IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  reklamver

Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 31 Ekim 2021, 18:39   #1
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Platon Felsefesinde Doğa Felsefesi Nedir? Ne Değildir? Özellikleri Nedir?





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Platon Felsefesinde Doğa Felsefesi Nedir? Ne Değildir? Özellikleri Nedir?


Platon'un “Fenomen” ve “Numen” iki dünyalı metafiziğinde hakiki varlığa tekabül eden gerçeklik ile değişme içindeki duyusal dünyaya karşılık gelen görünüş arasındaki bu ayrım, ancak birtakım metaforlar üzerinden, oldukça zorlanılarak ortaya konur. Sözgelimi Devlet'te, İdeaların bulunduğu yer olarak “Akledilir veya akıl yoluyla kavranabilir yer” buna mukabil Phaedros'ta “Göklerin ötesindeki bir yer” den söz edilir. Söz konusu zorlanmanın bir nedeni, hiçbir şekilde maddi olmayan ve dolayısıyla zaman ve mekan içinde bulunmayan gerçeklikler olarak İdeaları bir yere yerleştirmekse, diğer nedeni bu ayrılışın asla tam ve mutlak olamamasıdır. Çünkü İdeaların varoluşu, duyusal dünyayı açıklamak, duyusal şeylerin neden olduğu çelişki veya paradoksları çözmek için varsayılmış olup duyusal gerçeklikler isimlerini İdealarından alırlar.

Platon felsefesinde dahası duyusal gerçeklikler, söz konusu hakiki varlıklar aracılığıyla bilinirler. Bundan sonraki bölümde, Platon'un epistemolojisini ele alırken de göreceğimiz üzere, İdealara hem benzeyen, hem de onlardan tamamen farklılık gösteren duyusal şeylere yönelen bilme tarzına, o, sanı ya da kanaat anlamında doksa adını verir. Hakiki gerçekliklerin akla dayanan bilgisi onda episteme olarak geçerken, duyusal şeyleri konu alan bilimlerin temin ettiği ürün türüne “Doğru İnanç” anlamında alethes doksa adı verilir. Başka bir deyişle, onun metafiziği veya varlık anlayışında gerçekten var olan İdealardır. Duyusal, tikel varlıklar sürekli değişmekle birlikte belli bir istikrar sergileyen, açıklanmaya muhtaç şeylerdir. Platon, işte bu duyusal gerçeklikleri açıklayabilmek, doğal dünyanın hesabını verebilmek için, onun ötesine giderek İdealara başvurur. Ezeliebedi, ayrı ve müstakil İdeaları konu alan zihin hali ya da ürüne kesin, mutlak ve değişmez bilgi anlamında episteme der. Söz konusu kesin bilgi, hiçbir şeyi temellendirmeden bırakmayan metafizikte, bütün bilimlerin kraliçesi olan felsefede bulunur.

Gerçekten var olan İdealar ise veya hakiki gerçeklik akıl yoluyla kavranabilen İdealardan meydana geliyor ve onları konu alan episteme felsefeyi tanımlıyorsa, buradan duyusal şeyleri veya fenomenleri konu alan bilginin gerçek anlamda bilim sayılamayacağı sonucu çıkar. Başka bir deyişle, bilim veya doğa felsefesi, değişen doğal varlıkları konu almaları ve Platon'da, Aristoteles'in argümanının da gösterdiği üzere değişenin kesin bilgisinin olamaması nedeniyle, felsefe veya metafizik karşısında daha aşağı bir statüye sahiptir. Bununla birlikte, bilime veya doğa felsefesine onda metafizik karşısında daha aşağı bir değer verilmesi, bilimin reddedilmesi, fiziki dünyanın varoluşunun yadsınması anlamına gelmez. Tam tersine, Platon, Presokratik düşünürlerin açıklayıp hesabını veremediklerine inandığı fiziki dünyayı açıklayabilmek için fiziğin ötesine geçer ve bu anlamda metafiziği kurar. İşte burası, bize onun doğa felsefesini, yani kozmoloji, astronomi, fizik ve biyoloji üzerinden inşa ettiği doğa felsefesini verir. Bu doğa felsefesini ise onun “Timaeos” adlı diyalogunda buluruz.

Platon'un siyaset felsefesinde de Atina' da var olduğuna inandığı derin politik krizi ancak adaleti ve yurttaşlar için “İyi Hayatı” tesis edecek bir yönetim biçiminde bulacak olan Platon açısından, toplumdaki düzen ve adalet, bireydeki, bireyin ruhundaki düzen ve adaletten ayrılmaz. Bu ikisinin de esas evrendeki düzenden ayrılabilmesi mümkün değildir. Buna göre, teleolojik dünya görüşünde, sadece varlık, bilgi ve değer arasında değil, fakat evren, toplum ve birey arasında da bir süreklilik kuran Platon, Timaeos'ta evrende gözlemlediği düzen, ahenk ve güzellikten nasıl etkilendiğini açıkça hissettirir. Bu yüzden onun eserdeki temel amacı, evrendeki düzen ve güzelliği açıklamak olmuştur. Bu açıdan bakıldığında, onda evrenin amaçlı ve rasyonel bir failin eseri olarak ortaya çıktığını söylememiz gerekir. Başka bir deyişle, fiziki dünya veya bir bütün olarak evren, Demiourgos'un bir kosmos, yani düzenli bir evren yaratmak amacıyla, ezelden beri var olan kaosa veya şekilsiz maddeye, değişmez ve ezeli-ebedi bir modeli taklit ederek, matematiksel bir düzen yükleyen ilahi bir sanatçının eseridir.

İşte bu nedenle eserde, Platon'un ortaya koyduğu kozmolojinin temel ve açıklayıcı ilkesi, teleolojik bir ilke olarak ortaya çıkar. İlke ise, evrenin, sadece çeşitli parçalarında değil, fakat bir bütün olarak da olabilecek en iyi şekilde, yani iyi sonuçlara yol açacak şekilde düzenlenmiş olduğu ilkesidir. Başka bir deyişle, bu düzenleme, gelişi güzel veya rastlantısal olmayıp, bilinçli bir niyet ya da seçimin eseri olmak durumundadır. O, İdeaları model olarak alıp, dünyayı, doğanın imkan verdiği ölçüde yetkin bir varlık alanı şeklinde tasarlayarak yaratmış olan ilahi bir akıl ya da Demiourgos'un faaliyetiyle ortaya çıkar. Buradan hareketle, Timaeos'ta ortaya konan doğa felsefesi veya kozmolojinin, aynı zamanda dini bir anlamı olduğunu söyleyebiliriz. Doğayı canlı ve akıl sahibi bir yaratık olarak tasavvur eden Platon, bununla elbette, dünyanın veya doğanın bütünüyle düzenli ve güzel olduğunu anlatmak ister. Buna göre, doğanın davranışı da düzenli olmak, ondaki şeylerin de aynen akıl sahibi insanda olduğu gibi, gelişi güzel veya rastgele değil de, zorunluluk tarafından belirlenen doğanın izin verdiği ölçüde "en iyiden yana" olmak durumundadır. Bu ise hiç kuşku yok ki, evrendeki düzenin, sadece aklın ifadesi ya da tezahürü olmak anlamına değil, fakat anlama ve taklit etme açısından insan için de bir model olduğu anlamına gelir. Başka bir deyişle, evrenin düzeni, sadece entelektüel merakımızı gidermekle kalmaz, fakat bir yandan da ahlaki taleplerimizi karşılar. Biz, akıl tarafından düzenlenmek ve şekle sokulmak durumunda olan benliğimizde hayata geçirmek durumunda olduğumuz, bize iyi hayatı temin edecek düzeni onda buluruz. Bu da, Timaeos'taki kozmolojinin aynı zamanda ahlaki bir anlamı olduğunu ifade eder.

KAYNAK: FELSEFE TARİHİ KİTABI

__________________

English Preparatory Department
School of Foreign Languages
Assistant English Teacher
Ankara Baskent University
2017-18

“Benim, senden öncem ve senden sonram yok, yalnızca sen varsın...”
C.A - 31.12.2010 - ∞

English Language and Literature
Faculty of Humanities and Letters
Ankara Bilkent University
2010-15
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver
Cevapla

Etiketler
felsefe


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Platon Felsefesinde Doğa Felsefesi Nedir? Ne Değildir? Özellikleri Nedir? Kalemzede Felsefe 0 13 Eylül 2021 21:39