda ‘Nasıl olalım ki’ dercesine başını eğiyor. Oğlu Furkan ve kızı Firuze’nin uzun bir aradan sonra okula başladığını söylüyor. Normal hayata dönmeleri gerektiğini anlatıyor: “Hepimiz öleceğiz. Ancak alışmamız lazım. Belki güleceğiz, belki ağlayacağız; ama sonuçta hayat devam edecek. Tek değişmeyen şey ona olan özlemimiz olacak. Onu çok özleyeceğiz.”

Evdeki akrabaları hizmet ediyor misafirlere. Eve gelenler, kazanın nasıl olduğunu, neden enkaza uzun süre ulaşılamadığını, basında günlerce yer alan iddiaları soruyor. Ancak Gülefer Hanım, aynı soruları cevaplamaktan usanmış bir ifadeyle bakıyor etrafa. İçlerinden biri dayanamayıp “Neden arama kurtarma çalışmaları bu kadar uzun sürdü?” diyor merakla. Gülefer Hanım, kendinden emin bir hâlde: “Allah ona kabre konulmadan binlerce dua gönderilmesini sağladı. Her işte bir hayır vardır. Onu bembeyaz karlarla kendisi örttü.” cevabını veriyor. Yaşanan süreçte çıkan haberlere isyan ediyor acılı eş. Çoğu haberin abartıldığından yakınıyor.

Üç yıl önceki söyleşimizde eşini 12 Eylül darbe döneminde tuttuğu cezaevi günlüklerinden tanıdığını dile getirmişti Gülefer Hanım. Çektiği işkencelerden, vücudunun her yerine elektrik verilmesinden, çarmıha gerilişinden, tırnaklarının sökülmesinden bahsetmişti acıyla. Yazıcıoğlu’nun yaşadıklarını yeni öğrenenler, kendisine bunları hatırlatınca “Bunlara rağmen devlete hiçbir zaman kırgınlığı olmadı.” diyor. Yedi buçuk yıl kaldığı cezaevinde vaktinin çoğunu ya günlük tutarak ya da Kur’an okuyarak geçirdiğini anlatıyor. Kur’an’ı 350 kez hatmetmiş. Eşiyle, vefatından kısa bir süre önce konuşmuş Gülefer Hanım. Bir miting sonrası yaptığı esnaf ziyareti sırasında son kez duymuş eşinin sesini. “Allah’a emanet ol” diyerek kapattıkları telefondan, bir daha haber alamamış. Gülefer Hanım, eşinin seçim çalışmalarını gece geç saatlere kadar sürdürdüğünü hatırlatırken, “Muhsin Bey evden gideli 15-16 gün olmuştu. Demek ki bizi yokluğuna alıştırıyordu.” ifadelerini kullanıyor.

Gülefer Hanım, sıklıkla eşinin kendisine yaraşır bir ölümle veda ettiğini dile getiriyor. Olayı hep tersinden düşündüğünü anlatıyor. Yazıcıoğlu’nun ilk kez bindiği helikopterin düşmüş olup uzun süre bulunamamasına üzülmüyor, bu süreçte eşine binlerce dua gönderildiği için seviniyor: “Başbakan’ın dediği gibi Muhsin Bey sayısal ağırlığı olan biri değildi; ama siyasal ağırlığı çok fazlaydı. Milyonlarca insan geldi cenazeye. Ne güzel bir ölüm onunki.” Cenazeye katılan milyonların hep bir ağızdan ona dua ettiklerini düşündükçe rahatlıyor. Şimdilik tek temennisi ise benzer bir ölümün kendisine de nasip olması: “Zambiya’dan bile hatim gönderdiler. O kadar çok dua edildi ki ne mutlu ona, böyle bir ölüm nasip oldu. Allah bana da onunki gibi bir ölüm nasip etsin. Hepimiz öleceğiz sonuçta. Önemli olan güzel anılmak. Muhsin bunu başardı, başka bir şey istemem.”

Muhsin Yazıcıoğlu’nun mezarının bulunduğu Taceddin Dergâhı’na vefatından önce sık sık gittiğini dile getiriyor. Dergâhın etrafındaki kötü görüntünün düzeltilmesi için de çalışmalar yaptığını belirtiyor. Taceddin Dergâhı Camii imamı Yazıcıoğlu’nun buraya defnedilmesinden sonra cemaatinin arttığını söylemiş Gülefer Hanım’a. Eşinin ölümüyle bile buna vesile olmasına seviniyor.

Bizi uğurlarken “Dualarınızı eksik etmeyin.” diyor eşi için. Her zamanki gibi kendinden emin, eşine yaraşır bir şekilde dimdik ayakta durmaya çalışıyor. Anlaşılan o ki Gülefer Hanım’ı ayakta tutan asıl şey inançları ve milyonların sevgisini kazanmış bir insanın eşi olmanın verdiği gurur. Gün boyu ağzından düşürmediği cümleyi yine tekrarlıyor: “Allah herkese böyle bir ölüm nasip etsin.”
Kaynak: Aksiyon...

 

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet sohbet
 

Etiketler
bana, bîr, muhsin, nasip, olsun, olum


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
"Yıldırım Demirören'den hesap sormak bana nasip oldu" Dedecan61 Beşiktaş 1 08 Mart 2022 12:31
Böyle ölüm herkese nasip olmaz! Namaz kıldığı sırada secdedeyken vefat etti Emre Dünyadan Haberler 3 04 Ekim 2021 23:47
Muhsin'ler Ölmez...(Muhsin Yazıcıoğlu) Seyra Tebrikler & Kutlamalar 11 02 Ocak 2020 00:12
Bana da yazıklar olsun. AngeL İtiraf Ediyorum 8 09 Şubat 2015 15:35
Aniden gelmeli ölüm bana; Frozen Aşk ve Sevgi Köşesi 0 15 Şubat 2011 16:03