IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  reklamver

Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 15 Ağustos 2008, 13:32   #21
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Peygamberlerin Sıfatları




Ölülerin Diriliş Hakikati Hz.İbrahim (2) Yazan seyit ahmet uzun
ÖLÜLERİN DİRİLİŞ HAKİKATİ
İbrahim peygamber Rabbini bulmuştu.
Kalbi sevinçle dolmuş, huzur doluydu.
Ancak bir ölüyü görünce yerde
Merak etmişti nasıl dirildiklerini
Rabbim, demiş niyazda bulunmuştu.
Bana ölülerin nasıl dirildiklerini göster
Rabbimiz, İbrahim’e seslenmişti;
Yoksa inanmıyor musun ey İbrahim
Benim ölüleri diriltebileceğime.
İnandım Rabbim hem de çok inandım amma
Kalbim huzura eresin istedim.
Kudretini yakından görmek onunla mesrur olmak
Beni daha çok yaklaştıracaktır sana.
Bir dostun ricasıydı samimiyet doluydu.
Art niyet ve sahtekarlık yoktu.
Samimi ve içten istekler karşılıksız bırakılmazdı.
Rabbimiz kulunu duydu ve ona cevap verdi;
Ey İbrahim dört kuş yanına al.
Onları bir tepeye götürerek,
Ayrı ayrı yerlerde kes ve her birini
Tepenin farklı yerlerine koy.
Sonra da onlar kendine çağır, dedi.
Denilenleri can kulağıyla dinlemişti.
Bir bir yerine getirdi söylenenleri.
Sonra da çağırdı kuşları kendisine.
Bir de ne görsün İbrahim!
Kestiği kuşların her biri
Uçarak kendisine doğru geliyordu.
İbrahim hemen secdeye kapandı
Sen Aziz ve Hakimsin Rabbim dedi.
Senin kudretin her şeye yeter
Ve sen hükmedenlerin en iyisisin,diyerek
Rabbini yücelterek noksanlıklardan
Ve de eksikliklerden tenzih etti.
Ölüm kaçınılmaz bir gerçek
Dünyanın yalansız en önemli hakikati
Kurtuluş yok asla bu gerçekten.
İşte kudretiyle ölümü dirilten
Yaşama yeni renk veren
Haklıyla haksızı ayırt eden
Adaletiyle mizanı kuran Allah
Bozgunculuğun ve isyanın karşılığını
Eksiksiz olarak verecektir.
Yeni yarattığı bu dünyada.
Kimse konuşamayacak dili lal olacak
Bedenler konuşacak tek tek dil olarak
Yalan da söylenemeyecek kurtuluş için.
İşte İbrahim peygamber görmüştü
Bu eşsiz hakikati gözleriyle
İnanan tüm insanlarda buna
Dünyadaki adaletsizliğin elbet
Karşılığı görülecektir diyerek
Duayla yönelirler Allah’â

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver
Alt 15 Ağustos 2008, 13:32   #22
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Peygamberlerin Sıfatları




Gül Yüzlü Yusuf'un Rüyası (1) Yazan seyit ahmet uzun
Yakup peygamberin on iki çocuğu vardı.
Bunların içinde Yusuf ile Bünyamin
En küçükleri ve öz iki kardeşti.
Diğer on kardeşte Yakup peygamberin
Büyük ve güçlü çocuklarıydı.
İşte küçük olmalarından dolayı da Yakup,
Yusuf ile Bünyamini daha çok seviyordu.
Yusuf gerçekten çok güzel bir çocuktu
Ama ona asıl güzelliğini huyu veriyordu.
Büyüklerine karşı saygı ve sevgi doluydu.
Bunun için de Yakup peygamber
Ona ayrı bir ilgi ve alaka gösteriyordu.
Diğer kardeşler de onu çok kıskanıyorlardı.
Ama onun gibi iyi olmak yerine
Kalplerinde haset ateşi yakıyorlardı.
İşte bu gül yüzlü Yusuf bir gece rüyasında
Çok garip bir rüya gördü ve şaşırdı.
Ne anlama geldiğini bilmiyordu.
Bunun için de sabah erkenden kalktı.
Güneş daha yeni doğuyordu.
Etrafı hafif bir kızıllık kaplamıştı.
Rabbine dua ettikten sonra
Doğruca babasının yanına gitti.
Babası, Yusuf’un telaşlı halini görünce
Ne oldu oğlum seni heyecanlandıran nedir?
Babacığım ben bu gece rüyamda
On bir yıldızın,ayın ve güneşin
Önümde saygıyla eğildiğini gördüm.
Sanki bana secde ediyorlardı.
Rüyaların yorumunu bilen Yakup peygamber
Bu rüyadan biraz endişelenmiş gibiydi.
Yusuf’un kulağına usulca şöyle dedi ;
Bak Yusuf bu rüyanı sakın ola ki
Abilerine anlatma onlara söyleme.
Yoksa onlar sana bir tuzak kurarlar
Ve sana bir kötülük düşünebilirler.
Çünkü şeytan insanın açık düşmanıdır.
Ancak Allah bu rüyada sana müjde veriyor.
Atalarımızı peygamber seçtiği gibi
Seni de peygamber seçeceğini belirtiyor.
İşte bu olaydan bir müddet sonra
Kardeşler bir araya gelip Yusuf’u konuştular.
Ona ne yapacaklarını tartıştılar.
Gece her taraf karanlıktı,ay bulutların ardında
Görünmek istemiyordu kötü kalpli kardeşlere.
Yusuf’un abileri ateşin etrafına toplanmış
Tek tek görüşlerini söylüyorlardı;
İçlerinden birisi; öldürelim onu, dedi.
Doğru,o babamıza daha sevimli öldürelim!
Böylece babamızın sevgisi bize döner.
Sonra da yaptığımız kötülükten tövbe ederiz.
Allah bizi bağışlar biz de ondan kurtuluruz.
Birden duyguları kabarmış,gözleri dönmüştü.
Ne yapacaklarını bilmiyorlardı.
Karanlık gözlerle birbirine bakıyorlardı.
Neredeyse Yusuf’u öldürme kararı alacaklardı
Ama o esnada içlerinden en akıllı düşünenleri
Hayır hayır olmaz,Yusuf’u öldürmeyelim.
Eğer gerçekten bir şey yapacaksanız
Onu kervanların geçtiği yerdeki kuyuya atın
Böylece onu bulanlar alıp uzağa götürüler
Bizlerde hem ondan kurtulmuş oluruz,
Hem de kardeş katili olmayız, dedi.
Bu sırada ay biraz yüzünü göstermişti.
Etrafa hafif bir aydınlık verdi.
Bu teklif kardeşler arasında kabul gördü.
Sonra da uyumak için herkes evine çekildi.
Ertesi gün kardeşlerin hepsi çok neşeliydi.
Yüzlerine gülümseyen bir maske takmışlardı.
Sonra da sırıtarak babalarının yanına giderler.
O sırada Yakup,Yusuf’la oynamaktadır.
Çocuklarının geldiğini görünce onlara;
Bu sabah nasılsınız çocuklar!
İnan çok iyiyiz babacığım dedi en büyükleri
Yalnız bugün hava çok güzel değil mi?
Evet,dedi Yakup gerçekten güzel bir hava
Öyleyse dediler ,senden bir isteğimiz var,
Biz yarın kıra oynamaya gideceğiz,
İzin verirsen Yusuf’u da beraber götürelim.
O da bizim kardeşimiz değil mi?
Gelsin yanımızda dursun,oynasın eğlensin.
Onunda oynamaya hakkı var değil mi yani.
Bu sözler üzerine Yakup peygamber;
Çocuklar dedi; onu götürmeniz beni üzer.
Hem sonra siz belki oyuna dalarsınız da,
Onu bir kurdun yemesinden korkarım.
Babacığım dedi büyükleri;
Anlaşılan sen bize güvenmiyorsun gibi.
Oysa bak biz onun iyiliğini istiyoruz.
Hem biz varken kurt onu yerse ne demek
O zaman bize yazıklar olsun demek gerekir.
Gerçekten güçsüzlerden sayılırız,dedi
Yakup çocuklarının bu ısrarı karşısında,
Yusuf’a abileriyle gitme izin verdi
Ertesi gün erkenden yola koyuldular.
On bir kardeş beraberce kıra gittiler.
Bir müddet sonra abilerin yüzü değişti.
Taktıkları gülümseyen maskeyi çıkardılar.
O hain karanlık yüzleri göründü.
İlk önce Yusuf ne olduğunu anlayamadı.
Ne var ne oluyor,niye kızgınsınız,dedi.
Abiler hep birden; sen var ya sen,dediler.
Babamızın sevgisini bizden çaldın.
O seni ve Bünyamini daha çok seviyor.
Ama şimdi seni ondan uzaklaştıracağız.
O tekrar bizi daha çok sevecektir.
Yusuf bu sözler üzerine onlara;
Ben size ne kötülük yaptım ki,
Bu güne kadar hep iyi olmaya çalıştım.
Size karşı da saygısızlık yapmadım.
Niçin beni uzaklaştırmak istiyorsunuz.
Gözlerinde hainlik okunan kardeşler
Yusuf’un bu sözlerini hiç duymadılar.
Hepsi el ele vererek Yusuf’u kuyuya attılar.
İşte tam o sırada kuyuda bir ilham geldi;
Ey Yusuf rahat ol!sen onlara bu işlerini,
Onlar farkında değilken haber vereceksin.
Bu ilham Yusuf’a bir serinlik verdi.
Korkuyu kalbinden sürgün etti.
Kuyunun karanlığında beklemeye başladı
Rabbinin kendisine sunacağı ikramı
Güneş yavaş yavaş çekiliyordu.
Akşam kızıllığı etrafı kaplamıştı.
Abiler Yusuf’un elbisesini almışlardı.
Çünkü ona bir hayvan kanı bulaştırıp,
Öylece babalarına götüreceklerdi.
Dedikleri gibi de yaptılar.
Akşam yüzlerinde ağlamaklı bir maske vardı.
Babalarının yanına gittiler.
Yakup,Yusuf’u göremeyince heyecanlandı.
Nerede nerede Yusuf? Ona ne oldu?
Babacığım,biz yarış yapıyorduk,
Yusuf’uda oraya bırakmıştık.
Ancak biz oyuna daldığımız bir sırada
Bir kurt gelerek Yusuf’u yemiş.
Fakat biz ne kadar doğru da söylesek
Sen bize inanmazsın dediler.
İşte sana Yusuf’un gömleği ve kanı.
Yakup gömleği aldı baktı baktı.
Gömleğin hiçbir yerinde yırtık yoktu.
Bunun bir oyun olduğu açıktı.
Ona bir kötülük yapmışlardı. Yakup;
Bu kurt ne kadar kibarmış çocuklar!
Yusuf’u yemiş de gömleğini yırtmamış,dedi.
Sonra gömleği yüzüne gözüne sürdü ve;
Nefisleriniz size bunu güzel gösterdi.
Bana düşen ancak sabretmektir.
Anlattığınız bu olay karşısında
Yardımcım ancak Allah’tır, dedi.
İnsan Allah’ı sürerse kalbinden
Kin ve nefret yerleşir hemen
Sevgi rüzgarlarını estirelim
Gönlümüzün derinliğinde.
Allah dolsun her zerresine
Kötülük kalmasın hiçbir yerinde.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 15 Ağustos 2008, 13:33   #23
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Peygamberlerin Sıfatları




Yıldızlar ve İbrahim (1) Yazan seyit ahmet uzun
İbrahim küçük ve zeki bir çocuktu.
Babası Azer ve etrafındaki insanlar
Onu çok ama çok şaşırtıyordu.
Yaptıklarını bir türlü anlamıyordu.
Kocaman adamlar taşları yontuyor,
Sonra da onların karşısına geçiyorlardı.
“Ey yüce tanrımız” diye tapınıyorlardı.
En garibi de onlardan yardım istiyorlardı.
İbrahim buna hiçbir anlam veremiyordu.
Babası Azer’in evde yaptığı putlar
Birden bire tanrı oluyor tapınılıyordu.
Kendileri insanlar tarafından yapılan putlar,
Kendileri korunmaya muhtaç putlar
Nasıl tanrı olabilir diye düşünüp duruyordu.
Kocaman dünya yıldızlar, ay ve güneş,
Dağlar,ovalar, denizler ve hayvanlar,
Bu kadar büyük bir dünyaya
Bu putların sahip olması
Ve yaratması asla mümkün değildi.
Öyleyse daha büyük bir şey olmalıydı
Her şeyi yaratan ve sahip olan varlık.
Ve İbrahim düşünmeye başladı yaratıcıyı
Derken gece bir yıldız takıldı gözüne
Sevinçle haykırdı işte budur benim Rabbim dedi.
Hem daha yüksekte ve ışık veriyordu
İnsanlara faydası da vardı putlar gibi değildi.
Sabaha kadar ona bakarak mutlu oluyordu.
O taş yığınlarının tanrı olamayacağını biliyordu
Ama o da ne İbrahim birden bire üzüldü
Sevinci çok uzun sürmemişti çünkü
Buldum diye sevindiği Rabbi kendisini
Terk etmişti yalnız başına, ortadan kaybolmuştu.
Ve İbrahim batanları sevmem dedi.
Başka bir gece gözü sevinçle tekrar ışıldadı
Gökyüzünde parıldayan ayı görmüştü
Bu yıldızdan daha büyük ve parlaktı
Olsa olsa budur benim Rabbim diye
Sevinmeye başlamıştı.işte Rabbi duruyordu
Kendisine bakıyordu aydınlık yüzüyle
Çocuksu bir sevinçle yerinde duramıyordu.
Ama İbrahim’in bu sevinci de çok uzun sürmedi
Çünkü sabah olmuş güneş doğmuştu.
Ve ayın o gülen yüzü solmuştu.
İbrahim ise bu duruma çok ama çok üzülmüş
Buldum derken yine kaybetmişti
O aradığı yüce ve güçlü yaratıcıyı
Ama sabahın ilk ışıklarıyla tekrar aydınlandı
Ağlayan gözlerinde büyük bir umut belirdi.
Çünkü güneşi görmüştü parıldayan yüzüyle
Bu onlardan daha büyük ve aydınlıktı
Hem ışık hem de ısı veriyordu
İnsanlara daha çok faydalıydı.
Olsa olsa budur benim Rabbim dedi.
Sevinçle el açtı dua etti mutlu oldu.
O günü çok neşeli geçti İbrahim’in
Ama heyhat gün bitmek üzereydi yine
Güneş yavaş yavaş çekiliyordu evine
Etraf yine karanlığa gömülüyordu.
Ve İbrahim’in bu sevinci de
Uzun sürmemiş yarıda kalmıştı yine
İbrahim o gece çok düşündü Rabbini
Putlar olamazdı çünkü onlar taştandı
Yıldız, ay ve güneşte olamazdı
Çünkü onlarda doğup batıyordu
Öyleyse olsa olsa bunları yaratan
Onlardan çok daha büyük ve güçlü
Hem de başkalarına muhtaç olmamalıydı
İbrahim bir tepenin üzerine çıkmış
Gökleri, yeri, ovaları, insanları seyrediyordu
Bir kuş gelmiş yanındaki ağaca konmuş
Tatlı tatlı ötüyor İbrahim’in sevincini paylaşıyordu.
Rüzgarın yumuşak esişiyle ağacın yaprakları
Sanki o yüce yaratıcıyı anıyordu.
İşte tüm bu güzellikleri ancak o yüce Allah
Beni, anamı, babamı ve tüm insanları yaratan
Hem de yıldızları,ayı ve güneşi yaratan
Batması,doğması, yapılması olmayan
O yücelerin yücesi Allah yaratmıştır.
Olsa olsa benim Rabbim O’dur.
Sana binlerce şükürler olsun Rabbim
Şayet bana bu güzellikleri görecek gözü,
Onları düşünecek aklı vermeseydi
Nasıl bulabilirdim seni ey yüce Rabbim dedi.
İnsanların akılsızlığını bir kere daha gördü
Nasıl olurda yaratılanı, elde yapılanı
Taşlardan oyularak var edileni
O eşsiz yaratan gibi görürlerdi insanlar.
Bu gerçeği gördükten sonra İbrahim
Babasını anlamakta daha da zorluk çekti.
Babasını o putlara taparken görünce ona;
Babacığım dedi sen ne yapıyorsun böyle
Seni duymayan ve görmeyene mi tapıyorsun
Sana ne fayda verebilir ki o söyle
Elinle sen yapmıyor musun onu
Nasıl olu da senin Rabbin olur anlamıyorum.
Şeytana kulluk etme babacığım o sana
Ve tüm insanlara düşmandır unutma
Seni Rabbine isyana sürükler çünkü o
Çok merhametli olan Allah’a isyan etti
Şimdide sizleri isyana sürüklüyor
Aklınızı başınıza alın dönün bu yanlış yoldan
Çünkü sana gelmeyen bir ilim geldi bana
Sakın şeytanın yakının olma babacığım
Sonra büyük bir azaba uğramandan korkarım.
Babası şaşkın şaşkın İbrahim’e baktı
Sonra da kaşlarını çattı öfkelendi
Ey İbrahim dedi yüz mü çeviriyorsun
Benim taptığım tanrılardan söyle
Eğer vazgeçmezsen bu düşüncenden
İnan seni taşlarım ve de kovarım evimden
Artık benden uzak dur dur ki seni görmemeyim.
İbrahim bu sözler üzerine anladı ki babası
Vazgeçmeyecek bu taş tanrı sevdasından
Selam dedi ve ayrıldı bir müddet babasından
Yüce Allah’a şükretti tüm yaşamı boyunca

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 15 Ağustos 2008, 13:34   #24
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Peygamberlerin Sıfatları




Balığın Karnındaki Peygamber Yazan seyit ahmet uzun
Balığın Karnındaki Peygamber
Dicle nehrinin kıyısında
Çok güzel bir şehir vardı.
Bu şehre Ninova derlerdi.
İnsanları bu güzelliği vereni
Yani yüce Allah’ı unutmuş
Taştan putlara tapıyorlar ve
Onların adına kurban kesiyorlardı.
Böylece Rableri olan yüce Allah’a
Nankörlük ve isyanda bulunuyorlardı.
Ninova şehrinin karanlığını dağıtmak için
Yüce Allah bir peygamber gönderdi.
Yunus peygamberin nuru bir güneş gibi
Şehrin üstüne doğarak orayı aydınlattı.
Rahmeti bir rüzgar gibi esti.
Halkın cehalet kirlerini temizlemek için.
Ey insanlar dedi yüksek sesle
Sizin Rabbiniz tek olan Allah’tır.
Yalnız O’na secde edin ve önünde eğilin.
Başka yardımcınız olmayacaktır.
Sizi yaratan ve size can veren O’dur.
Sizi bu nehirle bereketlendiren yine O’dur.
Putların size hiç faydası yok anlayın!
Ben size gönderilmiş bir elçiyim.
Sözümü dinleyin ve bana itaat edin.
Halk bu sözlere bir anlam veremedi.
Ne demek istiyor bu adam diye
Şaşkın şaşkın yüzüne baktılar.
Sonra da ona karşı sert davrandılar.
Ey Yunus biz putlarımızı terk etmeyiz
Bizim tanrılarımız bize yeter, dediler.
Yunus bu sözlere çok kızdı.
Allah’tan bir emir gelmeden terk etti.
İsyancıların ve nankörlerin şehrini.
Allah’ın kendisini başka bir topluma
Anlayışlı bir halka göndereceğini düşündü.
Bu masum düşünceyle ayrıldı.
Nehrin kenarında yürümeye başladı.
Ağaçlar rüzgarda dans edercesine
Yapraklarını müzik ritminde sallıyorlardı.
Kuşlar ahenkle ötüşüyorlardı.
Belki de Yunus’a sesleniyorlardı;
Terk etme Rabbinden izinsiz şehri
Ama çok kızmıştı Yunus peygamber.
Öfkeli bir şekilde önüne çıkan bir gemiyle
Terk etmeye hazırlandı asiler şehrini.
Gemi dalgaların arasında süzülüyordu.
Ama birden büyük bir fırtına çıkıverdi.
Gemi batmakla karşı karşıya kaldı.
Gemideki fazla yükler atıldı denize.
Ama yetmedi eşyaların atılması.
Aralarında bir tartışma çıktı.
Ne yapacaklarına karar vermek zordu.
Eşyaları atmak kolaydı.
Ama insanları denize atmak kolay mı?
Hiç kimse razı olmuyordu denize atılmaya.
Sonunda hepsi söz verdiler.
Aldıkları bu karara uymaya.
İnsanlar arasında kura çekilecek
Kimin denize atılacağı belirlenecekti.
Kura çıka çıka kime çıktı biliyor musunuz?
Allah’tan izinsiz şehri terk eden
Allah’ın şerefli elçisi Yunus’a
Onu tutup şiddetli dalgalarla
Öfkeyle coşan denize atıverdiler.
Yunus ne olduğunu anlamadan
Kendisini denizin dalgalı kollarında buldu.
Balıklar geçiyordu gözlerinin önünden
Kendisi ise dibe doğru iniyordu.
Ne yapacağını bilmiyordu.
Kurtulması imkansız gibiydi.
Çünkü hem denizin ortasındaydılar
Hem de büyük dalgalar sarmıştı.
Ama bununla da kalmadı sıkıntısı
Birden bire büyük bir balık geldi.
Yunus peygamber çekindi balıktan.
Ama yapacağı bir şey de yoktu.
Kaçması mümkün değildi.
Balık geldi etrafında dolaştı durdu.
Sonunda dibe doğru sürüklenen
Denize düşmüş Yunus’u yuttu.
Şimdi sadece denizin dibinde değildi.
Aynı zamanda bir balığın karnındaydı.
Burada Rabbini düşündü.
Ne yaptığını, hatasının ne olduğunu anladı.
Allah yüceliğiyle onu balığın karnında
Bir müddet daha yaşattı.
Bu süre içinde Yunus peygamber
Yaptığı hatasından tövbe etti.
Sen’den başka İlah yoktur Rabbim
Sen bağışlamazsan zalimlerden olurum.
Senin affına ve rahmetine sığınırım
Senden başka ilah yok beni bağışla
Bu şekilde yaptığı hatasını anladı
Rabbimiz Allah da onun yalvarmasına
Rahmetiyle cevap verdi.
Balığın karnında bir müddet kalan Yunus
Allah’ın rahmetiyle sahile atıldı.
Bu sırada Yunus ayrıldıktan sonra
Ninova halkı Yunus’un sözlerini
Tekrar tekrar düşünmüşlerdi.
Onun haklı olduğunu anlamış
Ve onu aramaya çıkmışlardı.
İşte böyle bir güzellik sunulmuştu
Hatasını anlayan Yunus peygambere.
Güneş ışıl ışıl aydınlatmıştı.
Karanlıklar kovulmuş nur dolmuştu.
Rahmet rüzgarları Ninova’da eserek
Şeytanları sürgün etmişti.
İlk defa bir peygamberin halkı
İnkardan dönerek iman etmiş
Helak olmaktan kurtulmuştu.
Kur’an-da anlatılan ilk peygamber kıssası
Yunus peygamberin hayat hikayesidir.
Bu şekilde Rabbimiz Allah, peygamberine
Bir hatırlatma ve uyarı da bulunmuştu.
Sakın balık sahibi Yunus gibi olma!
Emrimiz gelmeden tebliğimizi terk etme.
Bu uyarı hepimize yapılmıştır.
Allah’a ibadetten sıkıntı duymak
Ve O’ndan uzaklaşmak doğru değildir.
Kim O’nun rızası için sabreder
Ve azimle emirlerine sarılırsa
Allah onu nimetleriyle donatırdı.
Hem de hiç farkında olmadığımız yerden.
Selam Allah’a itaatte sabırlı olan
Tüm kulların üzerine olsun

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 15 Ağustos 2008, 13:34   #25
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Peygamberlerin Sıfatları




Habil'in Kurbanı (Hz. Adem 3) Yazan seyit ahmet uzun
İlk insanlar cennetten inmiş
Asıl imtihan sahası dünyaya
Adem ile Havva oluşturmuş
Çocuklarıyla mutlu bir aile
Böylece yeryüzünde ilk ev
Kurulmuş ilk peygamberin eliyle
Her taraf cennet gibiymiş.
Dağların ardından doğan güneş
Bir portakal rengini almış.
İşte günler birbirini kovalamış
Yıllara erişmişler sonunda
Artık çocuklar Habil ile Kabil
Gençlik çağlarına gelmişler
Babalarına yardım için onunla
Bazen ormana ava gidiyor
Bazen de tarlada çalışıyorlarmış.
Habil çok uyumlu ve iyi kalpliymiş.
Kabil ise biraz asabi ve asık suratlıymış
Ama Habil’in alttan almasıyla
Hep iyi geçinmişler uzun yıllar
Bir gün babaları Adem çağırmış
İki kardeşi yanı başına
Merak etmişler ne var diye
Baba Adem yaratılışı ve de
İnsanların varlık amacını anlatmış
İbadetsiz bir dünyanın boşluğunu
Ve anlamsızlığını anlatmış.
Ergenlik çağına gelmiş çocuklarına
Sevgili çocuklarım, demiş.
Allah ikinizden kurban istedi
Kendisine adamanız için
Kimin kurbanı kabul edilirse
O Allah katında üstün olacaktır.
Allah katında üstünlük ise takvayladır.
Allah sevgisini kaybetmekten korkarak
O’nun emirlerine sıkı sarılmaktadır.
Bu uyarıyı yaptıktan sonra
Çocuklarını göndermiş kurban sunusuna
Habil hayvancılıkla uğraşıyormuş
Bunun içinde sürüsünün içinden
Seçmiş en toklu ve besilisini
Göze hoş görünsün, demiş.
Allah’a sunulacak hediye
En iyisi olmalı ki sevsin bizi
Bunu düşünerek kurbanını almış
Götürüp koymuş sunu tepesine
Kocaman bir ağacın yanıymış
Kurbanların sunulduğu yer
Bir kuş öterek selam vermiş ona
Kabil ise tarlayla uğraşıyormuş
Bunun içinde sebzelerin içinden
Eline aldığı güzel ve olgunları hep bırakıp
Daha solgununu alıyormuş.
Bu tazeler bana lazım diyormuş.
İyisini kendisine ayırıp
Kötülerini Allah için topluyormuş.
Allah bunları da kabul eder diyerek
Sararmış solmuşları almış yanına
Hiç utanmadan sunu tepesine koymuş o da
O sıralar kabul edilen kurbanlar
Bir yıldırımla yakılıyormuş.
Aile merak içinde beklemiş sabahı
Acaba kimin sunusu kabul edildi?
Yürekleri heyecanla çarpıyormuş.
Habil dua etmiş o gece
Yaratan ve nimetlendiren Allah’a
Kabul buyur ya Rab’bi benden
Sana sunduğum bu kurbanı
Sana layık değildir biliyorum
Amma elimdekilerin en iyisi
Gökyüzündeki ay ve yıldızlar
Göz kırpmışlar Habil’e sevinçle
Sanki onu müjdelemek istemişler
Sabahın erken saatlerinde duyulmuş
Çil horozların tiz ötüşleri
Kalkın sabah oldu, sabah oldu
Allah’a ibadet edin dercesine
Adem, Havva ve çocukları
Hep birlikte yürümüşler heyecanla
Sunu yerine doğru merakla
Kuşlar şen şakrak ötüşüyor
Rüzgar hafiften esiyormuş.
Ağaçların yaprakları hışırdayarak
Onların yürüyüşüne eşlik ediyormuş.
Nihayet büyük bir kayayı geçerek
Varmışlar koca ağacın yanındaki
Sunuların konulduğu tepeye
Birden cız etmiş Kabil’in kalbi
Kendi kurbanını görünce orada
Habil’in koçu görünmüyormuş
Onun sunduğu kurban kabul edilmiş.
Adem oğlunu teselli etmiş.
Davranışlarına dikkat et oğlum
Allah iyilerin kurbanını kabul eder.
Sen de bir yanlışlık var galiba
Bunu düzeltmeni öneriyor yaratan
Ama kabilin kalbi yanıyormuş
Kıskançlık ve haset ateşinde
İyi olmayı bir türlü düşünemiyormuş.
Şeytan kötülüğe yönelenlere
Hemen dost gibi görünerek
Yanına sokulurmuş yavaşça
İşte Kabil’inde dostu olmuş
Damarındaki kan gibi dolaşmış
Ona derinden derine fısıldamış
Habil’i öldür Habil’i öldür
Yoksa onun varlığı seni öldürecek
Ancak öldürmekle kurtulursun
Vücudu titriyordu kıskançlıktan
Kardeşi üstün gelmişti.
Kendisi de yenilmiş mağlup olmuştu.
Bunun bir yarış değil de
İmtihan olduğunu düşünemedi.
Yaptığı yanlışlığı düzeltmeye gitmedi.
Kardeşi koyunları otlatırken
Onun yanına gitti gözü kanlı
Seni öldüreceğim başka çare yok, dedi.
Sert ve suratı asık bir şekilde
Senin kurbanın kabul edildi
Ben ise mahçup oldum,dedi.
Habil gayet sakin bir şekilde
Abi Allah takva sahiplerinin
Kendisine gönül verenlerin
Kötülüğü ve günahı yüreğinden
Sürgün edenlerinkini kabul eder
Sen beni öldürmek istesen de
Ben seni öldürmek için
Bil ki elimi kaldırmayacağım.
Şeytanı kalbinden kov, dedi.
Kabil daha da korkunçlaştı.
Habil arkasını döndüğü bir sırada
Yerden aldığı koca bir taşı
Masum Habil’in başına indirdi.
Habil yere seriliverdi cansız
Şaşırdı kardeşinin ölümüne
Onun cansız bir şekilde yatışına
Ne yapacağını bilemiyormuş
Şaşkın şaşkın etrafına bakınıyordu.
O sırada bir karga göründü
Ayaklarındaki ölü bir kargayı
Getirip yere indiriverdi.
Sonra da toprağı eşeleyerek
Ölü kargayı gömdü toprağa
Üstünü kapatıp havalandı
Yazıklar olsun bana dedi
Kötü kalpli katil Kabil
Bir karga kadar bile olamadım
Hemen o da toprağı eşti
Kardeşini toprağın içine gömdü.
Yeryüzündeki ilk katil olarak
Kıyamete kadar kötü anıldı
İyilik ise Habil’in yaptığı davranıştı
Kim kurbanının kabulünü istiyorsa
Yüreğine takvayı işlemeli
Allah sevgisiyle kalbini doldurup
Şeytanı ve kötülüğü sürgün etmeli.
Çünkü şeytan ve arkadaşları
Ancak kötülüğü emreder
Cehenneme doğru sürükler insanı.
Selam olsun Habil gibi kurban adayanlara.

 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
peygamberlerin, sıfatları


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Kemâl Sıfatları PySSyCaT Dini Sözlük 0 14 Kasım 2017 21:09
Allahü teâlânın sıfatları Kaf_Dağı İslamiyet 0 09 Mart 2016 13:51
Hz. Peygamber'in İsim ve Sıfatları Lcia İslamiyet 0 16 Mart 2015 17:18
Allah'ın Sıfatları AdX Genel İslami Konular 2 12 Ağustos 2013 21:04
Allah'ın Sıfatları Ein Esmâ-Ül Hüsnâ 0 10 Haziran 2011 14:22