15 Ağustos 2008, 13:32 | #21 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Peygamberlerin Sıfatları Ölülerin Diriliş Hakikati Hz.İbrahim (2) Yazan seyit ahmet uzun ÖLÜLERİN DİRİLİŞ HAKİKATİ İbrahim peygamber Rabbini bulmuştu. Kalbi sevinçle dolmuş, huzur doluydu. Ancak bir ölüyü görünce yerde Merak etmişti nasıl dirildiklerini Rabbim, demiş niyazda bulunmuştu. Bana ölülerin nasıl dirildiklerini göster Rabbimiz, İbrahim’e seslenmişti; Yoksa inanmıyor musun ey İbrahim Benim ölüleri diriltebileceğime. İnandım Rabbim hem de çok inandım amma Kalbim huzura eresin istedim. Kudretini yakından görmek onunla mesrur olmak Beni daha çok yaklaştıracaktır sana. Bir dostun ricasıydı samimiyet doluydu. Art niyet ve sahtekarlık yoktu. Samimi ve içten istekler karşılıksız bırakılmazdı. Rabbimiz kulunu duydu ve ona cevap verdi; Ey İbrahim dört kuş yanına al. Onları bir tepeye götürerek, Ayrı ayrı yerlerde kes ve her birini Tepenin farklı yerlerine koy. Sonra da onlar kendine çağır, dedi. Denilenleri can kulağıyla dinlemişti. Bir bir yerine getirdi söylenenleri. Sonra da çağırdı kuşları kendisine. Bir de ne görsün İbrahim! Kestiği kuşların her biri Uçarak kendisine doğru geliyordu. İbrahim hemen secdeye kapandı Sen Aziz ve Hakimsin Rabbim dedi. Senin kudretin her şeye yeter Ve sen hükmedenlerin en iyisisin,diyerek Rabbini yücelterek noksanlıklardan Ve de eksikliklerden tenzih etti. Ölüm kaçınılmaz bir gerçek Dünyanın yalansız en önemli hakikati Kurtuluş yok asla bu gerçekten. İşte kudretiyle ölümü dirilten Yaşama yeni renk veren Haklıyla haksızı ayırt eden Adaletiyle mizanı kuran Allah Bozgunculuğun ve isyanın karşılığını Eksiksiz olarak verecektir. Yeni yarattığı bu dünyada. Kimse konuşamayacak dili lal olacak Bedenler konuşacak tek tek dil olarak Yalan da söylenemeyecek kurtuluş için. İşte İbrahim peygamber görmüştü Bu eşsiz hakikati gözleriyle İnanan tüm insanlarda buna Dünyadaki adaletsizliğin elbet Karşılığı görülecektir diyerek Duayla yönelirler Allah’â |
|
15 Ağustos 2008, 13:32 | #22 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Peygamberlerin Sıfatları Gül Yüzlü Yusuf'un Rüyası (1) Yazan seyit ahmet uzun Yakup peygamberin on iki çocuğu vardı. Bunların içinde Yusuf ile Bünyamin En küçükleri ve öz iki kardeşti. Diğer on kardeşte Yakup peygamberin Büyük ve güçlü çocuklarıydı. İşte küçük olmalarından dolayı da Yakup, Yusuf ile Bünyamini daha çok seviyordu. Yusuf gerçekten çok güzel bir çocuktu Ama ona asıl güzelliğini huyu veriyordu. Büyüklerine karşı saygı ve sevgi doluydu. Bunun için de Yakup peygamber Ona ayrı bir ilgi ve alaka gösteriyordu. Diğer kardeşler de onu çok kıskanıyorlardı. Ama onun gibi iyi olmak yerine Kalplerinde haset ateşi yakıyorlardı. İşte bu gül yüzlü Yusuf bir gece rüyasında Çok garip bir rüya gördü ve şaşırdı. Ne anlama geldiğini bilmiyordu. Bunun için de sabah erkenden kalktı. Güneş daha yeni doğuyordu. Etrafı hafif bir kızıllık kaplamıştı. Rabbine dua ettikten sonra Doğruca babasının yanına gitti. Babası, Yusuf’un telaşlı halini görünce Ne oldu oğlum seni heyecanlandıran nedir? Babacığım ben bu gece rüyamda On bir yıldızın,ayın ve güneşin Önümde saygıyla eğildiğini gördüm. Sanki bana secde ediyorlardı. Rüyaların yorumunu bilen Yakup peygamber Bu rüyadan biraz endişelenmiş gibiydi. Yusuf’un kulağına usulca şöyle dedi ; Bak Yusuf bu rüyanı sakın ola ki Abilerine anlatma onlara söyleme. Yoksa onlar sana bir tuzak kurarlar Ve sana bir kötülük düşünebilirler. Çünkü şeytan insanın açık düşmanıdır. Ancak Allah bu rüyada sana müjde veriyor. Atalarımızı peygamber seçtiği gibi Seni de peygamber seçeceğini belirtiyor. İşte bu olaydan bir müddet sonra Kardeşler bir araya gelip Yusuf’u konuştular. Ona ne yapacaklarını tartıştılar. Gece her taraf karanlıktı,ay bulutların ardında Görünmek istemiyordu kötü kalpli kardeşlere. Yusuf’un abileri ateşin etrafına toplanmış Tek tek görüşlerini söylüyorlardı; İçlerinden birisi; öldürelim onu, dedi. Doğru,o babamıza daha sevimli öldürelim! Böylece babamızın sevgisi bize döner. Sonra da yaptığımız kötülükten tövbe ederiz. Allah bizi bağışlar biz de ondan kurtuluruz. Birden duyguları kabarmış,gözleri dönmüştü. Ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Karanlık gözlerle birbirine bakıyorlardı. Neredeyse Yusuf’u öldürme kararı alacaklardı Ama o esnada içlerinden en akıllı düşünenleri Hayır hayır olmaz,Yusuf’u öldürmeyelim. Eğer gerçekten bir şey yapacaksanız Onu kervanların geçtiği yerdeki kuyuya atın Böylece onu bulanlar alıp uzağa götürüler Bizlerde hem ondan kurtulmuş oluruz, Hem de kardeş katili olmayız, dedi. Bu sırada ay biraz yüzünü göstermişti. Etrafa hafif bir aydınlık verdi. Bu teklif kardeşler arasında kabul gördü. Sonra da uyumak için herkes evine çekildi. Ertesi gün kardeşlerin hepsi çok neşeliydi. Yüzlerine gülümseyen bir maske takmışlardı. Sonra da sırıtarak babalarının yanına giderler. O sırada Yakup,Yusuf’la oynamaktadır. Çocuklarının geldiğini görünce onlara; Bu sabah nasılsınız çocuklar! İnan çok iyiyiz babacığım dedi en büyükleri Yalnız bugün hava çok güzel değil mi? Evet,dedi Yakup gerçekten güzel bir hava Öyleyse dediler ,senden bir isteğimiz var, Biz yarın kıra oynamaya gideceğiz, İzin verirsen Yusuf’u da beraber götürelim. O da bizim kardeşimiz değil mi? Gelsin yanımızda dursun,oynasın eğlensin. Onunda oynamaya hakkı var değil mi yani. Bu sözler üzerine Yakup peygamber; Çocuklar dedi; onu götürmeniz beni üzer. Hem sonra siz belki oyuna dalarsınız da, Onu bir kurdun yemesinden korkarım. Babacığım dedi büyükleri; Anlaşılan sen bize güvenmiyorsun gibi. Oysa bak biz onun iyiliğini istiyoruz. Hem biz varken kurt onu yerse ne demek O zaman bize yazıklar olsun demek gerekir. Gerçekten güçsüzlerden sayılırız,dedi Yakup çocuklarının bu ısrarı karşısında, Yusuf’a abileriyle gitme izin verdi Ertesi gün erkenden yola koyuldular. On bir kardeş beraberce kıra gittiler. Bir müddet sonra abilerin yüzü değişti. Taktıkları gülümseyen maskeyi çıkardılar. O hain karanlık yüzleri göründü. İlk önce Yusuf ne olduğunu anlayamadı. Ne var ne oluyor,niye kızgınsınız,dedi. Abiler hep birden; sen var ya sen,dediler. Babamızın sevgisini bizden çaldın. O seni ve Bünyamini daha çok seviyor. Ama şimdi seni ondan uzaklaştıracağız. O tekrar bizi daha çok sevecektir. Yusuf bu sözler üzerine onlara; Ben size ne kötülük yaptım ki, Bu güne kadar hep iyi olmaya çalıştım. Size karşı da saygısızlık yapmadım. Niçin beni uzaklaştırmak istiyorsunuz. Gözlerinde hainlik okunan kardeşler Yusuf’un bu sözlerini hiç duymadılar. Hepsi el ele vererek Yusuf’u kuyuya attılar. İşte tam o sırada kuyuda bir ilham geldi; Ey Yusuf rahat ol!sen onlara bu işlerini, Onlar farkında değilken haber vereceksin. Bu ilham Yusuf’a bir serinlik verdi. Korkuyu kalbinden sürgün etti. Kuyunun karanlığında beklemeye başladı Rabbinin kendisine sunacağı ikramı Güneş yavaş yavaş çekiliyordu. Akşam kızıllığı etrafı kaplamıştı. Abiler Yusuf’un elbisesini almışlardı. Çünkü ona bir hayvan kanı bulaştırıp, Öylece babalarına götüreceklerdi. Dedikleri gibi de yaptılar. Akşam yüzlerinde ağlamaklı bir maske vardı. Babalarının yanına gittiler. Yakup,Yusuf’u göremeyince heyecanlandı. Nerede nerede Yusuf? Ona ne oldu? Babacığım,biz yarış yapıyorduk, Yusuf’uda oraya bırakmıştık. Ancak biz oyuna daldığımız bir sırada Bir kurt gelerek Yusuf’u yemiş. Fakat biz ne kadar doğru da söylesek Sen bize inanmazsın dediler. İşte sana Yusuf’un gömleği ve kanı. Yakup gömleği aldı baktı baktı. Gömleğin hiçbir yerinde yırtık yoktu. Bunun bir oyun olduğu açıktı. Ona bir kötülük yapmışlardı. Yakup; Bu kurt ne kadar kibarmış çocuklar! Yusuf’u yemiş de gömleğini yırtmamış,dedi. Sonra gömleği yüzüne gözüne sürdü ve; Nefisleriniz size bunu güzel gösterdi. Bana düşen ancak sabretmektir. Anlattığınız bu olay karşısında Yardımcım ancak Allah’tır, dedi. İnsan Allah’ı sürerse kalbinden Kin ve nefret yerleşir hemen Sevgi rüzgarlarını estirelim Gönlümüzün derinliğinde. Allah dolsun her zerresine Kötülük kalmasın hiçbir yerinde. |
|
15 Ağustos 2008, 13:33 | #23 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Peygamberlerin Sıfatları Yıldızlar ve İbrahim (1) Yazan seyit ahmet uzun İbrahim küçük ve zeki bir çocuktu. Babası Azer ve etrafındaki insanlar Onu çok ama çok şaşırtıyordu. Yaptıklarını bir türlü anlamıyordu. Kocaman adamlar taşları yontuyor, Sonra da onların karşısına geçiyorlardı. “Ey yüce tanrımız” diye tapınıyorlardı. En garibi de onlardan yardım istiyorlardı. İbrahim buna hiçbir anlam veremiyordu. Babası Azer’in evde yaptığı putlar Birden bire tanrı oluyor tapınılıyordu. Kendileri insanlar tarafından yapılan putlar, Kendileri korunmaya muhtaç putlar Nasıl tanrı olabilir diye düşünüp duruyordu. Kocaman dünya yıldızlar, ay ve güneş, Dağlar,ovalar, denizler ve hayvanlar, Bu kadar büyük bir dünyaya Bu putların sahip olması Ve yaratması asla mümkün değildi. Öyleyse daha büyük bir şey olmalıydı Her şeyi yaratan ve sahip olan varlık. Ve İbrahim düşünmeye başladı yaratıcıyı Derken gece bir yıldız takıldı gözüne Sevinçle haykırdı işte budur benim Rabbim dedi. Hem daha yüksekte ve ışık veriyordu İnsanlara faydası da vardı putlar gibi değildi. Sabaha kadar ona bakarak mutlu oluyordu. O taş yığınlarının tanrı olamayacağını biliyordu Ama o da ne İbrahim birden bire üzüldü Sevinci çok uzun sürmemişti çünkü Buldum diye sevindiği Rabbi kendisini Terk etmişti yalnız başına, ortadan kaybolmuştu. Ve İbrahim batanları sevmem dedi. Başka bir gece gözü sevinçle tekrar ışıldadı Gökyüzünde parıldayan ayı görmüştü Bu yıldızdan daha büyük ve parlaktı Olsa olsa budur benim Rabbim diye Sevinmeye başlamıştı.işte Rabbi duruyordu Kendisine bakıyordu aydınlık yüzüyle Çocuksu bir sevinçle yerinde duramıyordu. Ama İbrahim’in bu sevinci de çok uzun sürmedi Çünkü sabah olmuş güneş doğmuştu. Ve ayın o gülen yüzü solmuştu. İbrahim ise bu duruma çok ama çok üzülmüş Buldum derken yine kaybetmişti O aradığı yüce ve güçlü yaratıcıyı Ama sabahın ilk ışıklarıyla tekrar aydınlandı Ağlayan gözlerinde büyük bir umut belirdi. Çünkü güneşi görmüştü parıldayan yüzüyle Bu onlardan daha büyük ve aydınlıktı Hem ışık hem de ısı veriyordu İnsanlara daha çok faydalıydı. Olsa olsa budur benim Rabbim dedi. Sevinçle el açtı dua etti mutlu oldu. O günü çok neşeli geçti İbrahim’in Ama heyhat gün bitmek üzereydi yine Güneş yavaş yavaş çekiliyordu evine Etraf yine karanlığa gömülüyordu. Ve İbrahim’in bu sevinci de Uzun sürmemiş yarıda kalmıştı yine İbrahim o gece çok düşündü Rabbini Putlar olamazdı çünkü onlar taştandı Yıldız, ay ve güneşte olamazdı Çünkü onlarda doğup batıyordu Öyleyse olsa olsa bunları yaratan Onlardan çok daha büyük ve güçlü Hem de başkalarına muhtaç olmamalıydı İbrahim bir tepenin üzerine çıkmış Gökleri, yeri, ovaları, insanları seyrediyordu Bir kuş gelmiş yanındaki ağaca konmuş Tatlı tatlı ötüyor İbrahim’in sevincini paylaşıyordu. Rüzgarın yumuşak esişiyle ağacın yaprakları Sanki o yüce yaratıcıyı anıyordu. İşte tüm bu güzellikleri ancak o yüce Allah Beni, anamı, babamı ve tüm insanları yaratan Hem de yıldızları,ayı ve güneşi yaratan Batması,doğması, yapılması olmayan O yücelerin yücesi Allah yaratmıştır. Olsa olsa benim Rabbim O’dur. Sana binlerce şükürler olsun Rabbim Şayet bana bu güzellikleri görecek gözü, Onları düşünecek aklı vermeseydi Nasıl bulabilirdim seni ey yüce Rabbim dedi. İnsanların akılsızlığını bir kere daha gördü Nasıl olurda yaratılanı, elde yapılanı Taşlardan oyularak var edileni O eşsiz yaratan gibi görürlerdi insanlar. Bu gerçeği gördükten sonra İbrahim Babasını anlamakta daha da zorluk çekti. Babasını o putlara taparken görünce ona; Babacığım dedi sen ne yapıyorsun böyle Seni duymayan ve görmeyene mi tapıyorsun Sana ne fayda verebilir ki o söyle Elinle sen yapmıyor musun onu Nasıl olu da senin Rabbin olur anlamıyorum. Şeytana kulluk etme babacığım o sana Ve tüm insanlara düşmandır unutma Seni Rabbine isyana sürükler çünkü o Çok merhametli olan Allah’a isyan etti Şimdide sizleri isyana sürüklüyor Aklınızı başınıza alın dönün bu yanlış yoldan Çünkü sana gelmeyen bir ilim geldi bana Sakın şeytanın yakının olma babacığım Sonra büyük bir azaba uğramandan korkarım. Babası şaşkın şaşkın İbrahim’e baktı Sonra da kaşlarını çattı öfkelendi Ey İbrahim dedi yüz mü çeviriyorsun Benim taptığım tanrılardan söyle Eğer vazgeçmezsen bu düşüncenden İnan seni taşlarım ve de kovarım evimden Artık benden uzak dur dur ki seni görmemeyim. İbrahim bu sözler üzerine anladı ki babası Vazgeçmeyecek bu taş tanrı sevdasından Selam dedi ve ayrıldı bir müddet babasından Yüce Allah’a şükretti tüm yaşamı boyunca |
|
15 Ağustos 2008, 13:34 | #24 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Peygamberlerin Sıfatları Balığın Karnındaki Peygamber Yazan seyit ahmet uzun Balığın Karnındaki Peygamber Dicle nehrinin kıyısında Çok güzel bir şehir vardı. Bu şehre Ninova derlerdi. İnsanları bu güzelliği vereni Yani yüce Allah’ı unutmuş Taştan putlara tapıyorlar ve Onların adına kurban kesiyorlardı. Böylece Rableri olan yüce Allah’a Nankörlük ve isyanda bulunuyorlardı. Ninova şehrinin karanlığını dağıtmak için Yüce Allah bir peygamber gönderdi. Yunus peygamberin nuru bir güneş gibi Şehrin üstüne doğarak orayı aydınlattı. Rahmeti bir rüzgar gibi esti. Halkın cehalet kirlerini temizlemek için. Ey insanlar dedi yüksek sesle Sizin Rabbiniz tek olan Allah’tır. Yalnız O’na secde edin ve önünde eğilin. Başka yardımcınız olmayacaktır. Sizi yaratan ve size can veren O’dur. Sizi bu nehirle bereketlendiren yine O’dur. Putların size hiç faydası yok anlayın! Ben size gönderilmiş bir elçiyim. Sözümü dinleyin ve bana itaat edin. Halk bu sözlere bir anlam veremedi. Ne demek istiyor bu adam diye Şaşkın şaşkın yüzüne baktılar. Sonra da ona karşı sert davrandılar. Ey Yunus biz putlarımızı terk etmeyiz Bizim tanrılarımız bize yeter, dediler. Yunus bu sözlere çok kızdı. Allah’tan bir emir gelmeden terk etti. İsyancıların ve nankörlerin şehrini. Allah’ın kendisini başka bir topluma Anlayışlı bir halka göndereceğini düşündü. Bu masum düşünceyle ayrıldı. Nehrin kenarında yürümeye başladı. Ağaçlar rüzgarda dans edercesine Yapraklarını müzik ritminde sallıyorlardı. Kuşlar ahenkle ötüşüyorlardı. Belki de Yunus’a sesleniyorlardı; Terk etme Rabbinden izinsiz şehri Ama çok kızmıştı Yunus peygamber. Öfkeli bir şekilde önüne çıkan bir gemiyle Terk etmeye hazırlandı asiler şehrini. Gemi dalgaların arasında süzülüyordu. Ama birden büyük bir fırtına çıkıverdi. Gemi batmakla karşı karşıya kaldı. Gemideki fazla yükler atıldı denize. Ama yetmedi eşyaların atılması. Aralarında bir tartışma çıktı. Ne yapacaklarına karar vermek zordu. Eşyaları atmak kolaydı. Ama insanları denize atmak kolay mı? Hiç kimse razı olmuyordu denize atılmaya. Sonunda hepsi söz verdiler. Aldıkları bu karara uymaya. İnsanlar arasında kura çekilecek Kimin denize atılacağı belirlenecekti. Kura çıka çıka kime çıktı biliyor musunuz? Allah’tan izinsiz şehri terk eden Allah’ın şerefli elçisi Yunus’a Onu tutup şiddetli dalgalarla Öfkeyle coşan denize atıverdiler. Yunus ne olduğunu anlamadan Kendisini denizin dalgalı kollarında buldu. Balıklar geçiyordu gözlerinin önünden Kendisi ise dibe doğru iniyordu. Ne yapacağını bilmiyordu. Kurtulması imkansız gibiydi. Çünkü hem denizin ortasındaydılar Hem de büyük dalgalar sarmıştı. Ama bununla da kalmadı sıkıntısı Birden bire büyük bir balık geldi. Yunus peygamber çekindi balıktan. Ama yapacağı bir şey de yoktu. Kaçması mümkün değildi. Balık geldi etrafında dolaştı durdu. Sonunda dibe doğru sürüklenen Denize düşmüş Yunus’u yuttu. Şimdi sadece denizin dibinde değildi. Aynı zamanda bir balığın karnındaydı. Burada Rabbini düşündü. Ne yaptığını, hatasının ne olduğunu anladı. Allah yüceliğiyle onu balığın karnında Bir müddet daha yaşattı. Bu süre içinde Yunus peygamber Yaptığı hatasından tövbe etti. Sen’den başka İlah yoktur Rabbim Sen bağışlamazsan zalimlerden olurum. Senin affına ve rahmetine sığınırım Senden başka ilah yok beni bağışla Bu şekilde yaptığı hatasını anladı Rabbimiz Allah da onun yalvarmasına Rahmetiyle cevap verdi. Balığın karnında bir müddet kalan Yunus Allah’ın rahmetiyle sahile atıldı. Bu sırada Yunus ayrıldıktan sonra Ninova halkı Yunus’un sözlerini Tekrar tekrar düşünmüşlerdi. Onun haklı olduğunu anlamış Ve onu aramaya çıkmışlardı. İşte böyle bir güzellik sunulmuştu Hatasını anlayan Yunus peygambere. Güneş ışıl ışıl aydınlatmıştı. Karanlıklar kovulmuş nur dolmuştu. Rahmet rüzgarları Ninova’da eserek Şeytanları sürgün etmişti. İlk defa bir peygamberin halkı İnkardan dönerek iman etmiş Helak olmaktan kurtulmuştu. Kur’an-da anlatılan ilk peygamber kıssası Yunus peygamberin hayat hikayesidir. Bu şekilde Rabbimiz Allah, peygamberine Bir hatırlatma ve uyarı da bulunmuştu. Sakın balık sahibi Yunus gibi olma! Emrimiz gelmeden tebliğimizi terk etme. Bu uyarı hepimize yapılmıştır. Allah’a ibadetten sıkıntı duymak Ve O’ndan uzaklaşmak doğru değildir. Kim O’nun rızası için sabreder Ve azimle emirlerine sarılırsa Allah onu nimetleriyle donatırdı. Hem de hiç farkında olmadığımız yerden. Selam Allah’a itaatte sabırlı olan Tüm kulların üzerine olsun |
|
15 Ağustos 2008, 13:34 | #25 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Peygamberlerin Sıfatları Habil'in Kurbanı (Hz. Adem 3) Yazan seyit ahmet uzun İlk insanlar cennetten inmiş Asıl imtihan sahası dünyaya Adem ile Havva oluşturmuş Çocuklarıyla mutlu bir aile Böylece yeryüzünde ilk ev Kurulmuş ilk peygamberin eliyle Her taraf cennet gibiymiş. Dağların ardından doğan güneş Bir portakal rengini almış. İşte günler birbirini kovalamış Yıllara erişmişler sonunda Artık çocuklar Habil ile Kabil Gençlik çağlarına gelmişler Babalarına yardım için onunla Bazen ormana ava gidiyor Bazen de tarlada çalışıyorlarmış. Habil çok uyumlu ve iyi kalpliymiş. Kabil ise biraz asabi ve asık suratlıymış Ama Habil’in alttan almasıyla Hep iyi geçinmişler uzun yıllar Bir gün babaları Adem çağırmış İki kardeşi yanı başına Merak etmişler ne var diye Baba Adem yaratılışı ve de İnsanların varlık amacını anlatmış İbadetsiz bir dünyanın boşluğunu Ve anlamsızlığını anlatmış. Ergenlik çağına gelmiş çocuklarına Sevgili çocuklarım, demiş. Allah ikinizden kurban istedi Kendisine adamanız için Kimin kurbanı kabul edilirse O Allah katında üstün olacaktır. Allah katında üstünlük ise takvayladır. Allah sevgisini kaybetmekten korkarak O’nun emirlerine sıkı sarılmaktadır. Bu uyarıyı yaptıktan sonra Çocuklarını göndermiş kurban sunusuna Habil hayvancılıkla uğraşıyormuş Bunun içinde sürüsünün içinden Seçmiş en toklu ve besilisini Göze hoş görünsün, demiş. Allah’a sunulacak hediye En iyisi olmalı ki sevsin bizi Bunu düşünerek kurbanını almış Götürüp koymuş sunu tepesine Kocaman bir ağacın yanıymış Kurbanların sunulduğu yer Bir kuş öterek selam vermiş ona Kabil ise tarlayla uğraşıyormuş Bunun içinde sebzelerin içinden Eline aldığı güzel ve olgunları hep bırakıp Daha solgununu alıyormuş. Bu tazeler bana lazım diyormuş. İyisini kendisine ayırıp Kötülerini Allah için topluyormuş. Allah bunları da kabul eder diyerek Sararmış solmuşları almış yanına Hiç utanmadan sunu tepesine koymuş o da O sıralar kabul edilen kurbanlar Bir yıldırımla yakılıyormuş. Aile merak içinde beklemiş sabahı Acaba kimin sunusu kabul edildi? Yürekleri heyecanla çarpıyormuş. Habil dua etmiş o gece Yaratan ve nimetlendiren Allah’a Kabul buyur ya Rab’bi benden Sana sunduğum bu kurbanı Sana layık değildir biliyorum Amma elimdekilerin en iyisi Gökyüzündeki ay ve yıldızlar Göz kırpmışlar Habil’e sevinçle Sanki onu müjdelemek istemişler Sabahın erken saatlerinde duyulmuş Çil horozların tiz ötüşleri Kalkın sabah oldu, sabah oldu Allah’a ibadet edin dercesine Adem, Havva ve çocukları Hep birlikte yürümüşler heyecanla Sunu yerine doğru merakla Kuşlar şen şakrak ötüşüyor Rüzgar hafiften esiyormuş. Ağaçların yaprakları hışırdayarak Onların yürüyüşüne eşlik ediyormuş. Nihayet büyük bir kayayı geçerek Varmışlar koca ağacın yanındaki Sunuların konulduğu tepeye Birden cız etmiş Kabil’in kalbi Kendi kurbanını görünce orada Habil’in koçu görünmüyormuş Onun sunduğu kurban kabul edilmiş. Adem oğlunu teselli etmiş. Davranışlarına dikkat et oğlum Allah iyilerin kurbanını kabul eder. Sen de bir yanlışlık var galiba Bunu düzeltmeni öneriyor yaratan Ama kabilin kalbi yanıyormuş Kıskançlık ve haset ateşinde İyi olmayı bir türlü düşünemiyormuş. Şeytan kötülüğe yönelenlere Hemen dost gibi görünerek Yanına sokulurmuş yavaşça İşte Kabil’inde dostu olmuş Damarındaki kan gibi dolaşmış Ona derinden derine fısıldamış Habil’i öldür Habil’i öldür Yoksa onun varlığı seni öldürecek Ancak öldürmekle kurtulursun Vücudu titriyordu kıskançlıktan Kardeşi üstün gelmişti. Kendisi de yenilmiş mağlup olmuştu. Bunun bir yarış değil de İmtihan olduğunu düşünemedi. Yaptığı yanlışlığı düzeltmeye gitmedi. Kardeşi koyunları otlatırken Onun yanına gitti gözü kanlı Seni öldüreceğim başka çare yok, dedi. Sert ve suratı asık bir şekilde Senin kurbanın kabul edildi Ben ise mahçup oldum,dedi. Habil gayet sakin bir şekilde Abi Allah takva sahiplerinin Kendisine gönül verenlerin Kötülüğü ve günahı yüreğinden Sürgün edenlerinkini kabul eder Sen beni öldürmek istesen de Ben seni öldürmek için Bil ki elimi kaldırmayacağım. Şeytanı kalbinden kov, dedi. Kabil daha da korkunçlaştı. Habil arkasını döndüğü bir sırada Yerden aldığı koca bir taşı Masum Habil’in başına indirdi. Habil yere seriliverdi cansız Şaşırdı kardeşinin ölümüne Onun cansız bir şekilde yatışına Ne yapacağını bilemiyormuş Şaşkın şaşkın etrafına bakınıyordu. O sırada bir karga göründü Ayaklarındaki ölü bir kargayı Getirip yere indiriverdi. Sonra da toprağı eşeleyerek Ölü kargayı gömdü toprağa Üstünü kapatıp havalandı Yazıklar olsun bana dedi Kötü kalpli katil Kabil Bir karga kadar bile olamadım Hemen o da toprağı eşti Kardeşini toprağın içine gömdü. Yeryüzündeki ilk katil olarak Kıyamete kadar kötü anıldı İyilik ise Habil’in yaptığı davranıştı Kim kurbanının kabulünü istiyorsa Yüreğine takvayı işlemeli Allah sevgisiyle kalbini doldurup Şeytanı ve kötülüğü sürgün etmeli. Çünkü şeytan ve arkadaşları Ancak kötülüğü emreder Cehenneme doğru sürükler insanı. Selam olsun Habil gibi kurban adayanlara. |
|
Etiketler |
peygamberlerin, sıfatları |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Kemâl Sıfatları | PySSyCaT | Dini Sözlük | 0 | 14 Kasım 2017 21:09 |
Allahü teâlânın sıfatları | Kaf_Dağı | İslamiyet | 0 | 09 Mart 2016 13:51 |
Hz. Peygamber'in İsim ve Sıfatları | Lcia | İslamiyet | 0 | 16 Mart 2015 17:18 |
Allah'ın Sıfatları | AdX | Genel İslami Konular | 2 | 12 Ağustos 2013 21:04 |
Allah'ın Sıfatları | Ein | Esmâ-Ül Hüsnâ | 0 | 10 Haziran 2011 14:22 |