Çevrimdışı

-sigara ve kahve ikilisinden müthiş haz alan bünyelerin özenle denk getirdikleri sonlardır. ikisinden biri diğeri bitmeden biterse muhteşem ikilinin bütün haz verici özellikleri kaybedilir. sona gelindiğinde son yudumun içilip son nefesin çekilmesi, yada son nefesin çekilip üzerine son kahve yudumunun içilmesi seçnekleri kişinin tercihine bağlıdır. ancak unutulmaması gereken kahve sigaradan alınan hazzın maksimizasyonu açısından son yudum ve son nefesin mutlaka denk getirilmesidir

-insanlarımızın yediği döner ekmek ya da bunun benzerleri olan tost, kumru gibi yiyeceklerin yanında içtikleri ayranı, yiyeceklerinin son yudumu için bırakma hadisesidir. döner ekmeğin son yudumu yenilirken, mutlaka o ayranında dibinde bırakılmıştır. bu sadece ayran için geçerli değildir. kola, meyve suyu gibi her içecekte yapılan hadisedir.

-yemeğe başlandığında kişi susadıysa, önce 250 ml lik kolasının yarısından çoğunu içer. sonra tostunu yemeye başlar. tostun yarısına geldiğinde, kolanın dibinde bir yudum kalmıştır. ama sırf o kolanın son yudumunu, ekmeğin son yudumuyla bitirmek için tostun kalan yarısını son yudumuna kadar kuru kuru yer. gidip bir tane daha kola söylemez, son yudum tostunu yerken, son yudum kolayıiçmek için inat etmiştir.

-döner ekmeğin yanında her daim ufak kutu ayran verilmesinden dolayı yapılan eylem.
efendim, karnınız zil çalmaktadır. eminönü'de yürürken her ne kadar "martı döner" olduğunu bilseniz de, dönerciye uğramadan edemezsiniz. "usta bana bir yarım çek" nidasından sonra, kısa bir bekleyiş ve akabinde de döner gelir. damarlarınıza kadar acıkmış olduğunuzdan dolayı döneri yemeye başlar, bir yandan da ayranınızı götürürsünüz.
lakin tüketilen döner/tüketilen ayran oranı dengede gitmez her zaman. çoğunlukla ayran önce bitmeye başlar, çünkü ufak kutu ayran verilmiştir. siz de buna karşı önlem alarak, dönerden son ısırışlarınızda ayran içmez ve en son ekmek parçasından sonra kalan ayranı içerek oranı tutturmuş olursunuz.

-genelde son yuduma kadar donerden eser kalmadigi icin birakilan ayran doner icin degil en sonda kalan kuru ekmek icindir, zira aksi halde ekmegin bogazdan gecerken zorlanmasi ve akabindeki hickirik krizi kacinilmazdir.

-"çışşt" sesi gelir, dışı buzla kaplanmış şisenin güzelim kapağından... Marur bir şekilde havaya kaldırılır bira şişesi. Muzaffer bir eda ile geriye atılır baş... dudaklara temas eder o soğuk şişe... yavaşça ağza dolar, dolarken yaşar dil ve damağınız, irkilirsiniz... boğazdan geçmesine izin verilir, biraz telaşla... Kafa aşağı iner ve bira şisesine bakılır... hayat budur

Tv de film seyrederken filmin oyuncularıyla muhatap olan(dur oraya gitme öldürecekler seni) Türk sinema sevenlerdir.

Desenlerini çok beğenerek aldığı yeni bir mobiliyanın üstünü başka bir örtü örterek kullanan kişi Türk tür.

Yabancı dilde adresi sorulduğunda bağıra bağıra Türkçe anlatan...

Trafik kazasında can çekişen bir insana canı yürekten yardımcı olmamız.
-Ay yazıkkk..
-Tüh keşke ölmese...
-Gençti lan ölüyor adam.
-Abi tut bacagından taksiye atalım.
-Lahn adamın kolu kanıyor üstümüz kan olucak.
-Aaaa nefes almıyor artık öldü galiba(karga tulumba paketler gibi taksiye atarsan ölür,bu normaldir)
-Polisler şahit yazıcaklar gel biraz daha uzaktan izleyelim.

Bindi-indi değil indi- bindi diye geçer

kazı çalışması yapan bir iş makinasını bizim milletten başka hiç kimse ilgiyle izlemez


karnı tıka basa tok olan kişiye illaki bir posta daha yemek yedirmek. yemeyince ölümü gör demek.

RUSVET...trafik polisleri tarafindan uyarildiklarinda,
-’’ben mustafanin arkadasiyim’’ deyip
-hangi mustafa?? dendiginde ruhsatin arasina ATATURK baskili gicir bi onluk koyup hangi mustafa olduguna dair bilgi vermek...

hoca okurken ’’aziz Allah’’ deyip kadeh kaldirmak

her randevuya mutlaka gec gitmek....

raki sofrasinda Türkiyeyi kurtarmak...

’’esrarli gozler, canisi, liselim, masallah, o simdi asker.... vb.’’ sozlerin stickerlarini minibus, kamyon vb. araclara yapistirmak...

tespih...

her gece kahveye ugrama aliskanligi....

bir seyin tadina bakmadan tuz atmak....

banka, fatura vb. gibi kuyruklarda mutlaka! kavga cikarmak...

sakızını çiğnedikten sonra onu tekrardan çiğnemek için tülbentine yapıştıran kadın modeli
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


tuvalette sigara içmek tabi bide tuvaletini yaparken

dergi resimlerindeki bayanlara sakal veya bıyık çizmek....

3 kişilik sohpetten 2 kişi kalınca giden şahıs hakkında mutlak bir yorum dile getirmek

çöpü 10 metre uzaklıktaki çöplüğe değilde yere atması

arabadayız,tanıdık birini görünce direk arabayı üzerine süreriz,ya da daat dat basarız kornaya"hişt" deriz;olur ya ahbabımız döndü baktı "lan her hişt diyene bakılır mı" diye laf sokarız..

içki masasında hepimiz memleketi kurtarırız.

yıl boyu keş dolaşırız,ramazanda alkol satan
yerlere söveriz..

nerde olay çıksa anaşikleri (!) suçlarız.

"sen benim kim olduğumu biliyor musun?" cumhuriyetiyizdir.

şahine (değişebilir) diesel motor takarız,vınnn diye öter o da.

aşık oluruz efesle turkcell (!) zengin olur (: (bu alıntı)

gazetede falan özellikle kızlara bıyık sakal çizilir.bunu hiç anlamam,bizden daha güzel-yakışıklı kimseyi görmeye mi tahammul edemiyoruz nedir?!

otobüste gazete hatta kitap okuyorsan bile,birileri uzatır boynunu dalar okuduğuna.

mini etek giyince uzatmak için çekiştiririz.

boğazımıza kadar yiyip yemek üstü sigaramazı içtikten sonra sağlıklı yaşam yürüyüşüne çıkarız.

tamircilere alerjimiz vardır,biz her şeyi tamir edebiliriz.

çok beğenilenlere mutlaka kulp takarız (: (ben çok yaparım q: )

ağlamayız gözümüze bir şey kaçar (: (duygusal insanlarız işte bea)

büyüyünce ne olacağımız bütün dünya için büyük bir mesele zannederek büyürüz,sonra bir bakarız ki.. neyse işte.. (:

kazanmak istemeyiz,biz sadece yarışmak için gideriz.kazanınca konvoya katılırız.

almanyada bir tanıdığımız vardır (:

*Denizlere kıyısı olmayan yerlerde gerçekleştirilen dinlenceye tatil denmez.

*Yüzmeyi çok iyi bilmeyenlerin klişe cümlesi: ’’Fishmekanın denizi çok iyi yaaa...Git git hala dizinde deniz. Derinleşmiyor hiç.

*Her Türkçe öğretmeninin görevi, sınırsız düşünme gücünü kullanmayı öğretmek çocuklara. Onlar ne yaptılar? Ne yapıyorlar hala? Kompozisyon sınavlarında -giriş,gelişme, sonuç- bölümlerine, kağıdın temizliğine, sağdan soldan üç santim, yukarıdan aşağıdan dört santim boşluk var mı buna baktılar, not bu tuhaflığa göre verildi.

*Sınav kağıtları dağıtılırken, sınıf içerisinden öğrencilerden biri ’’Hocam istediğimiz sorudan başlayabilir miyiz?’’ sorusunu mutlaka sorar. Ve bu soruya öğretmenler ’’Evet.’’ yanıtını vermekten çekinmezler. Çok iyi bilinmelidir ki, bu soruyu soran öğrenci sınavda asla iyi not alamayacak öğrencidir. Kopya çekme ihtimali yüksektir. Dikkat!

*Bazı öğretmenler kız öğrencilerin kırmızı , erkek öğrencilerin mavi kaplıklarla kaplamalarını isterler defter ve kitaplarını. Kimin hangi cinsiyete dahil olduğu iyice belli olmalıdır, sonra bir karışıklık falan yaşanır::

*Çay içtikten sonra, çay bardağı üzerine ters çevrilmiş olarak koyulan çay kaşığı artık içmek istemediğinin işaretidir.

*En keyifli anne bedduasıdır. ’’Senin çocuklarında sana yapsın bana yaptıklarnı inşallah...’’ Bir çocuk ebeveynine ne yapabilir ki? Benim çocuğumda bana yapsa keşke::

*Eve gelen misafirin çocukla ilgileniyormuş gibi görünmesine neden olan saçma soru: ’’ Seni bize götürelim mi? Bizim kızımız ol.’’ Aynı luzumsuz kişi :’’ Anneni mi, babanı mı seviyorsun daha çok?’’

*Cep telefonuyla konuşmanın yasak olduğu toplu taşıma araçlarında bu kurala uymayan yoğun olarak tepki görür. Üzerinde kırmızı çarpı atılmış cep telefonu resmi, bir halkı böylesine bütünleştirebilmektedir.Ve hiç bir parti amblemi yoktur ki farklı düşünce yapısındaki bu kadar kişiyi bir araya getirmemiştir.

bizzat şahit olduğum vapurda martıları tükürükle vurmaya çalışan çocuk tam bir türk olma örneği gösteriyordu(alıntı)

BENDEN BU KADAR BİRAZDA SİZ PAYLAŞIN
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.