26 Ağustos 2011, 19:56 | #494 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: X`e MektupLar.. Ben hep sana demiştim bende yerin ayrı diye.. Artık yoksun bil ki içimde çok iyi bi arkadaş olarak her zaman yerin olacak yanında olmasam da.. Seni çok üzdüm biliyorum sende çok üzdün ama bil ki bende hep gülümsemeler kadar saf ve temiz olacaksın.. Kendine iyi bak. |
|
26 Ağustos 2011, 20:00 | #496 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: X`e MektupLar.. Çözemedim seni.Belki de hayatımda ilk kez bir insanı tanıyamadım.O kadar çok değişiyorsun yani sürekli. Can sıkıcı bir durum. Bir şey yapsam neyse diyeceğim haketmişimdir ama bir şey yapmadığım halde hakkımda ileri geri konuşman hoş değil.Sabrımı denemeye çalışma sakın zira sabırlı biri asla değilim demedi deme sonra. |
|
03 Eylül 2011, 20:02 | #497 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: X`e MektupLar.. bazı isimler vardır kolay dile getiremeyiz.ozellikle kacınırız yazmakyan,soylemekten hatta aklımızdan gecirmekten.. yagmuR yuklu bulutları en cok sana benzedigi icin severim.. |
|
04 Eylül 2011, 08:29 | #500 |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: X`e MektupLar.. Kaç alın yazdıysan bana, kendimin saydım biliyorsun. Kaç adım kaldıysa adına, zincirleme kazadır hepsi... Sussam, gözlerin neyi hak edecek ki... Yarı çıplak bir iklimin serüvenine takılmıştı gözlerim. Kabuğu soyulmuş, hamsı cinnetlerin tadını çıkarıyordum. Sene bilmem kaç. Gürül gürül yanan gözlerinin sahte teferruatında kızartırken aldanmışlığımı, üzerine yeminler ettiğin adımdan tiksiniyorum. Helalinden saydığım ne varsa, ağzımda paramparça. Kaldırıp atmaya tenezzül etmediğin serseriliğime paha biçiyorum. Benim senin kadar acemi terklerim olmadı... Söylediğim her 'hayır! 'dan kaçmak isterken, karşıma ustalığın çıktı. Ardıma bakarak irktiğim oldu, aklımı başıma seferber edemeden yittiğim... Hepsinden habersizsin! Kendisi toplamlarından çıkarıldığında, toplamlarının toparlanamadığı bir hesapsızlıkken sen, hesapta olmayan üveyliklerin zamansız yordu. Şimdi kalkıp gitmek vardı içinden... Neden durup bakmadın parmaklarıma basarken? Neden 'sür! ' dedin kelimelerini, cahillik diz boyuyken saltanatında? Su toplamış göz bebeklerime batırdığın çuvaldızlar, kendine iğnesiz şimdilerde. Başkasına başkalaşmayacak değilsin! Yeter ki, rahat bırak elif- ba'larımı... Düş-tün, Düştüm… Düş tümceli italiklere uğurlarken mağrurluğumu, gözümden düştüm. Koridorlara sığdırdığım kentler soğudu, kalbim ürpermiyor artık ölülerden. Senin de bir ölü olmadığını kim ispatlayabilir? Kim kaldırır yol üstü cinayetlerinden aşklarını? Limanını terk ettiğin gemilere dönmeye gücün yok! Tükeniyorsun, görmüyor musun? Bu sıkı yönetim, bu karatma geceleri, bu suç, sokağa “çıkma” yasağını yasaklamak için avutulmuştu günlerce ellerimizde. Yazık! Aforoz ettin aklımı hiç yere. Kurallı- bileşik suçlarına suç ekledin. Susuyorsam, cezanın da bir suç olduğunu bildiğimdendir. Susuyorsam, kahrolsun hümanizm! Susuyorsam, cinayetsin bakışlarıma… Yalnızca başını hatırladığım ilkel bir yalnızlığın belirginliğiydin. Arada başı bozuk ispiyonlar vardı, bacaklarımdan düştüğün yollar… Dizlerime sahip çıksaydın, anlardın alnında ağrıyan kış uykularını. Bilseydin, bu kadar ürkmezdin kendinden. Ki yoktun sen. Yoldun ya da. Ve ben seni, “yolculuk” oynarken kaybettim. Yollarımda, mızıka çalan şehla şehirler yoktu. İntihar süsü verilmemişti henüz aşklara. Şehirlerarası bakışmalar olanaksızdı. Kelime oyunları, boynu bükük zafer işaretleri kadar coplanmamıştı “nezakethanelerde…” İşte bu yüzdendi bütün kazalara “sen” deyişim, işte bu yüzden düşüyordun alfabenin en kaygan yerinden. Yıldızlarca değil, yıllarca uzaktın benden. Gökten üç elma düşse, ağlardım gizliden… Kendime gitmenin vaktini geçiyor yelkovan kuşları. Ne çıkar tutmuşsam saçlarını rüzgarın, koşmuşsam peşinden ciğerlerim patlayana kadar, caymışsam sevdamın ev sevdi yerinden. Bir ayvaz ağıdı seğirtip yakaladı işte şahdamarımdan. Ne fark eder beni sevmişsin, sevmeye yeltenmissin, sevmemeliymişsin… Ben kendi aşkımdan sorumluyum! Kentsizliğine acıyorum kahkahalarımla. Cesedindeki şiirleri yolduğun tırnaklarımdan soyunuyorum. Seni bağışlamıyorum! Ne kendime, Ne yollara, Ne de vaadi yitik istirhamlara. Bugün, saçlarımı kestim zülfükarla. Belki artık beğenmezsin beni. Sola dönüşü olmayan tabelalardan, bir gün sökeceğim sokağını ve öylece kaybedeceksin beni ciltsiz kusurlarımda. Beni hep arayacaksın… Kilometreleri ben koymadım ki oraya! Neden “bitsin! ” denilen yerden sökülmüyor bu sevda, mani oluyorsa sana? Neden masallarla uyuttun kulağıma söylediğin türküleri? Hiç hakkım yok mu uçaklarla selam söylemeye gözlerine? Hırpalanmış sesinin içinde bile, suçunu gizleyecek kadar suçlusun! Gökten üç elma düştü, Gözümden üç kent, Ağlamadım açıktan… Anladım. Aşık olmamalı insan… |
|
Etiketler |
mektuplar, o`na, x`e |
Konuyu Toplam 4 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 4 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Sevgiliye Mektuplar | AntepLi | Amatör Şairler | 5 | 15 Şubat 2022 14:52 |
Eza'ya mektuplar | Amelia | Aşk ve Sevgi Köşesi | 0 | 15 Mart 2014 22:29 |
Mektuplar | PauL | Aşk ve Sevgi Köşesi | 0 | 16 Kasım 2011 14:38 |
Ata'ya Mektuplar | JB | Genel Paylaşım | 0 | 24 Aralık 2010 20:28 |
En ünlü mektuplar | Hesna | Merak Ettikleriniz | 0 | 28 Aralık 2009 22:05 |