27 Ekim 2020, 18:39 | #1 | |
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0) | Ahlak Felsefesinde Fatalizm (Kadercilik) Felsefe Anlayışı Nasıldır? Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. Ahlak Felsefesinde Fatalizm (Kadercilik) Felsefe Anlayışı Nasıldır? Eski Çağ’daki birçok öğretiye göre olaylar zorunluluk (Anagke) veya kader (Fatum) tarafından yönetilirdi. Zorunluluk veya kader de tanrıların bile boyun eğdiği esrarlı ve hâkim kuvvetlerdi. Gücü her şeye yeten bu kader, Yunan trajedisinde olduğu gibi Eski Çağ felsefelerinde ve özellikle Stoacılar‘da kendini gösteriyordu. Stoacılar’a göre, insanoğlu, dış olayları değiştiremezdi. Kaderden kurtulmanın tek yolu, olayları kabul etmekti («Kader, direneni sürükler, razı olanı ise güder»). Demek ki, hürlük, tamamen, bir iç gerçek olarak görülüyordu. Hıristiyanlık ve Tanrı’nın hikmetine inanışla birlikte, bu mesele, büsbütün güçleşti çünkü insan davranışlarında, seçme ve karar verme hürlüğünün varolduğunu ve bu yüzden insanın kurtuluşu veya lânetlenmeyi hak ettiğini kabul etmek gerekiyordu. Yani insan gücünü bağdaştırmak zorunluydu. Bu ilahiyat meselesine birçok çözüm yolu bulundu. Plotinos, Tanrı’nın hür olmayı önceden belirlediğini, Aquinolu Thommaso, Tanrı’nın ebedi olduğunu, her şeyi hattâ geleceği ve dolayısıyla insanın gelecekteki fiillerini de gördüğünü, bunlar serbestçe kararlaştırılmış olsa bile durumun değişmediğini, Malebranche, Tanrı’nın bizim kararımız «vesilesi»yle etkiyi meydana getirdiğini ileri sürdü. Bununla beraber, önceden belirlenme teorileri, hürlüğü, tanrı hikmetine feda ediyordu. Bilimsel düşünüşün gelişmesiyle birlikte, kadercilik, bilimsel gerekircilik karşısında geriledi. Çünkü, bilimsel gerekircilik, tabiat zorunluluklarını daha iyi yenmek için bunları öğrenmeye çalışıyordu. Zorunluluk, bir kere öğrenilince Spinoza’nın belirttiği gibi, kader olmaktan çıkarak hürlüğe dönüşüyordu. Demek ki, önceden kestirilemeyen akıldışı mutlak diye bir şey yoktu; yani kör bir kader söz konusu değildi. Antik Çağ kader kavramının son sığınağı olan rastlantı da, yavaş yavaş istatistik hesaba dönüşmektedir. [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
__________________ English Preparatory Department School of Foreign Languages Assistant English Teacher Ankara Baskent University 2017-18 “Benim, senden öncem ve senden sonram yok, yalnızca sen varsın...” C.A - 31.12.2010 - ∞ English Language and Literature Faculty of Humanities and Letters Ankara Bilkent University 2010-15 | |
|
Etiketler |
felsefe |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Ahlak Felsefesinde Fatalizmin (Kadercilik) Özellikleri Nedir? | Kalemzede | Felsefe | 0 | 27 Ekim 2020 18:39 |
Ahlak Felsefesinde Fatalizm (Kadercilik) Kavramı Nedir? Ne Değildir? | Kalemzede | Felsefe | 0 | 27 Ekim 2020 18:39 |
Ahlak Felsefesinde Liberteryenizm (Özgürlükçülük) Anlayışı Nasıldır? | Kalemzede | Felsefe | 0 | 27 Ekim 2020 18:39 |
Ahlak Felsefesinde Determinizmin (Belirlenimcilik) Ortaya Çıkışı Nasıldır? | Kalemzede | Felsefe | 0 | 27 Ekim 2020 18:23 |
Eğitim Felsefesinde İdealist Felsefe Anlayışı Nedir? | Kalemzede | Felsefe | 0 | 26 Ekim 2020 15:23 |