Çevrimdışı

“Günahlar ne zaman yazılmaya başlar?” sorusuna kısaca şöyle cevap verilebilir: Bir kimse büluğa erdiğinde (ergenlik çağına girdiğinde) mükellef olur. Emir ve yasaklara uyması gerekir. Kızlar hayız (âdet) görmekle, erkekler ihtilâm olmakla büluğa erer.

Bundan sonra ibâdet etmekle ve haramlardan sakınmakla yükümlü olurlar. Kanunen 18 yaşından küçük olanlar ‘çocuk’ olarak vasfediliyorsa da, bir kimse 9 yaşında büluğa erse artık dînen çocuk sayılmaz. Dolayısıyla günahları da sevapları da yazılır.

Ergenlik çağına eren Müslümanın namaz kılıp oruç tutması, farz ve vâcip ibâdetleri yapması gerekir. Mekruh ve haramlardan da sakınması îcâb eder. Kızlar da tesettüre riayet etmek zorundadır. Bunları kabul etmemek, beğenmemek, hafife almak (bu devirde böyle şey mi olur veya ‘kalbim temiz, ibâdete gerek yok’ demek) dinden çıkarır.



Dînî hükümleri kabul ettiği, uymak istediği halde nefsine uyarak çeşitli bahanelerle bunları yapmayanlar dinden çıkmaz, ancak günahkâr olurlar. Bu farkı iyi anlamalıdır!

Silinmeyen Günahlar Neler?


Silinmeyen günahlar hangileri? suâlinin cevabında öncelikle şunu söylemek gerekir ki samimiyetle tevbe edilen her günah affedilir. Bir kimse Allahü te’âlâ’ya şirk koşsa ve sonra gerçekten pişman olup îmân ederek Müslüman olsa o da affedilir. Mühim olan tevbe-i nasûh ile dönüş yapmaktır.

Ancak kul hakkının affı için o hakkı ödemek, sahibiyle helalleşmek lâzımdır.

Şirk Affedilir mi?
Şirk, bir şeyin Allahü te’âlâya ortak veya benzer olduğuna inanmaktır. Küfür çeşitleri arasında en büyüğü şirktir. (Burada ‘küfür’ sözüyle kastedilen, îmâna aykırı inançlar, dinden çıkaran sözler ve işlerdir.)

Bir kâfir nasıl inanarak kelime-i tevhid söyleyince mü’min oluyorsa, bir mü’min de bir sözüyle dinden çıkabilir. Onun için düşünerek konuşmamız, her hareketimizde dîne uymamız lâzımdır.

Müslüman kimse küfre düşerse (yani dinden çıkarsa, mürted olursa) önceki tüm ibâdetlerinin sevapları yok olur. (Günahları silinmez.) Nikâhı da bozulur. Tevbe ettiği zaman eski sevapları tekrar geri gelmez.



Bilerek veya bilmeyerek dinden çıkan bir kimse tevbe etmek için o bozuk inancından, küfür sözünden veya işinden tevbe etmelidir. Eğer emin değilse Yâ Rabbi, bilerek veya bilmeyerek küfre neden olan bir söz söylediysem ya da bir iş yaptıysam, pişman oldum, beni affet’ der. Tecdîd-i îmân ettikten yani îmânını yeniledikten sonra, evliyse tecdîd-i nikâh yapması da lâzımdır.

Silinmeyen günahlar neler? Diye merak edenler, küfür (kâfirlik) günahının îmân ve tevbe etmedikçe yok olmayacağını bilmelidir. Fakat bir Müslüman’ın işlediği hayırlı ameller, bazı günahlarına kefâret olabilir. Ya da hayattayken veya ölüm ânında çekeceği sıkıntılar da günahlarına kefâret olur buyrulmuştur.

Ayrıca âhirette günahkâr Müslümanlara şefâ’at vardır. Asıl mesele îmânla ölmektir. Müslüman olarak vefât eden bir kimse, ne kadar büyük günahlar işlemiş olursa olsun sonunda muhakkak Cennet’e girecektir.

Bu noktada, ‘iyilik yapan kâfirler ne olacak? Yaptığı keşiflerle, ürettiği teknolojik âletlerle tüm insanlığa hizmet eden kâfirler de mi Cehennem’e girecek’ şeklinde bir suâl gelebilir.

Bir kâfir ne kadar iyilik yaparsa yapsın, kendi dînine göre ne kadar ibâdet ederse etin Müslüman olarak ölmediyse bunların hiç faydasını göremeyecektir. Ehl-i sünnet îtikâdı böyledir. Kâfirlerin Cehennem’e gireceğinden şüphe etmek de küfür olur. (Mesela kimseye zararı olmayan, büyük buluşlarla herkese iyilik yapan Hristiyanlar Cennet’e girebilir demek dinden çıkmaya sebep olur. Çünkü böyle düşünmek Kur’ân-ı Kerîm’i inkâr etmektir. Fakat elbette kimseye zerre kadar haksızlık yapılmayacaktır. Onlar iyiliklerinin karşılığını bu dünyada alırlar. Üstelik ömrü boyunca zulmeden bir kâfir ile, iyilik eden bir kâfirin azâbı (şiddet bakımından) aynı olmaz.)

Silinmeyen Günahlar Hangileri?
Özürsüz namaz kılmamak ve oruç tutmamak da en büyük günahlar arasında yer alır. Bunlar ‘tevbe ettim’ demekle silinmez. Kişinin kılmadığı namazları kazâ etmesi, oruçlarını tutması gerekir.

Geçmiş seneden vermediği zekât borçları varsa onları da hesaplayıp vermelidir. Yemin kefâretleri ve adak borçları varsa bunları ödemelidir. Bu amelleri yerine getirmedikçe sadece tevbe etmek kâfi değildir.

Kul Hakkı Silinir mi?
Kul hakkından kurtulmak için o hakkı ödemek ve sahibiyle helalleşmek lâzımdır. Sonra Allahü te’âlâ’ya tevbe etmelidir.

Kul hakları beş gruba ayrılır:

Mâlî Kul Hakları: Gasp, hırsızlık, yalan söyleyerek, hîleyle mal satmak, başkasının malına zarar vermek, sahte para vermek, rüşvet almak ve yalancı şâhitlik gibi. Bunlar için hak sahibiyle helalleşmelidir. Yoksa âhirette sevapları alınıp o hak sahibine verilecektir.
Mal sahibi vefât ettiyse vârisine öder. Mal sahibini bilmiyorsa veya hiç vârisi yoksa, dînine uyan sâlih bir fakir Müslüman’a veya İslâmiyet’e hizmet eden vakıflara, hayır kurumlarına hediye verip hâsıl olan sevabı hak sahibine gönderir. O kadar maddî durumu yoksa hem hak sahibi hem de kendisi için mağfiret diler. Kâfirlerle de helalleşmek, gönlünü almak lâzımdır. Kâfire sevap da geçmeyeceği için, onun hakkından kurtulmak daha zordur.

Hayâtî (Nefsî) Kul Hakları:
Birinin bir yerini kesmek, sakat bırakmak ve benzeri şeylerdir. İlk olarak tevbe eder ve adamla helalleşir. Adam öldüyse velîsinden helallik ister. Velîsi ondan mal talep edebilir veya mahkemeye vererek cezâlandırılmasını isteyebilir. (Bu, İslâm devletinde böyledir. Şimdi had ve ta’zir cezalarını tatbik edebilecek İslâm mahkemesi mevcut değildir.)

Dînimizde kan dâvâsının yeri yoktur.

Irzî Kul Hakları: Sövmek, alay etmek, iftira, dedikodu vb. şeylerdir. Tevbe edip helalleşmesi gerekir. Vârislerinden helallik istemesi olmaz.
Mahremî Kul Hakları: Başkasının karısına kızına hâinlik etmek gibi şeyler buna örnektir. Tevbe-istiğfâr ederek o kişiyle helalleşir. Eğer fitne çıkacaksa helallik istemez. Ona duâ edip onun adına sadaka vermekle yetinir. İbâdet ederek sevaplarını ona gönderir.
Dînî Kul Hakları: Çoluk-çocuğuna doğru din bilgisi öğretmemek, insanların ibâdet etmelerine mânî olmak (meselâ çocuğunun tesettüre girmesini engellemek), insanları fâsık, kâfir vb. sözlerle yaftalamak. Bid’at çıkarmak ya da herhangi bir bid’ati savunarak insanları yanlış yönlendirmek. Bunlar için de tevbe etmeli, hak sahiplerinden helallik istemelidir.