IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  digitalpanel

Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 20 Aralık 2014, 14:41   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Boğa ve Venüs'ün Mitolojisi




BOĞA VE VENÜS’ÜN MİTOLOJİSİ
Siz de Oğlak gibi, Boğa olarak, Zodyak’m en eski takımyıldızlarından olma gibi bir ayrıcalığınız var. Boğa burcu, astrolojik olarak, cinsel zevkin ve üremenin bir burcu idi ve hâlâ de öyledir, çünkü Boğa doğduğu zaman, tabiat çok fazla cinsel istek uyandırıyordu ve bereketliydi. Burcunuzun sadece boğayı değil, kutsal bir boğayı temsil ettiğini duymuşunuzdur. Bu kutsal boğa üremenin sembolüdür. Tarihçiler, Boğa’nın takımyıldızlarının M.Ö. 4000 ile 2000 civarlarında adlandırıldıklarmı söyler. Eski zamanlarda, Mısır, Girit ve Asurlularda birçok heykel vardı, çünkü bu kültürler Romalılar gibi boğaya taparlardı. Boğanın üremeyi simgelemesi Mısırlı çiftçilere dayanır. Mısırlı çiftçiler Nil nehrinin tarlaları öküzlerle sürülecek kadar geri çekildiğinde, Boğa’nın gökyüzünde yükseldiğini fark etmişler.

Bu eski kültürlerde, Boğa’nın ve Ay tanrılarının mitolojileri birbirlerine bağlantılı giderdi. Boğa, dişi Ay’ın erkek rolünü üstlenirdi, çünkü eskiler her iki cinsin de yeni bir hayat ve yeni mahsul için gerekli olduğunu biliyordu. Bu arada, çiftçiler iyi bir mahsul alabilmek için dolunay ya da hilal ay yerine, belirginleşen ay (hilal ile dolunay arasındaki Ay’ın görünümü) vakti ekim yapılmasının iyi olduğunu düşünürlerdi. Astrolojik olarak, bu zamanlamayı anlayabiliyoruz, çünkü bugün biz bir şeye başlarken yeni ay zamanında yapılmasını tavsiye ederiz ve dolunayda da neticelerini alırız.

Eski zamanlarda, astrolojik Zodyak henüz gelişme aşamasındayken, Boğa Zodyak’m ilk burcuydu. Bu sıranın nasıl oluştuğu tam olarak bilinmemektedir. Ekinoksların sözde sapmalarından kaynaklanmış olabilir. Bunun anlamı, Zodyak’m ilk yıllarında ilkbahar noktası Nisan sonu ya da Mayıs başı yerine Marta rastlıyordu, tıpkı şimdiki gibi. Yine de, Boğa, Zodyak’m birinci ya da ikinci burcu olması önemli değil. Boğa’nın duyularının gelişmiş olmasından ötürü, bu burç Zodyak’m en iyi üreticilerinden biridir. Ona güvenen kişileri yarı yolda bırakmaz, somut neticeler almakta üstüne yoktur. O yüzden, bugün Koç Zodyak’m ilk burcudur. Boğa’nın tüm nitelikleri daimi kalacaktır.

Boğa takımyıldızının bir parçası olan Aldebaran, bu takımyıldızının en parlak yıldız idi ve hâlâ da öyledir. Gökyüzündeki on dördüncü en parlak yıldızdır. Boğanın gözleri olarak bilinir, çünkü Boğa’nın on beşinci derecesinde, takımyıldızının tam ortasında bulunur (Her bir burcun otuz adet derecesi vardır). Romalılar Aldebaran’ı ana yıldız olarak görürlerdi, çünkü astrologlar tüm boylamları bu yıldıza göre ölçerdi. Zodyak Kuşağı’nm başlangıç noktası olarak kabul edilirdi.

Boğa bereketli mahsulleri yaratmak için vardı. Kişiliğinin getirdiği sorumluluk duygusu gerekliydi. Başarıya ulaşmak için gerekli olan şey üç burçta mevcuttur (Boğa, Başak ve Oğlak). Astrolojik olarak, Boğa’nın işine ne kadar bağlı olduğunu biliyoruz1. Hedefine ulaşmak için sabırla çalışır. Boğa, ağır ve istikrarlı bir biçimde çalışarak tüm işlerin üstesinden gelir. Tarım işinde de tarzı aynıdır. Telaş etmeye gerek yoktur. Boğa, önümüzde kırmızı bir bayrak sallanmadığı sürece, bu şekilde davranmamız gerektiğini öğretir. Çünkü öyle bir durumda boğa öfkeli olacaktır. Bazı astrologlar, bu durumda Boğaların sakin halinden bir anda vahşi ve duygusal bir hale dönüştüklerini söylerler. Bu da dişilere ait özelliklerdir. Astrolojide, Boğa dişi olarak bilinir. Bu, Boğa kadını ya da erkeği feminen olduğu anlamına gelmez. Bunun anlamı, Venüs’ün yönettiğidir. Boğa erkekleri şarap, lezzetli yemek gibi hayatın zevklerinden daha fazla keyif alırlar. Bu hassasiyet dişilikten gelmektedir. Venüs’ün yönettiği bu burç, daha kültürlü ve zariftir. Sanatsal yetenekleri yüksektir.

Burada yer alan birkaç mitoloji Boğa’nın çok bilinen eğilimlerini ve şehvet düşkünlüğünü anlatmaktadır. Bu hikayeler, sevgiye, cinselliğe dayalı olduğu gibi, aynı zamanda Boğa’nın güçlüklerin üstesinden gelme yeteneğine de değinmektedir. Burada aynı zamanda, maddi başarıyı elde etmek için ne kadar ileri gidebileceğini anlatan bir hikaye de bulunmaktadır. Hikaye bir tuzağı anlatmaktadır, ne mutlu ki, tüm Boğalar bu tuzağa düşmezler.

İŞTAR VE GILGAMIŞ

Sümerler Boğa’yı Cennetin boğası olarak tanımlardı. Yakın mitolojide İştar (Venüs’ün daha şehvetlisi) haşin ve cesur bir erkek olan Gılgamış’a aşık oldu. İştar aşk hakkında kötü bir üne sahipti. Bağlı değildi, güvenilmezdi. Bu yüzden Gılgamış onu reddetti. İştar söylenerek babası Anu’ya gitti. Anu tanrıların kralıydı. Babasından, onu reddeden Gılgamış’ı öldürmesi için çok güçlü ve dev gibi bir boğa yaratmasını istedi. Bu boğa Cennetin boğası olacaktı. Bu hayvan Boğa (Boğa burcu) oldu. Gılgamış bu dev boğa ile savaştı ve zafer kazandı. Bazı uzmanlar Gılgamış’m hürmete layık bir yaşamı temsil ettiğini söylerler. İştar’m Gılgamış’ı öldürtmek konusundaki başarısızlığı ileride sahip olacağı gücüne sebep oldu. (Gılgamış mitolojideki ilk etkili kahraman olarak anılır ve “Kova ve Venüs’ün Mitolojisi”nde daha ayrıntılı ele alınacaktır.)

ZEUS’UN AŞKI VE EUROPA

Yunan mitolojisinden başka bir hikaye de cinselliği vurguluyor, ama aslında Boğa güzelliği ve inceliği sembolize eder. Göklerin tanrısı Zeus Sidon Kralının kızı Europa’ya aşık oldu. Zeus (Jüpiter) daha önce birçok kıza aşık olmuştur ama Europa kesinlikle farklıydı. Europa, nefes kesecek kadar güzel, masum ve gençti. Bir gün Europa “iki kıta”nm kadının şeklini aldığını ve kendisine hükmetmeye çalıştığını rüyasında gördü. Kıtanın birinin adı Asya’dır, diğer kadının adı yoktu, ama İkincisi Zeus’un sonunda Europa’ya sahip olacağım söyledi. Europa bu kabustan uyandı ve deniz kıyısına, arkadaşlarının yanma gitmeye karar verdi.

Hikayeye göre, Europa masum bir biçimde, tüm güzel çiçekleri şafak vaktinde yanma çağırdı. Tüm çiçekler Europa gibi, mükemmelliğe ulaştı, çeşitli renkler saçtı, çok yoğun ve mis gibi kokular yaydılar. Europa’nm haberi olmadan göklerin kralı Zeus, onu ve eşsiz güzelliğini seyrediyordu. Bu sırada, Venüs, Zeus’un kalbini delmesi için Cupid’i (aşk tanrısı) gönderdi ve Zeus aniden Europa’ya aşık oldu. Zeus Europa’yı baştan çıkarmaya karar verdi. Karısı Hera, uzaklardaydı ama Zeus çok yakışıklı bir boğa kılığına büründü. Çehresinde gümüş bir çember ve boynuzları da hilal ay biçimde idi. Europa ve arkadaşları bu heybetli güzellikten çok etkilendiler. Boğa Europa’nm önünde eğildi ve boynuzlarına çiçekler asmasına izin verdi. Europa boğanın sırtına bindi ve arkadaşlarını da çağırdı ama diğerleri daha binmeye yeltenirken boğa hızla ayağa kalktı ve denize daldı. Orada onları Zeus’un ağabeyi Neptün tanrısı (Poseidon) ve diğerleri karşıladı. Deniz salyangozları boynuzlarını savuruyor ve su perisi yunuslara biniyorlardı.

Europa’nm bu hareketli ortamdan başı dönmüş ve biraz da korkmuştu. Europa, boğanın boynuzlarına sarıldı ve mor elbisesini kuru tutmaya çalıştı. Europa, boğasının bir tanrı olduğunu düşündü, ama kimliğini tam olarak bilemiyordu. Nereye gittiğini bilmiyordu, evinden çok uzakta olduğu bu yerde onu yalnız bırakmaması için boğaya yalvardı. Zeus ona endişelenmemesi gerektiğini ve Girit’e gittiklerini söyledi. Zeus onunda bir ağacın altında sevişti ve Europa ona üç çocuk verdi. Bu çocuklardan ikisi Minos ve Rhadamanthus idi. İkisi de daha sonra, ölümün yargıçları olacaklardı.

AFRODİT VE YARIM DENİZ KABUĞU

Venüs’ün bir diğer ismi olan Afrodit “deniz köpüğünden doğan” anlamına gelmektedir. Okyanus’un yeşil köpüklerinden gelmiş ve yarım bir deniz kabuğunun içinde büyümüştü. Çok güzel ve uzun saçları vardı. Deniz ya da okyanus insanın bilinçaltının ve yaratımı simgeler. Efsaneye göre, Venüs’ün sevgilileri onun altın bir ışık altında yıkandığını söylerlerdi. Bir tanrıça gibi, sevgililerinin beş duyularına hitap eder ve aşk kıvılcımları saçardı. (Venüs’ün görevi evlilik yaratmak değil aşkı başlatmaktır diğer gezegenler bu sonucun etkilerinden uzaklaşmış olmalıdırlar. Bunu daha sonra Terazi burcunda göreceğiz.)

KRAL MİNOS VE MİNOTAUR

Minotaur hakkmdaki bazı mitolojiler, Boğa’nın sevgilisine verdiği desteği ve sevdiklerinin korkularını yenmesine yardımcı olduğunu gösterir. Hikayede, Posiedon (Neptün) Kral Minos’a sıradışı ve çok çekici bir boğa gönderir ve onu kurban etmesini emreder. Ne var ki, Kral Minos bu güzel hayvanı tutmaya karar verir. Neptün ve tanrılar buna çok sinirlenir o yüzden buna karşılık kralın karısı Kraliçe Pasiphae’nm şehvet duygularını azdırır. Kraliçe boğayla ilişkiye girer ve sonra ona bir çocuk verir. Bu çocuk yarı insan, yarı boğa olan bir canavar olan Minotaur’dır. Ne yaptığını bilmeyen Kral Minos bu hayvanı saklar ve büyük kaşif ve labirentin mimarı Deadalus’dan bu hayvanın kaçamayacağı bir yer inşa etmesini ister. Minotaur’ı hapsederler ama kurban edilen insanlar bu yaratık için yeterli olmamaya başlar. Hatta bu canavar giderek daha çok isteklerde bulunur ve giderek daha fazla insan kurban edilmeye başlar.

Kral Minos, Boğa burcunun şiddete ve önüne geçilemez tutkularına esir olma eğilimini yansıtmaktadır (aslında bu Akrep’in etki alanıdır) ama bu tutkuları giderek büyüyünce ona zarar vermeye başlayınca, Boğa bununla başa çıkamayacağını anlar. Kral Minos’un bu canavarla başa çıkabilmek için yaptıkları saldırgan bir tutumdan ziyade, pasif bir tutumdu. Onu hapsetti. Bu Boğa’nın tipik bir davranış biçimidir. Boğa sakin kalmayı tercih eder çünkü asıl canavar onun içindedir. Yine de, sürekli kendini kontrol ederek sakin kalmaya çalışmak da iyi bir şey değildir. Boğa kendi pasifliğinin esiri olabilir. Boğalar bazen yaşamla mücadele etmek yerine, gelişi güzel yaşamayı tercih edebilirler.

Kral Minos’un hikayesinin devamında, Yunanistan’a, bu yaratığı beslemek için yeni kurbanlar getirilir. Theseus bu kurbanlardan biridir. Theseus canavarı öldürmek ister, o yüzden Kral Minos’un kızı Ariadne’den yardım ister. Ariadne, Theseus’a bu istekleri bitmeyen yaratığın bulunduğu bodrum katma giden yolun haritasını verir ve korkusuzca Theseus’un yolunu aydınlatır. Sonunda Theseus Minotaur’u vahşice öldürür ama Ariadne’yi kalpsizce ortada bırakır. Ariadne, ona yardım etmekle, onun kahraman yönünü ortaya çıkarmıştır, ama o kızı terk etmiştir (Ariadne daha sonra Dionysus’la yeni bir ilişkiye girer).

Bu hikayede, Boğa’nın sevgilisine nasıl ışık tuttuğunu görüyoruz. Aşkın gücüyle, sevgilisinin kendi potansiyelini keşfetmesi için ona yardım ettiğini öğreniyoruz. Eski zamanlarda, genellikle kadınlar erkeklerinin yanında yer alırdı, engelleri aşmasına yardım ederdi ama şimdiki zamanda bu durum tam tersine dönmüştür. Erkekler artık eşleri için aynı şeyi yapmaktadır. Boğa genellikle destek olmayı sever ve bunu çok da iyi yapar.

Yine de, Theseus’un Ariadne’ı bu şekilde yüzüstü bırakması kötü bir davranıştı. Bu sürekli tekrarlanan konu, Boğa’nın, biri artık yeteri kadar güzel değilse ve artık işe yaramıyorsa yüzüstü bırakacağı fikrini akla getiriyor. Venüs şu soruyu sormamıza neden oluyor. Eğer bu topraklar için yeterince iyi değilsek ne olacak? Bu hikaye, Venüs’ün güzelliğe, lükse ve egemen olmaya daha fazla eğilim olduğunu gösteriyor ve uyarıyor. Yüzeysel şeylere fazla önem vermek incitici olabilir. Bu hikayede, Ariadne’nin durumunda, olayları değiştirebilmek için yapılabilecek fazla seçenek yoktu ama bu hikaye “hayatın adil olmadığı”nı hatırlatıyor. Boğa sonunda maddi şeylerin bir ilişkiyi oluşturamayacağını keşfediyor. Bir ilişki de kişilerin önemli değerlere ve niteliklere kıymet vermesini umut ediyorum. Elbette bu Venüs’ün görevi değil (Venüs ilişkileri başlatır, ama sürmesi için bir şey yapmaz). Diğer gezegenler buna yardımcı olacaktır ama bu zor bir hedeftir.

MİDAS VE ALTIN DÜNYASI

Boğa’ya uyarlanan başka bir mitoloji daha vardır. Bu hikayeyi çocuklar bile bilirler. Bu Kral Midas’m ders veren öyküsüdür. Kral Midas, tıpkı Boğa gibi servete önem verirdi ama Boğa’nın aksine, her anlamda materyalistti. Kral Midas çok daha fazla altın istiyordu ve bu dileği kabul oldu. Sonunda altının her şeyi elinden aldığını gördü. Hikayeye göre, dokunduğu her şey aniden altına dönüşüyordu. Bu masal, Boğa’yı, mala fazla önem vermemesi konusunda uyarmaktadır. însan ilişkileri her şeyden değerlidir. Bu hikaye, Venüs’ün ilkesini fısıldıyor gibi görünüyor: İnsan sevgisi olmadan hayat boş ve anlamsızdır.

Bu burcun en önemli yeteneklerinden biri kaynakları çok iyi kullanması ve büyütebilmesidir. Çiftçiler toprakla uğraşır ve farklı metotlar uygulayarak, tabiatın nimetlerinden en iyi biçimde faydalanmaya çalışırlar. Bir şeyi yetiştirmek, istikrar ister. Yavaş bir süreci olan işlerde sabır çok önemlidir. Boğa’da da bu yeteneklerden bolca bulunmaktadır. Önemli nokta, ne kadar çok kaynağınızın olduğunu görebilmektir ve bu kaynakları kullanmayı iyi bilmek gerekir. Boğa, büyümeyi arttırır ama kontrolden çıkmasına izin vermez. Bir toprak burcu olan Boğa, bu gelişmeyi dengede tutar ve bu yüzden, Boğa’nın yetiştirdiği yiyeceklerin bereketi insanlar için güven oluşturmaktadır. Yiyecek kendi hayatım, ailesini ve toplumun yaşamını devam ettiren bir öğedir. Bu yüzden Boğa büyük bir üreticidir. Yatırımları büyütürken, kendisinin ve diğerlerinin geleceğini de garanti altına alır.

Alıntı

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları eglen sohbet sohbet
Cevapla

Etiketler
boğa, mitolojisi, ve, venüsün


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Minotor: Yarı İnsan Yarı Boğa (Yunan Mitolojisi) Elysian Felsefe 0 21 Mart 2014 17:57
Aphrodite (Venüs) Amelia Felsefe 0 15 Şubat 2014 13:38
İnka Mitolojisi Nedir?, İnka Mitolojisi Tanımı, İnka Mitolojisi Hakkında Violent Felsefe 0 14 Şubat 2014 20:53
Nors mitolojisi - İskandinav Nors mitolojisi (Din ve felsefe) Sevda Felsefe 0 29 Aralık 2011 04:06