IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  reklamver

Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 31 Ekim 2021, 18:39   #1
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Platon Felsefesinde Ruh Nedir? Ne Değildir? Özellikleri Nedir?





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Platon Felsefesinde Ruh Nedir? Ne Değildir? Özellikleri Nedir?


Platon, “Timaios” adlı diyaloğunda “Ruh” kavramından söz ediyor olsa da daha çok “Phaidon” adlı diyaloğunda ruhla ilgili düşüncelerine yer vermiştir. Platon’da ruh ölümsüzdür, yok olmayandır. İnsanda ölen ruh olamaz, sadece ölmez olan ile ölüm yer değiştirir. Ruhun ölmezliği sadece yaşadığımız zamana ait değildir. Ruhun ölmezliği belli bir zaman dilimi için değil, öncesiz ve sonrasız zaman için de göz önünde bulundurulmalıdır. Platon’da bu düşünce bizi, ölü bedenlerin ruhlarının bir yerde bulunmaları gerektiğine, hayata da oradan döndüklerini kabul etmemize götürün İşte Hades’te iyi ruhlar iyi, kötü. ruhlar ise kötü bir talih ile karşı karşıya kalırlar.

“… Ruhumuz doğmadan önce var olduğu doğru ise hayata kavuşmak ve tekrar doğmak için ancak ölümden doğabildiği gerekli ise sonradan hayata geri döneceği için ölümden sonra da var olabilmesi nasıl gerekli olmaz?”

Platon için ölümsüz olan ruh, bir ahenk değildir. Ruh, ahenk olarak kabul edilirse bozukluk nasıl değerlendirilir? İyi bir ruh akıllı ve erdemli ise kötü ruh tam tersi, akılsız ve bozuk olacaktır. Bozukluk bir ahenk yokluğu olacağından, ruba ahenk bütünlüğü dediğimiz anda, hiçbir ruhun bozuklukta payı olmaması gerekir. Bu da bizim, bütün canlı varlıkların ruhlarının iyi olduklarını kabul etmemize yol açar. Eğer ruh bir ahenk olsaydı, kendisini oluşturan ögelerini idare edemez, bedene söz geçiremezdi. Kendisini bedenin etki ve tutkularına bırakırdı. Ancak kendisini oluşturan bütünün ögelerine, tutkularına, öfkesine, korkularına karşı gelerek onları dize getirebilmektedir. Böylece kötülüklere, acılara, sıkıntılara katlanabilmektedir. Platon’da ruh dünyaya defalarca geldiği için, bireyin öğrenmesinden değil ancak anımsamasından (Bkz. Anemnesis) bahsedebiliriz. Duyusal dünya bu hatırlama sürecinde, ideaların bilgisine ulaşmak için ancak bir basmak olabilir.

“İdeaların insanda, yani ruhun üzerinde bıraktığı izlerle dolu bir durumda bu dünyada bir bedenin içine sıkışan ve bu yüzden uğradığı bir travma sonucunda izlerin üstü örtülen, yani bildiklerini unutan insan, tamamen bir kopya olan bu dünyanın bilgisine ulaşabilmek için unuttuklarını hatırlamak zorundadır. Dolayısıyla ona göre unutmak anımsamaktan başka bir şey değildir. Anımsamak… bir tür akılsal bilme etkinliğidir.”

Ruh dünyaya her gelişinde önceki bilgilerini unutmasaydı, dünyaya onları bilerek geldiğimiz gibi, yaşadığımız sürece de onları bilirdik. Yani ya kendinden güzellik, iyilik gibi hep aynı kalan, hiçbir şekilde değişikliğe uğramayan özlerin, gerçeklerin bilgisi ile doğmuş olurduk ya da dünyaya daha önce bildiklerimizi unutarak gelmiş olduğumuzdan, öğrendiklerimiz hatırlamaktan ibaret olurdu. “…dünyaya gelmezden önce kazanmış olduğumuz bilgileri dünyaya gelirken unutursak, daha sonraları da duyuların yardımı ile önce bildiğimizi yeniden elde edersek, öğrenmek adını verdiğimiz şey, bizim olmuş olan bilgiyi yeniden elde etmek değil midir? Buna hatırlamak demekte haklı değil miyiz?” Platon için önce bilinenler dünyaya gelmeden önce kazanılanlardır. Platon’da tekrar tekrar dünyaya gelen ruh, bedene hükmeder. Önce yaratılan sonra yaratılana hükmedeceğinden dolayı, ruh hükmedebilsin, beden de boyun eğebilsin diye öncelikle ruh yaratılmıştır. Ruh yaratılırken hem bölünmeyen, ayni kalan tözden, hem de bölünebilen tözden yararlanılmıştır. Ruhlar alın yazısına göre tenlere yerleştirilen, kuvvetli etkilenimler sonucunda haz, acı, sevgi, korku, kızgınlık gibi ihtiraslara sahip olabilmektedirler.

“…Ruhlarımız, insan şeklinde görülmeden önce tenlerden ayrılmış, düşünceye sahip olarak yine yaşıyorlar. Ruh en çok tanrılık olana, ölümlü olmayana, düşünülebilene, yalan olana, dağılmayana, her zaman aynı kafana benzer; ten de en çok insanlık olana, ölümlü olana, düşünülemeyene, çok şekilli olana, dağılana, asla kendisinin aynı kalana benzer.”

KAYNA
K: FELSEFE TARİHİ KİTABI

__________________

English Preparatory Department
School of Foreign Languages
Assistant English Teacher
Ankara Baskent University
2017-18

“Benim, senden öncem ve senden sonram yok, yalnızca sen varsın...”
C.A - 31.12.2010 - ∞

English Language and Literature
Faculty of Humanities and Letters
Ankara Bilkent University
2010-15
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver
Cevapla

Etiketler
felsefe


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Platon'un Felsefesinde Epistemoloji Nedir? Ne Değildir? Genel Özellikleri Nedir? Kalemzede Felsefe 0 13 Eylül 2021 21:23