Öncelikle Yunan mitolojisinde iki Eros bulunduğunu söyleyerek başlayalım. Biri Orpheusçuların Kozmik Yumurta'dan çıkan Phanes adıyla bildikleri, Hesiodos'unsa sadece Khaos'tan türemiş Eros diye andığı, ilk Eros, diğeri ise güzellik tanrıçası Afrodit'e köpüklerden doğduğu andan itibaren eşlik etmiş ve bazı kaynaklara göre de onun oğlu olan, muzip aşk tanrısı Eros. Bu ikisi aynı tanrı dahi olsa mitolojik hikayelerde birbirleriyle karışmazlar, çünkü ikinci Eros'un, "varlıkları meydana getirici güç olarak aşk" anlamındaki ilk Eros'tan daha sonra ortaya çıkmış olduğu kesindir. Biz Yunan aşk tanrısı Eros dediğimizde elbette mitolojik karakterler arasında aşk çekimi uyandırma yeteneğine sahip olan, muzip, genç Eros tanrısını anlıyoruz. Afrodit kültüyle sıkı sıkıya bağlantılı olarak, genç Eros, ilk Eros'a göre çok daha yaygın, güçlü bir külte konu olmuştur. Hesiodos, Afrodit'in, Uranos'un Kronos tarafından kesilerek denize atılmış erkeklik organından yayılan kanın dalgalarla buluşması sonucu oluşan köpükten doğduğunu söylerken, Afrodit'in doğuşuna iki aşk tanrısının eşlik ettiğini de ilave eder: Eros ve Himeros. Himeros, "önüne geçilemeyen tutku"yu temsil eder ki sonradan Himeros da, Afrodit ile Ares'in, adlarına Erotes (Tutkular, Aşklar) denen dört oğlundan biri sayılmıştır. Antik şairler ve sanatçılar, zamanla Erotes grubuna iki tanrı daha eklemişlerdir: Karşılıklı, sadakatli aşkı temsil eden Anteros ile sevgiliye duyulan hasreti temsil eden Pothos. Fakat bu dördü arasında Eros'un mitolojideki yeri her zaman daha büyük olmuştur. Aşk ateşini, bazen ok ve yayla, bazen de elinde tuttuğu meşale ile ölümlüler kadar ölümsüzlerin de yüreğine düşürebilen sadece Eros'tur. Eros, annesi Afrodit'e itaatsiz gibi görünse de tutkuyla bağlıdır. Antik vazo resimlerinde yakışıklı bir delikanlı veya küçük bir oğlan olarak resmedilmiştir. Bu resimlerde elinde her zaman ok ve yay bulunmaz, bazen elinde çiçek, kuşak, tavşan gibi bir aşk hediyesi tuttuğu görülür. Mozaik ressamları onu kanatlı, tombul, muzip bir oğlan olarak, adeta bir bebek gibi resmetmeyi yeğlemişlerdir. Heykeltraşlarsa Eros betilerinde daha çok silah (ok ve yay) taşıyan bir erkek çocuk imgesine yer vermişlerdir. Erotes dörtlü tanrı grubunun bilinen ilk tasviri, M.Ö. 2. yüzyıla aittir ve kabartma şeklinde bir antik tiyatro duvar süsünde görülür. Bu sahnede Erotes tanrıları, kanatlı kızlarla birlikte, keçilerin çektiği bir savaş arabasının içinde gösterilmişlerdir. Erotes tasvirleri bundan sonra av sahneleri biçiminde epey yaygınlaşmıştır. Eros, atletizmle bağlantılı sayıldığı için birçok gymnasion'a (halka açık spor oyunları için antrenman alanı) Eros heykeli dikilmiştir. Eros tasvirlerinin içinde aksesuar olarak lir, flütler, horozlar, güller, yunus balıkları da bulunur ki bunlara Eros'un sembolleri gözüyle bakılır.