IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet odaları

Etiketlenen Kullanıcılar

779Beğeni(ler)

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 24 Mart 2022, 09:27   #1071
Çevrimdışı
Jkl
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
İBRETLİK HİKAYELER(SULTAN AHMED'İN VEFATINI HİSSETMESİ)




SULTAN AHMED'İN VEFATINI HİSSETMESİ


Sultan 1. Ahmed (1590-1617), kalbi hayatının derinliği olan oldukça müttaki bir Osmanlı Padişahıdır.
Bahti mahlasıyla Peygamber Efendimiz (sav) sevgisini ve bağlılığını ifade eden çok içli şiirleri vardır:

Nola tacım gibi başımda götürsem daim
Kadem-i resmini ol bazret-i şab-i Resül'ün.

İşte bu ince ruhlu Osmanlı sultanının vefat etmeden bir gün önce huzurunda bulunan
mabeynci Mustafa, Ahmed Han'ın odada muhatabını göremediği kimselere karşı dört
defa; "Ve aleyküm selam" dediğine şahit oldu.

Mabeynci, bir mânâ veremediği bu garip davranışların sebebini Sultanına sorduğunda,
Sultan Ahmed Han şu cevabı verdi:

"O anda Hazreti Ebu Bekir-i Sıddık, Hazreti Ömer, Hazreti Osman ve Hazreti Ali
efendilerimiz geldiler ve bana; 'Sen, dünya ve ahiretin sultanlığını kendine toplamışsın.
Yarın Resulullah (sav) Efendimiz'in yanında olacaksın', buyurdular."

Gerçekten de bu Hak dostu, denildiği gibi ertesi gün vefat ederek sevdiklerine kavuştu

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet bizimmekan
Alt 24 Mart 2022, 09:29   #1072
Çevrimdışı
Jkl
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Ölünün Kendisini Yıkayanı, Teçhiz Edeni Tanıması




Ölünün Kendisini Yıkayanı, Teçhiz Edeni Tanıması


îmam Ahmed ve Taberani Evsaf da-ibn-i Ebi Dünya, Mervizi ve ibn-i Mende, Ebi Said el-Hudri (Radıyallahû anh) 'dan rivayet ettik-lerine göre;

Peygamber (Sallallâhû Aleyhi ve Selîem) : «Ölen adam kendisini yıkayanı, taşıyanı, tekfin edeni ve kabirde uzatanı tanır» buyurdu.

Ebu'l-Hasan bin Berra «Ravda» kitabında zayıf bir senedle ibn-i Abbas'tan rivayet ettiğine göre;

Peygamber (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) :

«Her ölen gasilıni (yıkıyamnı) tanır. Eğer cennetle müjdelense, taşıyanlara yalvarır, beni acele götürün, der. Eğer cehennemle müj*delense acele etmemelerini rica eder.»

İbn-i Ebi Dünya, Mücahid'den şunu rivayet etmiştir: «Kişi ölünce bir melek, ruhunu alır, onu kabre koyuncaya kadar O her şeyini; yıkayanını, taşıyanını görür.»

îbn-i Ebi Şeybe, Abdurrahman bin Ebi Leylâ'dan şöyle rivayet etmiştir:

-İnsan ölünce onun ruhu meleğin elinde kahr, kabre vann 8 melek ruhu oraya iade eder.»

Ebü Nuaym, Amr bin Dinar'dan rivayet ettiğin göre şöyle de*miştir :

«Her ölünün ruhu meleğin elinde kalır. Yıkanan cesedine nasıl yıkanıyor, nasıl kefenleniyor, Kabre doğru nasıl götürülüyor, diye hepsini müşahede ediyor.

Tahta da yıkanınca ona;

«İnsanların sana yaptıkları senayı dinle!» denilir.

İbn-i Ebi Dünya, Amr bin Dinar (Radıyallahû ettiğine göre:

t)'dan rivayet

«Her ölen kendisinden sonra ailesinde olacağı her şeyi bilir. On*lar onu yıkarken, kefenlerken o hep onlara bakıyoij»

Ibn-.Ebi Dünya, Bekir bin Abdullah el-Müzniden rivayet etti*ğine göre şöyle demiştir:

«Her Ölenin ruhu meleğin elinde kalır. Onu yıkarlarken, tekfin ederlerken ve onların her yaptıklarını görür. Eğer konuşmaya muk*tedir olsaydı, onların yüksek sesle ağlamalarını m en e derdi.

Süfyan'dan rivayet edildiğine göre;

Ölü her şeyi tanır. Hatta gasiline (yıkayıcısına) yıkama sıra-smda hafifçe ufalamasını arzu ederek yalvarır. Melek tarafından, ona.- «İnsanların sana yaptıkları senayı işit» denilir.

Huzeyfe (Radıyallahû anh) 'dan şu rivayet edilmiştir:

«Ruh meleğin elinde kalır, cesed yıkanır. Melek onunla bera*ber kabre kadar gider. Üstü toprakla kapatılınca, ruhu cesede bıra*kır, işte insan o zaman kabir sualine muhatap olur.»

.Beyhaki, Huzeyfe'den şöyle rivayet etmiştir:

«Ruh meleğin elinde kalır. Gasil cesedi sağa sola çevirir. Kabre götürülünce, melek onun ruhu ile beraber cesedi taşıyanları takip eder. Kabre konulunca, cesede ruhunu iade eder.»

îbn-i Ebi Dünya, Abdurrahman bin Ebi Leyla'dan şöyle rivayet etmiştir:

«Ruh meleğin elinde olur. Melek cenazeyi takip eder. Ve ona «dinle insanlar senin için ne derler?» diye söyler. Kabre varılınca cesedle beraber ruhu kabre defneder.»

îbn-i Ebi Necih'den şöyle rivayet edilmiştir:

«Her ölünün ruhu meleğin elinde kalır, boyuna cesedine bakar. Nasıl yıkanır, nasıl tekfin edilir, nasıl kabre götürülür diye hepsini seyreder. Kabre konulunca ruhu ona iade edilerek kabrinde oturur.

Müslim ve Buhari, Enes (Radıyallahû anh)'dan şöyle rivayet etmişler:

Peygamber (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) Bedir ölülerinin yanı başlarında durdu. Onlara seslenerek:

«Ey filanın oğlu filan. Rabbinizin size vaad ettiğini hak olarak buldunuz mu? Çünkü ben Rabbimin bana vaad ettiğini hak olarak buldum.» .

Ömer (Radıyallahû anh) : .

— Yâ Resûlullah, nasıl ruhsuz cesedlerle konuşuyorsunuz, de*yince ResûluIIah (Saîlallâhû Aleyhi ve Sellem) :

— Siz onlardan daha fazla işitici değilsiniz. Yalnız onlar bana cevap veremezler» dedi.

Ebû Şeyh mürsel olarak Abid bin Merzûk (Radıyallahû anh) 'dân rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:

Medine'de, Camiye bakan bir kadın vardı; öldü. Peygamber (Sal-lallâhû Aleyhi ve Sellem) 'm haberi olmadı. Kabri yanından geçerken «bu kabir nedir (kimindir)? diye sordu.

Ona «Ümmü Mihcen'in kabridir» dediler.

Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) ;

— Camiye bakan kadın mı? dedi.

— Evet, dediler.

Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) hemen milleti safr 1 aş tirdi, cenaze namazını kıldı. Sonra ölen kadına seslenerek: «Han*gi ameli daha hayırlı buldun?» deyince, sahabeler: «O işitir mi yâ Resûlullah?» dediler.

Peygamber (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) :

Siz ondan daha fazla işitir değilsiniz. Denildiğine göre o kadın, Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem)e: «Camiye bakmak-diye cevap vermiştir.

Buharı ve Müslim, Ebu Said el-Hudri (Radıyallahû anhj'dan ri*vayet ettiklerine göre, Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöy*le buyurdu:

«Cenaze tabuta bırakılıp, kabre doğru taşmmca, salih ise «beni götürün» salih değilse, «yazık bana! Beni, nereye götürüyorsunuz» der. insandan maada her şey onun sesini işitir. Şayet insanlar onun sesini işitseydiler, ölürlerdi.

Buhâri ve Müslim; Ebû Hüreyre (Radıyallahû anh) 'den rivayet ettiklerine göre;

Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

—- «Cenazeyi acele götürün. Salih ise onu hayra götürüyorsu*nuz. Salih değilse o boynunuzdan atılacak bir serdir.»

Ibn-i Ebi Dünya Ebû Said el-Hudri (Radıyallahû anh) 'dan yet ettiğine göre O:

nva-

(Bir ölü için) acele kabrine götürün. Kabir zaruri bir yerdir Acele edin, kendisine hazırlanan hayrı ve şerri görecek,» diye em*retmiş.

Bekr'ül-Müzeni'den şöyle rivayet edilmiştir:

«Ölü kabristana acele götürülmesiyle sevinir» diye bana bşdi-rildi.»

Eyyüb'dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:

«Ehli tarafından meyyitin kabre acele götürülmesi oiijra içil keramet ve ikramdır.»

îbn-i Ebi Dünya Kabirler bahsinde Ömer bin Hattab tRadıyalla-hû anh) 'dan rivayet ettiğine göre Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

«Her ölünün cesedi tabuta bırakılıp, kabre doğru üç adım yürür*lerken ins ve cinden başka her şeyin işiteceği bir şekilde konuşur ve şöyle der:

«Ey kardeşlerim! Ey cesedimi taşıyanlar! Dünya beni aldattığı gibi sizi aldatmasın. Zaman benimle oynadığı gibi sizinle oynama*sın. Geride bıraktığımı vârislere bıraktım. Kahhar olan Cenab-ı Hakk, kıyamette beni hesaba çekecektir. Sız ise beni kabre götürüyorsunuz. Oraya bırakıp vedalaşıyorsunuz.»

îmam Ahmed, «Zühd»de Ümmü Derda (Radıyallahû anh),'dan rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:

«Ölü tabuta bırakıldığı an, şöyle bağırır;

Ey ehlim! Ey komşularım! Ey beni taşıyanlar! Dünya beni al*dattığı gibi sizi aldatmasın. Benimle oynadığı gibi sizinle oynama*sın. Çünkü ehil ve akrabalarım hiç bir günahımı üstlenmediler.»

îbn-i Neccâr'ın tarihinde Muhammed bin Neccâr'dan şöyle ri*vayet edilmiş :

«Muhammed bin Neccâr Mervizi'nin arkadaşlarından idi. Hallal faziletinden dolayı onu Öne sürüyordu.»

O dedi ki:

«Ben bir ölüyü yıkarken aniden gözlerini açıp elimi tuttu. Yâ Ebâ Muhammed, bu savaş için iyi hazırlık yap,» dedi.

Allah daha iyi bilir.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 24 Mart 2022, 09:31   #1073
Çevrimdışı
Jkl
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
KALBİN HALLERİ(Dünyâ Malinin Kötülüğünü Beyân)




Dünyâ Malinin Kötülüğünü Beyân


Ulu Allah (C.C.) buyuruyor ki:

«— Ey müminler! Sizi mallariniz ve çoluk - çocugunuz Allah'i zikretmekten alakoymasin. Bunu yapanlar yok mu? Iste asil hüsrana ugrayanlar onlardir.»

(Münafikun Sûre-i Celilesi. 9)

Ulu Allah (C.C.) buyuruyor ki:

«— Mallariniz ve çoluk - çocugunuz sadece birer fitnedir (imtihan vesilesidir) Büyük mükâfat ise Allah'in katindadir.»

(Tegabun Sûre-i Celilesi. 15)

Demek ki, malini ve çoluk - çocugunu Allah (CC) katinda kazanilacak olan "büyük mükâfatla tercih edenler, aldanarak agir bir zarara ugrayacaklardir."

Yine ulu Allah (C.C.) söyle buyurur.

«— Dünya hayatini ve onun zinetîni isteyenlere islediklerinin karsiligi eksilmeksizin onlara dünyada verilir. Bu kimselere Âhirette yalniz cehennem vardir, dünyadaki basarilari geçersizdir ve islemis olduklari ameller de bosa çikmistir.»

(Hûs Sûresi Celilesi. 15—16)

Ulu Allah (C.C.) buyuruyor ki:

«— Gerçekten insanoglu, kendisini varlikli görünce azar. Oysa ki, dönüs, kesinlik ile Rabb'inedir.»

(Alâk Sûre-i Celilesi. 6—7)

Ulu Allah (C.C.) buyuruyor ki:

«— Çoklukla böbürlenmek sizi o derece saskinliga sürükledi ki isi mezarliktan ziyaret etmeye kadar vardirdiniz.»

(Tekasür Sure-i Celilesi. 1—2)

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Servet ve söhret düskünlügü, suyun baklayi bitirmesi gibi kalb de münafiklik bitirir, yetistirir.»

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

"Söhret, varlik ve mevki düskünlügünün müslüman kimsenin dinine verdigi zarar, saliverilmis iki azgin kurt bir koyun sürüsüne veremez."

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Çok mal sahipleri helak olacaktir. Yalniz Allah (CC)'in kullari arasinda falana su kadar filana su kadar verilsin diyenler müstesna. Öyleleri de o kadar az ki!»

Peygamber (S.A.S.)'imize «ümmetinin en kötüleri kimlerdir» diye sordular. Peygamber (S.A.S.)'imiz de «zenginler» diye cevap buyurdu.

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyurdu ki:

"ilerde öyle bir kavim gelecek ki, dünyanin en besleyici ve istah açici yîyeceklerini yerler, en besili ve alimli bineklere binerler, en güzel ve isveli kadinlari es edinirler, en güzel ve en gösterisli elbiseleri giyerler, ne mideleri azla doymak bitir ve ne de gözleri çoga doyar. Gece gündüz isleri güçleri sirf dünya olur. Allah (CC)'i birakip dünyaya taparlar sirf onun emirlerine boyun egerler ve sadece nefis'erinin azgin arzularina uyarlar."

Abdullah oglu Muhammed'în (A.S.V.) o günlere erisenlere tavsiyesi. Böylelerine ne selâm vennek, ne hastalarini ziyaret etmek, ne cenazelerine gitmek ve ne de yaslilarina saygi göstermektir. Söylediklerinin tersini yapanlar, Islâmin yikilisina yardimci olmus olurlar.»

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyurdu ki:

"Dünyayi ona düskün olanlara birakin. Ihtiyaçlarini karsilayacak kadarindan fazla dünyalik elde edenler, farkinda olmadan kendi felâketlerini hazirlamislardir."

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyurdu ki:

"Ademoglu «malim, malim» der durur. Oysa senin yiyip tükettiginden, giyip eskittiginden ve sadaka olarak verip ilerisi için ayirdigindan baska ne malin var ki?!"

Adamin biri Peygamber (S.A.S.)imize: «Yâ Rasûlallah, acaba neden ölümü sevmiyorum» diye sordu. Peygamber'imiz de ona:

«malin var mi» diye sordu, adam «evet, var Yâ Rasûlallah» diye cevap verdi. Bunun üzerine Peygamber (S.A.S.)imiz adama söyle buyurdu:

«Malini önden gönder (hayir yolunda sarf et} cünki müminin kalbi malina baglidir. Buna göre eger onu önden gönderirse ölüp ona kavusmak ister. Buna karsilik eger onu geride birakirsa kendisi de dünyada kalip onunla birlikte olmak ister.»

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Ademogulunun üç dostu vardir. Biri cani çikincaya kadar onun ardindan gelir, ikincisi mezara girinceye kadar takip eder, üçüncüsü ise yeniden diriltilerek Allah (CC)'in huzuruna varincaya kadar yaninda olur.

Ölünceye kadar yaninda kalan dostu malidir. Mezara girinceye kadar yaninda kalan dostu esidir. Yeniden diriltilerek Allah (CC)'in huzuruna çikincaya kadar yanindan ayrilmayan dostu da amelidir.»

Havariler Hz. Isa (A.S)'ya: «neden sen su üzerinde yürüyebiliyorsun da biz yürüyemiyoruz» diye sorarlar. Hz. Isâ (A.S)´da onlara: «dünyanin ve paranin sizin nazarinizda yeri nedir» diye sorar. Havariler: «bunlar bize göre güzel seylerdir» diye cevap verirler. Hz. Isâ (A.S) onlara: «oysa onlarin her ikisi de benim için çamurdan farksizdir» der.

Selman-i Farisî Ebû Derdâ'ya (R. Anhuma) yazdigi bir mektupda der ki, «Ey kardesim aman; dünyada sükrünü ödemeyecek kadar mal biriktirmekten sakin. Cünki ben Peygamber (S.A.S.)'imizin söyle dedigini duymustum:

«— Dünyada Allah (CC)'in emirlerine uyan bir kimse sirat köprüsünün basina getirilir, mali önündedir. Mali önünde iken sirat köprüsüne binmek isteyince mali ona «geç, çünki Allah (CC)'in senin üzerindeki hakkini ödedin (sükrünü yerine getirdin)» der.

Arkasindan dünyada Allah (CC)'in emirlerini yerine getirmeyen biri sirat köprüsünün basina getirilir, mali sirtindadir. Bu yükle sirat köprüsüne binmeye kalkisinca sirtindaki mal adama: «vay basina gelene? Allah (CC)'in bendeki hakkini ödeseydin ya (sükür borcunu yerine getirseydin ya)» der. Mal adama ayni sözleri durmadan o kadar çok tekrarlar ki, adam sonunda «vay basima gelenler, keske yok olsam da kurtulsam» diye feryad eder.»

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Biri ölünce melekler «acaba Âhireti için önceden ne gönderdi?» diye, insanlar da: «acaba geriye ne birakti» diye sorarlar.»

Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Çift çubuk edinmeyin sonra dünyayi seversiniz.»

Rivayet edildigine göre Hz. Ebû Derda (R.A.) ya bir adam sövmüs ve kötülük etmis o da söyle beddua edermis:

«Allah'im! Bana kötülük edene saglik, uzun ömür ve çok mal ver.»

Görüyorsun ki. Ebü Derda (R.A.) saglik ve uzun ömre eslik eden mal çoklugunu belâlarin en büyügü saymistir. Cünki böyle birini, malinin azginliga sürüklemesi kaçinilmazdir.

Hz. Ali (K.V.) bir gün avucuna bir dirhem para alarak ona söyle seslendi:

«Hiç süphesiz sen elimden çikmadan bana yaramazsin.»

Rivayet edildigine göre halife Hz. Ömer (R.A.) Peygamber (S.A.V)'imizin esi Hz. Zeyneb Binti Câhs'a (R. Anha) bir gün hazine bagisi olarak bir miktar dünyalik gönderir, Zeyneb «bu nedir» diye sorar. Getirenler «Bunu sana Hz. Ömer gönderdi» diye cevap verirler. Hz. Zeyneb «Allah (CC) onun günahlarini afvetsin» diye Hz. Ömer'e dua eder.

Arkasindan eski bir bas örtüsünü keserek bir kese yapar, gelen dünyaligi akrabalarina, yakinlarina ve onlarin yetimlerine bölüstürerek keselere koyar ve sonra da ellerini kaldirarak «Allah (CC)'im, bu seneden baska bir daha Ömer'in bagisi bana ulasmasin» diye dua eder.

Nitekim Hz. Zeyneb Peygamber (S.A.V)'imizin arkasindan ilk vefat eden esi olur.

Hasan-ül Basrî (r.a.): «Allah (CC)'a yemin ederim ki, para sahibi olan Allah (CC) nazarinda mutlaka itibarini kaybederler.»

Söylendigine göre seytan ilk basilan altin ve gümüsü parayi görünce yerden kaldirarak önüne koyar ve öper. Arkasindan da derki, «sana düskün olan benim gerçek kölemdir.»

Sûmet Ibni Aclan (r.a.) der ki: «Para münahiklarin yulandir, cehenneme onunla çekilip götürülürler.»

Yahya Ibni Muaz (R.A.) der ki; «para akrep gibidir. Eger ona muska yapmayi (idare etmeyi) beceremiyeceksen ona hiç eli sürme. Cünki eger seni isiracak olursa zehri seni öldürür.»

Yahya Ibni Muaz'a «Onun muskasi nedir?» diye sorarlar. O da «onu helâl yollardan kazanarak yerinde kullanmaktir» diye cevap verir.

Ala Ibni Ziyad (r.a.) der ki: «Dünya bütün ihtisam ve alimi ile gözümün önüne dikildi, onu görünce «Senin serrinden Allah (CC)'a siginirim» dedim. Dile gelerek bana dedi ki:

«Eger Allah (CC) seni benden korusun istiyorsan parayi sevme.»

Dünyanin bu cevabi cok dogrudur. Cünki para dünyanin özü demektir. Neden dersen, para ile dünyanin her seyi elde edilebilir. Buna göre paradan uzak duranlar, dünyadan uzak durmus olurlar.

Nitekim bir sâir, söyle der:

«Ben, dünyadan sakinmayi (vera'i) su paradan buldum. Baskasinda buldum sanmayin.

Eger onu ele geçirmeyi becerdikten sonra birakabilirsen.

Bil ki, senin tekvan, müslümana yarasan takvadir.

Baska bir sâir de ayni konuda söyle der:

"Seni adamin sirtinda gördügün yamali gömlek yahut.

Bilek kemiginin üstünde kalmis (israf olmasin diye kisa tutulmus) elbise veya

Alinda daha önce silinmis olan ibadet izi aldatmasin

Ona parayi göster, Allah (CC) sevgisini ve tekvasini anlarsin."

Rivayet edildigine göre. Emevî hanedanindan Müselleme Ibni Abdül-melik ölmek üzere bulunan halife Ömer Ibni Abdülâzizin yanina girerek ona: Ey Emirel mü´minin «senden önceki emevî halifelerinden hic birinin yapmadigini yaptin, çoluk-çocugunun parasiz, pulsuz biraktin» dedi. Halife'nin on üç tane çocugu vardi.

Ömer Ibni Abdülaziz, bu sitemi isitince beni oturtun» dedi. Kendisini oturttuklari zaman sözü Müsellem'in sitemine getirerek söyle dedi:

«— Çoluk - çocuguma para - pul birakmadigim seklindeki sözleri» gelince ben ne onlarin herhangi bir hakkina engel oldum ve ne de kendilerine baskalarinin hakkini verdim. Benim çocuklarim iki kisiden biridir. Ya Allah (CC)'in emrine uygun yasarlar, o zaman Allah (CC) onlara yeter. Çünki O, Iyilerin koruyucusudur.

Yahut Allah (CC)'in emirlerine karsi çikarlar. O zaman da olup bitecek olanlar beni ilgilendirmez.»

Rivayet edildigine göre. Muhammed Ibni Kâb-ül Karazî'nin (r.a.) eline yüklü bir servet geçer, ona: «eline geçen bu varligi çocuklarina miras birakmak üzere saklasana!» derler. O da böyle söyleyenlere su cevabi verir: «öyle yapacagima bu varligi Allah (CC) katinda kendim için biriktiririm, çocuklarimin rizkim ise Allah (CC) ayirir.»

Söylendigine göre adamm biri bir gün Ebu Abdurrabb'e {r.a.) gelerek: «Kardesim, kötülügü yaninda götürüp çoluk - çocuguna saadet birakma» der. Bunun üzerine Abdürrabib servetinin yüz bin dirhemlik kismini sadaka olarak dagitir.

Yahya ibni Muaz (R.A.) der ki: «Ölüm sirasinda insanin basina gelen mana ilgili su iki musibetin esi ne duyulmus ve ne de duyulacaktir» Dinleyenler ona «bu musibetler nelerdir» diye sorarlar. O da: «malinin tamami elinden alinir, buna ragmen hepsinden sorumlu tutulur» der.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 24 Mart 2022, 09:33   #1074
Çevrimdışı
Jkl
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
DÜNYANIN ASLI ÜÇ ŞEYDİR: YEMEK, ELBİSE VE MESKEN




DÜNYANIN ASLI ÜÇ ŞEYDİR: YEMEK, ELBİSE VE MESKEN


Dünyanın tafsiline dikkat edersen, üç şeyden ibaret olduğunu görürsün: Biri bitki, maden ve hayvan gibi yeryüzünde görülen şeylerdir. Toprağın aslı, mesken kurmak ve ziraatle ondan faydalanmak içindir. Bakır, pirinç ve demir madenleri âletler için, hayvanlar ise üzerlerine binmek ve yemek içindir. Diğer ikisi de, insanın kalbini ve bedenini bunlarla meşgul eylemesidir. Ya kalbi, onu sevmek ve onu istemekle meşgul eder, veya bedenini onu düzeltmek, onun işlerini yapmakla meşgul eder.

Kalbi dünya sevgisi ile meşgul eylemek sebebiyle, kalbde helake sebep olan hırs, bâhillik, haset, düşmanlık ve bunun gibi sıfatlar meydana gelir. Bedeni dünya ile meşgul eylemekten, kalbe bir meşguliyet doğar. Böylece aslını unutur ve tamamen dünyaya dalar.

Dünyanın aslı; yemek, elbise ve mesken olduğu gibi, insan için zaruri olan san'at da üçtür: Ziraatçılık, dokumacılık ve marangozluk. Fakat bunların da kolları vardır. Bazıları ona hazırlık içindir. Pamuk döven ve iplik büken, dokumacının işini yapıyor. Bazısı da bunu tamamlar, terzi gibi ki, dokumacının işini tamamlıyor. Bunların hepsi için âletlere ihtiyaç vardır. Bunlar da odun, demir, deri ve bunun gibi şeylerdir. Böylece demircilik, marangozluk ve dericilik san'atlan meydana geldi. Bunların hepsi meydana gelince birbirlerine yardım etmeye muhtaç olurlar.

Çünkü herkes, kendinin bütün işlerini yapamaz. Böylece terzi, dokumacının ve demircinin işini, demirci de, diğer ikisinin işini yapmak için bir araya geldiler. Bu şekilde her biri ayrı iş yaptılar. Bu yüzden aralarında bazı şeyler meydana geldi, birbirlerine düşman olmaya başladılar. Çünkü her biri kendi hakkına razı olmadı ve diğerinin hakkına geçmek istedi. Böyle san'atlardan üç çeşide daha ihtiyaç oldu. Biri, saltanat ve siyaset [idare], diğeri kadılık ve hâkimlik, diğeri de insanlar arasında onunla kanun teşrii yapılan fıkıh san'atlarıdır. Her ne kadar bunların çoğunun el ile alâkası yoksa da, her biri birer san'attır.

İşte bu sebeple, dünya meşgalesi çoğaldı ve karıştı. İnsanlar onun arasında kendilerini kaybettiler ve başlangıçta bunların esasının üç şey olduğunu anlayamadılar. Bütün bunlar yemek, giymek ve mesken içindir. Bu üç şey de beden için lâzımdır. Beden de kalb için lâzımdır. Onu taşımaktadır. Kalb de Allahü Teâlâ için [O'nu bilmek için] lâzımdır. O hâlde kendini ve Allahü Teâlâ'yı unutanlar; kendini, Kabe'yi ve seferi unutup bütün zamanım deveye bakmaya veren hac yolcusuna benzerler.

Demek ki, dünya ve hakikati bu anlattıklarımızdır. Her kim onda sefere hazırlanmaz, işini bitirmez, gözünü âhirete çevirmez ve dünya meşgalesini ihtiyacından fazla tutarsa, dünyayı tanımamış olur. Bunun sebebi cahilliktir. Bahusus Peygamber Efendimiz buyurdu: «Dünya, Hârut ve Mâruttan daha büyük büyücüdür. Ondan kaçınız». Dünya böyle bir büyücü olunca, onun hile ve aldatmalarını ve onun işlerinin neye benzediğini insanlara açıklamak farz olur. Şimdi dünyanın neye benzediğini dinle!

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 24 Mart 2022, 09:39   #1075
Çevrimdışı
Jkl
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
GÜZEL BİR HİKAYE(GEDİK)




Gedik
İsrail oğullarından bir rahip vardı güzellik ve cemal sahibi biriydi. Eli ile sele sepet örerdi; satardı. Bir gün padişahın kapısı önünden geçiyordu.. Padişahın hanımına ait cariyelerden biri onu gördü. Hemen hanımının yanına gitti ve şöyle dedi:

Şurada bir erkek var. Ondan daha güzelini görmedim. Sele sepetle geziyor.

- Onu hemen içeri al, deyince, cariye onu içeri aldı. O erkek içeri girince, baktı; güzelliğine hayran oldu. Şöyle dedi:

- O sele sepeti at. Şu elbiseyi al. Sonra cariyesine döndü; şu emri verdi:

- Ey cariye yağ ve koku getir. Bu erkekle olan işimizi görelim. O da bizimle olacak işini bitirsin. Bundan sonra, o adama döndü, Şöyle dedi:

- Artık, seni bu sele sepeti satmaya muhtaç bırakmayız. O erkek:

- Ben, senin istediğini istemiyorum, diye bir kaç defa tekrarladı. Onun bu çekimser tavrına karşılık, hanım şöyle dedi:

- Eğer istemezsen, seninle olacak işimizi görmedikten sonra, buradan çıkamazsın. Sonra, emretti kapıları kilitletti. Abid, Bu hali görünce, söyle sordu:

- Sizin bu köşkünüzün üst katları yok mudur?

- Vardır, dedikten sonra, cariyesine emretti:

- Bunu al yukarı çıkar, elini yıkasın. Dam kısmına çıktığı zaman, Yüksek bir köşk olduğunu gördü. Hiç bir şeye takılmadan kendini aşağıya atabilirdi. Bundan sonra, nefsine çıkışmaya başladı:

- Ey nefsim! yetmiş yıldır; Rabbin rızasını istersin geceli gündüzlü hırsla O'na çalıştın. Öyle bir gece geldi ki, bütün yaptıklarını bozacak. Vallahi, bu gecenin hıyaneti sana gelirse, yapmış olduklarının tümünü hiç eder; Allah'ın huzuruna bu kalan işinle çıkarsın. Bundan sonrasını Rasûlullah (s.a.v)'tan dinleyelim. Şöyle anlattı:

- "O abid kişi, kendini aşağı atmaya hazırlanıyordu. Allah-u Teâlâ :

- Ey Cibril, buyurdu. Cibril şöyle dedi:

- Emret, yâ Rabbi! Allahu Teâlâ, tekrar şöyle buyurdu:

- Kulum, dargınlığımdan, Bana karşı günah işlemekten kaçmak için; kendini aşağı atmak istiyor. Kanatlarınla onu karşıla; ona bir kötülük gelmesin. Cibril kanatlarını açtı; şefkatli bir ana gibi onu yere indirdi. Bundan sonra karısının yanına gitti. Sele sepeti yoktu; güneş de batmıştı.

Karısı sordu:

- Sele sepetin parası nerede?

- Onlar para etmedi, deyince, şöyle seslendi:

- Peki bu gece ne yiyeceğiz?

- Bu gece sabrederiz, diye cevap verdi. Bundan sonra, karısına şu emri verdi:

- Kalk tandırı yak. Komşularımız tandırın yanmadığını görünce, kalpleri bizimle meşgul olur. Böyle bir şeyin olmasını hoş görmeyiz. Karısı kalktı; tandırı yaktı. Sonra gelip oturdu. Komşulardan bir kadın geldi:

- Ateşin var mı? Diye sordu.

- Var, içeri gir; tandırdan al, dedi. Kadın girdi; tandırdan ateşi aldı, çıkarken şöyle dedi:

- Oturup kocanla konuştuğunu görüyorum; ama ekmeğin tandırda, nerede ise yanacak. Kadın kaktı; tandırın başına gitti. Bir de baktı ki: tandır ağzına kadar ekmek dolu. Oradan ekmekleri aldı; kabına koydu; kocasının yanına getirdi ve şöyle dedi:

- Rabbin sana böyle bir şey yapması, onun katında ikrama lâyık biri olduğunu gösterir. Allah'a dua et; kalan ömrümüzü de bolluk içinde geçirmemiz için bize ihsanda bulunsun. Kocası:

- Bu hale sabret, dedi: ama kadın ısrar etti. Bu ısrara daha fazla dayanamadı:

- Olur, dedi. Namaz kıldı; Allah'a şöyle yalvardı:

- Allahım! zevcem bana istetiyor. Kalan ömrü için ona bolluk ihsan eyle. Aniden tavan açıldı; bir el uzandı. Onda yakut vardı. Güneş gibi evin içini parlatıyordu. Kadın yakınında uyuyordu. Ayağına dokundu.

- Kalk bak; dilediğin kadarını al. Kadın şöyle dedi:

- Ne acele ediyorsun. Beni bunun için mi uyandırdın? Ben bir rüya gördüm. Kürsülere bakıyordum. Sıra sıra altınlar dizili idi. Yakutla zebercetle süslü idi. Ama onda bir açık yer gördüm

- Bu kürsü kimin? diye sordum. Şöyle dediler:

- Senin zevcine ait. Yine sordum:

- Bu açıklık neden? Şöyle dediler:

- Bu açıklık zevcinden yaptığın istek dolayısıyla oldu. Bunun üzerine ben, senin köşkünde gedik açacak bir şeyi istemedim. Bunun için Rabbine duâ et. Allah'a duâ etti; el geri gitti."

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 24 Mart 2022, 20:06   #1076
Çevrimiçi
# Forum Dedesi #
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: DÜNYANIN ASLI ÜÇ ŞEYDİR: YEMEK, ELBİSE VE MESKEN




Emek için eline sağlık günceldir..

__________________
Yahudi mi dediniz? onlar yumurtalarini pisirmek icin dunyayi atese vermekten cekinmeyen LANETLILERDIR!!!
Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 24 Mart 2022, 20:06   #1077
Çevrimiçi
# Forum Dedesi #
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: KALBİN HALLERİ(Dünyâ Malinin Kötülüğünü Beyân)




Emek için eline sağlık günceldir..

__________________
Yahudi mi dediniz? onlar yumurtalarini pisirmek icin dunyayi atese vermekten cekinmeyen LANETLILERDIR!!!
Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 25 Mart 2022, 06:59   #1078
Çevrimdışı
Jkl
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
BU GÜNÜN DUASI YIRLI -03-2022




HAYIRLI CUMALAR


1001 turlu Hacetiniz icin gunde 1153 defa okunursa biiznillahi Teala Hacetiniz yerine gelir.

Duaya başlamdan 2 rekat namaz kılmanız sonra 70 istiğfar 70 salavat okumanız.sonra niyet ederek (1153 ) defa ayeti kerimi okumanız çok daha tesirli olucaktır.

Ayeti kerim okuması bitince salavat ve 1 Fatiha okuyarak sevabını Peygamber Efendimiz onun al ve ashabına bağışlayın.dileğinizi belirterek Rabbimizden isteyin.

Necm Suresi 58. Ayet

لَيْسَ لَهَا مِن دُونِ اللَّهِ كَاشِفَةٌ

“Leyse lehâ min dûnillâhi kâşifeh(kâşifetun).”
Bismillâhirrahmânirrahîm

“Kıyâmetin kopması Allah tarafından gerçekleştirilecektir. Onu gerçekleştirecek olan da geciktirmek isterse, geciktirecek olan da, öne almak isterse öne alacak olan da sadece Allah’tır. Zamanını O bilir.

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 25 Mart 2022, 07:03   #1079
Çevrimdışı
Jkl
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
BİR CUMA SOHBETİ(ASR-I SAADET’TEN KARDEŞLİK ÖRNEKLERİ)




ASR-I SAADET’TEN KARDEŞLİK ÖRNEKLERİ

İslam’da kardeşlik denince elbette ilk akla gelen Ensar ve Muhacir kardeşliğidir. Bu kardeşlik bilinmeden, anlaşılmadan gerçek kardeşliği kavramamız zor olacaktır. O bakımdan bu kardeşliğin gerçekleşmesini sağlayan mayanın ne olduğunu gözden geçirmemizde fayda olduğuna inanıyoruz.

Allah rızası için Mekke’de herşeyini bırakıp Medine’ye hicret etmiş bulunan, Muhacir Müslümanlara, Medineli Müslümanlar muhabbet ve samimiyetle kucaklarını açmışlar, ellerinden gelen her türlü yardımı onlardan esirgememişler ve bütün insanlığa ibret olacak bir kardeşlik tablosu sergilemişlerdir.

Medine’ye hicretten yaklaşık beş ay sonra Rasulullah (s.a.v.) Medineli yardımsever Ensar’la, hicret eden Mekkeli müslümanları bir araya topladı. 45’i Muhacirden, 45’i de Ensar’dan olmak üzere 90 kişiyi kardeş ilan etmiştir.

Peygamber Efendimizin kurduğu bu kardeşlik müessesi maddî-manevî yardımlaşma ve birbirlerine varis olma esasına dayanıyor, bu suretle Muhacirlerin yurtlarından ayrılmaktan dolayı duydukları keder ve üzüntüyü giderme, onları Medinelilerle ısındırma, güç ve destek kazandırma gayesini güdüyordu.

Kurulan bu kardeşlik müessesine göre, Medineli ailelerden herbirinin reisi, Mekkeli Muhacirlerden bir aileyi yanına alacak, mallarını onlarla paylaşacak, beraber çalışıp beraber kazanacaklardı.

Rasulullah bir araya getirilen bu aileleri rastgele değil durumlarını göz önünde bulundurarak mizaç, zevk, hissiyat itibariyle birbirlerine uygun olanları kardeş ilan ediyordu.

Bu kardeşlik sayesinde Allah ve Rasulullah muhabbetinden başka herşeylerini Mekke’de bırakan Muhacirlerin iâşe ve iskan meseleleri halledilmiş oluyordu. Muhacir-Ensar aileleri beraber barınıyor, beraber çalışıyor, beraber yiyorlardı.

Bu neseb kardeşliğini, fersah fersah geride bırakacak bir kardeşlikti, iman ve din kardeşliği idi. Herşeylerini Muhacirlerle paylaşan Ensardan biri vefat ettiğinde Muhacir kardeşi ona akrabalarıyla birlikte varis oluyordu. (Bu varis olma işi Bedir Savaşı’ndan sonra Enfal Suresi 75. ayetin hükmüyle ortadan kaldırıldı.)

Yine bu kardeşlik sayesinde büyük bir sosyal yardımlaşma da temin edilmiş oluyordu.

Ensar göstermiş olduğu bu kardeşlikten son derece zevk alıyor, bununla da kalmayıp hurmalıklarını da Muhacir kardeşleriyle paylaşmak için Rasulullah’a teklif götürüyorlardı. Muhacirlerin o ana kadar ziraatle meşgul olmadıkları için bu tekliflerini Rasulullah geri çevirmiştir.

Fakat Ensar buna da bir çare buldu. Ziraatten anlamayan Muhacirler, sadece tımar ve sulama işlerini yapacaklar, Ensar da ekip biçecek, sonunda çıkan mahsül ortadan pay edilecekti. Rasulullah Efendimiz bu teklife razı oldu.

İnsanlık tarihinde birçok göç hadisesi olmuştur ama, böylesine manalı, böylesine ulvî bir hicrete, böylesine can-ı gönülden sarılma, birbiriyle muhabbetle kaynaşma, kucaklaşmaya şahit olunmamıştır. Herhalde bir daha da şahit olunması zor olacaktır. Bu samimi kaynaşma neticesinde muazzam bir kuvvet doğmuş ve kısa zaman içerisinde bütün Arabistan herşeyiyle bu kuvvete boyun eğmek mecburiyetinde kalmıştır.

Muhacirler "Ensar kardeşlerimiz bize mal, mülk verdi, iâşemizi temin etti, barınacak yer sağladı" diyerek boş oturmamışlardır. Zaten imanları ve aldıkları Muhammedî ahlaka ters düşerdi. Herbiri elinden gelen gayreti göstererek, mümkün oldukça kimseye yük olmamaya çalışıyorlardı.

Bunun en canlı örneği Rasulullah tarafından birbirine kardeş ilan edilen Sa’d bin Rebi (r.a.), Abdurrahman bin Avf’a (r.a.) "Ben mal cihetiyle Medineli Müslümanların en zenginiyim, malımın yarısını sana ayırdım." demişti. Büyük Sahabi, cennetle müjdelenen 10 kişiden biri olan Abdurrahman bin Avf’ın (r.a.) verdiği cevap yapılan teklif kadar ibretlidir.

"Allah sana malını hayırlı kılsın. benim onlara ihtiyacım yok. Bana yapacağın en büyük iyilik, içinde alış-veriş yaptığınız çarşının yolunu göstermendir." buyurmuştur.

Ticarete başlayan Abdurahman bin Avf (r.a.) Rasululah’ın da kendisi için malının çoğalması ve bereketlenmesi için yaptığı duanın da yardımıyla kısa zamanda Medine’nin sayılı tüccarları arasında yerini aldı. Bir keresinde 700 deveyi yükleriyle birlikte Allah yolunda tasadduk etti. Bunun gibi bir çok Mekkeli müslüman, kendilerine göre birer iş bularak, ellerinin emeğiyle geçinmeye başlamışlardır.

Toplumun çeşitli tabakaları bu kardeşlik sayesinde birbirleriyle kaynaştı, kabîlecilik gurur ve düşmanlığını da ortadan kaldırmış oldu. Niyetleri kudsî, gayeleri ulvî, içleri dışları nur, faziletli bir toplumun meydana gelmesinde bu kardeşlik rol oynamıştır.

Rasulullah sefere çıkacağı zaman bu kardeşlerden biri götürür, diğeri de her iki ailenin de maîşetini temin etmek, idaresini yürütmek için Medine’de kalırdı. Böylece evler sahipsiz ve hâmisiz bırakılmıyordu.

Ensar’ın, Muhacir kardeşlerine gösterdikleri bu eşsiz samimiyet, misafirperverlik, kadirşinaslık, cömertlik, fedakârlık ve ferağatı Cenab-ı Hak indirdiği Haşr Suresi’nin 9. ayetiyle ilan edip bu davranışlarını methetmiştir.

"Daha önce Medine’yi yurt edinmiş ve imanı kalplerinde yerleştirmiş olanlara gelince, onlar, kendi yurtlarına hicret eden din kardeşlerini severler, onlara verilen şeyden dolayı gönüllerinde bir kıskançlık duymazlar ve kendileri ihtiyaç içinde olsalar bile onları kendi nefislerine tercih ederler, kim nefsinin ihtiraslarından korunur ise, işte onlar kurtuluşa erenlerin tâ kendisidir." (Haşr-9)

Evet, kurulan bu manevi kardeşlik hiçbir milletin tarihinde rastlanmayacak eşsiz bir şeref tablosudur. Bu kardeşlik neticesinde asr-ı saadet dönemi yaşanmıştır. İslam’ın kısa zamanda inkişafına vesile olmuştur.

Ya bizler! Ne yapıyoruz? Ne yapmamız gerekir?

Saadet toplumunun ortaya çıkması, böyle bir kardeşlik tablosunun gerçekleştirilmesi için ne kadar gayret sarfetmemiz lâzımdır?

İçinde bulunduğumuz ve yaşadığımız bu asırda hastalığımızın ne olduğunu ve bu hastalığımızın teşhisini ve reçetesini Yüce dinimiz bize bildirmiştir.

Cenab-ı Hak hayat kitabımız Kur’an-ı Kerim’de "Şüphesiz ki Allah bir kavmi (topluluğu) kendi nefislerini değiştirip (düzeltmedikçe) değiştirmez." (Râ’d/11)

Rasululah (s.a.v.) Efendimiz de bir hadis-i şeriflerinde saadet toplumuna ulaşabilmemiz için bizlere şu tenbihte bulunuyor. "Sizden biriniz kendi nefsi için isteyip arzu ettiğini mü’min kardeşi içinde arzu edip istemedikçe mü’min olamaz."

"Ey Allah’ın kulları, kardeş olunuz."

Bu ve benzeri ayet ve hadisler pek çoktur. Yani hastalığımızın teşhisi ve reçetesi ortadadır. Geriye uygulaması zor olan, nefsimize zor gelen fakat sağlımıza kavuşmamız, saadet toplumunu oluşturmamız için şart olan tedaviye başlamamız, tatbike geçirmemiz gerekmektedir.

Onun için de mutlaka birbirimizi sırf Allah rızası için, karşılık beklemeksizin seveceğiz, birbirimizle hayırda yardımlaşacağız, kaynaşacağız, hoşgörülü olacağız, vefayı hiçbir zaman gözardı etmeyeceğiz, hor ve küçük görmeyeceğiz, affedici olacağız, birbirimizin kahrını çekeceğiz, paylaşacağız, kendimiz için istediğimizi mü’min kardeşimiz için de istemekle kalmayıp onu kendi nefsimize tercih edeceğiz.

Birbirimizi düzelteceğiz. Sadece düzeltmekle yetinmeyip, bir fide gibi, dikmekle bırakmayıp sulama, zararlı otlardan koruma ve gerekli bakımı yapmamız gerektiği gibi yanlışını düzelttiğimiz kardeşimizin yolda devamına yardımcı olacağız. "Benim olmadığım yerde kimse yoktur." şuuruyla başkasından beklemeyeceğiz.

İyiliği emir kötülüğü men edeceğiz. Hayır dualarımızı hiç terketmeyeceğiz. Hülasa birbirimizi seveceğiz. Bizler birbirimizi seversek ancak yukarda sıraladığımız hususların gerçekleşmesi kolaylaşacaktır. Birbirimizi sevmeden iman etmiş bile olamaz isek bu sevgiye ne kadar muhtaç olduğumuz daha iyi anlaşılacaktır.

İnsan fedakârlığı sevdiği kimseler için yapar. Çocuğumuza, eşimize, anne ve babamıza sevgi beslediğimizde, onlar için hiçbir fedakârlıktan kaçınmayız. Kardeşlerimizi de seversek beklenen bu fedakârlığı gösterebiliriz.

Muhabbetten daha muhabbetli ve önemli başka ne var ki? Kardeşliğin mayası sevgidir. Ashab bu mayayı tutturmuştur. Ah neyi, ne kadar sevebileceğimizi bir kavrayabilsek!.. Herşey o zaman yoluna girer. Rabbim Rasulüne sevdirdiklerini bizlere de sevdirsin. (Amin)

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 25 Mart 2022, 07:05   #1080
Çevrimdışı
Jkl
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
GERÇEK SABIR VE METANET E ÖRNEK BİR HİKAYE




Allah'ın Emaneti

Hz.Ümm-i Süleym, gayet temiz ahlak sahibi bir hatun idi. Çocuğu vefat ettiği zaman, sabır ve metanetle bizzat kendisi yıkadı ve kendisi kefenledi ve bir tarafa bırakıp, komşularına dönerek:


- Babasına haber vermeyin.

Hz. Ebu Talha orada bulunmamaktaydı. Akşam eve döndüğünde, çocuğu sordu, hanımı:


- Gördüğünden şimdi çok iyidir, der.

Sonra yemek yediler, oturdular, birlikte oldular. Bir müddet sonra Hz.Ümm-i Süleym, beyine gayet metanetle şöyle der:


- Ebu Talha, ödünç alınmış bir şeyi geri vermek icap eder mi etmez mi?


- Söylediğin bu söz nasıl bir söz, elbette ki ödünç alınan şey geri verilmeli.


- O halde, Hak Teala da sana emanetten vermiş bulunduğu çocuğu aldı.


Ebu Talha bu sözü duyunca :


- Biz Allah için halk edilmiş bulunuyoruz ve hep onun tarafına döneceğiz, der ve şükreder.

Sabah olunca gidip Resulullah'a (s.a.v.) anlatır. Resulullah (s.a.v.):


- Ya Rabbi bunun daha iyi bir karşılığını Ebu Talha'ya ver, diye dua eder.

Nitekim, dokuz ay dokuz gün sonra Abdullah diye bir çocukları olur. Çocuk, Peygamberimizin himayelerinde büyürler, İslam Tarihinde önmeli bir şahsiyet olur.

 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
40 yil, a.s, abdest, açlık ve tokluk zarar ve faydaları, adalet - hikaye, aff, ahde vefa- dini hikayeler, ahde vefa-insanlık-, ahir zaman, ahireti tanımak, ahlaki çöküntü, aksırma, akıl, akıllı sözler- nükteler, aldulhamid han, alemler, allah a itaat, allah a yakın olmak, allah buyuruyor ki, allah c.c ve peygamber sav i sevmek, allah cc buyuruyor ki, allah cc diyor ki, allah diyor, allah diyor ki, allah diyorki, allah dostları, allah korkusu, allah nizami-şeriat, allah sevgisi, allah tan umut kesmek, allah ı bilmek, allah ı düşünmek, allah ı tanımak, allah ın tanımak, allah ın tecellisi, amel ve niyet, ankara savaşı-maneviyat erleri- tarih, anne baba hakkı, anne hakkı-baba hakkı, anne-baba- hürmet, ateş, ayet, ayet hadis dua, ayet-hadis -dua, ayet-hadis-dua, ayetler, azap, aşk masalı, baba hakk dini hikayeler, baba hakkı, bağışlama, bayram duası, beden, bela ve musibetler, berat gecesi, bilgi, bilmediklerimiz, bir dil bir millet, büyü, büyüklerden öğütler, cami adabı, çanakkale hatıraları, çanakkale şehitleri, cehennem, cehennem ehli, cennet, cennet cennet çarşıları, cennet nimetleri, cennetin anahtarı, cennette gece -gündüz, cerh ve tadil, ceza.többe, cihad, cihad- şehidlik, cuma sohbetleri, cömertlik, dejavu, din büyükleri, din düşmanlığı, din tarihi, dini hikaye, dini hikayeler, dini kıssa, dini nikah, dini şiir, dirayet, doğal ilaçlar, doğru beslenme, doğru yemekler, doĞruluk, dostluk mesajları, dua, dua adabı, dua da yöntem, dünya hırsından vazgeçmek, dünya nın varoluş sebebi, dünyâ sevgisi, dünya sevgisinden uzak durmak, dünya sevgisinin zararı, dünya ve ahiret, dünyayı tanımak, ebedi ateş, ebu bekr sıddık, ecellerin tayini-şaban ayı, edep, edep - saygı, edep-dini hikayeler, edep-haya, ehli sünnet itikadi, emir sultan hazretleri, erkekte örtünme, evlat yetiştirme, evlilik, evlilik-iyi eş, evliya, evliya hayatlarından, evliya ikliminden, evliya öğütleri, evliyalar dan öğütler, evliyalardan nasihatler, eş-hitap-muhabbet, fakirin hakkı, fatiha suresi .french, fazla konuşmanın zararları, feraset, fitne, fıkra, fısk-nifak-allah ı unutmak, fıtrat -yaratılış - insan hakikati, gam, gerçek hikayeler, gerçek hikayeler -ilginç olaylar, gerçek olaylar, gerçek olaylarçanakkler, gizli duygular, gizli şirk, günah- dilin afetleri, günahlardan sakınmak, günün duası, günün sözü, gıybet-hadis, güzel ahlak, güzel ahlak- hayırlı işler, güzel söz, güzel söz-nükte, güzel söz. hz. ali k.a.v, güzel sözler, hadis, hain, halife ler, haramı terk, hastalık günahlara kefarettir, haya, haya -edep, hayat bilgileri, hayat dersleri, hayır -alamet, hayır ve şer, hayırlı işler, hazır cevap, hazır cevap nükteler, hazır cevap sözler, hazır cevap-güzel söz, hazır cevap-nükte, hazır cevaplar, hazır cevaplar - nükteler, hazırcevap, helal haram, hesap, hesap- nizam, hikaye, hikaye -cihad, hikaye-karacoğlan ve elif, hikayeler, hizmet etmek, hırs- edep, hz. muhammed mustada sav mucizeleri, hz. muhammed sav mucize ler, hz. zülkarneyn (a.s), hz. ömer r.a, ibadet, ibadetler, ibretlik hadiseler, ibretlik hikayeler, ibretlik olaylar, ibretlk olaylar, icmek, iflas, ihanet, ihlas, ilahi aşk, ilginç olaylar, imam azam - akıllı sözler, imam azam r.a, iman, iman - sınav, iman hakikati, iman ve amel, iman-amel, imtihan, insan - hakikat, insan - melek- iyilik, insan hakikati-kendini tanımak, insan ilişkileri - edep, insanın bedene ihtiyacı, insanın hakkati, iptila-bağımlkılık-düşkünlük, irşad, isa, islam bekçileri, islam moda ayrımı, islamda gerçek dost, islami yaşam, islamn büyüklerinden öğütler, islamın geldiği nokta, itaaat, itaat - iman, iyilik, iyilik etmek, iyilik ve kötülük, iyilik-halis niyet, kabir hayatı, kabir ve sonrası, kabul olunan dua, kader, kadın erkek ilişkileri, kadın gaziler, kadın hakları, kadın hakları- boşanma- nikah, kadın sahabeler -hz. esma r.a, kadınlar - islamda kadın, kadının değeri-annelik, kahve, kainat - yaratılış, kainatın yaratılışı - big bang, kalbi tanımak, kalbin enteresan hallleri, kalbin halleri, kalbin halleri(zekat ve cimrilik), kalbin halleri-kibir, kalbin halleri-sabır-hastalık, kalbin halleri-zekat, kalbin halleri-zina, kalbin hallleri, kalbin ince halleri, kalbin ince işleri, kalbin incelikleri, kalp, kalp haller- emanet, kalp halleri, kalp halleri-anne baba hakkı, kalp halleri-aşırı ihtiras, kalp oyunu, kalp ve ilim, kalp ve ince meseleler, kalp-gıybet, kamil iman, kanaat, kaza namazları hakkında hüküm, kazanc, kendini bilmek, kendini tanımak, kendini tanımak - acziyet, kendini tanımak - ilim, kendini tanımak -allah ı bilmek, kendini tanımak -kalp alemi, kendini tanımak nefsini blmek, korku ve ümit, kul hakkı- mahşer yeri hesap günü, kuran, kuran hakkında, kutlama, küfre yaklaştıran fakirlik, küfür, kısa hikaye, kıssadan hisse, kıstas, kıstaslar, kıyamet ve alametleri, kıyamet-ahiret, kıyamet-isa a.s ın nuzülü, lafazan yayın, lafazan.fm, love, mağfiret, mahşer ve hesap, mahşer-mizan, malın temizlenmesi, maneviyat, mardin, mehdi a.s, merhamet, mermahet, mezhepler, miraç gecesi-miraç kandili, misafir ağırlama, misafire ikram, mizah, mizan, murakabe, mücadele etmek, mümin-kabir hayatı, münacaat- dua, müracaat, mürid mürşid ilişkisi, müslümanların kötü hali, namaz, namaz - huşu - hudu, nasihat, nasihat- evlilik, nasihatler, nazar duası, nebi . istihaze, nefis muhasebeleri-imam gazali, nefis terbiyesi, nefis ve halleri, nefs, nefs - şeytan, nefs in sıfatları, nefs terbiyesi, nefs ve halleri, nefsini tanımak-kendini bilmek, nezaket, niyet, nükteler, nükteli sözler, okuryazarblog, olayların dili, oyun ve dans hakkında, paylaşmak, peygamber ahlakı, peygamber sevgisi, pişmanlık, rahman-rahim-bağışlama, reca, recep ayı faziletleri, recep ayı zikirleri, regaip gecesi, regaip gecesi ibadetleri, résimléri, riyazet-şehvet, ruh, rüya, rüya . rüya tabirleri, rüya tabiri, rüya tabirleri, rüya tabirleri -rüyada balık görmek, rüya tabirleri _ elbise giymek, rüya tabirleri- ay görmek, rüya tabirleri- rüyada nar görmek, rüya tabirleri-doğum, rüya tabirleri-kabir, rüya tabirleri-rüyada karpuz kavun, rüya tabirleri-rüyada su içmek, rüyada uçmak, rüyalar, rıza, rızık, sağlık, sağlıkl beslenme, sakınmak, salavat, saliha kadın- evlilik, samimiyet, sevgi pıtırcığı, sevgi-kalp halleri, sigara . sağlık. tiryaki, slow, song, sosyal arkadaşlıklar, suc, sıhhat, söz, söz - şeref, sözler, tabir, takva, tam bağlılık, tasadduk-allah yolunda infak-ahirete yatırım, tatlı, tatlı tarifi, tatlı tarifleri, taviz, tesadÜf, teslimiyet-itaat, tevbe, tövbe, ulubatlı hasan, umut, utanc, vaktin ihyası, vatan hizmeti, vazife, veciz sözler, vefa, vefa duygusu, veli, yahudi mezalimi, yahudiler-tevrat, yaratma - ve tabiatın gücü, yaratılış hakikati, yazılan tarih, yaŞam, yaşlıya hürmet, üç aylar - recep ayı, yeme adabı, yemek, yemek tarifi, yemek tarifleri, Ümit, ümmet-i dâvet, üstün ameller, zekat, Öğüt, Öğütler, öğütler-önemli bilgiler, ölüm, ölüm e hazırlanmak, ölüm gerçeği, ölüm hakikati, ölüm ve ötesi, ölüm- hesap günü, ölüm- mahşer, ölümü istemek, öpütler, Örtünme, şahadet, şehit.maneviyat erleri, Şehvet, şetyanın hileleri, şeytan ın hileleri, şeytanın hileleri, şifa, Şiir, şiir - necip fazıl kısakürek, şiir -necip fazıl kısakürek, şiir(feridüddin-i attar), şiir- necip fazıl kısakürek, şiir- necipfazıl kısakürek, şiir- suamanın faydaları, şiir-islam büyükleri-nabi, şiir-necip fazıl kısakürek


Konuyu Toplam 15 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 15 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Fotoğraf paylaşımları hk. M Duyuru Arşivi 1 21 Ağustos 2019 13:03
Günün Müzik Paylaşımları AsiRuh Albüm Tanıtımları 0 02 Mart 2018 12:12
Günün Müzik Paylaşımları AsiRuh Albüm Tanıtımları 0 23 Şubat 2018 10:56