15 Nisan 2016, 06:12 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Ailede huzur ve refah Ailede huzur ve refah Huzur, kişinin iç dünyasında kendini iyi hissetmesi ve rahatlık yaşamasıdır. İslam huzura ulaşmanın yollarını ortaya koymuş ve bu konuda insanlara tavsiyelerde bulunmuştur: Ailede huzur - Allah'ı zikretmek Tulu emelden vazgeçmek Tefekkür etmek İnsanlara iyilik etmek Birlik ve beraberlik ruhunu yaşamak Kuran okumak İbadet etmek Dua etmek "Huzur" günümüz insanının yoksun olduğu ve en fazla ihtiyaç duyduğu gereksinimlerinden biridir. Çünkü insanlar, hayatı tek vechesi ile tanımlamakta ve sadece dünya için çalışmaktadır. Hayatı sadece bu dünya ile kaim gören insanın hali ise tek bacağı ile yürümeye çalışan kişinin durumu gibidir. Bu kişi baktığınızda yürüyor gibi görünür, fakat bir süre sonra düşer ve desteğe ihtiyaç duyar. Tıpkı bunun gibi ahiret hayatını es geçmek ve yaşamı şu kısacık hayattan ibaret görmek kişinin huzur ve saadetini alır ve bu kişi gündelik hayatını sürdürse de, kendini mutsuz ve huzursuz hisseder. Huzurumuzun yegane kaynağı ise Allaha teslim olmak ve sorumluluk bilinci ile yaşamaktır. Yani iç huzura ulaşabilmek için Yaratıcıya itaat etmek şarttır. "Onlar iman eden ve Allah'ı zikretmekle gönülleri huzur bulan kimselerdir. İyi bilin ki ancak Allahı zikretmekle gönüller huzur bulur" (Rad, 28) SONUCA ODAKLANMAK Kişi engellendiğini hissettiğinde, benliğinin zedelendiğini hisseder ve anlık tepkiler verir. Burada aslında tepkinin nedeni, kişinin engellenme karşısında, benlik saygısını korumaya ve örselenen kişiliğini müdafaa etmeye çalışmasıdır. Ancak bunun için farkında olmadan öfkeyi bir savunma aracı olarak kullanır. Öğretmen öğrencisini azarladığında, anne çocuğunu eleştirdiğinde, patron işçisini aşağıladığında, sıra bekleyen hasta sırasını kaybettiğinde öfke devreye girer ve kişi savunmaya geçer. Burada öfke yanlış bir savunma biçimi olarak karşımıza çıkıyor ve ilişkilerimiz olumsuz yönde etkiliyor. Esasen öfke bir duygu olarak insana sahip olduğu hakları, varlığını ve değerlerini koruması için verilmiş bir duygudur. Ancak bu duygu kontrollü bir şekilde kullanılmadığında, itidal sınırlarını aşıyor ve bir savunma aracı olmaktan çıkıp öç almaya ya da zulme dönüşebiliyor. Allah'ın Resülü, pehlivan, güreşte yenilmeyen değildir, pehlivan, öfkesini yenendir" diyerek öfke kontrolünün önemine vurgu yapmıştır. Gündelik hayatta, hoşumuza gitmeyen ya da benliğimize yönelik örselenmelere yol açabilecek bir çok olayla karşılaşırız. Ve böyle durumlarda içimizden gelen tepkileri kontrol etmekte zorlanır ve bunu çeşitli şekillerde dışa vururuz. Bu kimi zaman, sözle kimi zaman, gözyaşıyla kimi zaman sessizliğin içine gömülerek kimi zaman da sabır silahıyla ortaya çıkar. Fiziksel şiddet ise, öfkenin ilkel bir şekilde dışa vurumudur ki, böyle bir savunmayı tasvip etmediğimiz gibi, geçerliliğinin de olmadığını biliyoruz. ZARARIN TAHRİBATI MÜŞTEREKTİR Modern zihniyet, öfkeyi de sevgiyi de nefreti de bireysel bazda değerlendirdiğinden böyle bir zihniyete sahip olan kimseler, zarar sadece kendilerine dokunduğunda seslerini yükseltirler. Oysa İslam kardeşliğinde bencillik yoktur. İnsanlar, birine dokunan zararı kendilerine dokunmuş gibi hisseder ve ortadan kaldırmaya çalışırlar. Onlar, kilometrelerce uzaklarda yaşayan, kimselerin uğradığı haksızlığı da kendilerine dert ederler ve buna da aynı şekilde öfke duyarlar. Ancak öfkeyi yansıtma ve ortaya koyma şekilleri yaşam tarzları gibi gerçekçi ve insanidir. Öfke duygusu, benlik saygısının ve hakların korunması için insana verilmiştir ancak kontrol edilmediğinde tehlikeli boyutlara ulaşabilir. Eğer bireysel bir örselenmeyle karşıkarşıya kalmışsak, bunu ifade etmek ve boyun eğmemek en doğal hakkımızdır. Ancak tepkimizi ortaya koyarken sınırları aşmamalı ve öc almaya kalkmamalıyız. HAKSIZLIĞA KARŞI DURMAK Müslüman olarak bizlere düşen ne haksızlığa uğramak ne de haklarımızın çiğnenmesine göz yummak olmalıdır. Kendi hakkımızı koruduğumuz gibi başkalarının haklarını da korumalıyız. Öfkeyi ancak bu şekilde kontrol altına alabiliriz. ANNE ÇOCUK İLİŞKİSİ Anne bebek ilişkisinin temeli hamilelik döneminde atılır . Doğumdan önce de bebeği ile iletişim kuran anne doğumdan sonra duygusal ve dokunsal olarak onun yanında ve yakınında olur ve bu süreci destekler. İleriki yaşlarda ise anne çocuğu ile sıcak bir ilişki kurar ve bu ilişkisini hayat boyu sürdürür: Çocuğunuz anlamasa da onunla konuşun, göz teması kurun Sorduğu sorulara cevap verin Çocuğunuzun çantasını açarken izin isteyin ve saygı sınırlarını ona öğretin. İstikrarlı olun ve bu konuda çocuğunuza örnek olun. Açıklama yapın, anlayacağı bir dil kullanın Çocukla konuşurken onun seviyesine inin ve anlamaya çalışın.
__________________ SusKun ve Sessiz Mürekkep... Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir. | |
|
Etiketler |
ailede huzur ve refah |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Refah Sınır Kapısı açıldı | Elysian | Haber Arşivi | 0 | 29 Nisan 2014 14:01 |
2014 Huzur Resimleri, Huzur Resimleri, Manzara Huzur Resimleri | Violent | Doğa & Manzara Resimleri | 0 | 25 Şubat 2014 19:46 |
Refah Faciası | efLatun | Tarih | 0 | 26 Mart 2012 21:29 |
Ailede Huzur ve Mutluluğun Düşmanı: Münakaşa | Liaaa | Aile Evlilik ve Çocuklar | 0 | 08 Mart 2012 15:57 |
Refah ve Saadet | Kalemzede | İslamiyet | 0 | 09 Temmuz 2011 03:04 |