18 Ocak 2013, 20:12 | #1801 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Yeri Olan Kitap Cümleleri “Dünyada bir tek insana inanmıştım. O kadar inanmıştım ki, bunda aldanmış olmak, bende artık inanmak kudreti bırakmamıştı. Ona kızgın değildim. Ona kızmama, darılmama, onun aleyhinde düşünmeme imkân olmadığını hissediyordum. Ama bir kere kırılmıştım. Hayatta en güvendiğim insana duyduğum bu kırgınlık, adeta bütün insanlara dağılmıştı; çünkü o benim için bütün insanlığın timsaliydi.” Sabahattin Ali. |
|
19 Ocak 2013, 12:58 | #1803 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Yeri Olan Kitap Cümleleri Beni tanıyanlar arasında bir anket yapsalar, en fazla oyu “Başı beladan hiç kurtulmaz” ve “Her şey onun başına gelir” seçenekleri alır. PuCCa Günlük. |
|
20 Ocak 2013, 16:50 | #1806 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Yeri Olan Kitap Cümleleri Eski sevgiliye dönmek, ev tisortuyle dısarıya çıkmak gibi. Rahat, bildik ama özel değil. Hep bir huzursuzluk, keşke giymeseydim hissi... PuCCa Günlük |
|
21 Ocak 2013, 23:41 | #1807 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Yeri Olan Kitap Cümleleri "En canınızdan bezip "Benden bu kadar," dediğiniz anlarda, bir oyunbozan çıkar ortaya. Kendinizi yok etmeyi, en azından yok saymayı düşündüğünüz bir anda, birisi bir kahve ısmarlayıverir; ve bir kahveye fit olup, yaşama devam etmeye karar verirsiniz. Değişen bir şey yoktur tabii - ve bu kimse yeni biri de değildir." kamßur -$ule gürßüz .. |
|
22 Ocak 2013, 05:08 | #1808 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Yeri Olan Kitap Cümleleri “Şehre bakıyorduk denizden... Sisler içindeydi İstanbul... Sisler içinde deniz... Sisler içinde teknemiz. Sultanahmet’in minareleriydi görülen, Ayasofya’nın kubbesi, Topkapı Sarayı’nın kuleleri. Hiç yağmalanmamış, yıkılmamış, kirletilmemiş gibiydi şehir. Bembeyaz bir sisle örtmüştü doğa, ne varsa görüntüyü çirkinleştiren. Güneş doğmadan bir anlığına beliren bir hayal gibi... Büyülü bir bulut gibi... Bir masal imgesi gibi... Yeni kurulmuş bir kent gibi... Yeni bir başlangıç gibi.... Genç, umutlu, güzel... Şehre bakıyorduk denizden... Çocukluğumuza bakıyorduk; Balat sokaklarında çığlık çığlığa... Haliç’in sularında kulaç kulaca... Komşu mahallelerin çocuklarıyla yumruk yumruğa... Papazın bahçesinden çalınan erikler, Anemas Zindanı’nda aranan hazine, Tekfur Sarayı’ndaki hayalet, Patrikhane’deki İsa Peygamber, Yavuz Selim’de bayram namazı, ayazmadaki kutsal su, yatırlarda uyuyan sahabeler, denizden çıkarılan haç... Dar sokaklara yayılan yemek kokuları... Birbirinin külüne muhtaç komşular... Şehre bakıyorduk denizden. Handan’a bakıyorduk... Siyah önlükler içindeki o çırpı bacaklı kıza. Bizden önce tahtaya kalkan parmak. Bir türlü bitmek bilmeyen ev ödevleri. Öğretmenin yüzümüzde patlayan tokadı. Sisler arasından kalmış anılarımız... Balat’ın dar sokaklarında yürüyen, dört mektepli çocuk... Aşkın bozamadığı dostluk... Demir’in cesareti, Nevzat’ın vicdanı, benim şiirlerim... Handan’ın güzelliği... Handan’ a bakıyorduk; sisler arasından uyanan İstanbul gibi buğulu gözlerine. Şehre bakıyorduk denizden. Nevzat’ın şiir düşkünü babasına, tarih meraklı annesine... Güzide’ye bakıyorduk. Nevzat’ın karısına... Kızına bakıyorduk, Aysun’a... Aysun’un yarıda kalmış sevincine... Demir’in annesine deli gibi aşık babasına bakıyorduk, alzheimer hastası karısına.. Adı hüzün olan o atmacaya... İki kadeh attı mı, şahane şarkılar söyleyen babama bakıyorduk, her zaman sevecen, her zaman sevgi dolu anneme... Ve Handan’a bakıyorduk sık sık... Hepimizin aşık olduğu kıza... Benim karıma... Onun gerçekleşmemiş hayallerine... Oğlum Umut’a... Umut’un yarıda kalmış sevincine... İstanbul’a bakıyorduk denizden... Doğanın yarattığı şiire... Günümüz insanının yarattığı garabete... Gökdelenlere bakıyorduk, şehrin kalbine çakılmış beton hançerler gibi hayasızca karşımızda dikilen... Köprülere bakıyorduk, denizin bileklerine bukağı gibi geçirilen... Boş alanlara bakıyorduk, her saat, her dakika, her an adım adım küçülen... Ormanlara bakıyorduk, ağaç ağaç, çalı çalı, çiçek çiçek talan edilen... İnsanlara bakıyorduk, fedakarlığını yitirmiş, sevincini yitirmiş, sevgisini yitirmiş, umudunu yitirmiş, onurunu yitirmiş... Kendini yitirmiş... Zavallı bir topluluk, başarıyı mutluluk zanneden... İstanbul’a bakıyorduk denizden... Ölülerimizin yüzlerine bakıyorduk... Onların gözlerindeki kendi kederimize. Çaresizliğimize bakıyorduk, avuçlarımızda büyüyen zavallılığa, kanımızda filizlenen korkaklığa... Elimizden alınan hayata bakıyorduk... Güneşli günlerimize, umut dolu sabahlara, eğlenceli bahar akşamlarına... Sönen anılarımıza bakıyorduk, ölen hayallerimize, yıkılan düşlerimize... Sönen anılarımızı, ölen hayallerimizi, yıkılan düşlerimizi yüklenip, yorgun bir şilep gibi bizden uzaklaşan şehrimize... Şehrimizle birlikte yitirdiğimiz kendimize bakıyorduk... İstanbul’a bakıyorduk denizden. Kral Byzas’ın efsanevi ülkesine, Konstantin’in imparatorluk başkentine, II. Teodosius’un taştan bir gerdanlığı andıran surlarına, Jüstinyen’in benzersiz Ayasofya’sına, Fatih’in cihanı yönettiği Topkapı Sarayı’na, Kanuni’nin muhteşem Süleymaniye’sine... Hükümdarlara bakıyorduk, büyük komutanlara bakıyorduk, soylu vatandaşlara, kölelere, devşirmelere... Kadınlara bakıyorduk... Pulheriya’ya, Teodora’ya, Hürrem Sultan’a... Kahramanlığa bakıyorduk, korkaklığa, yaratıcılığa, yıkıcılığa, zekaya, aptallığa, şefkate, acımasızlığa... Bir şehrin görüntüsünde, bütün bir insanlığın serüvenine bakıyorduk denizden. İstanbul’a bakıyorduk denizden... Forumlara, sütunlara, heykellere, tanrılara, tapınaklara, kiliselere, camilere, saraylara, kasırlara, sarnıçlara, çeşmelere, sebillere, türbelere, medereselere, aşevlerine, kayıkhanelere, iskelelere, istasyonlara, üniversitelere, yalılara, konaklara, unutulmuş ahşap evlere, çürüyen kağir binalara... Kıyıya inen dar patikalara, geniş bulvarlara, binaların kuşattığı çocuk parklarına... Ve aklıyla, emeğiyle, inceliğiyle bu şehri kuran ustalara.. Ustaların ustasına Mimar Sinan’a... İstanbul’a bakıyorduk denizden. Bizim İstanbulumuza, çalınmış hayallerin şehrine... Talan edilen anıların başkentine... Yağmalanmış mutlulukların payitahtına... Kırılmış umutların kalesine... Kederlerin kraliçesine... Zorbalığın ele geçirdiği güzelliğe... Sinsiliğin bayrak diktiği zarafete... Aç gözlülüğün işgal ettiği berekete... Kendi kanımızı sunmaktan başka çaremiz kalmayan şehrimize; sokağımıza, bahçemize, evimize, mezarımıza... Ahmet Ümit /İstanbul Hatırası (Yektanın Şiiri) |
|
26 Şubat 2013, 19:08 | #1810 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Yeri Olan Kitap Cümleleri "Zeki insanların bir gülüş tarzı olduğu gibi, ahmakların da kendilerine göre gülmesi vardır. Temiz ruhların sempatik gülüşleri gibi, hile ve hırs sahiplerinin gülüşleri de kendilerine mahsus karakterleri taşır. Herhalde gülme, her birimizin bir hali veya bir hissi, içgüdüsü ile kendine göre alkışlayışının ifadesidir. İnsan, medeniyet ve cemiyetin tesirleri ve bir de yaşın ilerlemesi ile olgunlaştıkça, gülmesi tebessüm şeklini alır; o da iradenin kontrolüne girer." Nurettin Topçu-Psikoloji |
|
Etiketler |
kitap, kitap alıntıları, yeri |
Konuyu Toplam 10 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 10 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Şuan Elinde Olan Kitap ? | Sır | IF Ekstra | 8 | 07 Ocak 2023 21:34 |
Dünya'da Yazılmış Olan İlk Kitap | Sarya | Merak Ettikleriniz | 1 | 20 Ocak 2022 14:01 |
Evi ve iş yeri olan herkesi ilgilendiren haber! 2021 DASK tutarları yükseltildi | NurSima | Güncel ve Son Dakika Haberler | 0 | 19 Ocak 2021 14:16 |
Küba'da yapılacak olan caminin yeri belli oldu | Seth | Haber Arşivi | 0 | 20 Kasım 2014 11:09 |
Google Sohbet Chat Aramalarinda Yeri Olan Siteden Kaliteli Değişim | S3m1h | Link değişimi | 5 | 01 Kasım 2011 19:48 |