14 Aralık 2010, 22:04 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | İslâm'ın Evlilik Kurumuna Bakışı İslâm dini, hayat dinidir. İnsanın her türlü ihtiyaçlarının karşılanmasını ve hayatının mutluluk içinde sürmesini hedefler. İnsan neslinin devamına da büyük önem verir. İslâm âlimlerince dinî hükümlerin ana hedefleri beş maddede toplanmış ve bunlardan birisinin de "neslin" devamı olduğu tesbit edilmiştir. Yüce Allah bunu temin maksadıyla insanlara sırf sorumluluk yüklemekle kalmamış, aynı zamanda bu hedefin gerçekleşmesini onlar İçin doğal bir ihtiyaç haline getirmiş, yapılarına; karşı cinse ilgi duyma, ondan hoşlanma özelliğini yerleştirmiştir. Sağlıklı her insan için karşı cinsle beraber olmak bir ihtiyaçtır. Yalnız her ihtiyaç gibi bunun giderilmesinde de başıboşluk, kanunsuzluk düşünülemez. Meşru sınırlarını Allah'ın çizmiş olduğu bu birlikteliğe "evlilik" diyoruz. İnsan, sosyal bir varlıktır. Tek başına yaşayamaz, huzurlu olamaz. Yanında rahat edeceği, huzur bulacağı, aynı zamanda hayatı paylaşacağı, ihtiyaçlarının giderilmesinde kendine yardımcı olacak bir eş ve arkadaşla, bir dostla beraber olmak ister. İnsanları yaratan Allah, yanında rahat etmeleri, sükûnet ve huzur bulmaları için onlara kendi cinslerinden eşler yaratmış, aralarında sevgi ve merhamet tesis etmiştir. Kadın ve erkeğin birbirleri ile alâkasını mecazî bir anlatımla dile getirirken "elbise" anlamındaki "libâs" kelimesini tercih etmiş, onlardan her birinin diğeri için bir nevi elbise durumunda olduğunu ifade etmiş, böylece birbirlerinden vazgeçemeyeceklerine, birbirleri için gerekli olduklarına dikkat çekmiştir. Evlilik, Allah'ın insanlara bir lütfudur. Hayatın en mutlu oiduğu anlar, belki de aralarında karşılıklı sevgi ve saygı bulunan eşlerin birlikte geçirdikleri anlardır. Uz. Peygamber, dünyada insana huzur veren en hayırlı varlığın iyi (sâliha) kadın olduğunu söylemiştir. Olaya kadın tarafından bakarsak şüphesiz onun için en hayırlı şey de iyi bir kocadır. Yüce Allah, Kur'ân-ı Kerîm'de "İçinizden evli olmayanları evlendirin"[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] buyurmaktadır. Hz. Peygamber imkânı olan gençlerin evlenmesini istemiş, bunun huzurlu ve günahsız bir hayata katkı sağlayacağını belirtmiş, İmkânı olmayanlara da kendilerini günahtan koruması için oruç tutmayı tavsiye etmiştir. Dinimiz evliliği teşvik etmiş, Hz. Peygamber ümmetinin çok olması için, onların evlenip çoğalmalarını istemiştir. İslâm dini evliliğin, insanın fizikî ve ruhî ihtiyaçlarının giderilmesi için önemli ve etkili olduğunu kabul eder. Fakat bunu tek başına birinci gaye olarak almaz. O, evliliğe bu şahsî yararı yanında insan neslinin huzurlu ve mutlu bir şekilde devamını sağlayan kurum olarak bakar. Onun için Hz. Peygamber; güzel, soylu ve zengin fakat doğurgan olmayan bir kadınla evlenme hususunda görüşüne başvuran bir kişiye olumsuz cevap vermiştir. Aynı kişi ikinci defa gelip görüş sormuş yine olumsuz cevap almıştır. Üçüncü gelişinde ise Hz. Peygamber şöyle demiştir: "Sevecen doğurgan (kadın)la evlenin. Ben diğer ümmetlere sizin çokluğunuzla öğüneceğim".[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Buna göre çocuk sahibi olmak ve neslin devamına, müslümanların sayısının artmasına katkıda bulunmak, evliliğin önemli hedeflerinden birisi, beiki de en önemlisidir. Dolayısıyla, müslümanlar toplum olarak evlilik kurumunu tamamen dışlama hakkına sahip olmadıkları gibi çocuksuz bir evliliği de toplumsal bir davranış biçimi haline getirmemelidirler. Hz. Peygamber, fert planında da olsa evlilikten uzak kalmak karan alan ve bunu bir nevi "dindarlık" sayanlara karşı çıkmış, bu davranışlarının yanlış olduğunu bildirmiştir. Hanımlarından, onun İbâdet hayatı hakkında bilgi alan bazı sahâbîler; günah açısından Hz. Peygamber ile kendileri arasında bir karşılaştırma yapıp, kendilerinin daha çok ibâdet etmeleri, daha dindar olmaları gerektiği sonucuna varmışlar ve bu maksatla her biri geceyi hep namaz kılarak geçirme, sürekli oruç tutma, evlenmeyip kadınlardan uzak durma gibi farklı kararlar almışlardı. Durumdan haberdar olan Hz. Peygamber onlara şöyle demiştir: "Şöyle şöyle diyenler siz misiniz? Vallahi Allah'tan en çok çekineniz ve O'ndan en çok sakınanız benim. Ama benim oruç tuttuğum da oluyor, tutmadığım da. Hem namaz kılıyorum, hem uyuyorum. Kadınlarla da evleniyorum. Kim benim sünnetimden yüz çevirirse benden değildir".[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Hz. Peygamber evlilik, hayatından uzaklaşıp kendini İbâdete verme (tebettüi) kararı alan Osman b. Maz'un'un bu davranışını yasaklamıştır.[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] İslâm dini, evlilik hayatını tamamen terk edip kendini ibâdete vermeyi uygun görmediği gibi nikâhsız birliktelikleri de tasvip etmez. Kur'an, ahlâksızlık olarak nitelediği zinayı şiddetle yasaklar ve ondan uzak durulmasını ister[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]. Mümin erkeklerin ve kadınların, ırz ve namuslarını korumalarını, karşı cinse bakışlarının bile ölçülü olmasını, kadınların, çok yakın akrabaları dışındaki erkeklerin yanında örtülü olmalarını emreder[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]. Peygamber Efendimiz zinanın çoğalmasını, kıyamet alâmetleri arasında sayar[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]. Günlük hayatta yakın akraba olmayan kadın erkek ilişkilerinin belli bir disiplin altında kalmasını, bunun dışına çıkılmamasını özellikle vurgulayarak "Bir erkek, yanında evlenmesi haram olan bir yakını bulunmayan bir kadınla baş başa kalmasın" buyurur[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]. Böylece o, hem kadını hem de erkeği, toplumda yanlış anlamalara sebep olabilecek davranışlardan kaçınmaya davet eder. Çoğu kere "arkadaşlık" olarak nitelenen aynı evde yaşama olayı da, bu boyuta varmayan ama İslâmî ölçülerin hiçe sayıldığı diğer beraberlikler de İslâm'a uymaz. Aslında müslüman olsun veya olmasın bütün toplumlar aileye büyük önem verirler. Aileyi özenle korumayan toplumlar er geç çökmeye ve dağılmaya mahkûmdurlar. Bir toplumda gerileme ve çökme belirtileri önce aile ocağında görülür. Ailede başlayan çatlamalar, düzensizlikler yavaş yavaş bütün topluma yayılır ve toplumu da devleti de çökertir. Aile yapısı zayıflamış veya bozulmuş toplumları ayakta tutmak ve tekrar birbirine sahip çıkar hale getirmek uzun emek ve zaman ister. Aile-siz büyüyen, sevgiden mahrum çocuklar, bir gün gelir içinde yaşadığı toplumdan nefret eder ve öç almaya kalkışır, en yakınları da dahil çevresindeki herkesi düşman olarak algılamaya başlar. Batı toplumunda kısmen numunesi görülen bu durum, iyi değerlendirilmeli, iş işten geçmeden tedbiri alınmalıdır. Bu arada çocuğun ve gencin manevî dünyası, ruhî İhtiyaçları ve dinî eğitimi de ihmal edilmemelidir. İFAVİLMİHALİ
__________________ Kahpeliğin bahanesi, İhanetin telafisi olmaz. | |
|
Etiketler |
evlilik, islâmın, İslamın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Bir hayır kurumuna bağış yaptınız mı? | CORDON BLEU | IF Anketler | 10 | 08 Mayıs 2024 23:35 |
İslam'ın Avatar İnancına Bakışı | Swat | İslamiyet | 0 | 02 Aralık 2014 22:25 |
Evlilik Hususunda İslam'ın Özgün Tasarımları | Elysian | Genel İslami Konular | 0 | 25 Mart 2014 15:04 |
İslam'a göre evlilik ve boşanma(Islami olmayan Evlilikler hüsrandir!..) | BaRoN | Genel İslami Konular | 0 | 15 Kasım 2008 22:50 |