05 Nisan 2006, 20:15 | #1 | |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Ben İstanbul'un belediye başkanı olsaydım... JAXA ve Tokyo Üniversitesi'nde görev yapan Doç.Dr. Serkan Anılır, İstanbul'la ilgili projelerini yazdı. 1502 yılında Leonardo da Vinci, dönemin padişahı Sultan II. Beyazıt'ın isteği üzerine İstanbul'da bir köprü tasarımı hazırlar. 240 metre uzunluğu, 23 metre genişliği ve deniz yüzeyinden 40 metre yüksekliği ile, yapıldığı takdirde döneminin en uzun köprüsü olarak literatüre girecek olan bu köprünün tasarımlarını gören II. Beyazıt, projenin gerçekleşeceğine inanmayarak yapımına onay vermez. 1952 yılında Topkapı Sarayı'nın arşivlerinde bulunan bir belgede, Da Vinci projeye o kadar çok inanmaktadır ki İstanbul'a gelip, projeyi kendi imkanları ile yapmayı bile teklif ettiğini görüyoruz, ancak dar görüşlülük yüzünden gerçekleşememiştir. Da Vinci'nin 'Galata' köprüsü olarak da bilenen bu projesinde önerdiği 'üç-ayakla desteklenebilecek' köprü yapım sistemi 300 sene sonra bir köprü yapım kuralı olarak kabul görecek ve onun kendi döneminin çok ötesinde olan bir kişilik olduğunu bir kez daha kanıtlayacaktır. İşin enteresan kısmı, biz İstanbul için böylesine anlamlı bir projeye değer bile vermiyorken, projeyle uzaktan yakından alakası olmayan Norveç, bu tasarımın 100 metre uzunluğunda bir replikasını güney bölgesindeki As kentinde yapıp açılışını yapmıştır. Nerede hata yapıyoruz? Bu çok önemli bir soru. Turizme önem veren bir ülke olarak İstanbul'a gelen yabancı turistlere Sultanahmet dışında hiçbir alternatif vaat edemiyoruz. Birçok kültürün buluşma noktası olan İstanbul'un potansiyelini göremiyor, gösteremiyoruz. 'Dünya şehri' olarak uluslararası alanda reklamını yaptığımız İstanbulumuzun bu unvanı hak edebilmesi için tarihi yapılarını korumanın yanısıra, kente daha ilerici bir mimari yapılandırmanın kesinlikle düşünülmesi gerekiyor. Bunun örneklerini Paris'in ortasında bulunan Pompidou Merkezi, Londra'daki Victoria İstasyonu'na olan eklemeler veya Hong Kong Limanı gibi projeler gösterilebilir. Ben olsaydım... Ben İstanbul'un belediye başkanı olsaydım, seçildikten sonra başlatacağım projelerden ilki, Da Vinci'nin köprüsünün 1500 yıllardaki orjinal haliyle yapımı için gerekli çalışmalar olurdu. Bugün dünyanın gelmiş geçmiş en büyük dahilerinden biri olarak bilinen ve hakkında yazılan kitaplar bile dünyada milyonlarca satarak rekor üzerine rekor kıran Da Vinci'nin sadece ve sadece İstanbul için tasarladığı bir yapının uygulanması, Türkiye'yi bir anda dünyanın gündemine oturtmaz mıydı? Ancak belediye başkanı olmak için yapacağım seçim kulisinde seçmenlerin karşısına çıkıp, "beni seçerseniz, birçok projenin yanısıra, Da Vinci'nin köprüsünü de yapacağım" diyerek bir tanıtım programı yürütseydim, büyük ihtimalle en düşük oyu alarak hayallerime veda etmek zorunda kalacaktım. Çünkü halkımızın büyük kısmı böylesine projelerin mesajını algılayamayacaktı. Türkiye-Japonya farkı Biraz da bu noktayı düşünelim. Sözüm tabii ki herkese değil, ama genel olarak baktığımızda halkımızın bilim ve teknolojiye karşı bir ilgi duymadığını görüyoruz. Mesela, Türk televizyonlarında bilim teknoloji programı yapmak risktir. Gazetelerde magazin okuyucusu bilim teknoloji okuyucundan binlerce kez fazladır. Neden? Bu soruyu düşünmemiz lazım. Bana çok sık sorulan sorular içerisinde, "Japonların başarısını neye bağlıyorsunuz, Türkiye Japonya'dan neler öğrenebilir" hep olur. Japonya (veya ABD'deki) sistemin ülkemizi kurtaramayacağı bir gerçektir. Çünkü arada büyük bir mantalite farkı vardır. Bu mantalitenin oluşumunu incelersek belki de Türkiye için faydalı olacak ipuçlarını bulabiliriz. Bilim müzelerinin önemi Japonya'da en çok patent alınan dönem 1998-2003 yılları arasıdır. Bu yıllarda adeta bir teknoloji üretme savaşı yaşanmıştır. Bugün bile, çoğu Japon şirketi senede en az bir patent alabilmeyi çalışanlarına şart koşmaktadır. Patent patlamasının yaşandığı dönemde böyle bir şart aranmamış olmasına rağmen, bunun sebebini araştırdığımda bugüne kadar hiç düşünmeyi akıl edemediğim bir gerçekle karşılaştım: Bilim müzeleri! Patent patlaması yaşayan şirketler, bunların çalışanlarının yaşı ve gençliklerini geçirdikleri yerlere baktığımızda Japonya'da 1980'lerin başında oluşturulmaya başlanan ve okullardaki eğitimle bütünleşerek bir sistem olarak çalışan bilim müzelerinin yeri inanılmaz. Büyük buluşlara imza atan Japonların, çocukluk dönemlerinde bilime ve teknolojiye ilk heves duymaya başladıkları sebep bilim müzeleri olmuş. Bu ABD ve Avrupa'da da böyle... Müzeler ilgiyi artırır Bu yüzden belediye başkanlığı için aday olsaydım yapacağım seçim konuşmama kesinlikle bilim müzeleri açma sözümü de eklerdim: İstanbul'un Sarayburnu gibi kilit bir noktasında, dünyadaki bütün mimarları kıskandıracak bir bilim müzesinin tasarımı. Ve sadece İstanbul değil, çevre illeridenki tüm ilk ve orta dereceli okulların devlet desteğiyle günlük ziyaretlerine imkan verecek böylesine bir merkez; ufak yaşlardan itibaren gençlerimize bilimle tanışma fırsatı verecektir. Bu gençlerimiz arasından, ileride Türkiyemizi ileriye götürecek yeteneklerin çıkacağına gönülden inanıyorum. Bu projeler gerçekleştiğinde Türkiye öyle bir ortama gelecek ki, bundan sonra belediye başkanı adayları İstanbul'da seçilebilmek için, programına kesinlikle Da Vinci Köprüsü'nü veya İstanbul'a yeni vizyonlar verecek projeleri almaya mecbur olacak. Her vatandaş, bilim ve teknolojiyi aktif meslek olarak yapmasa bile, önemini kavrayacak ve Türkiye'nin geleceği için gerekli projeleri görebilecek. Hiçkimse, "biz İstanbul'a bilim müzesi istemiyoruz" demez. Ama, yapılmamış olmasına tepki gösterecek bir toplum olamazsak da Atatürk'ün çağdaşlık seviyesini aşma görüşünü | |
|
Etiketler |
baskani, başkanı, belediye, ben, istanbulun, olsaydim, olsaydım, İstanbulun |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Ankara kulisleri bu iddiayı konuşuyor: AK Parti'nin İstanbul adayı Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin | CORDON BLEU | Güncel ve Son Dakika Haberler | 1 | 08 Eylül 2023 23:05 |
Belediye Başkanı bile şaşırıp kaldı: Balıkesir'de 9 liraya satılan kestane, İstanbul'da 38 lira | CORDON BLEU | Ekonomi Haberleri | 3 | 18 Şubat 2022 15:30 |
İstanbul'un Gözde İlçesinde Belediye Başkanı Böyle Görüntülendi. | AlpereN | Haber Arşivi | 0 | 23 Mayıs 2019 13:57 |
Belediye Başkanı Adaylarından İstanbul Kararı Açıklaması. | Mylife | Haber Arşivi | 1 | 08 Mayıs 2019 19:23 |
Büyükşehir Belediye Başkanı, Görevi Devrettikten Sonra Evine Belediye Otobüsü ile Gitti | YaRen | Haber Arşivi | 0 | 04 Nisan 2019 17:21 |