IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  reklamver

Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 27 Ekim 2020, 21:24   #1
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Siyaset Felsefesinde Devlete Öncelik Veren Siyasi Kuramlar Nedir?





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Siyaset Felsefesinde Devlete Öncelik Veren Siyasi Kuramlar Nedir?

Birey, toplum ve devlet gerilimli ilişkisinde, özellikle devletin bireylerden bağımsız bir varoluşa sahip olduğunu düşünen filozoflar, devleti kendinde varlık olarak kurgulayarak, başlıca sadakat odağı haline getirirler. Bu düşünürlere göre devlet, bireylerin toplamından fazlasını ifade eden organik bir yaşam biçimidir.

Organik toplum kuramı yine liberalizm ve sosyalizm gibi 19. yüzyılın bir ürünü olan milliyetçilikte ve ulus-devletle birlikte beliren Rousseaucu cumhuriyetçilikte asıl olarak kendisini gösterse de, kuramın kökenleri Aristoteles’te bulunabilir. Aristoteles insanı “Toplumsal/siyasal hayvan” olarak tanımlarken siyaseti de insanın varoluşsal koşulu olarak belirler. Bu açıdan toplumun/siyasetin olmadığı bir yerde kişi olarak insandan da söz edilemeyeceğine göre, toplumsal olanın özel olana önceliği vardır. Bu öncelik kent-devletinin kendi kendine yeten en küçük birim anlamında bir erek olmasından kaynaklanır (Aristoteles 2004, s. 33). Aristoteles kendi kendine yeterliliği, başka bir deyişle erek oluşu, şehir ve canlı organizma arasında kurduğu bir analojiyle açıklar. Nasıl ki bir canlı farklılaşmış fonksiyonların toplamına indirgenemezse, Aristoteles için şehir de yurttaşların toplamından farklıdır:

“Bir şehir (…) birbirine benzemeyen parçalardan oluşur. Bir canlı yaratığın (hayvanın) beden ve ruhtan, ruhun akıl ve tutkudan, bir çiftin koca ve karıdan, bir işyerinin efendi ve köleden meydana gelmesi gibi, bir şehir de bütün bunlardan ve hepsi ayrı ayrı daha birçok şeyden oluşur” (Aristoteles 2004, s. 74).Hem Aristoteles’in hem de Rousseau’nun görüşlerinde siyasal toplumun önceliğine mal edilmiş bu nitelikler, özellikle ulus-devletlerin kurulmasından sonra, siyasal toplumun taşıyıcısı olarak vurguyu devlete kaydıracaktır. Aristoteles’te toplum, Rousseau’da siyasal toplum olarak adlandırılan organizma, Fransız Devriminin -her ne kadar bir amaç olarak hedeflememişse de- devlet ve toplum arasında kurduğu paralellik sonucunda, devletin kendisini oluşturan bireylerin akılcı tercihlerinden bağımsız, objektif bir düzen olarak değerlendirilmesine yol açar. Bu açıdan devlet, bireylerin karşılığında kamu hizmeti üstlenerek bazı korunmaları elde ettiği bir mekanizma olmayıp, bütün bireysel seçimlerin ön koşulunu oluşturur.

Devletin bireysel seçimlerin ön koşulu olarak varlığı, bireylerin ahlakiliğinin ancak içinde bulundukları toplum dolayımıyla varoluşunun bir sonucudur. Organik devlet anlayışına göre bireyler içinde bulundukları toplumsal yapıdan büsbütün bağımsız seçimlerde bulunamazlar; çünkü bireyler için sunulan seçenekler, bireyin içinde doğduğu toplumun onayından geçer. Bu durumda hukuki ya da siyasi kurumların kendileri, bireylerin özgür irade ile seçimlerinin ürünleri değil, bizzat seçeneklerin yaratıcısıdırlar. Devlet ise bireylerin kendiliğinden yaratamayacakları bu kurumların süreklilik ve istikrarının cisimsel bir ifadesidir. Devletin bireylerden ayrı ve bireysel çatışmaların üzerinde bulunan objektif bir düzen olarak kavranışı, en iyi ifadelerinden birini G. W. F. Hegel’de bulur.

Hegel devleti, sivil toplumu oluşturan tek tek bireylerin üzerinde bulunan ve bireylerin arasındaki ilişkileri düzenleyen objektif bir hukuk düzeni olarak tanımlar. Bütün sosyal düzen de, bu egemen gücün eseridir ve devletin yokluğunda sosyal düzen bozularak kaotik bir ortam baş gösterir. Bunun nedeni bireylerin, liberal kuramların ileri sürdüğü gibi yalnızca bireysel çıkarlarının peşinden koştukları bir durumda, bireysel çıkarlarından bağımsız olarak objektif kurumları yaratmalarının olanaklı olmayışıdır. Bu nedenle Hegel ve objektif devletin tüm savunucuları, devletin tarihte ve gelenekte evrimsel olarak oluştuğunu ileri sürerek onu, çıkarlar ya da doğal haklar gibi bireysellik kazandıran ilkelerden bağımsız olarak ele alırlar. Organik devletin savunucuları için devlet, liberal kuramların aksine, bireylerden bağımsız bir gerçekliktir. Başka bir deyişle, organik devlet savunucuları için devlet kavramı ontolojik bir gerçekliktir. Devletin olmadığı bir ortamın kaosa dönüşme tehdidi ve devletin ahlaki önceliği düşünüldüğünde, organik devlet savunucuları açısından devlet, başlı başına ortak iyi ve kendinde bir amaçtır.
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

__________________

English Preparatory Department
School of Foreign Languages
Assistant English Teacher
Ankara Baskent University
2017-18

“Benim, senden öncem ve senden sonram yok, yalnızca sen varsın...”
C.A - 31.12.2010 - ∞

English Language and Literature
Faculty of Humanities and Letters
Ankara Bilkent University
2010-15
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet reklamver
Cevapla

Etiketler
felsefe


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Siyaset Felsefesinde Topluma Öncelik Veren Siyasi Kuramlar Nedir? Kalemzede Felsefe 0 27 Ekim 2020 21:24
Siyaset Felsefesinde Bireye Öncelik Veren Siyasi Kuramlar Nedir? Kalemzede Felsefe 0 27 Ekim 2020 21:24
Siyaset Felsefesinde Devletin Toplumsal Önemi Nedir? Ne Değildir? Kalemzede Felsefe 0 27 Ekim 2020 21:24
Siyaset Felsefesinde Devlet Kavramı Nedir? Ne Değildir? Nasıldır? Kalemzede Felsefe 0 27 Ekim 2020 21:13
Siyaset Felsefesinde Siyaset Bilimi ile Siyaset Felsefesinin İlişkisi Nedir? Kalemzede Felsefe 0 27 Ekim 2020 21:13