13 Haziran 2021, 15:13 | #1 | |
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Felsefeyle Dünya Uygarlıklarının Felsefisi İlişkisi Nedir? Ne Değildir? Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Felsefeyle Dünya Uygarlıklarının Felsefisi İlişkisi Nedir? Ne Değildir? Ticaretle uğraşan, bu çerçeve içinde Akdeniz’i bir baştan diğerine kateden Yunanlıların meydana getirmiş oldukları pek çok şeyde, kültürel açıdan gerçekleştirmiş oldukları hemen bütün başarılarda, ana unsurları başka kültürlerden aldıklarını kabul etmek doğru olur. Gerçekten de onlar Fenikelilerden alfabenin yanı sıra, belli bir teknolojik birikim ve bazı dini düşünceler almışlardı. Mısır’dan, başkaca şeyler yanında, Yunan mimarisinin ana unsurlarını ve geometriyi getirmişlerdi. Babil’den ise astronomi ve matematik öğrendiler, birtakım dini düşünceler aldılar. Yunan hiçbir şekilde bir mucize değildi; o, tarihin vücut verdiği hoş bir tesadüf ve komşularla daha önceki kültürlerden alınan değerli derslerin bir ürünüydü. Yunanlıların bu kültürlenme sürecinin bir parçası olarak, Mısır tanrısı Osiris, Yunan’da bir Tanrı ya da yarı-tanrı diye bilinen Dionyssos olup çıkmıştı. Nitekim MÖ 6. yüzyılda Dionyssos’un oldukça kuvvetli gizler kültü Yunanistan’ın neredeyse tamamına yayılmıştı. Söz konusu Orpheusçu gizlere göre, dünyayı Titanlar yönetmekteydi. Bu Titanlar, tanrıların kralı ve Dionyssos’un babası olan Zeus’u doğuran Gaia’dan, yani yerden çıkmışlardı. Dionyssos Titanlarca öldürüldükten sonra, Zeus da bunun karşılığında Titanları öldürdü. İnsanlar, Yunan mitolojisine göre, işte onların küllerinden doğdular. Başka bir deyişle, insan doğası kısmen doğal, kısmen de ilahi bir yapıdaydı. Yunanlılar bunu, başkaca şeyler yanında, insan varlıklarının ebedi bir hayata sahip oldukları anlamına gelecek şekilde yorumladılar. Bu, hayatın kısa, kaba ve ilkel olduğu bir dünyada, kesinlikle çok olumlu karşılanan birdüşünce oldu. Yunan felsefesi, işte bu koşullarda mitoloji, mistisizm, matematik ve dünyada bir şeylerin iyi gitmediği algısının böyle bir birleşiminden doğmuştu. İlk Yunanlı filozoflar kendilerini birçok yönden zorlu koşullar altında buldular. Kültürlerinin oldukça zengin ve yaratıcı bir kültür haline gelmekte olduğunun fakat bir yandan da kıskanç ve kendileriyle rekabet halindeki kültürler tarafından kuşatıldığının farkındaydılar. Böyle büyük ve önemli kültürlerin aniden istila edilmeleri ve bilinen dünyadan tamamen silinmeleri, pek de alışılmadık bir şey değildi. Savaşın yok edemediğini, doğanın tahrip ettiği de oluyordu. Vebanın kentleri adeta sessiz ordular gibi silip süpürdüğü çok olmuştu. Öngörülemeyen, öngörülemediği için çoğunlukla trajik bir yapıkazanan hayatın, her şeye rağmen çok değerli olduğu kavranmıştı. İnsanın üzerinde hemen hiçbir kontrolünün olmadığı bir dünyada, kaderkavramı doğallıkla çok önemli bir rol oynamıştır. Fakat Homeros’un zamanında Yunanlıların kaderi tanrılarla tanrıçaların keyfi kararlarına bağladıkları yerde, 6. yüzyılın filozofları şeylerin gerisindeki kalıcı bir düzene, onları anlaşılır hale getirecek istikrarlı bir temele yöneldiler. Tanrıların kaprisleri ve keyfi kararları yerine, birtakım ilkelerin olması gerekiyordu. KAYNAK: FELSEFE TARİHİ KİTABI
__________________ English Preparatory Department School of Foreign Languages Assistant English Teacher Ankara Baskent University 2017-18 “Benim, senden öncem ve senden sonram yok, yalnızca sen varsın...” C.A - 31.12.2010 - ∞ English Language and Literature Faculty of Humanities and Letters Ankara Bilkent University 2010-15 | |
|
Etiketler |
felsefe |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Felsefenin Ortaya Çıkışında Doğu Uygarlıklarının İlişkisi Nedir? | Kalemzede | Felsefe | 0 | 13 Ekim 2020 18:13 |
Felsefenin Ortaya Çıkışında Dünya Uygarlıklarının İlişkisi Nasıl Oldu? | Kalemzede | Felsefe | 0 | 26 Eylül 2020 18:12 |