03 Nisan 2006, 21:59 | #1 | |
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Şehrin imajını bozmaya çalışıyorlar Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker, Diyarbakır'da yeni yatırımların heyecanı yaşanırken meydana gelen şiddet olaylarıyla, şehrin imajının bozulmasına çalışıldığını söyledi. Diyarbakır’daki olayları CNN TÜRK'te yayınlanan 'Manşet' programında Mithat Bereket’e değerlendiren Eker, "tam da göstergeler iyiye doğru giderken, son birkaç yılda barış ve huzur ortamı oluşmuşken, insanlar gece yarılarına kadar sokaklarda rahat bir şekilde gezerken, işinde gücündeyken, büyüme hesapları yaparken, yeni yatırımların heyecanını yaşarken, bütün bu ortamdan sonra bu tür olayların olması, birden 'ne oluyor?' görüntüsü uyandırdı" dedi. İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu ile bölgeye yaptığı gezi sonrası izlenimlerini aktaran Mehdi Eker, Diyarbakır halkının eylemlere kitleler halinde destek vermediğini vurguladı ve terör örgütünün Nevruz’da yaşadığı hayalkırıklığını telafi etmeye çalıştığını söyledi: "Bir organizasyon var, o kesin. Gelen duyumlara göre bu Nevruz'da bu tür bir organizasyonun plandığı söyleniyordu. Ama o tutmadı. Esasen bunlar da Diyarbakır halkının geniş kitleler halinde katılmadığı eylemler. Diyarbakır 1.5 milyonlu bir şehir. Olaylara katılan insanların sayısı bin 500. Bunların çoğu da küçük çocuk, 8-15 yaş grubu çocuklar. Bu işin bir boyutu. Bir organizasyon var. Perde arkasında birileri var. Bu çocuklar ve gençler yönlendiriliyor." "İstikrar ortamından rahatsız oluyorlar" Eylemlerin bölge halkının demokratik taleplerinin karşılanması nedeniyle çıkarıldığını belirten Eker, istikrar ortamından rahatsız olanlar bulunduğunu dile getirdi: "Amaç Türkiye'deki, yani o bölgedeki demokratikleşme sürecini tam tersine çevirme gayreti. Bundan rant kazanalım diyen bazı kesimler var. Çünkü eğer demokratik yollarla bir takım meseleler halloluyorsa, toplumun talepleri yavaş yavaş yerine geliyorsa, bir demokratik olgunlaşma sürecine girilmiş ise ve herkes bu sürece belli katkılarda bulunuyorsa, işler iyiye gidiyor demektir. Tabii bundan bazı kesimler de rahatsız oluyor." Son olarak Diyarbakır ve Şanlıurfa'da özel radyo istasyonunlarının Kürtçe yayına başladığını hatırlatan Eker, bölge insanının demokratik taleplerinin yerine getirildiğini söyledi ve "tam da bu tür adımların ertesinde bu tip olayların gerçekleşmesi tabii ki manidardır" diye konuştu. "Güvenlik güçleri oyuna gelmedi" Mehdi Eker, Diyarbakır esnafının ve güvenlik güçlerinin sağduyulu tavrının da olayların önlenmesinde önemli etkisi olduğunu vurguladı: "Esnafın bizden bir talebi var, o da şu: Huzur güven ortamının sağlanması ve işsizliğin azaltılması. Beklentilerin özü bu. Diyarbakır'daki son olaylarda birkaç ilk yaşandı. 90'lı yılların başında kendisi kepenk kapatan esnafın oranı daha yüksekti. Bunlara kepenkler zorla açtırılırdı. Bu defa tam tersi yaşandı. Esnaf kendisi kendi isteğiyle kepenk kapatmadı, kepenkler zorla kapattırıldı ve kepenk kapatmayan taşlandı. Bu şu demektir: Diyarbakır'da halkın önemli bir kesimi bu olaylara karşı ve bunun çözüm olmadığını biliyor. Taleplerini daha demokratik bir biçimde ortaya koymak istiyor." Çocuklar ve gençlerin ortaya atılıp güvenlik kuvvetlerinin sert müdahalede bulunması, böylelikle olayların daha yaygın hale getirilmesinin planlandığını söyleyen Eker, güvenlik kuvvetlerinin 'o oyuna gelmediği'ni kaydetti. "Taş atan bizim çocuklarımız" "Burada taş atan çocuklar da bizim çocuklarımız, Diyarbakır'ın çocukları. Bir şekilde o çocuklar da belli duygular içerisinde gelmiş ya da kışkırtılarak, provoke edilerek gönderelim" diyen Eker, olaylar sırasında işyeri hasar gören bölge esnafının da tüm zararının karşılanacağını yineledi. Diyarbakır'la ilgili olarak 3 komisyonun hasar tespiti yaptığı belirten Bakan Eker, toplam 320 tane kamu kurum ve kuruluşu ile işyerinde hasar olduğunu, hesaplamaların ardından başvuruda bulunanların zararının karşılanacağını belirtti. Diyarbakır'la ilgili olarak 3 komisyonun hasar tespiti yaptığı belirten Bakan Eker, toplam 320 tane kamu kurum ve kuruluşu ile işyerinde hasar olduğunu, hesaplamaların ardından başvuruda bulunanların zararının karşılanacağını belirtti. Bölge halkının güvenlik kuvvetleriyle terör örgütü arasına sıkışıp kalmasının ilacının dayanışma olduğunu ifade eden Mehdi Eker, "sivil toplum örgütlerimizin halkla dayanışma içerisinde olma kararlılığını göstermesi gerekiyor. İkincisi, halk arasındaki yardımlaşmanın organize edilmesi gerekir. Ücüncü ve en önemli ayak da kamu kuruluşlarının ve hükümetin, oradaki valiliğin ve emniyetin de bu olay çerçevesinde vatandaşlarla birlik olması, vatandaşı korumasıdır" dedi. "O şehir mülteci kampı gibiydi" Diyarbakır'ın geçmişte büyük acılar yaşadığını hatırlatan Eker, "o şehir 10-15 yılda tabiri caizse mülteci kampına döndü. Ama bu 80'li yıllarda 90'lı yıllara geçen süreçteki uygulamalardır. Şehir bu dönemde milyonluk nüfusu kaldıracak altyapıya sahip değildi. Geçen zaman içerisinde bu huzursuzluktan dolayı şehre kamu yatırımı gitmedi" şeklinde konuştu. Özel sektörü teşvik ettiklerini aktaran Eker, Diyarbakır'da bundan 19 tesisin yararlandığını, bunların bir kısmının 3-5 ay içerisinde faaliyete geçeceğini bildirdi. Eker, hayvancılık kooperatifleri sayesinde de son iki - iki buçuk yılda sadece Diyarbakır'da bin 700 ailenin iş sahibi olduğunu belirtti. "Özel sektör bölgeye gitmeli" Eker, özel sektörün Diyarbakır'a gitmesi için huzur ve güvenin sağlanması gerektiğine işaret ederek, "siz molotofkokteylleri altında, taş yağmuru altında orada yatırım yapamazsınız" diye konuştu. Bölgenin anti-demokratik uygulamalarla geriye gitmek istemediğini aktaran Eker, hükümet olarak kendilerinin de buna müsaade etmemek durumunda olduğunu ifade etti. "Türkiye'nin demokratik standartlarını düşürmemesi, aksine ileri götürmesi lazım. Bu sorun daha çok demokrasi ile çözülmeli" diyen Mehdi Eker, köye dönüş projesiyle ilgili gelişmeleri de değerlendirdi. Eker şehrin cazibesine kapılan kitlelerin köye dönüşünü beklemenin zor olduğunu belirtti: "Köye dönüş projesi iyi gidiyor. Şu ana kadar yarıdan fazlası dönmüş durumda. İşin sosyo-kültürel boyutu var. Çok küçük bir yerleşim yerinde, hele de siz orada geniş bir toprak sahibi değilseniz, hayatınızı rahatlıklar sürdürecek imkanlara sahip değilseniz, bir kere küçük yerden büyük şehre gittikten sonra hangi şartlarda yaşarsanız yaşayın geriye dönüş mümkün olmuyor. Şehrin cazibesi var, renkleri var, orada kalıyorsunuz. İşin bir kısmı bundan dolayı olmuyor ama yarıdan fazlası dönmüş durumda, zaten devlet de gereken yardımları yapıyor. Mesela evlerin inşaasıyla ilgili malzeme veriyor, taşımasında yardımcı oluyor. Ama bu insanların bütünüyle geri dönmesi beklemek realist değildir, bu olmayacaktır." Olaylar 28 martta başladı Güneydoğu'da son dönemde başlayan gerginlik, Bingöl'de öldürülen 14 PKK'lıdan 4'ünün cenazelerinin Diyarbakır'da toprağa verilmesi sırasında başladı. 28 marttaki cenaze töreninde başlayan olaylar PKK gösterisine dönüştü. Göstericiler, kamu binaları ve işyerlerinin camlarını kırdı. Diyarbakır'da başlayan olaylar kısa sürede Batman, Siirt, Hakkari, Mardin, Mersin, İzmir ve İstanbul'a da yayıldı. Güneydoğu'da çıkan olaylarda toplam 12 kişi öldü. Sadece Diyarbakır'da 28-31 mart tarihleri arasında düzenlenen izinsiz gösterilerde 9 kişi öldü, 360 kişi yaralandı. Mardin Kızıltepe'de 2, Batman'da da 1 kişi öldü. Olaylarla ilgili Diyarbakır'da 566 gösterici gözaltına alındı, bunlardan 354'ü sevk edildikleri adli mercilerce tutuklandı. | |
|
Etiketler |
bozmaya, calisiyorlar, çalışıyorlar, imajini, imajını, sehrin, Şehrin |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Win 7: Sinir bozmaya son! | Dilara | Windows | 0 | 22 Nisan 2009 18:40 |
Parmakla bekaret bozmaya 35 yıl | Cemalizim | Haber Arşivi | 0 | 09 Ağustos 2008 21:49 |