Bir ölümlünün kılığına bürünüp sahilde oturduğu bir sırada, Dionysos, bazı gemicilerin saldırısına uğrar. Adamların niyeti, görünüşünü zengin bir prensinkine benzettikleri bu adamı kaçırıp fidye istemek ya da onu köle pazarında satışa çıkarmaktır. Onu bağlamaya çalışırlar, ama Dionysos'u zaptedebilecek bir ip yok gibidir. Vücuduna geçirilen halatların tümünü bir bir koparan Dionysos, birden vahşi bir aslana dönüşür ve adamların gemisinin üzerine yırtıcı bir ayı salar. Geminin üzerinde kalan denizciler ayı tarafından parçalanırlar, canlarını kurtartmak için denize atlayanlarsa, tanrının merhameti sonucu, birer yunusa dönüştükleriyle kalırlar. Badire sona erdiğinde, olaya karışan gemiciler arasında insan biçimini korumayı başarabilen tek kişi, geminin dümencisi Akoites olur, zira dümenci en başından beri Dionysos'u nişanelerinden tanımış ve gemicilerin saldırısına engel olmaya çalışmıştır. Benzer bir efsanede, bu kez Naxos Adası'na gitmek üzere Tyrrhenoi ya da Tyrsenoi denen korsanların gemisine binen Dionysos, denize açıldıktan bir süre sonra rotayı Naxos yerine Anadolu'ya kıran adamların asıl niyetini anlar anlamaz gemiyi deyim yerindeyse tam bir cangıla çevirir. Güverteyi sarmaşıklar sarar, kürekler ve yelkenlerin bağlandığı direkler yılanlara dönüşür. Korsanlar, nereden geldiklerini anlamadıkları, kulakları sağır edici bir flüt sesi yüzünden deliye dönüp birer birer denize atlar, suyla buluşur buluşmaz da kendilerini bir yunus balığına dönüşmüş olarak bulurlar.