Dionysos'un akıl hocası ve ikinci babası, sarhoş bilge Seilenos, her zamanki gibi içip dolaştığı bir sırada, Frigya'da kaybolur. Artık tesadüfen Midas'ın gül bahçesine mi girer, yoksa sızıp kaldığı yerde köylüler tarafından mı bulunup götürülür, her nasılsa soluğu Frigya kralı Midas'ın sarayında alır. Midas, Seilenos'u tanır ve onu günler boyu en güzel bir biçimde ağırlar. Buna karşılık Seilenos da kral ve kralın dostlarını anlattığı hikayeler ve söylediği şarkılarla eğlendirir. Midas, Seilenos'la Dionysos'u tekrar bir araya getirdiği zaman, Dionysos, Midas'ın Seilenos'a hürmette kusur etmemesini ödüllendirmek ister. "Bana bir dileğini söyle, yerine getireyim" der. Midas, efsaneye göre, dokunduğu her şeyin altına dönüşmesini dilemiştir. Dionysos, kralın bu dileğini yerine getirmeyi kabul eder, ancak daha iyi bir dilekte bulunmadığı için de kral adına için için üzülür. Yeni ve olağanüstü gücünü büyük bir heyecanla ve derhal bir meşe dalı ile kaya üzerinde denemekten kendini alamayan Midas, dokunduğu her şeyi altına çevirebildiğini görünce mutluluktan havalara uçar. Bunu güzel bir ziyafet çekerek kutlamak isteyen Midas, sarayına seğirtir; fakat sofrada olup da dokunduğu her şey, ekmek, şarap, et ve bunların yanı sıra kızı da altına dönüşür. Midas, kendi ağzıyla kendi başına nasıl bir felaket getirmiş olduğunu anlamakta gecikmez. Açlıktan ölmek üzeredir ki Dionysos'un huzuruna varıp tanrıya onu bu illetten kurtarması için yalvarır. Dionysos, Midas'a ellerini Paktolos Nehri'nde (Gediz Irmağı'nın bir kolu olan Sart Çayı) yıkaması gerektiğini söyler. Şarap tanrısının dediğini yapan kral, ellerini Paktolos'un şifalı sularına daldırır daldırmaz, sihirli gücünün nehre geçtiğini, böylece de nehrin kıyısındaki kumların birdenbire altın rengine döndüğünü görür. Kral kurtulurken Sart Çayı da kumlarının dillere destan rengine kavuşmuş olur.