31 Ekim 2021, 18:26 | #1 | |
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Platon Felsefesinde Bilgi Nedir? Ne Değildir? Genel Özellikleri Nedir? Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Platon Felsefesinde Bilgi Nedir? Ne Değildir? Genel Özellikleri Nedir? Platon, ister metafiziğinden epistemolojisine ya da iddia ettiğimiz üzere, epistemolojisinden metafiziğine gitmiş olsun, metafiziksel epistemolojisinde, fazladan bilginin ontolojisini dikkate almıştır. Başka bir deyişle o, önce bilginin üç kurucu unsuru veya öğesi olduğunu öne sürmekteydi. Bu öğelerden birincisi özne veya bilen öznenin zihin hali ikincisi bilinen şey veya bilinen nesne, üçüncüsü ise sonuçta ortaya çıkan ürün anlamında bilgidir. O, işte bu yüzden epistemoloji tarihinde geliştirilmiş olan üç ayrı bilgi tanımının da, her birinin ilk örneğini vermek anlamında kaynağında bulunur. Buna göre Platon'un epistemolojisinde bilgi önce nesnesiyle tanımlanır; nitekim değişenin bilinemeyeceğini, bireylerin bilginin konusu olamayacağını ileri süren filozof, bilginin İdeaların bilgisi olduğunu savunmuştur. O, bilgiyi ikinci olarak bilen zihin üzerinden, öznenin kaydettiği entelektüel başarı yoluyla veya "entelektüel bir gelişme süreci" olarak tanımlar. Bilgi, onda üçüncü olarak “Temellendirilip hesabı verilmiş doğru inanç” şeklinde tanımlanır. Platon, bilginin doğası ve nesneleri konusunu “Devlet” adlı diyalogunda, ünlü Bölünmüş Çizgi Analojisi'nde ele alır. Dünyanın veya varlığın yapısını, daha önce de görmüş olduğumuz üzere, düalist bir metafizik üzerinden ortaya koyan analojide, bütün bir varlık alanı tek bir çizgiyle (AB) doğrusuyla gösterilir. Doğrunun konstrüksiyonu, modern insanın en son gelenin en iyi olduğu pozitivist ön kabulüne benzer bir biçimde, Platon'dan başlayarak özellikle Ortaçağ kültüründe çok kilit bir önem kazanacak olan "en yüksekte olanın en gerçek ve en değerli olduğu" ön kabulüne uygun olarak, dikey olmak durumundadır. Dikey doğru, dahası analojinin temelindeki orijinal-suret, asıl-kopya ilişkisini, yatay bir çizgiye göre çok daha iyi verir. Öte yandan, çizginin tamamen dışında ve altında, “Mutlak yokluk” dünyası, üstünde ise başka bir benzetmenin konusu yapılırken, Platon tarafından “varlığın ve bilginin ötesinde olduğu” söylenecek olan İyi İdeası bulunur. Çizgi, ortadan ikiye bölündüğü zaman, biri aşağıda (AD), diğeri yukarıda (BD) olan iki ayrı kesit elde ederiz. Bu iki kesitle, varlık yönünden Platon'un, biri akledilir İdealar dünyasına, diğeri ise gözle görülür veya duyu yoluyla algılanan fenomenler ya da görünüşler dünyasına karşılık gelen iki dünyalı metafiziğini elde ederiz. Metafizik açıdan hakikaten var olan İdealar dünyası olup, değişme içindeki fenomenler veya duyusal görünüşler dünyası onun bir yansıması, gölgesi veya suretidir. Nedensellik yukarıdan aşağıya doğru işlediğinden veya varlık bakımından hareket çizgide yukarıdan aşağıya doğru olduğundan, nesnel gerçeklikler, kendinden kaim varlıklar olarak İdealar, fenomenlerin varlık sebebidirler. Nedensellik, elbette aşkın olanın içkin nedenselliğidir. Yani duyusal dünyanın ötesinde olma anlamında görünüşler dünyasına aşkın olan İdealar, kendilerinden pay alan örnekler ya da asıllarına benzemeye çalışan bireysel kopyalar sayesinde dünyaya içkin hale gelirler. Platon'da nasıl ki iki ayrı varlık alanı varsa, söz konusu varlık alanlarına tekabül edecek şekilde, iki farklı biliş tarzı ya da türü vardır. Bunlardan biri İdeaları konu alan, ezeli-ebedi, zorunlu ve akıl yoluyla bilinebilir varlıklar olarak İdealara yönelen rasyonel felsefi bilgi anlamında epistemedir. Diğeri ise görünüşler dünyasının, akıl yoluyla değil de, duyu yoluyla idrak edilebilir fenomenlerine ilişkin sanı ya da kanaat anlamında doksadır. Söz konusu çizgi analojisi yoluyla, gerçekten bilinebilir olan şeylerin, sanı ya da kanaate konu olan inanılabilir nesnelerden farklı olduğunu öne süren Platon'a göre, sadece hakiki olan, gerçekten var olan bilinebildiği için bir tek İdealar bilginin nesnesi olabilirler. Buradan çıkan sonuç açıktır: Değişen hiçbir şekilde bilinemez. Değişenin belli bir zamanda belli bir türden olduğu, buna karşın daha sonraki bir zamanda söz konusu türden olmadığı için bir çelişki içerdiğini, kendinde çelişik olan bir şeyin ise gerçekte var olmadığını savunan Platon açısından bu, fenomenlerin, bireysel nesnelerin tam olarak bilginin konusu olamayacağı anlamına gelir. Duyusal dünya için, inanç ya da kanaatten daha fazlası söz konusu olamaz. Bu yüzden inançtan bilgiye, doksadan epistemeye doğru bir hareket, sadece zihin hali, bilme melekesi bakımından bir değişikliği değil, fakat bilgi ya da kavrayışa konu olan nesne yönünden de bir değişikliği gerektirir. KAYNAK: FELSEFE TARİHİ KİTABI
__________________ English Preparatory Department School of Foreign Languages Assistant English Teacher Ankara Baskent University 2017-18 “Benim, senden öncem ve senden sonram yok, yalnızca sen varsın...” C.A - 31.12.2010 - ∞ English Language and Literature Faculty of Humanities and Letters Ankara Bilkent University 2010-15 | |
|
Etiketler |
felsefe |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Platon Felsefesinde Bilgi Nedir? Ne Değildir? Genel Özellikleri Nedir? | Kalemzede | Felsefe | 0 | 13 Eylül 2021 21:23 |